Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, görevinin Kıbrıs Türk halkının hak ve menfaatlerini gözetmek ve geleceğini düşünmek olduğunu belirterek, “Tabii ki barıştan, antlaşmadan yanayım ama dışarıdan birileri bana aferin diyecek diye halkımızın hakkını teslim etmem söz konusu olamaz” dedi.

Görüşmelerin süratlenmesine karşı olmadığını yineleyen Eroğlu, “Çözüm iradesi olmayan biz değiliz. Oyalama taktiklerine başvuran biz değiliz. Bazı arkadaşlarımızın bize değil Rum tarafına yönelik konuşması bir antlaşma için daha iyi olacak düşüncesindeyim” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, vakıf olayına katkıda bulunması çağrısında bulunarak, vakfetmek ve vakıf kurmanın halka ve insanlığa yapılacak en ulvi katkılardan biri olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Vakıflar İdaresi’nin İngiliz Koloni İdaresi’nden Kıbrıs Türk halkına geçişinin 58’nci yıldönümü nedeniyle düzenlenen törende yaptığı konuşmada, 15 Nisan 1956’da Evkaf İdaresi’nin binasında bulunan direğe Türk bayrağının çekilmesinin son derece önemli bir olay olduğunu söyledi.

Eroğlu, Kıbrıs Türkü’nün o gün hakkı olanı geri aldığını ve İngiliz Koloni İdaresi’nin el koyduğu Vakıflar İdaresi’nin topluma iade edildiğini kaydetti.



Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs’taki Türk varlığının başlangıç tarihinin 1571 olduğunu ve adadaki vakıf olayının başlangıcının da ta o yıllara kadar gittiğine işaret ederek, “Kim ne derse desin tarihi gerçekler yok sayılamaz. Vakıf malları göz ardı edilerek, Kıbrıs’ta yaşanan süreçler dışlanarak Kıbrıs konusunu değerlendirmek mümkün değildir” dedi.

Eroğlu, vakıf mallarının bugün de Kıbrıs görüşmelerinde önemli bir yere sahip olduğunu belirterek, vakıf mallarını koruma uğraşlarının, Kıbrıs’taki Türk varlığının devamı ile egemenlik ve özgürlük için verdikleri hukuksal ve siyasi mücadele için yaşamsal önemi bulunduğunun açık olduğunu söyledi.

Kıbrıs’taki Türk Vakıf mal ve arazilerinin çok büyük bölümünün İngilizler ve Rumlar tarafından yasa dışı yollara başvurularak bilinçli olarak azaltıldığını ve el değiştirildiğinin bir gerçek olduğunu kaydeden Eroğlu, kimsenin Kıbrıs Türkü’nden bunları sineye çekmesini bekleme hakkı olmadığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Rum Yönetimi Lideri Dimitris Hristofyas ile geçmişte yaptığı görüşmelerde Türk tarafının sunduğu mülkiyetle ilgili önerilerinde, yasa dışı olarak el değiştiren vakıf mallarını kapsam dışı tuttuklarını ve bu konuyu ayrıca ele almak istediklerini belirtti.

Eroğlu, konuyla ilgili görüşlerinin aynı şekilde devam ettiğini kaydetti.







YORGANCIOĞLU: “KAPSAMLI ÇÖZÜME ULAŞMA VE YAŞATMA ANCAK TOPLUMLARIN ÇÖZÜMÜ SAHİPLENMESİ, BENİMSEMESİ VE KATILIMI İLE MÜMKÜN OLACAK”



Başbakan Özkan Yorgancıoğlu, kapsamlı çözüme ulaşma ve yaşatmanın ancak toplumların çözümü sahiplenmesi ile mümkün olabileceğini söyledi. Yorgancıoğlu, siyasi liderlerin toplumları sürecin parçası haline getirmesi gerektiğini belirtti.

Yorgancıoğlu, Kıbrıs’ta barış çalışmalarının 50’nci yılı münasebetiyle Finlandiya, İsveç ve Norveç büyükelçilikleri ile birlikte Lefkoşa ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde düzenlenen “Birleşik Kıbrıs İçin Güven Oluşturma” temalı etkinlikte konuşma yaptı.

Finlandiya Büyükelçisi Anu Saarela, İsveç Büyükelçisi Klas Gierow, Norveç Büyükelçisi Sjur Larsen ve Finlandiya Parlamentosu Kıbrıs Dostluk Grubu Başkanı Milletvekili Satu Haapen’in açılış konuşmalarını yaptığı etkinliğe, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı ve Kıbrıs’taki Birleşmiş Milletler Barış Gücü’nün Misyon Şefi Lisa Buttenheim, DISI Başkanı Averof Neophytou, dini liderler, sivil toplum örgütü temsilcileri ile bazı milletvekilleri katıldı.

Başbakan Özkan Yorgancıoğlu etkinlikteki konuşmasında, Kıbrıs’ın Birleşmiş Milletler gündemine bir sorun olarak girmesinden bu yana yarım asır geçtiğini söyleyerek, “50 yıldır huzurlu, barış içinde normal bir yaşam nedir bilmiyoruz” dedi.

Bu 50 yıllık sürede sayısız görüşme yapıldığını, çeşitli çözüm planlarının gündeme geldiğini söyleyen Yorgancıoğlu, buna rağmen sonuç elde etmenin mümkün olmadığını kaydetti.

“11 Şubat 2014’te yeniden başlayan müzakere sürecinin farklı olması için hatalardan ders çıkarmalıyız” diyen Yorgancıoğlu, toplumun her alanından temsilcilerin çözüm, barış ve yeni Kıbrıs’a destek verdiğini söyledi.

Siyasilerin halkı temsil eden, liderlik eden kişiler olduğunu belirten Yorgancıoğlu, “Siyasiler olarak bizlerin, tarihin bize yüklediği bu görevden kaçmak gibi bir seçeneğimiz yok” dedi.



DIŞİŞLERİ BAKANI NAMİ ODTÜ’DE KIBRIS MÜZAKERELERİNİ ANLATACAK



Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Ortadoğu Teknik Üniversitesi’nde (ODTÜ) “Kıbrıs Müzakereleri” temalı konferansa katılmak ve üst düzey temaslarda bulunmak üzere bu sabah Ankara’ya gidecek.

Nami, Ankara temasları çerçevesinde, TC Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, TC Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve TC AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşecek. Bakan Nami, TC Dışişleri Bakanlığı yetkilileri ile de bir çalışma toplantısı yapacak.

Nami ayrıca, Diplomasi Muhabirleri Derneği ile görüşecek ve Perşembe günü saat 12.00’de CNN Türk’ün canlı yayın konuğu olacak.

Bakan Nami ve beraberindeki heyet Ankara temaslarını tamamlamalarının ardından, 17 Nisan Perşembe akşamı yurda dönecek.





ÖZERSAY: “TARAMA SÜRECİ TAMAMLANDI. ÖZLÜ MÜZAKERELER AŞAMASINA GEÇİLECEK”



Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay, müzakerelerin ilk aşamasını oluşturan tarama sürecinin tamamlandığını, bundan sonra özlü müzakereler aşamasına geçileceğini açıkladı.

Özlü müzakereler aşamasında kapsamlı çözümün ana hatlarını somut yazılı öneriler, karşı öneriler ve köprü kurucu önerilerle müzakere edeceklerini kaydeden Özersay, detaylara girmeyeceklerini ve ana hatlarıyla bir kapsamlı çözüm anlaşması ortaya çıkarmaya çalışacaklarını belirtti.

Özersay özlü müzakereler aşamasının öncekine göre daha zor bir aşama olacağını da ifade etti.



Ara bölgede yaklaşık 3 saat süren görüşme sonrasında, Cumhurbaşkanlığı’nda basına açıklamalarda bulunan Özersay, bir sonraki toplantının her iki tarafın da yapacağı yurt dışı ziyaretleri nedeniyle 6 Mayıs Salı günü gerçekleşeceğini ifade etti.



















2.CUMHURBAŞKANI TALAT: “MARAŞ BÜTÜNLÜKLÜ ÇÖZÜMÜN PARÇASI”



KKTC 2.Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, “Sigma” kanalına verdiği söyleşide, Maraş’ın güven yaratıcı önlemlerin değil, Kıbrıs sorununun bütünlüklü çözümün parçası olduğunu ifade etti.

Rum Simerini gazetesine göre, Talat söyleşisi sırasında genel olarak Kıbrıs sorununa değinirken ELAM’ın kendisine yönelik suçlamalarına da yanıt verdi.

2.Cumhurbaşkanı Talat, ELAM’ın kendisine yönelik, 1974’teki Barış Harekatı sırasında Kıbrıslı Rumlar aleyhine suçlar işlediğine dair suçlamaları “gülünç” olarak nitelendirerek o dönemde Kıbrıs’ta bulunmadığını ifade etti.

Talat bir başka soru üzerine, ELAM’ın Limasol’daki saldırısının ardından, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in hemen kendisini aradığını, üzüntüsünü dile getirdiğini ve tüm gerekli tedbirleri alacağını söylediğini ifade etti.

Rum Kilisesi Başpiskoposu 2.Hrisostomos’un da kendisi ile iletişime geçtiğini belirten Talat, Kuzey’deki imajın, Başpiskopos’un, ELAM’a yakın olduğu ve işbirliği yaptığı şeklinde olduğunu ancak Başpiskopos’un telefonu ve olay sonrasındaki tavrının çok önemli ve farklı olduğunu söyledi.

Talat, bir başka soru üzerine, müzakerelerin akıbetinden endişe duyduğunu; müzakerelerin, ilke olarak değerinin düşürüldüğünü ve liderlerin temsilcileri arasında yapılmaya başlandığını belirtti.

Müzakerelerin, hemen liderler düzeyine yükseltilmesi gerektiğini söyleyen Talat, bunun ön şart olduğunu aksi halde çözümün, imkansız değil ama, çok zor olacağını ifade etti

Talat, kendi şahsi fikrinin, yapılan yöntemin yanlış olduğu şeklinde olduğunu söyledi.

Ortak açıklama konusunda ise Talat, ortak açıklamanın çözüm için iyi bir zemin olduğunu ancak bu zeminin daha önce, kendisi ve Hristofyas’ın da belirlediği gibi, birçok kez belirlendiğini söyledi.

Ortak açıklamanın iyi bir zemin olduğunu, bir şey hariç bu konuda herhangi bir sorunun bulunmadığını söyleyen Talat, hakemlik konusunun, bundan çıkarıldığını, şimdi olmasa bile, gelecekte buna gereksinim duyulacağını, bu nedenle, şimdiden bunun dışarıda bırakılmasının iyi bir fikir olmadığını düşündüğünü belirtti.

Talat, bir başka soru üzerine, Dimitris Hristofyas ile Kıbrıs sorununu çözemediklerini söylemelerinin doğru olmadığını; sonuca varmayı başaramadıklarını, zira (aralarındaki)müzakerelerin çok iyi gittiğini ve ilerlemeler sağladıklarını, ancak tamamlayamadıklarını, zamanın kendileri için yeterli olmadığını söyledi.

Çözümün, misyonu olduğunun herkes tarafından bilinmekte olduğunu söyleyen Talat, karşısında aynı taahhüde sahip bir lider olması halinde o zaman sonucun olumlu olacağını belirtti.

Talat, “eğer şu an Anastasiadis ile müzakere etseydim Kıbrıs sorununun çözümlenip çözümlenemeyeceğini söylemem mümkün değildi” ifadesini de kullandı.