Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Doğu Akdeniz’de artan tansiyon ve ülkelerin güç politikaları sonucunda daha da kronikleşen uyuşmazlıklar yerine işbirliği ve istikrara dayalı yeni bir düzenin mümkün olduğunu; bu projenin gerçekleşebilmesi için Kıbrıs sorununun en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini belirtti.

Nami, temaslarda bulunmak üzere dün heyetiyle birlikte Brüksel’e gitti.

Bakan Nami, temaslarına Avrupa Komisyonu’nun Genişlemeden ve Komşuluk Politikalarından sorumlu Komiseri Johannes Hahn ile görüşerek başladı.

Nami daha sonra Brüksel’de temsilciliği bulunan çeşitli AB üye ülkelerinin daimi temsilcileri ile görüşmeler gerçekleştirdi.

Görüşmelerde Nami, Kıbrıs sorununda son dönemde yaşanan gelişmelere ilişkin bilgi vererek, Kıbrıs Türk tarafı üzerinde uygulanan izolasyonların kaldırılmasına yönelik Avrupa Birliği kurumlarının kararlarını hatırlattı.

Nami, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği ile entegrasyon süreci ile adada kapsamlı bir çözüme daha kolay ulaşılabileceğini ifade ederek, Kıbrıslı Türkler üzerinde uygulanan kısıtlamaların kaldırılması için AB kurumlarının ve üye ülkelerinin desteğini talep etti.

Nami daha sonra, Avrupa Basın Kulübü’nde (PCE) “Kıbrıs Sorunu ve Hidrokarbon Kaynakları: Zorluklar ve Fırsatlar” isimli bir konferans verdi.

Nami konuşmasında, Doğu Akdeniz’de artan tansiyon ve ülkelerin güç politikaları sonucunda daha da kronikleşen uyuşmazlıklar yerine işbirliği ve istikrara dayalı yeni bir düzenin mümkün olduğunu; bu projenin gerçekleşebilmesi için Kıbrıs sorununun en kısa zamanda çözülmesi gerektiğini belirtti.

Nami, Kıbrıs sorununun çözümüyle Türkiye’nin AB üyelik müzakerelerinden AB-NATO ilişkilerine birçok alanda olumlu etkilerinin hissedileceğini, İsrail ve Kıbrıs açıklarında bulunan doğal gazın Türkiye üzerinden Avrupa Birliği’nin enerji güvenliği ihtiyacına katkı koyacak şekilde AB topraklarına taşınabileceğini işaret etti.

Nami konuşmasında ayrıca, başta Avrupa Birliği olmak üzere uluslararası toplumun Rum tarafını ön şartsız olarak müzakereler dönmesi için cesaretlendirmesi gerektiğini ifade etti.



CUMHURBAŞKANI SÖZCÜSÜ OSMAN ERTUĞ: “MUHATABINIZ TÜRKİYE DEĞİL, KIBRIS TÜRK TARAFIDIR”



Cumhurbaşkanı Sözcüsü Osman Ertuğ, Rum yönetimine; “gerek hidrokarbonlar, gerekse Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü konularında muhatabınız Türkiye değil Kıbrıs Türk tarafıdır” mesajı gönderdi. Ertuğ, Rum Yönetimi’nin, bu konuda herhangi bir üçüncü taraftan aracılık istemesine veya onları devreye sokmaya çalışmasına ise gerek olmadığını kaydetti.

Ertuğ, Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiades’in Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e, Anavatan Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a iletilmek üzere bir mesaj verdiğinin açıklandığını ifade ederek, “İletmek istedikleri mesajlarını kendilerini aylardır masada bekleyen Kıbrıs Türk tarafına, Sayın Cumhurbaşkanımıza doğrudan iletebilirler. Bunun aksine söz ve davranışlar olayı saptırma ve oyalama taktiklerinin ötesine geçemez” dedi.

Osman Ertuğ, “Kıbrıs Rum tarafı, Anavatan Türkiye’ye muhatap olmak istiyorsa bunun yolu bellidir ve bu da Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları yanında iki anavatanı ve garantörleri içerecek dörtlü veya beşli bir toplantının yapılmasıdır” dedi.

Cumhurbaşkanı Sözcüsü Osman Ertuğ yazılı açıklamasında, Rum Yönetimi Sözcüsü Hristodulidis’in ayrıca “Rusya’yı, Türkiye’ye bazı mesajlar göndermek için yeni bir iletişim kanalı olarak kullanıyoruz” dediğinin de belirtildiğini kaydetti.

Osman Ertuğ, mesajın içeriği hakkında detay vermeyen Hristodulidis’in, Ekim ayında terk ettikleri müzakere masasına dönmeleri için “koşulların oluşmasından” bahsettiğini ve hidrokarbonlarla ilgili bilinen iddialarını tekrarladığını ifade ederek, şöyle devam etti:

“Öncelikle sayın Hristodulidis’e, gerek hidrokarbonlar gerekse Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü konularında muhataplarının Türkiye değil Kıbrıs Türk tarafı olduğunu bir kez daha hatırlatmak isteriz. Bu konuda herhangi bir üçüncü taraftan aracılık istemeleri veya onları devreye sokmaya çalışmalarına ise gerek yoktur. İletmek istedikleri mesajlarını kendilerini aylardır masada bekleyen Kıbrıs Türk tarafına, Sayın Cumhurbaşkanımıza doğrudan iletebilirler. Bunun aksine söz ve davranışlar olayı saptırma ve oyalama taktiklerinin ötesine geçemez.

Kıbrıs Rum tarafının ‘koşulların oluşmasından’ bahsetmesi ise diplomatik anlamda hala masaya dönmeye hazır olmadıklarının bir ifadesi, bir göstergesidir. Yetki paylaşımına karar verdiğimize göre bizim önerimiz tek yanlıktan kaçınılması ve bu ortak kaynaklar konusunda birlikte hareket etmemizdir. Rum tarafı bunu reddederek gelmiş olduğumuz noktada bile sadece kendilerinin hak sahibi olduğu saplantısı ile hareket etmekte ve bunu kabul ettirmeye çalışmaktadır.

Kaldı ki geçmişte benzeri koşullarda, yani Kıbrıs Rum tarafı tek yanlı hidrokarbon faaliyetlerini sürdürürken bizim adımıza Türkiye’nin aynı bölgelerde sismik araştırmalar yaptığı bir dönemde, görüşmelerin kesilmeden devam ettiği hatırlanacaktır. Dolayısıyla ‘koşulların oluşması’ görüntüsü altında Kıbrıs Rum tarafının masaya dönmemekteki ısrarının nedeni sismik araştırmalarımız veya Navtex’imiz değildir; müzakerelerin al-ver aşamasına gelmiş olmasıdır. Kıbrıs Türk tarafıyla eşit ortak olarak güç ve yetki paylaşımına gitmek istemeyen, adanın doğal zenginliklerini Kıbrıs Türk tarafıyla paylaşmaktan kaçınan Kıbrıs Rum tarafının çeşitli bahanelerle bu aşamaya girme irade ve cesaretini gösterememesidir.”

Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafının Anavatan Türkiye ile muhatap olmak istiyorsa bunun yolunun; Kıbrıs Türk ve Kıbrıs Rum tarafları yanında iki Anavatanı ve garantörleri içerecek dörtlü veya beşli bir toplantının yapılması” olduğunu ifade ederek, şöyle devam etti:

“Böylece sorunla ilgili tüm taraflar birbirlerine muhatap olmuş olacaklardır. Diğer yandan, Kıbrıs Türk tarafı olarak biz görüşmecilerin Ankara ve Atina’ya geçmişte yaptığı çapraz ziyaretlerin devam etmesinden yanayız. Mütekabiliyet ve denge bunu gerektirir. Ancak, Kıbrıs Rum tarafı her iki konuda da bu olumlu yaklaşımımızı reddetmektedir.

Bu gerçekler ışığında, Rum tarafının bir üçüncü taraftan kendilerine Türkiye’ye mesaj iletmekte aracılık talep etmesi, bir şey yapıyorlarmış görüntüsünü vermek ve masayı terk etmiş olmanın üzerlerinde yarattığı siyasi ve diplomatik baskıyı hafifletmeye yönelik bir girişim olarak görülmektedir. Söz konusu talep, 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama’nın ruhuna da aykırı olup Kıbrıs Rum tarafının ‘hakemlik ve arabuluculuğu’ reddetmesiyle ilgili genel yaklaşımıyla da bir çelişki teşkil etmektedir.”



BAŞBAKAN YARDIMCISI DENKTAŞ ANKARA’YA GİTTİ



Başbakan Yardımcısı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş resmi temaslarda bulunmak amacıyla Ankara’ya gitti.

Serdar Denktaş, Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu ve Danışmanı Hüda Hüdaverdi eşliğinde gerçekleştireceği Ankara ziyaretinde Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Türkiye Cumhuriyeti Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik ve Türkiye Cumhuriyeti Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi ile görüşmelerde bulunacak.

İlk olarak TC Ekonomi Bakanı Zeybekçi ile görüşecek olan Başbakan Yardımcısı Denktaş, daha sonra da TC Kültür ve Turizm Bakanı Çelik ile bir araya gelecek. Denktaş, Çarşamba günü saat 11.00’de de TC Başbakan Yardımcısı Arınç ile görüşecek.

Ülke Turizminin geliştirilmesi küresel krizleri yönetmede işbirliği ve yerli ürünlerin pazarlanması konularının yanında Ekonomi ve Turizm alanlarında yeni işbirliklerinin oluşması hedeflenen görüşmelerde, KTTO Başkanı Fikri Toros, KTSO Başkanı Ali Çıralı ve KTOB Başkanı Hüseyin Aktığ da hazır bulunacak.



OMİRU: “AVRUPALILAR VE BM BİZİ TERK ETTİ”



Rum Meclis Başkanı Yannakis Omiru, Avrupalıların ve BM’nin Rumları terk ettiğini söyledi.

Simerini gazetesinin haberine göre, KS EDEK’in İngiltere’deki örgütünün toplantısında konuşma yapan Omiru, dış politikanın yeniden şekillendirilmesi gerektiğine vurgu yaparken, Avrupalılar ile BM’nin, Türkiye lehinde tutum sergilediğini kaydetti.

Omiru,“Avrupalı kimliğini” değerlendirmeleri gerektiğini ifade etti.

Habere göre Omiru, konuşmasında Rum ekonomisine de değinerek, Euro Grubu’nun Rum Yönetimi’ni “deney hayvanına” çevirdiğini ve ekonomiye ağır darbe vurduğunu belirtti.