BASIN BÜLTENİ DİŞİŞLERİ BAKANI NAMİ, 2014 İSRAİL ENERJİ VE TİCARET TOPLANTISI’NA KATILDI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ DİŞİŞLERİ BAKANI NAMİ, 2014 İSRAİL ENERJİ VE TİCARET TOPLANTISI’NA KATILDI
Tarih: 06.11.2014 > Kaç kez okundu? 1833

Paylaş


Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Kıbrıs açıklarındaki hidrokarbon yataklarının, kartların doğru kullanılması durumunda Kıbrıs konusuna kapsamlı çözüm bulacak dinamikleri harekete geçirmekle kalmayıp, tüm bölgede ticaret, refah, karşılıklı bağımlılık ve güveni artıracağını vurguladı.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Tel-Aviv’de, “2014 İsrail Enerji ve Ticaret Toplantısı”na katılarak açılış konuşmasını yaptı.

Bakan Nami, toplantıda yaptığı konuşmada, Kıbrıs’taki hidrokarbon yataklarında Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğunu vurguladı.

Nami, yakın zamanda bölgede meydana gelen olaylar, uluslararası organizasyon veya süper güçlerin çabalarının 21. yüzyıl zorluklarını aşmaya yeterli olmadığını gösterdiğini belirterek, “Orta Doğu’daki kargaşa ve Doğu Akdeniz’deki tansiyonun tırmanışı, bölgemize barış ve istikrarın gelmesi için bölgedeki tüm aktörlerin eşgüdümlü gayretlerine ihtiyaç olduğunu her zamankinden daha çok göstermiştir” dedi.

Nami, söz konusu işbirliğini temin ve muhafaza etmenin yolunun, ticari anlaşmalar aracılığı ile karşılıklı bağımlılıklar ve enerji ulaşım ağları yaratmak olduğunu kaydetti.

“Doğu Akdeniz’de hidrokarbon konusunda daha kapsayıcı bölgesel işbirliğini sağlamak sadece arzu edilen değil, elde edilmesi mümkün bir husustur” diyen Nami, bölgede işbirliği ortamının kurulmasının Kıbrıs sorununun çözümünden geçtiğini anlattı.

“Kıbrıs açıklarında yakın geçmişte keşfedilen hidrokarbon kaynakları, bölgedeki diğer bulgularla birlikte, kartlarımızı doğru oynamamız halinde, sadece 50 yıllık Kıbrıs konusuna kapsamlı çözüm bulacak bir dizi olayı harekete geçirmekle kalmayıp, aynı zamanda tüm bölgedeki ticaret, refah, karşılıklı bağımlılık ve güveni artıracaktır” şeklinde konuşan Nami, bunu elde etmek için tüm tarafların hak ve çıkarlarına saygı duyan yeni bir yaklaşıma ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Nami, Kıbrıs sorununa BM kararları doğrultusunda federasyona dayalı bir çözüm bulunması halinde, Federal Kıbrıs’ın bölgenin en güvenli yerlerinden biri olarak dünya çapındaki işletmeler için cazip bir yer haline geleceğini söyledi.

Kıbrıs sorununun çözüme ulaşmasının NATO ve Avrupa Birliği’nin ortak konularda işbirliği yapmalarına da imkan tanıyacağını kaydeden Nami, “Türkiye’nin AB’ye katılım müzakereleri yeniden canlanarak reform süreci ivme kazanacaktır. Birleşik Kıbrıs’ın Türkçe’yi Avrupa Birliği’nin resmi bir dili haline getirmesi, insanlar üzerinde büyük bir psikolojik etki yaratacaktır” dedi.

Kazan-kazan sonucunun önündeki engellere ve çatışma ortamının devam etmesine değinen Nami, Kıbrıs Rum liderliğinin Kıbrıs’ta iki taraf arasında uzlaşılmış geçmiş yakınlaşmaları reddettiğini ve BM tarafından sürdürülen müzakereleri terk ettiğini hatırlattı

Nami, “Ayrıca yalnızca seçilmiş Kıbrıslı Rum temsilcilerden oluşan bir yönetime tüm Kıbrıs’ın hükümeti olarak davranan uluslararası toplumun 50 yıllık hatasının yükü de üzerimizde bulunmaktadır. Bu hata hidrokarbon konusunda ilgili tarafların Kıbrıslı Rumlar ile tek yanlı projeler yürütmesine sebebiyet vermektedir. Bu gibi uygulamalar uzlaşma ve anlaşma yönündeki girişimlere zarar vermekte ve bunun yerine güç politikasının artmasına vesile olmaktadır” dedi.

Kıbrıs’ta hem Rumları hem Türkleri temsil eden tek bir hükümet bulunmadığını vurgulayan Nami, 11 Şubat’ta yayınlanan ortak açıklamanın da bu gerçeği yinelediğine dikkat çekti.

“Tüm Kıbrıslılar adına konuşabilecek tek meşru bir hükümet olmadığına” işaret eden Nami, hidrokarbon konusunda alınacak kararla ilgili ilk seçeneğin en kısa sürede bir barış anlaşmasına varılmasını sağlamak olduğunu ifade ederek, “Bu arada, tek yanlı adımlardan kaçınmalı ve yetki alanları arasında doğal kaynakların yönetimi olan federal bir hükümetin oluşturulmasını beklemeliyiz” dedi.

Nami, “Bunun mümkün olmaması halinde, karar mekanizmasında iki tarafın siyasi eşitliğini yansıtan ortak bir komite vasıtasıyla bugünden itibaren işbirliği yapmaya başlamamız gerekmektedir. Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs Rum tarafına ilk olarak 24 Eylül 2011 tarihinde sunduğu ve daha sonra hidrokarbon kaynaklarının AB’ye Türkiye üzerinden ihraç edilmesi seçeneğini dahil edecek şekilde Eylül 2012’de yaptığı öneriler de bu yöndeydi. Ne yazık ki her iki öneri de Kıbrıslı Rum muhataplarımız tarafından reddedilmiştir” dedi.

Kıbrıs Rum tarafının, NAVTEX bildirimini bahane sayarak müzakerelerden tek yanlı ayrılma kararının büyük bir talihsizlik olduğunu vurgulayan Nami, “Hatırlanmalıdır ki, Kıbrıs Rum tarafının tek yanlı adımlarının akabinde Eylül 2011’de Piri Reis gemisinin Kıbrıslı Türkler adına sismik araştırma yapmasına yönelik Türkiye tarafından yine bir NAVTEX bildirimi yapılmıştı ancak dönemin Kıbrıs Rum lideri müzakereleri askıya almak için bunu bahane olarak kullanmamıştı” ifadelerini kullandı.

Nami, mevcut çıkmazdan kurtulmanın yolunun aşikar olduğunu, Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon konusu dahil tüm konulardaki anlaşmazlıkların üstesinden gelmek adına Kıbrıs Rum liderliğinin masaya dönerek diyaloğa girmesi gerektiğini söyledi.

Nami, uluslararası topluma, Kıbrıslı Rumları masaya dönmeleri ve Kıbrıs’ın geleceğine ilişkin kararları Kıbrıs Türk muhataplarıyla birlikte almaları yönünde cesaretlendirmeleri çağrısında bulundu.

Nami, “Uluslararası toplum, adanın çevresinde bulunan doğal kaynaklar üzerinde Kıbrıslı Türklerin de doğal hak ve çıkarları olduğunu gözardı etmemelidir ve Kıbrıs Rum liderliğinin attığı dışlayıcı ve tek yanlı adımları kabul etmemeli ve ödüllendirmemelidir. Hidrokarbon kaynaklarının, tarafların birine karşı koz olarak kullanılmasına müsaade etmemeliyiz” dedi..

Nami, Kıbrıs Türk tarafı olarak müzakerelere ciddi bir şekilde odaklanmaya, nasıl ilerleyebileceklerine dair görüş teatisinde bulunmaya ve birlikte çalışmaya hazır olduklarını bildirdi.

Nami, atılacak olumlu adımların Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a içme ve tarım suyu ile elektrik taşıması hedeflenen denizaltı su temin projesinden ortak yararlanma gibi diğer alanlarda işbirliğine yol açabileceğine işaret etti.

Nami, “Birlikte neler başarabileceğimiz üzerine odaklanırsak, sayısız olasılıklar önümüze çıkacaktır. Bunu yapmanın da tek yolu diyaloğu başlatmaktır” dedi.









EROĞLU MÜZAKERELERDE PAZARLIK YAPILACAK BİR SAFHAYA GELİNDİĞİNİ RUMLAR’IN KAÇMAK İÇİN TÜRK GEMİLERİNİ BAHANE ETTİĞİNİ SÖYLEDİ



Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, müzakerelerde bir anlaşma olup olmayacağının net bir şekilde ortaya çıkacağı, pazarlık yapılacak bir safhaya gelindiğini; Rumlar’ın bundan kaçmak için Türk gemilerinin Akdeniz’de olmasını bahane ettiğini söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Apsen Barth Eide’nin kendisine Türkiye’nin gemilerini 3 ay için geri çekmesi yönünde yaptığı önerinin çok düşünülmeden yapılmış bir öneri olduğunu dile getiren Eroğlu, bunun bir prestij meselesi olduğunu, Türkiye’nin prestijinin Güney Kıbrıs’ın prestijinden daha yüksek olduğunu Eide’ye ilettiğini kaydetti. Gemilerin Akdeniz’de bulunmasının gayri yasal ve haksız bir hareket olmadığını da vurgulayan Eroğlu, bunun müzakere masasından kaçmak için bir neden olmadığını ifade etti.

Rumların müzakere masasından kalkmalarının ne gibi bir neticeyle sonuçlanacağını Eide adaya geldikten sonra göreceklerini kaydeden Eroğlu, “İlle de otur diyecek halimiz yok” dedi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Erenköy Mücahitler Cemiyeti’ni ziyaret etti.

Eroğlu, bugün öğleden sonraki ziyaretinde yaptığı konuşmada, Cemiyetin 50. kuruluş yıldönümü balosuna katılamamaktan dolayı duyduğu üzüntüyü dile getirdi ve bu vesileyle ziyarette bulunmak, yeni dernek binasının hayırlı olması yönündeki temennilerini dile getirmek istediğini kaydetti.

Eroğlu, Erenköy direnişinin Kıbrıs tarihine mal olmuş ve gerçekleştirilen barış harekatının belki provası olmuş bir direniş olduğunu söyledi. Erenköy direnişinin adaya müdahale etmesi için Türkiye’ye açık bir davetiye olduğunu ifade eden Eroğlu, devleti kurmak kadar yaşatabilmenin de önemli olduğunu vurguladı.

Geçen yıllar içinde müzakere masasında bir anlaşma olup olmayacağını tartıştıklarını, bazen müzakerelerin kesildiğini, bazen bir anlaşma çıktığını ve Rumların bunu reddettiğini ifade eden Eroğlu, Rumlar’ın şimdi de gerçek bir neden olmadan masayı terk ettiğini söyledi.

Müzakerelerde bir anlaşma olup olmayacağının net bir şekilde ortaya çıkacağı, pazarlık yapılacak bir safhaya gelindiğini dile getiren Eroğlu, Rumlar’ın bundan kaçmak için Türk gemilerinin Akdeniz’de olmasını bahane ettiğini belirtti.

Rum Yönetimi’nin masaya dönmek için Türkiye’nin sadece gemilerini çekmesini değil bir daha o bölgeye gelmeyeceğini taahhüt etmesini de istediğini vurgulayan Eroğlu, sismik araştırma gemilerinin hükümetin verdiği yetkiyle, KKTC hükümeti adına sismik araştırma yaptığını ve ileride bir kazı yapılacaksa bunun da KKTC hükümeti adına yapılacağını anlattı.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Apsen Barth Eide’nin kendisine Türkiye’nin gemilerini 3 ay için geri çekmesi yönünde yaptığı önerinin çok düşünülmeden yapılmış bir öneri olduğunu dile getiren Eroğlu, bunun bir prestij meselesi olduğunu, Türkiye’nin prestijinin Güney Kıbrıs’ın prestijinden daha yüksek olduğunu Eide’ye ilettiğini kaydetti. Gemilerin Akdeniz’de bulunmasının gayri yasal ve haksız bir hareket olmadığını da vurgulayan Eroğlu, bunun müzakere masasından kaçmak için bir neden olmadığını dile getirdi.

Eide’nin 7 Kasım’da adaya geleceğini, ne tür önerilerle geleceğini bilmediklerini ifade eden Eroğlu, Eide’nin Ankara’da da bir dizi görüşme gerçekleştirdiğini fakat ortaya koyduğu görüşlerin kabul edilebilecek görüşler olmadığını söyledi.



Geçmişte Rum lider Anastasiades’in Akdeniz’den çıkacak doğal gaz konusunda kendileriyle bir görüşme yapmak ve gerçekleştirecekleri görüşme sonrasında Kıbrıs Türk tarafının da çıkacak gazda payı olduğunu yazılı olarak ifade etmek isteğini ilettiğini anlatan Eroğlu, kendilerinin ise buna gerek olmadığını, Akdeniz’de çıkacak doğal gazda Kıbrıs Türk tarafının da hakkı olduğunu tüm dünyanın bildiğini söylediklerini ifade etti.

Bir anlaşmadan sonra haklarına düşen payın verileceğini de Anastasiades’in söylediğini dile getiren Eroğlu, kendilerinin de bunun üzerine BM aracılığıyla Rum Yönetimi’ne iki öneri yaptığını söyledi.

Eroğlu, önerilerden birinin doğal gazın çıkarılışı, pazarlanması ve geliri koruması gibi konularda ilgili söz sahibi olacak, BM Genel Sekreteri, bir Türk ve Rum’dan oluşacak özel komite kurulması ve bir anlaşma olduktan sonra ortaya çıkacak anlaşmayla ilgili mali ihtiyaçları gidermesi şeklinde olduğunu söyledi. Eroğlu, doğal gazın Türkiye ile yapılacak anlaşma ile Türkiye üzerinden ihracını önerdiklerini de aktardı.

Rum Yönetimi’nin Rusya ile yakın ilişki ve iş birliği içerisine girmesi; Mısır’la, Türkiye ile arası iyi olmadığı bir zamanda iş birliği içerisinde toplantılar yapmasının Akdeniz’deki suları ısıtmaya yaradığını kaydeden Eroğlu, bunların kimsenin faydası olmadığını belirtti.

Yunansitan’ın Akdeniz’e bir denizaltı bir de askeri gemi göndermek üzere olduğuna dikkat çeken Eroğlu, “Biz neticede bir savaştan değil bir anlaşmadan yanayız. Anlaşma olur mu olmaz mı olmazsa ne olur tabi ki bunların da tartışmasını yapıyoruz” diye konuştu.

Türkiye’nin Akdeniz’de gemilerinin bulunmasını “yanlış” olarak değerlendiren siyasi parti ve sivil toplum örgütleri olduğunu da kaydeden Eroğlu, “Her şeyi Ruma’a teslim edecek olursak, her isteklerine boyun eğecek olursak müzakere masasında bir yere varmamız mümkün değildir. Müzakere ederken ‘biz bir çözüme mahkumuz’ dersek Rum’un istekleri her geçen gün artacak, bu uzlaşmazlıklarının artmasına ve her geçen gün daha büyük beklentiler içerisine girmelerine neden olur. Bu gibi konularda fikir birliği içerisinde olursak Rum Yönetimi de müzakere masasında çok daha makul olur, yoksa bahanelerle sürekli masadan kalkarak, bizi 40 yıl daha müzakere masasında tutarlar” dedi.

Müzakere masasından kalkmalarının ne gibi bir neticeyle sonuçlanacağını Eide geldikten sonra göreceklerini kaydeden Eroğlu, “İlle de otur diyecek halimiz yok” dedi.





AKEL GENEL SEKRETERİ ANDROS KİPRİANU: “ÇÖZÜM İÇİN ÖZLÜ MÜZAKERELERDEN BAŞKA BİR YOL YOK”



AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Kıbrıs sorununun çözümü için özlü müzakerelerden başka bir yolun bulunmadığını ifade etti.

Haravgi gazetesi AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu’nun Yunanistan’daki “Avgi” gazetesine verdiği söyleşiye yer verdi.

Habere göre AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, söyleşisinde, Kıbrıs sorununun çözümü için, 1977 yılından beridir üzerinde anlaşmaya varılan ve de bugüne kadar çok kez teyit edilen çerçevede, özlü müzakerelerden başka bir yolun bulunmadığını belirtti.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 53
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1196
Toplam Tekil 4077925
IP 18.191.147.190






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu