BASIN BÜLTENİ 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenlerle kutlandı - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenlerle kutlandı
Tarih: 21.07.2015 > Kaç kez okundu? 1686

Paylaş


20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 41. Yıldönümü dün tüm adada düzenlenen törenlerle kutlandı. Kutlamalar çerçevesinde şehitliklerde ve Lefkoşa’daki Atatürk Anıtı’nda tören düzenlendi.

Lefkoşa Dr. Fazıl Küçük Bulvarında ise Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın konuşmasıyla başlayan tören, geçit resmiyle son buldu.



Akıncı: “Kıbrıs müzakere sürecinde sadece Türkiye’nin değil Yunanistan’ın da güçlü desteğine ihtiyaç olacak”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Dr. Fazıl Küçük Bulvarında gerçekleşen törende yaptığı konuşmada Kıbrıs sorununa değinerek, amaçlarının, “11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklamada belirtildiği gibi iki kesimli, iki toplumlu, siyasal eşitlik ve güvenlik içinde federal bir çözüme ulaşmak” olduğunu belirterek, “Türkiye ile de yakın istişare içinde yürütmekte olduğumuz bu süreçte sadece Türkiye’nin değil Yunanistan’ın da güçlü desteğine ihtiyaç olacağını belirtmek isterim” dedi.

Akıncı, Türkiye ve Yunanistan’ın desteğinin yanında, iki toplumun da birbirini anlaması ve birbirine yardımcı olmasının son derece önemli olduğunu belirterek, “Artık birbirimizi yıllarca süren ayrılıkların, kavganın, kin ve öfkenin tanımladığı düşmanlar olarak değil, geleceğin ortakları olarak görmek durumundayız” diye konuştu.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs’ta çözüme ulaştıktan sonra federal yapının eşit kanatlarından biri olarak Kıbrıslı Türklerin kurucu devleti ve toplumsal haklarıyla birlikte Avrupa Birliği’nde Rum toplumuyla eşit statüde yerini alacağına dikkat çekerek, Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa Birliği’ne hazırlık sürecinin bir an önce ilerletilmesi zorunluluğu olduğunu vurguladı.

Akıncı konuşmasında ilk olarak bugün Türkiye’de gerçekleştirilen terör olayını kınayarak; terörü, nerden gelirse gelsin, kimi hedef alırsa alsın, herkesin hep birlikte kınaması gerektiğini vurguladı. Akıncı, tüm Türk ulusuna ve ailelere başsağlığı diledi.

“Tarihin seyrini değiştiren önemli bir gün”

Cumhurbaşkanı Akıncı, konuşmasının devamında, Kıbrıs’ta tarihin seyrini değiştiren önemli bir günün 41. yılında Kıbrıs Türk halkını sevgi ve saygıyla selamladı.

Ramazan Bayramı’nın hemen ertesinde kutlanan Barış ve Özgürlük Bayramı etkinlikleri için adaya gelen başta Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanı İsmet Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Türk Silahlı Kuvvetlerini temsilen gelen tüm konukları selamlayan Akıncı, bu anlamlı günü Kıbrıs Türk halkı ile paylaştıkları için teşekkür etti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk halkı olarak kendi yurdunda insanca yaşayabilmeleri ve bu topraklarda tutunabilmesi için canlarını feda eden aziz şehitleri rahmetle, gazileri saygıyla andı.

Akıncı, toplum olarak çok zor yıllardan geçtiklerine vurgu yaparak, şöyle devam etti:

“Sanayi Devrimi’nin üretim ilişkilerini kökten değiştirdiği ve dünyayı yeni baştan kurduğu bir dönemde, geçim koşullarının zor olduğu bir sömürge toprağında yaşama tutunmaya çalıştık.

Çağı yakalama gayretimiz ve toplumsal dayanışma duygumuz olmasa, iki dünya savaşının yaşandığı bu zor dönemi salimen atlatmamız mümkün olamazdı.

Sömürge yılları sona erdiğinde ise adamıza ne yazık ki huzur gelmedi. 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti, öngörüldüğü gibi bir ‘ortaklık’ cumhuriyeti olarak yaşayamadı. Nice masum insanın acımasızca katledildiği bu dönem, Adamız için yakıcı bir dönem olarak tarihe geçti.

15 Temmuz 1974’te yer alan faşist Yunan cuntasının askeri darbesi, her şeyi daha da içinden çıkılmaz hale getirdi. İki asır öncesine ait çılgın Enosis ülküsüyle Kıbrıs Cumhuriyeti’nin yıkılmak istenmesi, Kıbrıslı Türkler bakımından elbette kabul edilemezdi.

Bu askeri darbe ancak askeri bir harekatla önlenebilirdi. Ve 20 Temmuz 1974’te yapılan da bu oldu...

Kuşkusuz ki biz adına ‘Barış Harekatı’ desek de bu bir savaştı. Ve savaşın koşulları hiç kuşkusuz zor ve çetindi. Kimimiz yaşamını, kimimiz yakınını kaybetti… Ocaklar söndü, aileler dağıldı. Ayrıca binlercemiz göçmenlik travmasıyla başa çıkmak durumunda kaldık.

Şunu da gerçekçilikle ifade etmek isterim ki; 1950’lerde, 1960’larda Kıbrıs Türk halkının yaşadığı büyük acılardan sonra, Kıbrıs Rum toplumu da Yunan cuntasının sebep olduğu 1974 trajedisinin en büyük mağdurlarından birisi oldu.”

Akıncı, Rum basınında, 20 Temmuz ile ilgili dün yaptığı açılış konuşmasının “itiraf” olarak verildiğini ancak kendisinin gerçekleri söylediğini belirtti.

Cumhurbaşkanı Akıncı, asıl itirafın birkaç gün önce Güney Kıbrıs’ta yayınlanan Cyprus Mail isimli gazetede yer aldığına işaret ederek, bu yazıda, 15 Temmuz 1974 günü Yunan Cuntası’nın yaptığı darbeyle başa geçirilen Nikos Samson’a 3 gün içinde 15 bin kutlama telgrafı gönderildiğinin anlatıldığını belirtti. Akıncı, şunları söyledi:

“20 Temmuz olmasaydı kuşku yok ki darbe hukuku geçerli olacak ve darbecilerin iktidarı kökleşecekti. Acıdır ama bir gerçektir ki, tarihin bazı dönemlerinde toplumsal bünyeler demokratik zafiyet göstermekte ve darbeler lanetleneceğine alkışlanmaktadır. Dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi bazı dönemlerde Yunanistan’da, Türkiye’de ve Kıbrıs’ın güneyinde bunlar yaşandı”.

“Enosis engellendi”

Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz’un,; Kıbrıs’ta Enosis’i ve darbe rejiminin kökleşmesini engelleyen bir harekat olduğunu ifade ederek, 20 Temmuz’un, Kıbrıslı Türklerin kuzeyde topluca yaşamaya başlamaları ve iki kesimli iki toplumlu bir çözümün de altyapısını hazırladığını kaydetti.

Harekatın yarattığı önemli sonuçlardan birisinin bu olduğunu anımsatan Akıncı, iki harekat arasında, Türk tarafınca sunulan çok bölgeli federal yapı önerisinin Rum Yönetimi ve Yunanistan tarafından kabul görseydi binlerce insanın yer değiştirmek zorunda kalmayabileceğini fakat bunun olmadığını belirtti.

Akıncı, Kıbrıs Türk halkının şimdi kendi bölgesinde güvenlik içinde yaşadığını ve bu durumun 20 Temmuz 1974’te sağlandığını ifade ederek, “Bu yönüyle 20 Temmuz önemli hedeflerinden birine ulaşmıştır diyebiliriz. Ancak olayın bir diğer yönü daha vardır ki o da, dünyanın kabul edebileceği iki toplumu yeni bir yapıda buluşturacak Anayasal bir düzen 41 yıldır tesis edilememiştir. 2004 yılında Annan planı ile yakalanan fırsat da ne yazık ki liderliğinin Rum toplumunu yanlış yönlendirmesiyle sonuçsuz kalmıştır” diye konuştu.

Kıbrıs müzakereleri

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şimdi önlerinde yeni bir fırsat daha olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“Cumhurbaşkanlığı makamını 30 Nisan günü devraldıktan sadece dört gün sonra Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Özel Danışmanı Espen Eide ile temaslara başladım. 15 Mayıs’ta ise sayın Anastasiades ile kapsamlı müzakere sürecini başlattık. O günden beri gerek liderler olarak biz, gerekse müzakerecilerimiz olsun, yoğun biçimde çalışmaktayız. Amacımız; 11 Şubat 2014 tarihli ortak açıklamada belirtildiği gibi, iki kesimli, iki toplumlu; siyasal eşitlik ve güvenlik içinde federal bir çözüme ulaşmaktır.

Bu amaç doğrultusunda ve güven yaratıcı önlemlerle de desteklenen bu süreçte samimiyetle çaba harcıyoruz. Umarım bu çabalarımız makul bir sürede sonuç verir ve eş zamanlı referandumlarda bu defa iki toplumun onayını alabilecek bir anlaşmayla sonuçlanır.

Bu vesileyle bir hususun daha altını çizmekte yarar görüyorum. Kıbrıs’ta çözüme ulaştıktan sonra Federal yapının eşit kanatlarından biri olarak Kurucu Devletimiz ve toplumsal haklarımızla birlikte Avrupa Birliği’nde Rum toplumuyla eşit statüde yerimizi alacağız.

Bu çerçevede Temmuz ayı başında Brüksel’de ve geçtiğimiz gün Lefkoşa’da AB Komisyonu başkanı Juncker’le yaptığımız görüşmelerde de ifade ettiğim gibi Kıbrıs Türk toplumunun Avrupa Birliği’ne hazırlık sürecinin bir an önce ilerletilmesi zorunluluğu vardır. Avrupa Birliği’nin teknik düzeyde görüşme sürecine yapacağı katkıyı da memnuniyetle karşılamaktayız. Ne var ki müzakere sürecinin bir BM süreci olduğu ve o çerçevede kalacağı unutulmamalıdır.

Türkiye ile de yakın istişare içinde yürütmekte olduğumuz bu süreçte, sadece Türkiye’nin değil Yunanistan’ın da güçlü desteğine ihtiyaç olacağını belirtmek isterim. Bu çerçevede Yunan ekonomisinin yaralarını en kısa sürede sarmasını ve müzakere sürecine bir an önce olumlu katkı yapmasını içtenlikle diliyorum.

Türkiye ve Yunanistan’ın desteğinin yanında ve ondan da öncelikli olarak iki toplumun birbirini anlaması ve birbirine yardımcı olması da son derece önemlidir. Artık birbirimizi, yıllarca süren ayrılıkların, kavganın, kin ve öfkenin tanımladığı düşmanlar olarak değil, geleceğin ortakları olarak görmek durumundayız.

Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak bu adada beraberce yaşamaya mecburuz. Doğu Akdeniz’in bu güzel adası çok acılar çekti. Bizim de dahil olduğumuz kuşaklar bu acıları paylaştılar, artık genç kuşakların bu adanın nimetlerini paylaşmasını istiyoruz.

1963’ü bilen, 1974’ten günümüze, tüm süreçlerin içinde bire bir yaşamış bir kişi olarak, bu adada artık yeni 15 Temmuzlar da olmasın, 20 Temmuzlar da yaşanmasın diyorum. Bu adada artık kederler veya tek taraflı sevinçler yerine; kederler hiç yaşanmasın, sevinçler de ortak olsun diyorum. Geliniz bunu elbirliğiyle yaratalım. Kıbrıs Türk-Kıbrıs Rum- Türkiye ve Yunanistan olarak el ele verelim, bunu başaralım. Doğu Akdeniz’de ve Ege’de örnek bir işbirliği ve dayanışmanın temellerini atalım.”

Cumhurbaşkanı Akıncı, 20 Temmuz 1974 sonrasında Kıbrıs Türk halkı için doğan yeni durumla ilgili fırsatı ne kadar iyi kullandıklarının tartışılabileceğini, 1974’ten sonra Türkiye’den de alınan ciddi destekle belki de ok daha iyisini yapabileceklerini ifade ederek, “Ekonomiden kamu düzenine, eğitimden sağlığa her alanda çok daha iyi organize olabilir; yaşam kalitemizi çok daha yukarılarda tutabilirdik” dedi.

Akıncı, geçen zaman içinde umdukları yere ulaşamamış olmanın bundan sonrası için cesaretlerini kırmaması gerektiğini ifade ederek, Kıbrıs Türk toplumu olarak daha iyi bir yaşamı hak ettiklerini ve bunun için yapabilecekleri çok şeyler olduğuna dikkat çekti.

Bir yandan çözüm için yoğun uğraş verirken, öte yandan iç bünyenin sağlam olması için gerekli adımların atılmasının zorunluluğuna işaret eden Akıncı, gelecekte federal yapıda ve Avrupa Birliği’nde var olabilmek için bugünden yapılması gerekenler olduğunu belirterek, şunları söyledi:

“Kendi ayakları üzerinde durabilen, kendi kendini yönetme becerisine sahip, ekonomisi ve demokrasisi ile gelişen bir yapı, yarınlarımızın en büyük teminatı anlamındadır.

Bu çerçevede görev üstlenmekte olan geniş tabanlı yeni hükümetimizin reformlarla toplumsal gelişim yönünde önemli adımlar atması halkımızın beklentisidir.”

Dünyanın bugün “küreselleşme” paradigmasının etkisinde döndüğünü ve ülkeler arasında yoğun etkileşim süreçleri yaşandığını ifade eden Akıncı, farklı coğrafyaların ekonomik, siyasal ve kültürel ağlarla birbirlerine bağlandığını kaydetti.

Akıncı, bu çağda, küresel bağlamın dışında kalmanın hiç kuşkusuz ciddi sorunları da beraberinde getirdiğini ifade ederek, şöyle devam etti:

"Bugün bizim en büyük sorunumuz işte bu küresel ilişki ağına dahil olamamak ve uluslararası hukukun dışında kalmışlıktır. Bu anlamda da statüko kabul edilemezdir.

Oysa evrensel döneme kolaylıkla uyum sağlamamıza yarayacak bir arzuya ve vizyon genişliğine toplum olarak sahibiz.

Yapmamız gereken şey, önümüzdeki statü engelini aşabilmek ve çağdaş dünyaya dahil olmamızı temin edecek ortamı sağlamaktır.

Çağın gerektirdiği dinamizme, bu sorunu aşarak ulaşabileceğimiz konusunda sanırım hepimiz hemfikiriz.”

Cumhurbaşkanı Akıncı, bir yandan gerilimin tavan yaptığı ama bir yandan da ülkeler arası işbirliğini dayatan bir coğrafyada yaşadıklarını, içinden geçmekte oldukları günlerin Orta Doğu’da sağduyuya ne kadar muhtaç olunduğunu bütün açıklığıyla ortaya koyduğunu ifade ederek, Kıbrıs’ta elde edebilecekleri bir çözüm başarısının yakın bölgeye de örnek olacağına inanç belirtti.

Akıncı, ama hiç kuşkusuz çözümün en çok Kıbrıs Türk halkı ve adanın diğer yarısının ihtiyacı olduğunu ifade ederek, bu ortak ihtiyaçtan hareket ederek, ortak vizyonla ortak yarar temelinde bir çözüme ulaşmanın tüm ilgili taraflar için olumlu bir sonuç olacağını kaydetti.

Akıncı konuşmasını şöyle tamamladı:

“20 Temmuz’un bizler için özel bir anlamı var. Özgürlüğe olan tutkumuzu ve barışa olan sevdamızı her 20 Temmuz’da samimi olarak duyumsuyoruz.

Bütün amacımız Adamızda özgürlüğümüzden, eşitliğimizden ve güvenliğimizden taviz vermeden kalıcı barış ortamını sağlamak ve bu sayede çağdaş dünya ile bütünleşmenin yolunu açmaktır.

Bu düşüncelerle toplum olarak, yarınlarımızın bugünümüzden çok daha iyi olması umut ve temennisiyle Barış ve Özgürlük Bayramı’nı içtenlikle kutlar, tümünüzü sevgiyle selamlarım.”



Erdoğan: “Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini ortaya koydu”



Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun; Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması konusunun öncelikleri olmayı sürdürdüğünü belirtti. Erdoğan, “Temennimiz sürecin en kısa zamanda sonuca ulaştırılmasıdır. Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini ortaya koydu. Artık Kıbrıs Rum tarafının da buna samimi şekilde karşılık vermesi, uzlaşmayı esas alan, geleceğe odaklanan bir anlayışla meseleyle yaklaşması gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’den adaya getirilecek suyun barış suyu olacağını, ayrıca bu projenin Türkiye ile KKTC arasındaki sarsılmaz bağının sembolü olacağını söyledi. Erdoğan, “Bizim arzumuz Türkiye'den getireceğimiz bu suyun Kıbrıs'ın sadece kuzeyine değil adanın tamamına hayat verebilmesidir. Biz bu suyu, sadece kurak topraklara değil çoraklaşan gönüllere de hayat suyu olmasını temenni ediyoruz” diye konuştu.

Turizmde artık Kuzey Kıbrıs’ın adeta bir “patlama” yaşadığını, eğitim öğretimde de artık 70 bini aşkın öğrencisiyle uluslararası camiada farklı bir yere yerleştiğini ifade eden Erdoğan, “KKTC'nin, bölgenin en önemli turizm ve eğitim öğretim merkezlerinden biri haline getirmek bizim de ortak hedefimizdir. Yeni işbirliği projeleri geliştirerek, hedeflediğimiz seviyeye ulaşabileceğimize inanıyorum” dedi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı dolayısıyla Lefkoşa’da Dr. Fazıl Küçük Bulvarı’nda düzenlenen törene katıldı. Erdoğan, törende yaptığı konuşmada, Kıbrıs Türk halkını saygı sevgi ve muhabbetle selamlayarak, Kıbrıs Türk halkının barış ve özgürlüğe kavuşmasını sağlayan 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramını kutladı. Erdoğan, tüm Türkiye’nin selamlarını ileterek, Ramazan bayramını kutladı ve bayramın herkese hayırlara vesile olmasını diledi.

Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının bu önemli gündeki sevincini coşkusunu ve mutluluğunu gönülden paylaştıklarını belirterek, Kıbrıs Barış Harekatının Kıbrıs kadar Türkiye için de tarihi bir dönüm noktası olduğunu vurguladı.

Türkiye’de Şanlıurfa’da bugün gerçekleştirilen terör vahşetini de lanetleyen Erdoğan, bu saldırıda 28 kişinin öldüğünü ve 100 kişinin yaralandığını ifade ederek, bu terörü şahsı ve milleti adına lanetledi.

Erdoğan, terörün dini, ırkı, milleti, vatanı olmadığını ifa ederek, teröre karşı uluslar arası işbirliği ile mücadele edilmesi gerekliliğine vurgu yaptı ve bunun artık icraata geçme zamanının geldiğini kaydetti.

Ölenlere rahmet, yaralılara acil şifalar dileyen Erdoğan, bugün Kıbrıs Türkü’nün özgür yaşama, adanın eşit sahibi olarak varlığını sürdürme hakkı için verilen mücadelenin en şerefli günü olduğunu belirtti. Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 41 yıl önce bugün uluslar arası anlaşmalardan kaynaklanan halklarını kullanarak, Kıbrıslı Türk kardeşlerinin yaşama hakkına kasteden bir teşebbüsü akamete uğrattığını anımsattı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türkü’nün Barış Harekatı’ndan aldığı güçle hukuk ve eşitlik mücadelesini güven içinde sürdürme imkanı bulduğunu ifade ederek, bu mücadelenin kesintisiz bir şekilde sürdürülerek kararlı ve azimli bir şeklide bugünlere taşındığına işaret etti.

1963’ten bu yana devam eden varoluş mücadelesinin Kıbrıs Türkü için bir kahramanlık destanı olduğuna vurgu yapan Erdoğan, Dr. Fazıl Küçük, Rauf Raif Denktaş ve tüm şehitleri rahmetle andı. Erdoğan, 20 Temmuz’un en büyük mimarlarının şehit ve gaziler olduğunu belirtti.

“Çözüm noktasındaki duruşunuz takdire şayandır”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs sorununun yarım asırdır uluslararası toplumun ve BM’nin gündemini meşgul ettiğini belirterek, bu konuda Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafının her zaman iyi niyetle ve samimiyetle hareket ettiğini vurguladı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

“Bu konuda Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı her zaman iyi niyetle ve samimiyetle hareket etti. Adil, kalıcı ve yaşayabilir bir çözümü arzu eden bunun için gerekli iradeyi ortaya koyan her zaman Türk tarafı oldu. Kıbrıs Türk tarafının maruz bırakıldığı saldırılara, uğradığı haksızlıklara rağmen çözüm noktasındaki duruşu takdire şayandır.

Bugün de sorunun gerçek mağduru olmalarına rağmen Kıbrıslı kardeşlerimiz aynı ilkeli tavırlarını devam ettiriyorlar. Kıbrıs sorununu, Kıbrıs Türk tarafının siyasi eşitliğini ve meşru haklarını teminat altına alacak şekilde kapsamlı bir çözüme kavuşturulması önceliğimiz olmayı sürdürüyor. Şimdiye kadar bu yöndeki her türlü iyi niyetli yaklaşıma ve Birleşmiş Milletlerin çabalarına destek verdik, vermeye de devam ediyoruz.

Müzakerelerin yeniden başlamasından memnuniyet duyuyoruz. Müzakere sürecine hakim olan mevcut olumlu atmosferin değerlendirilerek daha fazla vakit kaybedilmeden çözüm yolunda mesafe kat edilmesini ümit ediyoruz.”

Kıbrıs sorununun çözümü konusunda Türk tarafının her zaman bir adım önde olduğuna vurgu yapan Erdoğan, Annan Planı döneminde Kıbrıs sorunun çözümü sürecinde referandumlar yapıldığını ve Kıbrıs Türk tarafının referandumda “evet” diyerek sözünde durduğunu, Güney tarafın ise sözünü tutmadığını anımsattı.

Kendilerinin Türk'e yakışanı yaptığını, şimdi de aynı şekilde onların da kendine yakışanı yapmasını isteyen Erdoğan, Kıbrıslı Türkler karşısında, siyasi eşitlik noktasında, Güney Kıbrıs’tan da aynı tavrı beklediklerini belirtti.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

“Temennimiz sürecin en kısa zamanda sonuca ulaştırılmasıdır. Kıbrıs Türk tarafı çözüm yönündeki iradesini ortaya koydu. Artık Kıbrıs Rum tarafının da buna samimi şekilde karşılık vermesi, uzlaşmayı esas alan, geleceğe odaklanan bir anlayışla meseleyle yaklaşması gerekiyor.

Bu konu iç politik kaygılara, taktik manevralara kurban edilemeyecek kadar önemlidir, kıymetlidir. Kıbrıs'ta adil ve kalıcı bir çözüme ulaşılmasının, adadaki taraflar yanında Doğu Akdeniz başta olmak üzere geniş coğrafyaya olumlu yansımaları olacağı açıktır..

Çözüm ile birlikte ada ekonomisi güçlenecek, bugün hayal bile edilemeyen pek çok projenin hayata geçirilmesi mümkün olacaktır. Biz diğer muhataplardan süreci bu şekilde ele almalarını, vizyoner bakış açısıyla süreci kolaylaştırmalarını bekliyoruz.

Kıbrıs Türk halkının hayat kalitesinin daha da üst düzeye çıkaracak istek ve iradeye sahip olduğunu biliyoruz. Bu uzun soluklu mücadelede Kıbrıs Türkü'nün ekonomik açıdan daha güçlü düzeye gelmesi için şimdiye kadar kardeşlerimizle el birliği ve dayanışma içinde olduk. Bu çabamız, kararlılıkla sürecektir.”

“Su Projesi barış suyu olacak”

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kıbrıs Türk halkının ve tüm adanın, su sorununa çözüm bulacak, verimli topraklarına, ana vatandan su getirilmesi sağlayacak su temini projesinde sona gelindiğini kaydetti.

Erdoğan, “1,5 kilometrelik yolumuz kaldı. Su medeniyettir, su hayattır ve bu su sadece özgürlük değil aynı zamanda barış suyu olacak. Bu proje, Türkiye ile KKTC arasındaki sarsılmaz bağının sembolü olacak, birlik ve dayanışmayı yeni bir fiziki bağla pekiştirecektir” diye konuştu.

“Bizim arzumuz, Türkiye'den getireceğimiz bu suyun, Kıbrıs'ın sadece kuzeyine değil adanın tamamına hayat verebilmesidir. Biz bu suyu, sadece kurak topraklara değil çoraklaşan gönüllere de hayat suyu olmasını temenni ediyoruz” diye konuşan Erdoğan, şöyle devam etti:

“Diğer doğal kaynaklarla birlikte, bu projenin taraflar arasındaki çok boyutlu işbirliğinin unsuru olmasını gönülden istiyoruz. Ekonomideki gelişmeyi kalıcı hale getirme hususunda öncü sektörler olan turizm ve yüksek öğretimdeki başarılarınızı tebrik ediyorum.

Turizmde artık Kuzey Kıbrıs adeta bir patlama yaşıyor. Eğitim öğretimde artık Kuzey Kıbrıs, 70 bini aşkın öğrencisiyle bundan böyle uluslararası camiada farklı bir yere yerleşiyor. KKTC'nin, bölgenin en önemli turizm ve eğitim öğretim merkezlerinden biri haline getirmek bizim de ortak hedefimizdir.

Geride bıraktığımız 10 yılda, bu hedefe ulaşma notasında çok önemli mesafe kat ettik. Ancak önümüzde daha alınması gereken ciddi yol bulunuyor. Uygulamaya koyduğumuz reformları, kararlı şekilde devam ettirerek gündemimizdeki projelerin bir an önce bitirerek, yeni işbirliği projeleri geliştirerek, hedeflediğimiz seviyeye ulaşabileceğimize inanıyorum. Türkiye bu alanlardaki engin tecrübesi ve birikimiyle Kıbrıslı kardeşlerinin yanındadır, bunu böyle bilesiniz.”

“Kıbrıs Türk Halkı 1974 öncesindeki acı dolu günlere dönmeyecektir”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kıbrıs Türkü'nün bu topraklarda, geleceğe korkusuz bir şekilde bakarak barış ve huzur içinde yaşamasının kendileri için önemli olduğunu belirterek, Türkiye'nin, her zaman Kıbrıs Türkü'nün yanında olduğunu, gelecekte de her koşulda yanında olmaya devam edeceğine dikkat çekti.

Erdoğan şöyle devam etti:

“Sorunların üstesinden, bundan sonra da el birliğiyle geleceğiz. Anlayış ve gönül birliğimizi muhafaza ederek atılması gereken adımları kararlılıkla atacak, ortaya çıkabilecek sıkıntıları da geçmişte olduğu gibi birlikte aşacağız. Altını çizerek ifade etmek isterim ki; Kıbrıs Türk halkı, asli unsuru olduğu bu güzel adada bir daha 1974 öncesindeki acı dolu günlere dönmeyecektir.

Ama bu kardeşinizin sizlere burada bir hatırlatması var, istiklal şairimiz o veciz ifadesiyle şunu söylüyor; 'Girmeden tefrika bir millete düşman giremez; toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.' Onun için birliğiniz, beraberliğiniz çok önemli. Onun için hep birlikte şunu söylememiz lazım:Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet... Bu yolu böyle yürüyeceğiz ve buna çok önem vereceğiz. Birlik ve beraberliğimizi muhafaza ettiğimiz müddetçe inşallah istikbalimiz, bu günlerimizden çok daha aydınlık, çok daha parlak olacaktır.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Barış Harekatı'nda emeği ve katkısı olan herkesi şükranla, minnetle andığını ifade ederek, “Bir gül bahçesine girer gibi, toprağa düşen, kanlarıyla buraları vatan eyleyen tüm Mehmetçik ve mücahitleri rahmetle, hürmetle yad ediyorum. Allah kardeşliğimizi, dayanışmamızı, gönüldaşlığımızı daim etsin diyorum. 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı'nın Kıbrıs Türk halkına ve tüm milletimize kutlu olmasını diliyor, sizlere sevgilerimi saygılarımı sunuyorum” diyerek sözlerini tamamladı.



Cumhurbaşkanı Akıncı ile Erdoğan ortak basın toplantısı düzenledi



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, görüşmelerinin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Cumhurbaşkanı Akıncı konuşmasına ilk olarak Şanlıurfa’daki terör saldırısını kınayarak başladı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Türk halkına baş sağlığı diledi.

Terörün geride çok acı yaralar bıraktığını, nereden gelirse gelsin lanetlenmesi ve kınanması gereken bir faaliyet olduğunu kaydeden Akıncı, “Bunu bir insanlık ödevi olarak görüyorum” dedi.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün saat 14.00 sıralarında özel uçak “Ana” ile KKTC’ye geldi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın davetlisi olarak KKTC’ye gelen Erdoğan, Ercan Devlet Havaalanı’nda resmi törenle karşılandı.

Karşılama töreninin ardından Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı’ndan yaklaşık 1 buçuk saat süren bir görüşme yaptı.

Baş başa gerçekleşen görüşmenin ardından heyetler arası toplantıya geçen Erdoğan ile Akıncı’nın görüşmesi saat 16.00 sıralarında sona erdi.

Akıncı basın toplantısında Türkiye’nin, Kıbrıs’ta barışçı bir çözümün arkasında durduğuna işaret ederek, bundan kıvanç duyduklarını söyledi. Akıncı, “15 Temmuz olmasaydı, 20 Temmuz da olmazdı. Burada önemli olan nokta, artık bu ülkede 15 Temmuzlar, 20 Temmuzlar olmasın. İnsanlar barış içinde yaşamayı öğrensinler” dedi.

TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da konuşmasında, Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’nin ortak tarihi açısından müstesna bir günde Cumhurbaşkanı Akıncı ile bire bir görüşmelerde bulunup, şu anda gelinen aşamayı görüşme ve değerlendirme şansı bulduklarını söyledi.

Müzakere sürecine de değinen Erdoğan, “Her iki tarafta süreci kararlılıkla sürdürme alameti belirdi. Bu fırsatın kaçırılmaması gerekir diye düşünüyorum” dedi. Yapılan çalışmaların noktayı koyma azmiyle devam etmesi temennisinde bulunan Erdoğan, “Gerek Kıbrıs Rum tarafı, gerekse Kıbrıs Türk tarafı, adil bir neticeyi yakalar ve başta siyasi eşitlik olmak kaydıyla bu adımı inşallah atmış oluruz” ifadesini kullandı.

KKTC’ni her yönüyle çok daha modern bir ülke haline gelmesi çalışmalarını sürdüreceklerini kaydeden Erdoğan, 1-2 ay içinde su sorununun çözüleceğini söyledi.

Erdoğan, “41. bağımsızlık mücadelesinin yıldönümü nedeniyle gerçekleştirdiğim bu ziyaretin hayırlara vesile olmasını dilerken, Cumhurbaşkanı gibi, bir daha bu tür mücadelelerin verilmesi gereğine gerek kalmaz temennisinde bulunuyorum” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta gerek Kıbrıslı Türk ve Rum, gerekse Türkiye ve Yunanistan ile el ele yeni bir döneme yelken açmak gerektiğini söyledi.

Akıncı, “Kıbrıs’ın şimdiki ve geçmiş kuşakları olarak Kıbrıs’ın acılarını, kanını göz yaşını paylaştık. Gelecek kuşaklar barışı paylaşsınlar. Gerek Doğu Akdeniz’i, gerekse Ege denizini bir barış alanına getirebilelim” dedi.

ar yaptı.

Erdoğan ile yaptığı görüşmede, Kıbrıs müzakerelerinde gelinen noktayı da değerlendirdiklerini kaydeden Akıncı, “Türkiye Cumhuriyeti öteden beri Kıbrıs’ta iki kesimli, iki toplumlu, federatif bir yapının kurulmasına çok ciddi destek veriyor” ifadesini kullandı.

Bu desteğin 2004 yılında KKTC ve Güney Kıbrıs’ta referanduma sunulan Annan Planı sürecinde de, Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum liderlerin vardığı 11 Şubat 2014 tarihli uzlaşmanın hazırlanması sürecinde de kendisini gösterdiğini kaydeden Akıncı, “Bugün de kendini yeniden kanıtlıyor. Başta Sayın Cumhurbaşkanı olmak üzere, Türkiye Cumhuriyeti, hükümeti ve tüm varlıklarıyla Kıbrıs’ta barışçıl bir çözümün gerçekleşmesinin arkasında duruyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, 20 Temmuz Barış Harekatı’nın ardından geçen 41 yılda yeterli derslerin çıkarılmış olmasını umut ettiğini kaydetti. Akıncı, “20 Temmuz’u bir başlangıç noktası olarak alıp sadece onun sonrasında tarihi başlatma çabası gösterenler olabilir ama onun öncesi de var... 15 Temmuz olmasaydı, 20 Temmuz da olmazdı. Burada önemli olan nokta ve dünyanın başka hiçbir yerinde 15 Temmuzlar, 20 Temmuzlar olmasın” dedi.

Kıbrıs’ta ve dünyada insanların barış içerisinde yaşamayı başarması temennisinde bulunan Akıncı, “Bizler Kıbrıs’ın şimdiki ve geçmiş kuşakları olarak Kıbrıs’ın acılarını, kanını göz yaşını paylaştık. Gelecek kuşaklar barışı paylaşsınlar. Gerek Doğu Akdeniz’i, gerekse Ege denizini bir barış alanına getirebilelim. Sadece Kıbrıslı Türkler ve Rumlar değil, Türkiye ile Yunanistan da el ele, gönül gönüle yeni bir döneme yelken açalım” dedi.

Akıncı, konuşmasında Recep Tayip Erdoğan’ın 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nda KKTC’de bulunmasından dolayı duyduğu memnuniyeti de dile getirdi ve teşekkür etti..



Siber: “Birlik ve beraberlik ruhuyla verdiğimiz mücadeleyle bugünlere geldik”



Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber Kıbrıs Türk toplumunun çok zor günlerden geçerek büyük bedeller ödeyerek ancak umudunu hiç yitirmeden birlik ve beraberlik ruhuyla verdiği mücadele ile bugünlere geldiğini söyledi.

Siber, yayınladığı 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı mesajında “Aynı birlik ve beraberlik ruhuyla el birliği ile daha güzel günlere ulaşacağımıza inanmaktayım. Barışın ve huzurun olmadığı ülkelerde insan haklarının ve evrensel değerler hiçe sayılmakta, en temel insan hakkı olan yaşama hakkı acımasızca masum insanların elinden alınmaktadır. Kendi yurdunda yaşama hakkı elinden alınan yüzlerce insan, yüzlerce kayıp, gettolarda sürdürülen yaşamlar ve yok sayılan bir toplumdan bugünlere geldik.” ifadelerini kullandı.

Kıbrıslı Türklerin hâlâ hak ettiği hedeflere ulaşmadığını kaydeden Siber, “Arzumuz toplumun uluslararası hukukta yeralan gelişmiş ülkelerin yaşam kalitesi seviyesine ulaşmamız, kendi toplumsal kimliğimizle uluslararası toplumun bir parçası olduğumuzu görmektir” dedi.

Siber, toplumun hak ettiği daha huzurlu bir yaşamı sağlayan şehitleri saygı ve rahmetle andığını belirterek, tüm gazilere de teşekkür etti.



Meclis Başkanı Sibel Siber, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ı kabul etti



Meclis Başkanı Sibel Siber, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz’ı kabul etti.

TBMM Başkanı İsmet Yılmaz kabulde yaptığı konuşmada, Kıbrıs Barış Harekatı’nın 41. Yıl dönümü nedeniyle KKTC’de bulunmaktan onur duyduğunu kaydederek, TBMM Başkanı olarak ilk yurt dışı ziyaretini KKTC’ye gerçekleştirdiğini anlattı.

41 yılda KKTC’nin her alanda büyüyüp geliştiğini, güçlendiğini görmekten memnun olduğunu kaydeden Yılmaz, az zamanda çok ve büyük işler başarıldığını anlattı ve daha birçok başarıya imza atılacağına inanç belirtti. Birlik ve beraberlik içinde her türlü engel ve sıkıntının aşılacağı temennisini dile getiren Yılmaz, “TBMM ve Türk halkı olarak desteğimizi açıklamak için bir aradayız” dedi.

SİBER

Meclis Başkanı Sibel Siber ise, kendi ayakların üzerinde bir yapı oluşturmak için çalıştıklarını ancak henüz istenilen noktada olmadıklarını belirterek, devam eden müzakerelerin de iyi bir şekilde sonuçlanmasını arzuladıklarını söyledi.

Demokrasi, özgüven, insan kaynakları gibi konularda gelişmiş bir toplum olduklarını ve artık dünyada kendi kimlikleriyle varolmak istediklerini belirten Siber, “Adil yaşayabilir bir çözümle dünyanın parçası olmak istiyoruz” dedi.



Yavuz Çıkarma Plajı’nda tören ve Karabay’dan dünya rekoru



20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’nın 41’inci yıldönümü kutlamaları kapsamında Yavuz Çıkarma Plajı’nda tören düzenlendi.

Saat 08:20’de protokol sırasına göre çelenklerin denize bırakılmasıyla başlayan törende, 21 pare top atışı yapıldı, saygı marşı çalındı ve saygı duruşunda bulunuldu.

Daha sonra KKTC Yelken, Motor, Kürek Federasyonu’na bağlı yatlar tarafından Türkiye Aydıncık’tan getirilen Bayraklar Türk Askeri’ne teslim edilerek adaya çıkarıldı. Ardından İstiklal Marşı eşliğinde Bayraklar göndere çekildi.

Bunu, adada yakılan barış ve özgürlük meşalesinin asker tarafından sahile çıkarılarak Lefkoşa’daki tören alanına taşınmak üzere Girne Amerikan Üniversitesi (GAÜ) öğrencilerine teslim edilmesi izledi.

Tören, Karaoğlanoğlu Şehitliği’nde şehitlik özel defterinin imzalanması, şehitliğin gezilmesi ve kabirlere çiçek bırakılmasıyla sona erdi.

Bu yılki kutlamalarda ayrıca Cem Karabay tarafından en uzun süre denizaltında kalma dünya rekoru kırıldı.

Kutlamalara ayrı bir renk katan rekor olayı izleyen Guiness World Record Hakemi Seyda Subaşı Gemici de 52 Saat olan rekoru, 72 saate çıkaran Karabay’ın rekorunu onaylayarak ona sertifika takdim etti.

Karabay “Rekor Barış ve Özgürlük Bayarmı’na armağan olsun”

Rekor sonrası karaya çıkan Cem Karabay basına yaptığı kısa açıklamada, En Uzun Süre Denizde Yaşama Dünya Rekoru’nun 20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı’na armağan ettiğini açıkladı.

Kıbrıs Türkü’nün Barış ve Özgürlük Bayramı’nı kutlayan Karabay, rekoru kırmasına emeği geçenlere teşekkürlerini sundu.



Papadopulos’tan Anastasiadis, DİSİ ve AKEL’e “taviz” suçlaması



DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’un “Kıbrıs Hellenizminin ezelden beridir Kıbrıs sorununda var olan tezlerinden rutin olarak taviz verdikleri gerekçesiyle”, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, DİSİ ve AKEL’e eleştirilerde bulunduğu haber verildi.

Fileleftheros gazetesinde yer alan habere göre, Nikolas Papadopulos, “Dönüşümlü başkanlık, garantili çoğunluklar, yabancı yargıçlar ve göçmenlerin evlerindeki kullanıcıların sözde hakları gibi konuların, kabul edilmeye hazır gibi görülen, değişmez Türk tezlerinden bazıları olduğunu” ileri sürdü.

Papadopulos’un, “Bütün bunların, garantiler, müdahale hakları ve TC kökenliler gibi, Türkiye’nin Kıbrıs sorununun çözümünde empoze etmeyi arzuladığı konuların görüşülmesine başlamadan gerçekleştiği” iddiasında bulunduğu kaydildi.







Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 38
Dün Tekil 2050
Bugün Tekil 775
Toplam Tekil 4079553
IP 13.59.34.87






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























18 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Hepiniz birer T rk Bayra s n z. Bayra lekelemeyin, kirletmeyin yere d rmeyin.
(Alpaslan T RKE )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu