Suriye’ye hava operasyonu artık Amerika için bir prestij nedeni oldu. ABD Başkanı Obama ile Dışişleri Bakanı Kerry, yaptıkları açıklamalarda “Biz Amerika’yız. Suriye’deki kimyasal saldırılara ve kimyasallara sessiz kalamayız” diyorlar. Suriye’ye gereken yanıtın verilmemesi halinde, bu tür silahların kullanımın devam edeceğine de vurgu yapıyorlar. B u nedenle “Diktatörlere gereken yanıtın verilmesi kaçınılmazdır” deniliyor.

Diğer yandan, Suriye’ye yapılacak hava operasyonunun sınırlı olacağı, bunun Esad’ı devirmeye yönelik olmayacağı, Esad güçleri ile muhalefet güçleri arasındaki dengenin sağlanacağı da ifade ediliyor. Şimdi, burada müthiş bir çelişki dikkatleri çekiyor. Bu nedenle operasyonun boyutlarının değişme ihtimalini gözlerden uzak tutmamalıyız.

ÇOK BİLİNMEYENLİ DENKLEM

Yapılan değerlendirme ve açıklamalarda Esad’ın elinde bin ton kimyasal bulunduğu ifade ediliyor. Bunun da çok büyük tehlike olduğu söyleniyor. Amerika istihbarat birimlerinin raporlarında, bu kimyasalların özellikle komşularda kullanılması halinde kitlesel ölümlere yol açabilec eği gerçeği yer alıyor. Bu nedenle de Esad’ın elindeki kimyasalların bir şekilde ele geçirilip yok edilmesi de hedefleniyor.

Bir başka tehlike de, Suriye’de el Kaide gibi terör örgütlerinin bu kimyasallara sahip olabileceği, bunun da insanlık için çok daha büyük tehlike yaratacağı da aynı raporlarda yer alıyor. Bu nedenle kimyasalların muhaliflerin eline geçmesinin de önlenmesi için gereken önlemlerin alınması planlanıyor.

Amerika, ne şekilde olursa olsun, Suriye’yi vuracak. Bazı havaalanı ve askeri tesisleri yerle bir edilecek. Bir noktada Esad’ın muhalifler karşısında güçsüz kalması sağlanacak. Ancak, bu operasy on sırasında meydana gelebilecek gelişmeler daha da önemli. Suriye’den Türkiye’ye gelebilecek bir saldırı karşılıksız kalmayacak. Bu durumda NATO’nun devreye girmesi ve savaşın boyutunun yayılması endişesi de bulunuyor.

KABAK BAŞIMIZDA MI PATLAYACAK?

İşte, Türkiye’yi yakından ilgilendiren konu budur.

Başbakan Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Suriye’ye saldırmada çok hevesliler. Amerika “Tek bir ABD askeri Suriye’ye ayak basmayacak” diyor. ABD Başkanı Obama, bu konuda Amerikan kamuoyuna garanti veriyor. Suriye’deki kimyasal tesislerin kara harekâtı olmadan ele geçirilemeyeceğini söylüyor. Bu durumda iş Türkiye’ye kal mıyor mu? İster istemez bizi bu işe bulaştıracaklar.

Hiçbir ülke savaşmak istemiyor. Ortada tam bir gönülsüzler koalisyonu var. Birçok Avrupa ülkesinde de operasyon konusunda çatlak var. var. Hatta Suriye’ye Amerika’nın yapacağı hava saldırılarına dünya kamuoyunun % 72’si karşı çıkıyor. Hiçbir ülke de Suriye&rs quo;de savaşmak için askerini seferber atmayacak. Bu durumda bu konun bize ihale edileceği görülüyor.

Pentagon geçen gün açıklama yaptı ve Suriye’deki kimyasalların ele geçirilmesi için kara harekâtının şart olduğunu vurguladı. Bunun için de en az 75 bin askere ihtiyaç olduğunun altı çizildi. Suriye’deki kimyasallar en çok İsrail için tehlike olarak görülüyor. Eğer, Türkiye bu işe bulaşır, askerlerimiz kara harekâtı ile savaşın içine çekilirse burada hem Müslüman bir ülkeyle savaşmış olacağız, hem de İsrail’i korumak için bu maceraya sürükleneceğiz. Görünen o ki, eninde sonunda sıra Suriye’deki kimyasalların ele geçirilmesine gelecek ve bunun için de savaşacak en az 75 bin askere ihtiyaç duyulacak. Hiç kimse askerini bu topraklara göndermeyeceğine göre başımıza nasıl bir iş açılacağını şimdiden görür gibiyiz.

KARA HAREKÂTI ŞARTSA…

Türkiye’deki hareketlilik, sınır boylarına asker sevkiyatı, patriotlar’ın Suriye’ye karşı konuşlandırılması bu endişemizi daha da artırıyor. Amerika’da, Kerry’e “ Kara harekâtı olursa bunu Türkiye mi yapacak?” d iye soruyorlar. Kerry de bu soruya karşılık “Bunu Türk Hükümetine sorun” diye yanıt veriyor. Ortada bir şeyler dönüyor ama sonu nereye varır, nereye dayanır, nerede nasıl son bulur bunu şimdiden kimse kestiremiyor.

Amerika ile Türk yetkilileri arasında yapılan değerlendirmelerde Türkiye, Suriye’ye yapılacak bir operasyonda rol almaktan kaçınmayacaklarını söyledi. “Operasyonun bir parçası olacağız” diye de açıklama yapıldı. Böyle bir durumda özellikle Amerika tarafından verilecek bir görevde Türkiye ister istemez rol alacaktır.