BASIN BÜLTENİ YORGANCIOĞLU: “MUHATABIMIZ T&T ŞİRKETİDİR” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ YORGANCIOĞLU: “MUHATABIMIZ T&T ŞİRKETİDİR”
Tarih: 02.04.2015 > Kaç kez okundu? 1710

Paylaş


Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Bakanlar Kurulu toplantı öncesi basına yaptığı açıklamada, Ercan ihalesi, Spor ofisi, öğretmenlerin hazırlık ödenekleri ve yaşlılara yönelik olarak başlatılan hizmet ile ilgili açıklamalarda bulundu.

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, Ercan Havalimanı ihalesini alan iki ortak arasında yaşanan sıkıntıların hükümeti ilgilendirmediğini, muhataplarının T& T Şirketi olduğunu belirterek, Ercan’da gecikmeye mahal vermemek adına ellerinden geleni yapacaklarını vurguladı.

Yorgancıoğlu, Ercan’daki sıkıntıların iki şirketi ilgilendirdiğini ifade ederek sözleşme imzalandığı andan itibaren devletin 4 yıl sonunda gelir ortaklığı başlamasında bir tereddüt olmadığını kaydetti. Yorgancıoğlu “eğer T&T şirketi veya bu şirketi oluşturan her iki firma birden vazgeçerse biz gereğini yaparız. Ya başka bir ihaleye çıkarız ya da devlet olarak kendimiz o noktadan sonraki gelişmeleri projelendiririz” dedi.

Özkan Yorgancıoğlu, Spor ofisi konusunda savcılıktan görüş aldıklarını bu kapsamda spor ofisi konusunu meclise götürmek için çalışma başlattıklarını ve ayrıca 2011 sonrası işe giren öğretmenlerin hazırlık ödenekleri ile ilgili de çalışma başlattıklarını da ifade ederek bu çalışmayı daha ileriye taşıma uğraşı içerisinde olduklarını söyledi.



EOKA MÜCADELESİ: HERŞEY NE İÇİNDİ?



Ekonomist ve toplum bilimci George Koumoullis Cyprus Mail gazetesinde yayınlanan dünkü makalesinde EOKA’ya yönelik eleştirilerde bulunarak, Yunanistan’la birleşme mücadelesini özgürlük mücadelesi olarak adlandırmanın bir paradoks oluşturacağını ifade etti.

Birleşme sağlanması arzu edilen Yunanistan’ın 1936 yılından 1974 yılına dek faşist ya da diktatör hükümetler tarafından yönetildiğini işaret eden Koumoullis yazısında, “Enosis 1950 yılında başarıya ulaşmış olsaydı Kıbrıslı Rumlar talihsiz sürprizlerle karşı karşıya kalacaktı” görüşüne yer verdi.

1950 yılında Yunanistan’la birleşme sağlanmış olsaydı, Kıbrıslı Rumların Yunanistan’da düşünce ve konuşma özgürlüğünün olmadığını fark edeceklerini belirten Koumoullis, Rumların isimlerinin polis kayıtlarına girebileceğini, bunun yanında devlet memuru ya da Olimpik Havayollarında pilot olmak isteyen herhangi bir rumun, siyasi ve sosyal inançlara yönelik bir uygunluk sertifikası sunmak zorunda olacağını ve akrabası ya da arkadaşı sol görüşlü olan Rumların ise uygunsuz ya da vatan haini olarak addedilebileceğini işaret etti.

Koumoullis devamla, 1950 yılında Yunanistan’la birleşme sağlanmış olsaydı Rumların gecenin bir vakti evlerinden alınarak Auschwitz kamplarının Yunan versiyonu olan Makronisos adasındaki toplama kampına götürülme kabusuyla da yüzleşeceklerini ve bu kamplarda işkenceye maruz kalma riskiyle karşılaşıyor olabileceklerini belirtti.

Bu bağlamda, Enosis hareketinin nasıl bir özgürlük hareketi olarak görülebileceğini sorgulayan Koumoullis, EOKA’nın uluslararası alanda destek görmemesinin nedenlerinden birinin de EOKA örgütünün özgürlük adı altında zalim bir rejime bağlanma talebinde bulunarak bir çelişki içerisinde olmasını gösterdi. EOKA’nın yapmış olduğu bir diğer büyük hatanın da nüfusun yüzde 18.2’sini oluşturan Kıbrıslı Türkleri ötekileştirmek olduğunu ifaden eden Koumoullis, silahlı mücadelenin Kıbrıslı Türkler yokmuş gibi yürütüldüğünü ifade etti. Dönemin Kıbrıs Türk liderliğinin 1955 yılından çok önce de Kıbrıs’ın Yunanistan’la birleşmesine rıza göstermediğini belirten Koumoullis, Kıbrıslı Türk liderlerin Girit’te yapılan etnik temizliğin farkında olduklarını ve Girit’te yaşanan bu durumun Kıbrıs’ta da olmasını istemediklerini vurguladı.

1898 yılında Girit’te gelişen olaylara da değinen Koumoullis, Osmanlı yönetimi sona erdiğinde, Girit Türklerinin nüfusun yüzde 31,4’ünü oluşturduğuna işaret ederek yazısında şu ifadelere yer verdi: “Özerk Girit’in kurulmasıyla birlikte, Yunanistan’la yapılacak birleşmenin er ya da geç kaçınılmaz olacağı belli olunca Girit Türklerinin adadan toplu bir şekilde göç etmelerini tetikledi. Yunanistan’la birleşme gerçekleştirilince bu akım 1913 yılından sonra yoğunlaştı.1912 yılından 1922 yılına kadar nerdeyse tüm Girit Türkleri yeni Giritli Hıristiyan yöneticiler tarafından nasıl muameleye maruz kalacakları korkusuyla mülklerini satarak Girit’ten ayrıldılar.”

Kıbrıslı Türkleri ve yaşadıkları korkuları tamamen görmezden gelen EOKA örgütünün Kıbrıslı Türklerin milliyetçiliğini güçlendirdiklerini ifade eden Koumoullis, EOKA’nın diğer yandan İngiliz Muhafazakâr Partisi’ne böl ve yönet politikasına başvurma ve taksim kartını kullanma mazeretini verdiğini söyledi. Günün sonunda EOKA’nın ne başardığını sorgulayan Koumoullis, mücadelenin her zaman niyetlerine göre değil sonuçlarına göre yargılanması gerektiğini belirtti. Kahramanlığın tek başına bir ülkenin hayallerini gerçekleştirmediğini belirten Koumoullis, EOKA mücadelesinde ne ENOSİS’in ne de bağımsızlığın sağlanamadığını yazdı. (Çeviri: Enformasyon Dairesi)



PAVLOPULOS’TAN “BİRLEŞİK HELENİZM CEPHESİ” GARANTİSİ



Yunanistan Cumhurbaşkanı Prokopis Pavlopulos, “Helenler, tek başlarına kalsalar da birlikte mücadele edecekler” diyerek “birleşik Helenizm cephesi” garantisi verdi.

Pavlopulos, Yunanistan’a hareketi öncesinde “Yunan Kuvveti (ELDİK), “Kıbrıs” Silahlı Kuvvetleriyle (RMMO) birlikte özgürlüğü ve Kıbrıs sorununa sürdürülebilir çözümü dayatmak için burada kalacak” dedi.

Rum Fileleftheros gazetesi önceki günkü ziyaret programı çerçevesinde Lefkoşa’daki KKTC-Güney Kıbrıs sınırını Lefkoşa Rum Belediye Başkanı Konstantinos Yorgacis eşliğinde gezdikten sonra “bir AB şehrinin işgal altında olmasından üzgünüm. Bu kabul edilemez” ifadesini kullanan Pavlopulos’un Türkiye’ye mesajlar verdiğini savundu.

Gazeteye göre, Kıbrıs sorununa, işleyebilir ve sürdürülebilir bir çözüm bulunmasının, kendileriyle (Yunanistan) ilişkilerini geliştirmesi açısından Türkiye’nin de işine geleceği görüşünü ortaya koyan Pavlopulos “Helenler, Yunanlar ve Kıbrıslılar, tek başımıza kalsak da birleşik mücadele edeceğiz. Hiçbir şeye boyun eğecek değiliz. Cephe, daha önce hiç olmadığı kadar birleşiktir. Size bunu garanti ediyorum” dedi.

Habere göre “işgal askerlerinin derhal çekilmesi ve göçmenlikle kolonizasyona son verilmesi AB’nin borcudur. Bunlar AB’nin savunmak zorunda olduğu ilke ve değerlerdir” iddiasında bulunan Pavlopulos, ELDİK’in, Türk askeri çekilene kadar adada kalmasının milli hedef ve maksatları olduğunu söyledi.

Pavlopulos, “ELDİK’in mücadelesi, Kıbrıs Silahlı Kuvvetleriyle ortaktır. Bu, Helenizm’in özgürlük mücadelesidir. Uluslararası hukukun ve Avrupa hukukunun sağlamlaşması mücadelesidir” ifadesini kullandı.

Fokaidis de, Pavlopulos’un ziyaretinin sadece sembolik bir anlam taşımadığını; ayrıca “Yunanistan’ın Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik ve güvenliğinin ana garantörü olma iradesinin” göstergesi olduğunu söyledi.



KTBB’NE AVRUPA KONSEYİ YEREL VE BÖLGESEL YÖNETİMLER KONGRESİ’NDEN ÜYE STATÜSÜ



Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği’ne (KTBB) Avrupa Konseyi Yönetimler Kongresi’ndeki üyelik statüsünün yeniden verildiği bildirildi.

KTBB Başkanı ve Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli bir önceki genel kurulda “misafir” gibi karşılandıklarını bu yılki katılımlarında ise statülerinin değişerek üye olarak kabul edildiklerini belirtti.

Benli, “Kıbrıslı Türklere statüleri iade edildi. Artık yerel yöneticilerimizin Avrupa Konseyi’nde kalıcı bir sandalyesi vardır” dedi.

Benli, 2016 yılının Mayıs ayında denetleme için Avrupa’dan bir heyetin adaya geleceğini gözlemcilerin hazırlayacağı raporun Kıbrıslı Türkler için bir şans olduğunu kaydetti. Benli, “bu raporun ayrılığı değil, Kıbrıs’ta birleşmeyi ve çözümü içeren objektif bir sonuç üretmesini istiyoruz” dedi.



SİLAHLI TEHDİŞ ÖRGÜTÜ EOKA’NIN KURULUŞ YILDÖNÜMÜNÜ KUTLADILAR



Rum siyasi partiler ve bazı yetkililer, EOKA terör örgütünün 1955’te silahlı tedhişe başlamasının yıldönümü olan 1 Nisan dolayısıyla açıklamalar yaptılar.

Rum Simerini gazetesine göre Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru, EOKA mücadelesinin önemine işaret ederek, bunun kendileri için anlamının büyük olduğundan söz etti.

DİSİ, Güney Kıbrıs’ın ekonomik bir sınavdan geçtiğini ve vatanın yarısının “işgal altında” olduğunu iddia ederek, geçmişten ders almaları gerektiği üzerinde durdu.

Vatandaşlar ve siyasi partilerin zamanın kışkırtmalarına yanıt verme sorumluluğuna sahip olduğunu belirten EDEK, “Türk işgalinden” ve memorandumunun boyunduruğundan kurtulmaları için mücadele etmeleri gerektiğini savundu.

Vatandaşlar İttifakı, birçok “kahramanın” ölümünün üzerinden 60 yıl geçtiğine dikkat çekerek, “Türkiye’nin askeri işgali” ve Troyka’nın ekonomik işgali atında bulunduklarını söyledi.

Çevreciler ve Ekologlar Hareketi, ekonominin iyileşmesi yönünde gösterilen çabalara paralel olarak, Türkiye’nin kendi çıkarına olacak bir çözüme ulaşma yönündeki eylemlerini engellemek için diplomatik düzeyde çabalar gösterilmesi gerektiğinden söz etti.

Rum Eğitim Bakanı Kostas Kadis ise işgal ve toplumsal sorunlardan kaynaklanan kışkırtmaların göğüslenmesi için herkesi birlik olmaya çağırdı.



KÜLTÜR DAİRESİ, İZMİR KİTAP FUARI’NDA STANT AÇACAK



Kültür Dairesi, 18-26 Nisan arasında yer alacak 20. İzmir Kitap Fuarı’nda Kuzey Kıbrıs yayınlarının tanıtımı amacıyla stant kuracak.

Kültür Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, 500’e yakın kitabın yer alacağı KKTC Yayınları Standında, Kültür Dairesi’nin duyuru yaparak, teslim aldığı eserlerin tanıtımını yapmak amacıyla hazırladığı kitap kataloğu dağıtılacak.