IRKÇI BUDİSTLERİN MÜSLÜMAN AZINLIKLARA ŞİDDETİ - Yrd. Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









IRKÇI BUDİSTLERİN MÜSLÜMAN AZINLIKLARA ŞİDDETİ - Yrd. Doç. Dr. Abbas KARAAĞAÇLI
Tarih: 20.05.2013 > Kaç kez okundu? 2761

Paylaş


Ortadoğu ‘da Suriye krizi, Filistin-İsrail uyuşmazlığı; Afganistan, Pakistan ve Irak’ta ki çatışmalar sürerken bölgeye yakın Hint Yarımadası coğrafyasında yaşananlar bölge istikrarı ve güvenliği açısından tehlike çanları çalmaktadır. Özellikle Burma ve Sri Lanka da Müslüman azınlığa yönelik saldırılar sistematik bir şekle bürünmüştür. Söz konusu olaylarla ilgili sağlıklı bilgi edinmek bölgenin coğrafi koşulları ve her iki ülkenin baskıcı yönetimsel idarelerinden kaynaklanan zorluklar yaşanmaktadır.

Yaşanan olayların gerçeğini anlamak için öncelikle söz konusu ülkelerin etnik ve dinsel yapılarına göz atmak gerekir. Sri Lanka ve Myanmar arasında 1500 km uzaklık bulunmasına rağmen her iki ülkede aşırı Budistlerin genel olarak sakin ve barışsever bir azınlık konumunda bulunan Müslümanlara yönelmesi anlamlıdır. Sri Lanka’nın yakın tarihine baktığımızda 1960’lardan itibaren azınlıktaki Tamiller “Tamil-Elam Devletini” kurmak amacıyla Tamil Elam Kurtuluş Kaplanları örgütünü kurup çoğunluktaki merkezi hükümeti oluşturan Sinhaliler’le 30 yılı aşkın sürecek mücadeleye giriştiler.

Nihayet 2009 yılında merkezi hükümet kanlı bir saldırıyla Tamilleri büyük bir yenilgiye uğratarak hakimiyetlerini pekiştirdiler. Bu konuda ayrıntılı bilgi için Bkz: Sri Lanka ve Tamil Kaplanları. (1) Sinhaliler Tamil sorununu askeri yöntemlerle çözdükten sonra orada yaşayan diğer bir küçük azınlığı oluşturan Müslümanlara yöneldiler. Sri Lanka’da yaşayan Müslümanlar iki ana gruptan oluşmaktadır: Muruhalar ve Malaviler. Sri Lanka’da Müslümanlar ülke nüfusunun %7,5 oluşturmaktadırlar. Bu nüfusun %93 Muruhalar oluşturmaktadır. Muruhalar 8. yüzyıldan itibaren adaya göç eden Müslüman Arap tüccarların soyundan gelmektedirler.

Ticaretle uğraşan Muruhalar Başkent Kolombo da ikamet etmektedirler. Konuştukları dil Muru Dili, Arapçayla Tamilce’nin karışımından meydana gelmiştir. Portekizliler döneminde baskıya maruz kalan Muruhalar İslami yaşam biçimleriyle dikkat çekmektedirler. Malaviler ise adadaki Müslümanların %7 sini oluşturmaktadırlar. Malaviler Meleh soyundan gelmektedirler. Malezya Dili ile konuşan bu Müslüman toplum giyim kuşam ve dilleriyle diğer Müslümanlardan ayırt edilmektedirler. İç savaş sırasında büyük zararlara uğramış özellikle 2003 yılından itibaren faili meçhul cinayetlere maruz kalmışlardır.

Sri Lanka’da Sinhali’li Budistlerin oluşturduğu “Bodu Bala Sena örgütü” (2) öncülüğündeki aşırı Budistler Müslümanlara ve özellikle Müslüman ticaret erbabı ve sahip oldukları ticari şirketlere yönelik baskı ve protestonun bel kemiğini oluşturmaktadırlar. Söz konusu örgüt ve benzeri Budist örgütler Müslüman ailelerdeki hızlı nüfus artışını ülke için büyük tehlike olarak görüyorlar. Sri Lanka’da iç savaş sırasında Müslümanlar büyük maddi ve manevi zayiata uğradılar. 2009 yılı savaş bitince çoğunluktaki Sinhaliler’in hedefi haline geldiler. Genel olarak Budizm inancı barışseverliği ve Buda’nın müritlerini her türlü şiddet ve saldırıdan uzak durmaları yönündeki telkinlerini bilinmektedir.

Sri Lanka’da sayıları 500 bini aşan Budist rahipler çok küçük yaştayken fakir ailelerinden uzaklaştırılıp Budist tapınak ve eğitim merkezlerine verilme süreci ardından tapınaklardaki katı eğitim şartları ve yaşamın zor koşulları kimi rahibin sert kişilikli olarak yetişmesine neden oluyor. Kuşkusuz Müslüman azınlığa yönelik kin ve nefretin temelinde bu katı çocukluk dönemi eğitimin büyük payı söz konusudur.

Öte yandan iktidar odaklarıyla Budist tapınaklar ve Budist din otoriteleri arasında sağlam ilişkilerin ve bağların bulunduğu bir gerçektir. Nitekim Sri Lanka’nın güçlü savunma bakanı General Gotabhaya Rajapaksa Budu Bala Sena Örgütü’nün bir eğitim kurumunun açılış töreninde Budist rahipler için: Ülkede dinin ve soyun muhafızları olarak söz etmesi (3) iktidar sahipleriyle dini otoritelerin girift ilişkilerini ortaya koymaktadır.

Sri Lanka’da Müslümanlara yönelik baskı, yıldırma ve Müslüman toplumu sindirmeye yönelik olup Myanmar’daki gibi şiddet öğelerini içermemektedir. Genel olarak kentlerde ticaretle uğraşan Müslümanlara yönelik ekonomik yaptırımlarla, tecrit edilmek ve korkuya sevk edilerek baskı altında tutulmaktadır. Oysaki Myanmar’da olaylar dönem dönem soykırımı andıracak uygulamalarla insanlığın vicdanını rencide edecek kapsama ulaşmaktadır.

Myanmar’da Müslümanlara yönelik saldırı gerçekleştirenlerin başında kendilerine “Grup 969” adını veren aşırı Budist bir örgütlenmedir. Örgütün liderliğini Aşin Wirathu (4) yapmaktadır. Kendisi 2003 yılında dinler arası kin ve nefret propagandasını yaptığından dolayı hapse girmiş daha sonra serbest kalmıştır. 2012 yılında kendisini Burmalı Bin Ladin olarak adlandırmış ve Müslümanlara yönelik şiddetin öncülüğünü üstlenmiştir. 2012 Mart ayında Müslümanlara yönelik ilk olayların başlamıştır. Bu saldırılar sırasında ülkenin ortasındaki Meiktila Kentinde meydana gelmiş, olaylarda sırasında 40’dan fazla sivil Müslüman hayatını kaybetmiştir.

Müslümanlara karşı saldırıların başlama noktasının bir mücevher dükkanının olması olayların temelinde ekonomik sorunların bulunmasının bariz bir göstergesidir. Ardından Okkan Kentinde bir Müslüman kız ile bir Budist rahibin bisikletlerinin kaza yapması sonucunda Budistler Müslüman camilerine saldırmış olaylarda en az 70 evin yandığı birçok Müslüman’ın ölüp yaralandığı haberleri dünya kamuoyuna ulaşmıştır. Müslümanlara karşı yürütülen şiddet olayları Rohingya Bölgesine sıçrayınca on binlerce Rohingya’lı Müslüman evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. BM insan hakları gözlemcisinin verdiği bilgilere göre Rakhine Eyaletindeki Kyaukpyu Kentinde en az 800 evin (Nehir üzerindeki kayık evler) ve 35 hektar verimli arazinin kundaklama sonucu yandığı haberleri gelmiştir. Bu olaylar sırasında eyalette resmi rakamlara göre 90 Müslüman yaşamını yitirmiştir. (5)

Burma devleti tarafından verilen bilgilere göre Rohingya’lı Müslümanlardan olaylar sırasında 20 bini evlerini terk etmek zorunda kalmıştır. 2012 yılı Ağustos ayından itibaren evini terk edenlerinin sayısı yüz binleri geçmiş durumdadır.

Myanmar’da ABD yanlısı askeri yönetimin desteğini sağlayan Budistler, Müslüman azınlığa yönelik saldırılarını genişleterek şiddetlendirmişlerdir. Burma’da geçen sene meydana gelen şiddet olaylarında, binlerce masum ve sivil Müslüman’ın güvenlik güçlerinin desteğiyle Budist Çetelerce katledilip, diri diri yakılıp, kadınlarına tecavüz edilip, malları, mülkleri yağmalanırken insan hakları savunucuları neredeydi?

Batının sözüm ona özgürlükten, haktan, hukuktan yana iletişim araçları, sivil toplum hareketleri, kendilerini “Hadimine Haremeyine Şerif” yani Kutsal Mekânların Koruyucusu diye adlandıran Mürteci Suudi Arabistan, son dönemlerde batı yardakçılığında Arabistan’la yarışan Katar, Arap Ligi ve her konuda sesleri çıkan Müslüman liderler neden Burmalı Müslümanlara karşı yapılan bu soykırım karşısında susuyorlar? Çünkü emir büyük yerden yani patron Amerika’dan geliyor. Zira olayların arkasında yine ABD var. Nasıl mı?

Tibet, Çin Halk Cumhuriyeti toprakları içinde Hindistan sınırında dağlık stratejik bir bölgedir. Başkenti Lahasa olup 17. yüzyıldan itibaren Dalai Lama’lar yönetiminde idare edilmekteydi. Tezin Giyatesu 1937 yılından itibaren daha 15 yaşındayken Budist inancına göre Buda’nın ruhunu içinde taşıyor diye yönetimin başına geçirilmiştir. 24 yaşındayken Batı’nın (ABD, İngiltere) teşvikiyle yaşadıkları bölgenin özerkliği ve Çin’den koparılması için faaliyetlere başlamış, sonunda Hindistan’a sürgün edilmiştir.

Daha sonra ABD’ye yerleşerek yıkıcı faaliyetlerini buradan yürütmüştür. 2001-2007 yıllarında defalarca gizlice Beyaz Saray’da ABD başkanlarıyla görüşmelerde ve müzakerelerde bulunmuş, başta CIA olmak üzere batılı istihbarat teşkilatları tarafından özgürlük ve demokrasi kahramanı gibi batı kitle iletişim araçları tarafından dünya kamuoyuna lanse edilmeye başlamıştır.

Burma yönetimine göre Müslümanlar ülkenin 48 milyonluk nüfusunun sadece %4’ ünü oluşturmaktadırlar, oysaki orada yaşayan Müslümanlar ve tarafsız gözlemcilere göre bu oran %20 civarındadır. Müslümanların çoğunluğu Bangladeş sınırındaki Rakin Kilid ve Arakan Eyaletinde yaşamaktadırlar. Türkçe, Bengalce, Farsça ve Arapçadan oluşan Rohingya dilini konuşan Burmalı Müslümanlar Burma Yönetimince sürekli baskı görmüş bütün insani ve dini hak ve hukuklarından alıkonulmuşlardır. Özellikle 1962 yılında askeri darbe ile iktidara gelen General Ne Win döneminden itibaren bu baskılar artarak devam etmiştir.

Burmalı Budistler Dalai Lama ile sıkı ilişkiler içindedirler. Hata Dalai Lama Budist Rahiplerin ruhani lideri konumundadır. Sıradan Budistler, kendi ruhani liderlerinin izni hatta teşviki olmadan asla Müslümanlara karşı hiçbir eyleme ve saldırıya girişmezler, tabiatıyla Budist ruhani liderleri de Dalai Lama’dan izinsiz bir girişimde bulunamayacaklarından bu saldırı ve soykırım girişinin emrinin nerden geldiği aşikar değimlidir. Kaldı ki geçen seneki olaylar tam da ABD eski Dış İşler Bakanı Hillary Clinton’un Başkent Naypyidaw da başkan Thein Sein’le görüşmesinden sonra meydana gelmesi tesadüf müdür. Bence tesadüf değildir. Bu durum başta ABD olmak üzere batı devletleri ve batı basınının bu vahşi ve planlı soykırım karşısında suskun kalmasından anlaşılıyor.

Myanmar’da kısa sürede Müslümanlara karşı gerçekleşen 2. büyük saldırı ve Rohingya Müslümanlarına yönelik soykırım girişimi şiddetlenerek devam ederken, başta batılı devletler olmak üzere bütün dünya kamuoyu sessizliğini sürdürmekte, batı tarafından bir insan hakları savunucusu gibi dünya kamuoyuna lanse edilen Myanmar muhalefet liderlerinden Bayan Aung San Suu Kyi dahil olmak üzere hiç kimsenin bu soykırım girişimine hiç kimse ses çıkarmamaktadır. Bayan Suu Kyi verdiği bir demeçte olaylar sırasında her iki tarafında zarar gördüğünü ve kendisinin bu taraflardan birinin lehine tavır alamayacağını belirtmiştir.(6)

Sonuç olarak Sri Lanka ve Myanmar’daki Müslüman azınlığa yönelik organize ve kapsamlı bir baskı ve şiddet politikası uygulanmaktadır. Dış etkenlerin yanı sıra her iki ülkede mevcut ekonomik şartlar yolsuzluk ve yoksulluk gibi toplumsal sorunlar milyonlarca dar gelirli Budist’i Müslüman azınlığa yönlendirmektedir. Muhtemelen bu ülkelerde iktidarların derin kanatları ülkedeki ekonomik sorunları ötelemek ve gerçek sorunlardan uzaklaştırmak doğrultusunda çetelerin örgütlenmesi ayrıca dini ve etnik azınlıklara yönelmelerinde rol almaktadırlar. Ortadoğu’daki Müslümanlar kendi sorunlarıyla baş başa kalmışken üstelik genel olarak Müslüman ülkelerdeki yönetimlerin kahir ekseriyetinde batı yanlı idareciler yönetimde bulunmaların dolayı batının zımni desteğiyle yapılan bu şiddet uygulamalarına karşı duracak konumda değillerdir.

*Giresun Üniversitesi, İİBF, Uluslararası İlişeler Bölümü Öğretim Üyesi

BİLGESAM Orta Asya Araştırmaları Enstitüsü Direktörü

Kara_agacli@yahoo.com

Dipnotlar:

1- http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&id=1805%3A-sri-lanka-ve-tamil-kaplanlar-&catid=177%3Aanalizler-hindistan&Itemid=149

2- http://www.srilankaguardian.org/2013/04/deceitful-schemes-of-budu-bala-sena.html

3- http://www.bbc.co.uk/persian/world/2013/05/130509_an_buddhist_monks_attack_muslims.shtml

4- http://www.timeturk.com/tr/2013/05/10/969-cular-muslumanlardan-neden-nefret-ediyor.html

5- http://www.bbc.co.uk/persian/world/2012/11/121103_l31_burma_aungsuukyi.shtml

6- http://www.bbc.co.uk/persian/world/2012/10/121028_l31_burma_un_rakhine_violence.shtml





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 102
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1742
Toplam Tekil 4078470
IP 3.138.114.38






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.287 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu