İslâm Dünyasında Türk Olmak - Aziz Dolu ATABEY - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









İslâm Dünyasında Türk Olmak - Aziz Dolu ATABEY
Tarih: 21.07.2014 > Kaç kez okundu? 2725

Paylaş


Tarihin en önemli dönüm noktalarından birisi hiç şüphesiz Türklerle Arapların bir terkip (koalisyon) oluşturarak Talas Meydan Savaşında Çinlileri yenmeleridir. Bu savaşla Çin’in yükselmesi nerede ise bin iki yüz elli yıl gecikmekle kalmamış; Türklerin dolayısı ile de İslâm’ın, 'eski dünya' olarak da bilinen üç kıtadaki hâkimiyetinin neredeyse bin yüz yıl sürmesinin yolunu açmıştır. Bu arada İslâm’ın, Türklere ne verdiği ve Türklerin, İslâm’a neler kazandırdığı ise önemli bir husustur. Gelin şimdi bu konuyu biraz açmaya çalışalım.



“Allah mutlaka nurunu tamamlayacaktır.” düsturundan ilham alan Türkler, 'Nizam-ı Âlem, İlâ’yı Kelimetullah' olarak da adlandırılan 'Cihan Hâkimiyeti' ülküsüne (idea) hukuki bir dayanak oluşturarak, bir başka deyişle resmilik kazandırarak, dünyanın bilinen her yerine hizmet veren bir hukuk bürosu gibi çalışmışlardır. Hâliyle takva kapılarını bir bir aralayarak, yüksek mevkilere erişmişlerdir. Zira Allah’ın, kullarına merhameti; bir anne güvercinin yavrularına gösterdiği merhametten bile kat be kat fazladır. Ve milletimiz bu merhamete nail olmuştur.



Türkler, İslâm kültür ve medeniyetine öyle büyük katkılar yapmışlardır ki bunlar saymakla bitmez. Misâl, İslâm ülkelerine gerçek anlamda devlet yapısını kazandıranlar Türkler olmuştur. Hatta bir Arap-İslâm Devleti olan Abbasîler bile Türk’ün emeğinin, alın terinin mahsulüdür. İslâm’ın özünden uzaklaştırılmasını, Emevî ırkçılığını Türkler önlemiş; Horasan’dan dalga dalga gelen Türkmenler, İslâm’a yeni bir atılım, yeni bir ruh, yeni bir güç kazandırmışlardır. Buna Yesevîleri, Mevlânaları, Birunîleri, İbn-i Sinaları, Kılıçaslanları, Fatihleri… yahut kısaca İmam Ebu Hanife ve İmam Maturidî’yi eklersek Türk’ün, İslâm kültür ve medeniyeti içerisinde hiçbir zaman 'dış kapının mandalı' olmadığı, üstüne üstlük tahtının da salonun baş köşesinde durduğu anlaşılacaktır.



Özcan Yeniçeri Bey’in de dediği gibi, birkaç bomba patlasa da şu İslâm ülkelerini yağmalasam diye her gün terör duasına çıkan bir Amerika ve destekçisi diğer Batılı ülkelere ne demeli? Şimdi bir düşünün bakalım. Türk’ün birliği, iriliği, diriliği duruyor olsaydı; ne idüğü belirsiz sıpalar Babil’in (Bağdat) asma bahçelerini talan edebilecekler miydi? Kimileriniz “Eşek hoşaftan ne anlar.” diyorsunuzdur. Doğrudur, maneviyat fakiri Batılılar İslâm’dan bir şey anlamazlar. Zira anlasalardı Müslüman olurlardı. Ama Elmalılı Hamdi Yazır Hocaefendi’nin de buyurduğu gibi, elbet İslâm’ı anlayacakları günler de gelecektir. Biz ‘ya sabır’ deyip, kendimizi bilelim. Çünkü kestiği kurbanın bile gözlerini bağlayan bir millet terörist olmaz. Olmadığı gibi, terörizme alet de olmaz.



Avrupa ve Amerika’dan müteşekkil (oluşan) Batı dünyası, Türklerin, Macar ovalarında cirit atıp; Bavyera köylerinde atlarının terini kurulamasını içine sindirebilmiş midir? Türk atlılarına geçit oldu diye, daha dün Mostar köprüsüne kin kusan bu insanlar değil miydi? Peki, ne hakla İslâm ülkelerinde olup bitenleri sineye çekmemizi istiyorlar? Üstelik daha dün Kıbrıs savaşında, bize yardım için koşup gelenler bir Pakistan, bir Libya değil miydi? Ya cephede yetip arttığı gibi, banka bile kurduğumuz Türkistan ve Hindistan (Pakistan ve Bangladeş dâhil) yardımlarına ne diyeceksiniz? 'Çırpınırdın Karadeniz' şiirinin ünlü ozanı, Azerbaycan millî şairi Ahmet Cevat’ın 'vefâlı Türk' diye seslendiği biziz cancağızlar. O Ahmet Cevat ki, Türkiye'ye olan sevgisini dizelere döktüğü için Komünist Ruslar tarafından kurşuna dizilerek şehit edilen bir alperendi. Kısacası vefâsızlık bize yakışmaz. Yakışmamalı… İslâm dünyasında, birilerinin, sırtına bindiği bir at değil; oyunu yönlendiren şah olmalıyız. Sözün özü Türk olmalıyız.



Şimdi içinizden birileri çıkıp, “Ne yani, Amerika’ya savaş mı açalım?” diyebilir. Haklıdır da. Tatung-Fu’yu, Malazgirt’i, Preveze’yi, Akka’yı, Çanakkale’yi okumamıştır. Okumuşsa bile, taşıdığı kan, içtiği Amerikan kolaları yüzünden 'asil kan' olma vasfını yitirmiştir. Tersten okununca 'La Mekke, La Muhammed' (Mekke ve Muhammed yok olsun.) yazdığına dair rivayetler sağır sultanın bile dilinde olan kola, sadece mideyi bozacak değil ya? Yıllık kârını İsrail’e hibe etmekle kalmıyor; meret, dimağları da bozuyor demek ki. Neyse cancağızlar, İslâm’ın, Üstad Cemil Meriç Bey’in söylemiyle “hadım edilmiş İslâm” olmadığı bir devirde, Ebu Hanife ile talebeleri dar bir sokakta gidiyorlarmış. Birden azgın bir boğa sokağın öbür ucunda belirmesin mi! Talebelerin beti, benzi atmış hâliyle. Mezhep önderimiz Numan Hazretleri (Ebu Hanife’nin asıl adı Numan’dır.) öğrencilerine sırtlarını duvara dayayıp kımıldamadan durmalarını sıkı sıkıya tembih ederek kendisi öne geçmiş. Sonrasında, boğanın hışımla gelip; tam Numan Hazretlerine boynuz darbesini indireceği sırada, Hz. Numan’ın kıvrak bir vücut hareketi ile yana çekilivermesi ve boğanın geçip gitmesi bir olmuş. Şimdi bu olayı niye anlattım? Talebeler arasındaki bazı sığ dimağlılar, kalp gözünün açık olduğunu bildikleri hocalarına hitaben, boş yere kendisini tehlikeye attığını, bir keramet gösterip, bu tehlikeyi savuşturabileceğini dile getirmişler. Bunun üzerine Ebu Hanife Hazretleri hafiften gülümseyerek, şöyle buyurmuş: "Onun boynuzları var, benim ise aklım." Evet, canlar! Her şeyi Allah’tan, bekleyip; her sorunu Hz. Mehdi’ye bırakmak olacak iş midir? Tedbirin, tevekkülden önce geldiğini bilip dururken hem de… Sözün özü, Türkiye her zorluğun üstesinden gelebilir. Yeter ki aklımızı kullanmayı bilelim.





Aziz Dolu Atabey

http://azizdolu.blogcu.com/









Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 49
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1073
Toplam Tekil 4077801
IP 3.138.114.38






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu