Müzakerecilerin bundan sonraki yani 25 Haziran’da yapılacak görüşmesinde vatandaşlık, AB ve ekonomi konularının ele alınacağı söyleniyor.

Vatandaşlık ve yerleşikler Rum kesiminin en ifrit olduğu konu. İşgalci olarak nitelendirdikleri Türkiye’nin askeri kadar, vatandaşı da rahatsız ediyor Rumları. Dolayısıyla müzakereci Kudret Özersay’ın 1974 sonrasında KKTC vatandaşı olan kişilerin otomatik olarak yeni devletin vatandaşlığını elde edeceklerini söylemesine fena takmış durumdalar.

Rum gazetesi Kostas Venizelos “Yerleşikler çözümün çeyizi” başlıklı yazısında, “Bugün sahte devletin ‘vatandaşlığına’ sahip olanlar, çözümden sonra da otomatik olarak vatandaşlık elde edecekler. Kıbrıs Türk tarafının, vatandaşlık konusundaki pozisyonu budur. Türk tarafı gerçekte, Türkiye’nin 1974’ten sonra adanın demografik yapısını değiştirmek için Kıbrıs’a taşıdığı yerleşikleri yasallaştırmak amacıyla, onları çözümden sonraki dönemde çeyiz olarak almak istiyor. Kudret Özersay, işgal bölgelerinde yaşayanların tümünün sahte devletin ‘vatandaşı’ olmadığını iddia ederek suları bulandırmak istedi. Kıbrıslı Rum müzakereci Andreas Mavroyannis de Kıbrıs Rum tarafının Türklerin yaklaşımını benimsenemeyeceğini, bunun benimsenmesi durumunda, adaya yerleşik getirilmesi ile ilgili savaş suçunun kabul edilmiş olacağını söyledi” ifadelerini kullanıyor.

40 yılda 300 binden fazla kişiye vatandaşlık veren ve bu yılın başında da hesapları traşlanan Ruslara bayram şekeri gibi vatandaşlık ikram eden Rumların, KKTC’deki yerleşikler konusundaki tahammülsüzlüğüne akıl erdirmek mümkün değil. Nalıncı keseri gibi hep kendine yontan komşularla anlaşmak nasıl olacak diye düşünmenin yanı sıra, 1974’e kadar adadan belli formül, gerekçe, desise ve baskılarla gönderilen yüzbinlerce Kıbrıs Türkü’nü adada söz sahibi yapma vaktinin geldiği görülüyor.