Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni’ne katıldı 11.02.2020 - TC Cumhurbaşkanlığı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni’ne katıldı 11.02.2020 - TC Cumhurbaşkanlığı
Tarih: 12.02.2020 > Kaç kez okundu? 831

Paylaş


Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni’nde yaptığı konuşmada, Türkiye’de kültür-sanat ve edebiyat alanında da vesayet zincirlerinin kırıldığını belirterek, “Şiirleri, kitapları, müzikleri yasaklayan bir ülkeden; şairleri, edebiyatçıları arasında ayrım yapmayan, sanatçılarını ötekileştirmeyen, asırlara sâri zengin kültür mirasına sahip çıkan yepyeni bir Türkiye’ye kavuştuk” dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen “Yaşayan İnsan Hazineleri Ödül Töreni”ne katıldı.





Törende konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerinin başında, Suriye rejimi tarafından dün gerçekleştirilen saldırıda şehit olan askerlere Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar, şehitlerin ailelerine de sabırlar diledi.



“MEHMETÇİĞİMİZE SALDIRININ BEDELİNİ ÇOK AĞIR ÖDEYECEKLER”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, yarın gerçekleştirilecek AK Parti TBMM Grup Toplantısı’nda Suriye meselesini ve bundan sonra atılacak adımları detaylı şekilde kamuoyu ile paylaşacağını belirterek, “Gerekli karşı cevapları en üst düzeyde Suriye tarafına verdik. Ciddi manada orada, özellikle de İdlib'de misliyle belalarını buldular ama yetmez, daha devam edecek. Çünkü bunlar bizim Mehmetlerimize saldırdıkça bedelini çok ama çok ağır ödeyecekler” dedi.



Türkiye’nin kültürel zenginliğini yaşatmak için ömrünü vakfedenleri “Yaşayan İnsan Hazineleri” olarak tanımladıklarını, UNESCO çatısı altında imzalanan Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması Sözleşmesi gereğince de bu konuda her yıl yenilenen bir envanter çalışması yürüttüklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu sözleşmede imzası bulunan her ülke gibi Türkiye’de de Somut Olmayan Kültürel Miras ve Yaşayan İnsan Hazineleri kategorileriyle ilgili belirlenen kriterler çerçevesinde değerlendirmeler yapıldığını ve tespit edilen kişilere ödüller verildiğini söyledi.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2008 yılından bu güne her yıl devam eden değerlendirmeler neticesinde Türkiye’de 29 kişi ve bir topluluğun Yaşayan İnsan Hazineleri listesinde; 112 değerin de Somut Olmayan Kültürel Miras Ulusal Envanteri içerisinde yer aldığını kaydetti.



“BİZİM MEDENİYETİMİZ AŞK VE SEVGİ MEDENİYETİDİR”



“Bizim medeniyetimiz aşk medeniyetidir, sevgi medeniyetidir. Aşk, bu toprakların mayasıdır, hamurudur, harcıdır” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, Selçukludan Osmanlıya kadar bu topraklarda kurulan tüm devletlerin aşkla yükselmiş, yücelmiş olduğunu söyledi.



Türkiye’nin Yaşayan İnsan Hazineleri bakımından, dünyanın en mümbit coğrafyasında yer aldığına vurgu yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, UNESCO Somut Olmayan Kültürel Miras Listeleri’ne kaydettirilen 18 unsur ile Türkiye’nin 178 ülke içinde en çok kültürel değere sahip ilk 5 ülke arasında bulunduğunun altını çizdi.



“YAŞAYAN İNSAN HAZİNELERİMİZ, MİLLÎ KÜLTÜRÜMÜZÜN BAYRAKTARLARIDIR”



Yaşayan insan hazinelerinin millî kültürün bayraktarları ve usta-çırak geleneğinin seçkin temsilcileri olduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Onlar, ‘Her seherde besmeleyle açılır dükkânımız, Ahi Evran’dır bizim pirimiz sultanımız’ diyen bir geleneğin varisleridir. Evet, ahilik, geçmişte kalmış bir nostalji değil, bugün de hayatımızda yerini koruyan bir değerler silsilesidir. Ahilik, bir mesleki eğitim kurumu olduğu kadar aynı zamanda manevi tekemmül müessesesidir. Talebelerine evvela doğruluğu, dürüstlüğü, helal kazancı, sabrı, kanaati öğreten bir mektep olan Ahilikte, usta çırağını evladı gibi görür, korur, kollar” ifadelerini kullandı.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, ahlak ve ekonominin birbirinden ayrı telakki edildiği bir dünyada yaşandığını, dünyanın yaşadığı birçok buhranın temelinde bu sorunlu zihniyetin bulunduğunu belirterek, daha fazla kazanmaya, hırsa, açgözlülüğe, acımasız bir rekabete dayanan bu düzenin, insanlığın tamamını tehdit ettiğini kaydetti.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, köklü ve özgün bir medeniyet müktesebatına sahip olunmasına rağmen bunun kıymetinin uzun yıllar bilinmediğini, bunda Türkiye’nin kültür-sanat ve siyaset hayatını kuşatan ideolojik bakış açısının önemli payı bulunduğunu anlattı.



“KÜLTÜREL FAŞİZM, EN BÜYÜK DARBEYİ TÜRKİYE’NİN KÜLTÜR VE SANAT HAYATINA VURDU”



Milletin değerlerini, milletin zevk ve kültürünü “gerilik emaresi” olarak gören kültürel faşizmin, en büyük darbeyi Türkiye’nin kültür ve sanat hayatına vurduğuna dikkati çeken Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti: “Çoğu zaman hiçbir sanat değeri olmayan eserler yüceltilirken, milletin bağrından çıkmış sanatçıların özgün eserleri kasıtlı bir şekilde geri plana itilmiştir. Bu ülkede minyatür, ebru, tezhip gibi tamamen bize ait sanatlar yıllarca perde arkasında tutulmuş, gündeme dahi getirilmemiştir. Türk müziğinin ‘alaturka müzik’ denilerek yasaklandığı, affedersiniz ‘türkülerimiz tezek kokuyor’ denilerek tahkir edildiği tuhaf dönemler yaşadık. Mesela ülkemizin yetiştirdiği en büyük halk ozanlardan olan Neşet Ertaş en verimli dönemlerinde kadri-kıymeti layıkıyla bilinmeyen, elitist sanat anlayışının kurbanı olmuş hazinelerimizden bir tanesidir. Kendisi imkânsızlıktan, yokluk ve yoksulluktan dolayı tam 25 sene boyunca gurbette yaşamak mecburiyetinde kalmıştır. Âşık Veysel gibi büyük bir usta, dönemin Ankara Valisi tarafından kılık kıyafetinden dolayı şehrin merkezine alınmamıştır. Edebiyatımızın burçlarından merhum Necip Fazıl, boynunda mahkûmiyet kararıyla bu dünyadan ebedi âleme göç etmiştir. İstiklal Marşı Şairimiz Mehmet Akif’in cenazesini Beyazıt Camiinden devlet erkânı değil, bu ülkenin vefalı gençleri kaldırmıştır. Nazım Hikmet’i 12 yıl hapiste çürütenler, Sabahattin Ali’yi katledenler de yine Tek Parti döneminin jakobenleridir.”



“TÜRKİYE KÜLTÜR-SANAT VE EDEBİYAT ALANINDA DA VESAYET ZİNCİRLERİNİ KIRMIŞTIR”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de sadece siyasette, ekonomide, savunmada değil kültür-sanat ve edebiyat alanında da vesayet zincirlerinin kırıldığını belirterek, “Şiirleri, kitapları, müzikleri yasaklayan bir ülkeden; şairleri, edebiyatçıları arasında ayrım yapmayan, sanatçılarını ötekileştirmeyen, asırlara sâri zengin kültür mirasına sahip çıkan yepyeni bir Türkiye’ye kavuştuk. İnşallah bir daha asla milletimizin üzerine vesayet gölgesi düşürmeyecek kuşatıcı, kucaklayıcı tavrımızı devam ettireceğiz” dedi.



Bugün Türkiye’nin farklı köşelerinde kendi çabalarıyla kadim mirası devam ettiren geleneksel sanatlara gönül vermiş sayısız hüner sahibi insanın yaşadığına işaret eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, teknolojiyle beraber geleneksel sanat dallarının da ciddi sınamalarla karşı karşıya olduğunu, üstat ve ustaların pek çoğunun sanatlarını devam ettirecek talebe ve çırak bulmakta zorlandıklarını kaydetti.



“KÜLTÜRÜMÜZÜN DEVAMLILIĞI ANCAK GENÇLERİMİZİN SAHİPLENMESİNE BAĞLIDIR”



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Unutulan veya devam ettirilemeyen her bir sanat köklerimizle bağımızı kuran bir halkanın kopması, millî hafızamızdan bir sayfanın eksilmesi demektir. Elbette devlet olarak biz bu konuda büyük bir hassasiyet gösteriyoruz. Kültür ve Turizm Bakanlığımızın farklı projeleriyle, belediyelerimizin, vakıf ve derneklerimizin çeşitli çalışlarıyla yaşayan insan hazinelerimize sahip çıkmaya çalışıyoruz. Fakat bunun yeterli olmadığı aşikârdır” dedi.



Müşahhas olmayan kültürel miras ve özellikle kavramlaştırılan hazinelerin her birinin marka hâline getirilmesi gerektiğini belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu konuda gençlere önemli görevler düştüğüne vurgu yaptı.



Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Geleneksel sanatlarımızın ve kültürümüzün ve kültürümüze aynı zamanda ait diğer değerlerin devamlılığı ancak gençlerimizin sahiplenmesine bağlıdır. Türkiye Cumhurbaşkanı olarak bu yapılacak her türlü gayreti gerekirse himayemize alarak desteklemeyi sürdüreceğiz” diye konuştu.



Ödül alan isimleri tebrik eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının ardından hak kazananlara ödüllerini takdim etti.



Kaynak:

https://www.tccb.gov.tr/haberler/410/116603/cumhurbaskani-erdogan-yasayan-insan-hazineleri-odul-toreni-ne-katildi