BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI



e.mail: necdetes@mynet.com







Dehşet veren görüntüler ve devam



Eden “Barış süreci”…







Bizi takip eden okurlarımız anımsayacaklardır. Terör örgütü PKK ve başlatılan “çözüm süreci” ile ilgili yazdığımız yazılarda hep şunları vurgulamışızdır:



PKK’nın silah bırakmasını,sınır dışına çekilmesini, ülkemize barış ve huzur gelmesini hem istiyor,hem da bu konuda atılan her adımı sonuna kadar destekliyoruz. Toprak bütünlüğümüze yönelik her girişimin de sonuna kadar karşısındayız. Ancak, Hükümet olanlarla terör örgütü arasında başlatılan “çözüm süreci”nin ülkemize yöelik bölünme ve parçalanmayı hızlandıracağı görüşünde olduğumuz için de bunun da karşısında olduk.



Şimdi, Güneydoğu’da yaşananlar, gelen görüntüler, yazılanlar ve söylenenler, iki yıldan bu yana sürdürülen “çözüm süreci”nin PKK’nın işine yaradığını ve terör örgütünü güçlendirdiğini görmekteyiz. Şehirlere kadar inen eşkiyalar kimseyi dinlemiyor. Eli silahlı terör örgütü mensupları korku ve dehşet saçıyor.



Güneydoğu’da hemen her gün bizleri karamsarlığa iten olaylar yaşanıyor. Bizi yönetenler, her olaydan sonra “provokasyon” diyor. “Parelel yapı”dan söz ediyor. Ancak, olayları yaşatanlar nedense bir türlü yakalanamıyor.



Devlet, varlığını buralarda göstermelidir. İstihabarıtı,askeri, polisi ve her türlü imkanı elinde bulunduranların çaresiz kalmasını içimize sindiremiyoruz. Ortada olayları kışkırtan, destekleyen, barışı istemeyen güçler varsa çıkarılsın ortaya. Devletin bu konuda atacağı her adımda bu millet devleti ile bütünleşecektir. Önemli olan suçluların yakalanması, ülkemizin birlik ve bütünlüğünün korunmasıdır.



Geçenlerde Diyarbakır Sur semtinde dehşet veren bir görüntü izledik. Ulusal bir TV kanalından yayınlanan haber ve görüntüler, Diyarbakır gibi bir kentte, eli silahlı PKK’lıların nasıl hareket ettiğini açık biçimde gösteriyor. Bunlar, bu gücü kimden ve nereden alıyor? Bu silahlar nereden geliyor? Bunların arkasında kimler yer alıyor? Kafalara takılan bu sorulara da bir yanıt bulamadık.



Görüntülerde neler var birlikte göz atalım:



Eli silahlı,yüzleri maskeli bir grup PKK’lı Diyarbakır Sur’da bir kahvehaneyi basıyorlar. Ortalığı dağıtıyorlar. Ellerindeki kalaşnikoflarla herkesi sindiriyor ve kahvehaneyi çalıştıranları da köşeye sıkıştırıp, buralarda kumar oynandığı haberini aldıklarını, kendilerinin bilgisi dışında kumar oynatılmasının yasak olduğunu söylemeye çalışıyorlar. Tehdit, küfür ve dehşet saçıp, silahları patlatarak olay yerinden uzaklaşıyor.



Diyarbakır gibi bir kentin göbeğinde bu tür olaylar yaşanabiliyorsa, burada “kamu güvenliği”nden söz etmek mümkün olabilir mi? Gerek Başbakan Davutoğlu, gerek Başbakan Yardımcısı Akdoğan, terör örgütü temsilcilerine “Önce kamu güvenliği” demiyorlar mı? E, nerede kamu güvenliği? Nerede barış ve huzur? İşte, elleri kalaşnikof, yüzleri maskeli PKK’lılar her yerde dehşet saçıyor. Bunları önlemek, yakalamak, yargılamak, kamu güvenliği sağlamak Hükümet olanların görevi değil midir?



Dikkat ediniz, “çözüm süreci” iki yıldır sürdürülmeye çalışılıyor. Bu iki yıl içinde nereye vardık? Güçlenen PKK olmadı mı? Eşkıya daha çok militan kazandı, daha çok silahlandı, şehirlere indi.



Cizre, İdil, Silopi, Hakkari ve çevresindeki ile ve ilçelerde her gün yeni olaylar yaşanıyor. PKK’nın gençlik yapılanması YDG-H’liler her tarafı yangın yerine çeviriyor. KCK’lılar destek veriyor. Hendekler kazılıyor, kurtarılmış bölgeler oluşturuluyor. Yollar kesilip, araç ve kimlik sorgulamsı yapılıyor. Yapılan açıklamalarda “Buralarda güvenlik bizden sorulur” deniliyor devlete adeta meydan okunuyor.



Hükümetin “çözüm süreci”ndeki muhatabı Öcalan’ın talimatlarını bile dinleyen yok. Daha önce verilen talimatta Öcalan “Maskeli,silahlı,molotof kokteylli eylemlere son verin “çağrısı yapmıştı. Var mı dinleyen? Demek ki, süreçte yanlış yapılan bazı şeyler var ve bunların farkına varılamıyor.



Kandil başka dilden, PKK’nın siyasi uzantıları HDP’liler başka dilden konuşuyor. Terör örgütünde kimin eli kim in cebinde belli değil. Ortada bir kargaşa var ve bu kargaşadan öyle görünüyor ki, terör örgütü istifade ediyor,güçleniyor.



Bunları içimize sindiremiyoruz.



Devlet, burada yok mu? Devletin askeri,polisi, istihbaratı buralarda yok mu? Resmen suç işleyenler neden yakalanmıyor? Neden sorunların kökü başka adreslerde aranıyor? Kaldı ki, varsa suç işleyen, provoke eden, devlet bunları neden bulup ortaya çıkarmıyor, çökertmiyor?



Ülkemizin bu duruma gelmesinden üzüntü duyduğumuzu ve gelecekten de umutsuz olduğumuzu söylemek isteriz. “Çözüm süreci” zarar görmesin anlayışı ile hareket ederek, PKK’ya alan açıyoruz. Onlara daha çok moral ve cesaret veriyoruz. Güneydoğu’daki olaylar ve gelişmeler bu endişemizi daha da artırıyor.



İş bununla da kalmıyor, PKK’lılar, Kandil, PKK’nın siyasi uzantıları bir de her ağızlarını açtıklarında devletimizi tehdit ediyorlar. İnanın, tüm bunlar kamuoyunda daha çok tepkilerin çoğalmasına neden oluyor.



necdetbuluz@gmail.com



necdetes@mynet.com