BRÜKSEL BULUŞMASI - Yakup TUFAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BRÜKSEL BULUŞMASI - Yakup TUFAN
Tarih: 08.08.2011 > Kaç kez okundu? 4064

Paylaş


Yaklaşık üç saatlik bir yolculuktan sonra Anvers’de (Antwerpen) Sedat Bey’le buluştuk. Esas hedef ise Brüksel’di; önemli bir toplantı tertip edilmişti ve ona katılacaktım. Toplantının gündeminde „Avrupa’da ırkcılık ve ayrımcılık” vardı. Maalesef , gittikçe yaygınlaşan ırkçılığın kurbanlarının başında, Avrupa’da yaşayan Müslümanlar (Avrupa Müslümanları) gelmektedir. Daha sonra sırada Romanlar ve Siyahlar (Afrikalılar) yer almaktadır.



Belçika Türk Dernekleri Birliği Başkanı Sedat Kaya, bu ülkede faaliyet gösteren Türk Dernekleri ve İslam Cemaatleri’yle ilgili bilgi verdikten sonra, birlikte Anvers’ten Brüksel’e hareket ettik. Brüksel’de ilk ziyaret ettiğimiz insan Rüştü Bey oldu. Eskiden tekstil sektöründe adını duyuran hemşehrimiz, şimdi otelcilik yapmakta. Brüksel’de Türkler’in yoğun olarak yaşadıkları bir semtte, Hotel Bentley’i işletmektedir. Otel kendine ait ve işlerden de memnun gözüküyor. Kendisi ile bir süre geçmişi yad ettik. Sonra Avrupa’da özellikle Belçika’da yaşayan Türkleri ve Türkiye’yi konuştuk. Yıllarca bir davaya gönül vermiş ve hizmet etmiş olan dostumuz, günümüzdeki gelişmelerden pek memnun değil.



Belçika’nın başşehri Brüksel’de düzenlenen konferansa katılmak için The Hotel’e geldim. resepsiyondan ENAR tarafından benim için reservasyon yapılan odanın anahtarını aldım ve 18. katta bulunan odaya çıktım. The Hotel oldukca modern bir otel; pencereden dışarı bakınca, mükemmel bir panorama gözükmekte. Tabiri cayizse Brüksel ayağınızın altında.

Dil bilmenin ne kadar önemi olduğu bir kez daha kendini gösterdi. Belçika’da Türkçe veya Almanca bilmek yeterli değildir. Özellikle Brüksel’de İnglizce, Fransızca ve Flanmanca ( Flemenkçe: Vlaams) geçerli dillerdir. İngilizce dünya dili konumundadır ve uluslararası arenada işi ve sözü olanların bu dili iyi bilmesi gerekmektedir.



Sabah kahvaltısından sonra The Hotel’in 27. katında konferans başladı. Ben ve V. Egenberger Almanya ENAR’ı (European Network Against Racism/Avrupa’da Irkçılığa Karşı Ağ) temsilen konferansa davet edilmiştik.

Avrupa genelinde, 700 civarında STK’nın üyesi olduğu ENAR’ın tertip ettiği ve gün boyu yapılan konuşmalarda, “Avrupa’da ırkçılık ve ayrımcılık” tartışıldı. AB’nin desteklediği konferansa, 30 civarında ülkeden davet edilen temsilciler ve yetkililer katıldı. Açış konuşmasını ENAR Başkanı Chibo Onyeji’nin yaptığı konferansda, “Avrupa İstihdam, Sosyal ve Uyum Komisyonu Başkanı” Laszlo Andor, konuyla alakalı bir konuşma yaptı. Daha sonra “Belçika Fırsat Eşitliği Bakanı” Joelle Milquet, bir çok yetkili kişi ve uzman söz aldılar. Yapılan konuşmalarda, “Avrupa’da istihdam; ırkçılık, ayrımcılık, İslam düşmanlığı, Roman ve Siyahi/Afrikalı insanlara karşı tutum ve davranışlar” gibi bir çok konu dile getirildi. Konferans bünyesinde oluşturulan ve ayrı ayrı yapılan çalışma grupları (Workshop) toplantılarında (panel/açık oturum) ise, Avrupa’da artan ırkçılık ve bu konuda yapılan veya yapılması gereken çalışmalara dikkat çekildi.



Toplantı sonrası fırsattan istifade ederek Brüksel’in merkezini dolaşmaya başladım. Brüksel, düzenli ve bakımlı bir şehir. Tarihi yapıları muhavaza ve restore edilmiş. Bir kısım onarım ve restore çalışmaları halen devam etmektedir. Cadde ve sokaklardaki bütün levhalar ve panolar iki dille yazılmış. Her yerde Fransızca ve Flamanca yazılı. Yalnız, Avrupa Birliği Başkenti Brüksel’de, milletlerarası arenada, İngilizce’den sonra gelen ilk dil Fransızca olduğu gözden kaçmamakta. Hotel personeli İngilizce’nin yanında Fransızca da konuşmakta. ENAR’ın düzenlediği konferansın resmi dili ise İngilizce idi. Toplantı esnasında zaman zaman İngilizce’den Fransızca’ya veya Fransızca’dan İngilizce’ye tercümeler yapıldı. Bu meyanda Almanca’nın pek varlığı gözükmedi.





Belçika’da “Valonlar” bölgesinde Francızca, “Flamanlar” bölgesinde Flamanca (Vlaams) ve Brüksel’de ise her iki dil konuşulmaktadır.

Yeri gelmişken zikretmekte fayda vardır: Belçika’da dil zenginliği, iki dillilik, birleştiren değil, ayrıştıran unsur olan bir manzara arz etmektedir. Aradan bir yıl geçmesine rağmen (Avrupa rekoru) Fransızca konuşan Valonlar ile Hollandaca’nın bir lehçesi durumunda olan Flamanca (Vlaams) konuşan Flamanlar, henüz bir araya gelemediler ve Brüksel’de ortak hükümeti kuramadılar. Gerisini söylemeye hacet var mı?...



Brüksel’de yapılan konferansa Avrupa ülkelerinden ( İrlanda, İngiltere, İzlanda, Finlandiya, İsveç, Danimarka, Estonya, Letonya, Polonya, Romanya, Bulgaristan, Macaristan, Hırvatistan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti, G.Kıbrıs, Hollanda, Lüksemburg, Belçika, Fransa, Avusturya, Slovenya, Almanya, Ispanya, Yunanistan, Malta,...) ve ABD’den gelen 120 civarında davetli, temsilci ve uzman katıldı. Zannederim Türkiye’den davet edilen “Türkiye Başbakanlık İnsan Hakları Başkanlığı” (Human Rights Presidency of Prime Minister of Turkey) yetkilisi konferansa katılmamıştı. Yada görüşmemiz mümkün olmadı.



İki gün boyunca toplantı ve görüşmelerde, Avrupa’da yaşanan ırkçılık, ayrımcılık, ve yabancı düşmanlığı konularında muhataplarımıza bilgiler verdik. Bu konuda yapılan mücadelelerin önemine değindik. Dresden Mahkemesinde (Dresdner Landgericht) onsekiz yerinden bıçaklanarak öldürülen Marwa El Sherbini (1 Temmuz 2009) konusunu, ırkçı saldırıları hatırlattık. Gittikce artan “İslam düşmanlığı”na dikkat çektik.



Öte yandan ENAR Başkanı Chibo Onyeji, ENAR Müdürü Michael Privot, AFRO-LATVIAN AS. Başkanı Alain Zodeuouga, LOREAL U. İnsan Hakları Müdürü Rachid Bensahnoune gibi bir çok yetlili ile görüşmeler yaptık. Sudan, Somali, Suriye, Avusturya, Fransa, Kazakistan, İngiltere, Finlandiya gibi ülkelerden gelen Müslüman temsilciler ile tanıştık. Avrupa ülkelerinde ve ENAR bünyesinde yapılması gereken çalışmalar konusunda bilgi ve görüş alış verişinde bulunulduk. Avrupa’daki Müslümanlar’ın ENAR bünyesinde daha aktif olmaları ve güçlerini daha iyi hissettirmeleri konularını dile getirdik.



Ayrıca, Polanya’yı temsilen konferansa katılan Kazak Türk’ü B. Marzec hanım ile samimi bir hava içerisinde sohbet etme imkanı bulduk. Sovyetler’in dağılmasında sonra B. Türkistan’da kurulan Türk Cumhuriyetleri’nin (Kazakistan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Tacikistan) durumunu ve D. Türkistan’daki gelişmeleri konuştuk. Türkiye’deki gelişmeleri memnuniyetle izlediğini söyledi. Türkiye büyük ağbeyimizdir diyerek iltifatta bulundu. Türk Dünyası’nın; demokrasi başta olmak üzere bir çok konuda Türkiye’ye ihtiyacı olduğunu belirtti. Birlikte hareket etmesinin zaruret ve önemi konusunda aynı kanaatı paylaştık.

B. Marzec hanım kültürlü bir insan. Anladığım kadarıyla, siyasi sebeplerden dolayı Kazakistan’ı terk etmek durumunda kalmış ve bugün Polanya’da yaşamakta.



Aynı zamanda İngiltere adına konferansa katılan Bangladeşli Aziz Mohammed, Finlandiya’dan gelen Somalili Jama Abdulkadir, Danimarka’dan Quraishy Bashy gibi bir çok Müslüman katılımcılar ile görüşme ve tanışma imkanı bulduk. Yapılan ikili görüşmelerde Avrupa’daki Müslümanlar ve ırkçı gelişmeler konusunda bilgi alış verişinde bulunduk.

Müslüman temsilcilerin Türkiye’deki gelişmeleri dikkatle takip ettiklerini müşahede ettim. Değişen dünyada; İslam, demokrasi ve kalkınmanın bir arada olabileceği konusunda, Türkiye iyi bir örnek ülke diyorlar. İslam dünyasının Türkiye’den büyük beklentilerin olduğunu gördüm...











Belçika’da faaliyet gösteren İslam Çatı Kuruluşları, Belçika’daki Türk Cemaat ve Cemiyetleri’nin temsil edilmeyişi konusuna gelince: Onların bu çalışmalara ilgi duymamaları veya haberdar olmamaları konusuna üzüldüm. ENAR bünyesinde, Avrupa’da yaşayan Müslümanların ağırlığının arzu edilen seviyede olmaması ise ayrı bir üzüntü kaynağı.



Avrupa’da Müslümanlar, ırkçı ve ayrımcı akımların hedef tahtası durumundadırlar. Bu sebeple ırkçılıkla mücadele eden kurum ve kuruluşlar ile Avrupa’daki „Müslüman Çatı Kuruluşları”nın, “Türk Çatı Kuruluşları”nın daha çok işbirliği ve güç birliği yapmaları gerekmektedir. Avrupa’da ırkçılık, ayrımcılık ve özellikle de İslam düşmanlığı konusunda yapılan mücadelede bu husus önemli bir noktadır. Brüksel buluşması bunu bir kez daha göstermiştir.





Brüksel, 26 Haziran 2011

Yakup Tufan