HİLÂLE KARŞI HAÇIN MALZEMESİ OLMAK… - Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









HİLÂLE KARŞI HAÇIN MALZEMESİ OLMAK… - Prof. Dr. Mustafa E. ERKAL
Tarih: 11.07.2012 > Kaç kez okundu? 2614

Paylaş


Belediye Başkanımız Sayın Kadir Topbaş’ın dikkatine bir konuyu sunmak istiyoruz. İmar durumlarında doğan farklılıklar, iniş ve çıkışlar büyük sorunlar yaratmakta ve büyük sorunlara da gebe olmaktadır. Bazı ilçelerimizde ve özellikle Zeytinburnu’nda bir taraftan sahilde üç gökdelene müsaade edilirken; diğer taraftan birçok mahallede irtifa düşüşleri yaşanmaktadır. Bu çelişkili durum insanlarımız, kooperatiflerimiz içinde ve arasındaki ilişkileri bozmakta; birçok binada kat mülkiyetine geçsin geçmesin sorunlar yaratmakta ve huzur bozucu olaylara sebep olmaktadır. Bu durumun önlenmesinde yeni bir takım değişikliklerle yeni sorunlar yaratmak yerine; eski durumları koruyarak istikrar ve imar düzeni sağlanabilir diye düşünüyoruz. Muhakkak ki sayın Başkanımız da bu konuda gerekli hassasiyeti göstermektedir ve gösterecektir. Buna inanmak istiyoruz.



* * *



Geçenlerde basında gözden kaçan bir haber vardı. İspanya’nın ayrılıkçı Katalonya Özerk Bölgesinde yapılan bir araştırmada özerkliğin açtığı yoldan bağımsız devlet olma talebinin güçlendiği görülmektedir. Nitekim Katalonya’da ilk defa bağımsızlık isteyenlerin oranı % 50’yi geçmiş ve % 51’i bulmuştur. 2500 kişi üzerine yapılan bir araştırmada bağımsızlıkla ilgili bir referandumda “evet” diyeceklerin oranı % 51,1’e çıkmıştır. Bağımsızlığa “hayır” diyenler ise, % 21‘de kalmıştır. Aynı oranda da oy kullanmaya gitmeyeceğini beyan edenler vardır. Bir yıl önce yapılan ankette bağımsızlık isteyenlerin oranının %43 dolayında olduğu düşünülürse; demek ki, özerklik ve daha fazla taviz bir arada yaşamayı değil; ayrılıkçılığı tetiklemektedir. Dışarının etkisine açık bazı ülkelerde iktidarların içine düştüğü çelişki ve yanlış bu olmaktadır. Ülkemizde de bu yanlış değişik boyutlarda yapılmaktadır. İspanya ve diğer bazı örneklerden ders almak varken; aksini yapmak, sonucu neye varacağı belli güdümlü politikalar uygulamak nasıl bir çözüm olabilir?



Son yıllarda dışarısı nasıl istiyorsa öyle bir tavır alıyor ve politika oluşturuyoruz. Arap Baharı örneklerinden Libya ve Suriye’ye kadar uyguladığımız ve zaman zaman da yüzde yüz değişen politikalarımız başka türlü izah edilemez. Bir taraftan, terörle mücadele eden ve zaman zaman da mücadelede kendi kendini kısıtlayan, dış emirlerle TBMM kararlarını uygulayamayan Türkiye, diğer taraftan terör örgütünün isteklerini kabule zorlanmakta ve olumsuz gelişmeler olmaktadır. Oslo müzakereleri ve diğer açık ve kapalı pazarlıklar, Türkiye’nin itibarını kırmaktadır.



Sözde dost ve müttefik bazı çevrelerin ufalanma projeleri ve dayatmaları hızla artmaktadır. Dışarıdan kumandalı ve ısmarlama konferanslar, “etkinlikler” ve “platformlar” düzenlenmekte, Türkiye’de Türkiye karşıtı ne gerekiyorsa o yapılmaktadır. İçimizde yaşayan, vatandaşlık haklarından yararlanan ve sadece ismen bizden olan malûm bir ekip sürekli ortadadır. TV ekranları bunların işgalindedir. Birilerine yaranmak için bunlar ekranlara çıkarılmaktadır. Şimdi de İstiklâl Mahkemeleri ve idam edilen vatan hainlerine, Milli Mücadeleye karşı İngiliz’in kucağına oturmuş sözde bazı din adamlarına ve işbirlikçilerine itibar kazandırılmaya çalışılmaktadır. Vatan için dün her şeyini vermiş, Milli Mücadeleyi desteklemiş, Anadolu’da hilale karşı haçın malzemesi olmamış, daima rahmetle anacağımız nice isimsiz sarıklı mücahidin ruhları da bundan muhakkak ki rahatsız olmaktadır.



* * *



Geçenlerde basında gözden kaçan bir haber vardı. İspanya’nın ayrılıkçı Katalonya Özerk Bölgesinde yapılan bir araştırmada özerkliğin açtığı yoldan bağımsız devlet olma talebinin güçlendiği görülmektedir. Nitekim Katalonya’da ilk defa bağımsızlık isteyenlerin oranı % 50’yi geçmiş ve % 51’i bulmuştur. 2500 kişi üzerine yapılan bir araştırmada bağımsızlıkla ilgili bir referandumda “evet” diyeceklerin oranı % 51,1’e çıkmıştır. Bağımsızlığa “hayır” diyenler ise, % 21‘de kalmıştır. Aynı oranda da oy kullanmaya gitmeyeceğini beyan edenler vardır. Bir yıl önce yapılan ankette bağımsızlık isteyenlerin oranının %43 dolayında olduğu düşünülürse; demek ki, özerklik ve daha fazla taviz bir arada yaşamayı değil; ayrılıkçılığı tetiklemektedir. Dışarının etkisine açık bazı ülkelerde iktidarların içine düştüğü çelişki ve yanlış bu olmaktadır. Ülkemizde de bu yanlış değişik boyutlarda yapılmaktadır. İspanya ve diğer bazı örneklerden ders almak varken; aksini yapmak, sonucu neye varacağı belli güdümlü politikalar uygulamak nasıl bir çözüm olabilir?



Son yıllarda dışarısı nasıl istiyorsa öyle bir tavır alıyor ve politika oluşturuyoruz. Arap Baharı örneklerinden Libya ve Suriye’ye kadar uyguladığımız ve zaman zaman da yüzde yüz değişen politikalarımız başka türlü izah edilemez. Bir taraftan, terörle mücadele eden ve zaman zaman da mücadelede kendi kendini kısıtlayan, dış emirlerle TBMM kararlarını uygulayamayan Türkiye, diğer taraftan terör örgütünün isteklerini kabule zorlanmakta ve olumsuz gelişmeler olmaktadır. Oslo müzakereleri ve diğer açık ve kapalı pazarlıklar, Türkiye’nin itibarını kırmaktadır.



Sözde dost ve müttefik bazı çevrelerin ufalanma projeleri ve dayatmaları hızla artmaktadır. Dışarıdan kumandalı ve ısmarlama konferanslar, “etkinlikler” ve “platformlar” düzenlenmekte, Türkiye’de Türkiye karşıtı ne gerekiyorsa o yapılmaktadır. İçimizde yaşayan, vatandaşlık haklarından yararlanan ve sadece ismen bizden olan malûm bir ekip sürekli ortadadır. TV ekranları bunların işgalindedir. Birilerine yaranmak için bunlar ekranlara çıkarılmaktadır. Şimdi de İstiklâl Mahkemeleri ve idam edilen vatan hainlerine, Milli Mücadeleye karşı İngiliz’in kucağına oturmuş sözde bazı din adamlarına ve işbirlikçilerine itibar kazandırılmaya çalışılmaktadır. Vatan için dün her şeyini vermiş, Milli Mücadeleyi desteklemiş, Anadolu’da hilale karşı haçın malzemesi olmamış, daima rahmetle anacağımız nice isimsiz sarıklı mücahidin ruhları da bundan muhakkak ki rahatsız olmaktadır.