17 Ağustos 2009



Türkiye ilginç gelişmelere sahne oluyor. Tarih yazılıyor.. Dünyanın hiç bir ülke yöneticisi, kendi insanına kaba, yabancıya müşfik gibi ikileme içine girmemiştir, girmez de! Ama gelin görün ki AKP iktidarı ile AKPli yöneticiler söz konusu yabancılar olunca bir tuhaflaşıyorlar..



Yabancılara karşı inanılmaz bir tevazu, sıcaklık, yakınlık var. RTEnin başta İtalyanın başbakanı olmak üzere, Yunanistan başbakanı, Gürcistan başbakanı dost! Irakı Afganistanı yakıp yıkan, milyona yakın Müslüman öldüren Bushda, RTEnin dostu. Aslında yabancı olan her başbakan RTEnin dostu!. Ama gelin görün ki, Türkiyede muhalif olan eleştiren, tepki gösteren herkes ise potansiyel düşman yani tehdit.!..



Yine; MHP ve CHP genel başkanlarına en ağır ithamlarda bulunan RTE, söz konusu DTPli olunca, işbirlikçi aydın olunca, farklı din mensupları olunca değişiveriyor. Sessiz sakin saygılı, terbiyeli, ölçülü olabiliyor.



Peki ama neden?

Bakın; RTEnin Büyükadadada sivil toplum kuruluşları ve azınlık liderleriyle yaptığı toplantı öncesi, Büyükada İskelesinin korkuluklarına MHP İlçe Başkanı Yahya Bayrak tarafından astırılan ve Mevlananın sözlerinin bulunduğu afiş, apar topar toplanıyor.



Afişte ne yazılıydı? Hani şu her yıl Şeb-i Aruz nedeniyle herkesin boy gösterdiği Konyanın bilge düşünürü Mevlananın dizeleri vardı.



Afişte "Kör cehalet şirketleştirir adamı, suskunluğun asaletindendir. Her lafa verecek bir cevabın var. Lakin bir lafa bakarım, laf mı diye. Bir de söyleyene bakarım adam mı diye. Bu mısralar sözde Ermeni soykırımı için özür kampanyası başlatan, Kıbrısı peşkeş çekmek için uğraş veren, bin yıllık kardeşliğimizi yok sayıp ülkemizi kaosa sürüklemeye çalışan 12 kötü adama ithaf olunur" yazıyordu.



Şimdi siz işine gelince Müslümanız, işine gelmeyince herkese eşit mesafedeyiz sözünü nasıl yorumlamak gerekir?



Türk Milleti üzerinde içten ve dıştan zihin operasyonları devam ediyor.

Kendi ülkelerindeki durum uzmanları yanında hemen tüm ülke uzmanlarını yetiştiren küresel güç yorum ve analizlerle bilim adamı, akademisyen kılıklı ajanlarla kafa karıştırıyorlar.



AKPnin Kürt açılım projesini hazırlayan küresel planlayıcıların, senaryo yazarlarının dili çözülüyor. Yorum yapıyorlar. Diyorlar ki; Anayasa mahkemesi ideolojikmiş, AKP karşıtıymış ve reformları engellermiş. ABDli ve Avrupalı akademisyen ve siyasetçiler Türk kamuoyundan önce her şeyi biliyorlar. Neden? Çünkü hepsi istihbarat elemanıdır.



Adam sanki Türkiye de yaşayan bir siyasetçi AKP sözcüsü!

Bu utanç verici yoruma; ne Anayasa mahkemesi başkanı, ne akademisyenler, ne siyasiler, ne de hukukçular cevap vermiyor, veremiyor.



Son 10 yılda seminer- kurs adı altında ABD ve İngiltereye giden gazeteci, akademisyen, siyasetçi, hakim savcı, emniyet yetkilisi tespit edilse hangi istihbarat eğitimi verildiği de anlaşılır. Türkiye üzerinde oynanan son oyunlar daha iyi anlaşılır.



Türkiyenin yönteme iradesinin sarsıldığı, gizli toplantılarla atılan imzalarla verilen sözlerle yapılan taahhütlerle eli kolu bağlı AKP yetkililerinin, yoksul cahil halk üzerindeki psikolojik etkisi ise devam ediyor..



Okumayan düşünemeyen değerlendiremeyen, halkın gerçekleri görmesi, anlaması, bilmesi, değerlendirme yapması gittikçe körleşiyor.



Öylesine körleşiyor ki, 7 yıldır tek başına iktidarda olan bir partinin ülkenin neyi var neyi yok hepsini yabancılara satmasını, kendisinin ırgatlaşmasını, işsiz kalmasını, geleceğinin karamsar olmasına aldırış etmeden sırf eşleri başörtülü diye Müslüman zannettikleri AKPyi savunuyor destekliyor, tepki vermiyor..



Şimdi siz bu durumda oh olsun mu diyeceksiniz yoksa aydınlatmaya devam mı edeceksiniz ? Tabiî ki ikincisi!. Yani; Halkın gerçekleri anlamasını, düşünmesini, yorumlamasını sağlamak.

Tabi bunun zorlukları da ortada. Medyanın ele geçirilmesi ile tek yönlü bilgilendirme faaliyetinin yürütüldüğü bir durumda siz ne kadar insanları aydınlatabilirsiniz ki?



Ancak yine de karamsarlığa gerek yok..

Halk acı gerçeklerle karşılaştıkça algı değişimine girer.



Günün Sözü; Karşıdaki anlamasa da sen yine de gerçekleri anlatmaya devam et. Umurlu ki gözleri açılır kulakları duyar, kalbi algılar.