Memurun Yolsuzlukla İmtihanı - Aziz Dolu ATABEY - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Memurun Yolsuzlukla İmtihanı - Aziz Dolu ATABEY
Tarih: 01.05.2012 > Kaç kez okundu? 2918

Paylaş


“Benim memurum işini bilir” geyiği ile başladığı iddia edilse de kapıkulu taifesinin (günümüz Türkçesi ile devlet memurunun) rüşvetle, iltimasla, yolsuzlukla imtihanı ta Osmanlı’nın duraklama dönemlerine kadar gider. Makamların, mevkilerin akça (akçe) ile alınıp satılması ile birlikte istikbal hülyalarına dalan kimi kapıkulu taifesi atlastan keselere doldurulmuş çil çil altınlarla yozlaşmanın ve de soysuzlaşmanın kitabını yazmaya başlamıştır. O zamandan bu zamana da bu meşum (uğursuz) kitabın sahifeleri yıldan yıla kalınlaşmıştır. Dahası tabiî (normal) durumlarda reçine yahut mürekkep damlatması beklenen bu sahifelerden lağım derelerine rahmet okuturcasına cerahat akmıştır.



Tarihçiler, Osmanlı Devleti’ni dört evreye ayırır. Kuruluş ve Yükselişten sonra üçüncü evre yani Duraklama dönemi başlamıştır. Türlü hastalıkların, millî bünyemize hücum etmeye başladığı bir dönemdir bu dönem. Misâl, soysuzluk kitabının ilk satırları bu dönemde karalanmaya başlanmıştır. Besmelesiz, haliyle hayırsız başlayan ilk satırlar umumiyetle iltimas kokmuştur. Sonraki yıllarda, rüşvet alma gibi ‘yüzsüzlük’ isteyen bir icraatı da başarıyla icra eden kapıkulları, Cumhuriyet döneminde ‘devlet memuru’ payesiyle şerefyap olarak yoluna devam etmiştir. 1980’yı yıllarla birlikte bir merhaleye daha erişen memurlarımız adına ‘yolsuzluk’ denen icatlarıyla sahneye çıkmışlardır. Namuslu vatandaşlarca ‘soysuzluk’ olarak nitelendirilen bu icraat ile hamuda kalkan memurlarımız, ‘biz’den ziyade ‘ben’e odaklanmış dahası modası geçmiş eski usul iltiması da bir tarafa bırakarak; çorba parası, makas parası, işe sokma parası ve saire adlar alan dahası ‘soyu sopu gür’ atalarımızın yerinde tahlili ile ‘akmasa da damlayan’ rüşvet dilenciliğinden de kurtulmuşlardır. Son çeyrek asırda gazetelerin sayfalarını hayalî ihracat haberleri süslemiş, ihale yolsuzlukları alıp başını gitmiştir. İSKİ’ler, İLKSAN’lar, Mavi Akım’lar, silah alımları, müteahhit kazıkları… diye giden bir dizi kokuşmuşluğa katlanmak zorunda kalan milletimiz yıllar yılı öğürüp durmuştur. ‘Övün’ diyen Atatürk’ün kemiklerinin sızlaması da cabası…



Bir erkek ceylandan, bir adabalığından ilham alarak misk-ü amber gibi kokması lâzım gelen cemiyet hayatımızın lağım derelerine rahmet okutuyor olması, vicdanı temiz her fert gibi bizim de yüreğimizi burkmaktadır. Dahası ekseriyetle Hastanelerde, Halk Eğitim Merkezlerinde, Yatılı Bölge Okullarında, Otobanlarda, Bankalarda, Belediyelerde, Gümrüklerde… bilumum devlet kurumlarına ait çeşitli mahallerde rast geldiğimiz, önlerindeki yal çanağını parlatma telâşındaki zevatın bu tavrı -ister istemez- yüzümüzde istihza ile karışık bir tebessümün peyda olmasına yol açmaktadır. Biz bu noktada ilköğretim talebelerinin, yoğurt çanağındaki parayı bulmak için sergiledikleri masum ve sevimli hallere gönderme yapmaktan ar ediyor ve çanak yalayıcıların hal-i pürmelâllerini leş kargalarının öğün telâşlarıyla bir tutuyoruz canlar. “Teşbihte hata olmaz” diyen atalara kulak vererek!..



Haddizatında bağımsızlığını bile kendisi kazanmış; vatan bellediği Anadolu’ya cetvel tutturmamış olan bu necip millet yol kenarlarına kurulan, ‘ekip otosu’ namıyla maruf (bilinen) çorba kazanlarının altını harlamaktan da ameliyathane kapılarında makas tezgâhları açmaktan da bıkmıştır. Sumenlerin altına şefte (siftah) parası sıkıştırmaktan; bunu yaparken de içten içe ana-avrat düz gitmekten usanmıştır. Devlet kapılarında ‘adam’ aramaktan da gına gelmiştir bu millete. Bu millet onun-bunun çocuklarının cebini, midesini doldurmaktan illallah demiştir cancağızlar. Ve biz “Devlet malı deniz, yemeyen keriz” gavatlığına inat; -üstâd Necip Fazıl’ın tabiriyle- ‘Allah’ın seçtiği kurtulmuş millet’ olan bu asil millete olan saygımıza, sevgimize binaen diyoruz ki: Devlet malı namus; yiyen deyyus!.. Var mı bir itiraz?!..



Derkenar: Bolu, Bayat, Yüksekova, Alanya, Serik diye giden yurt köşelerinde şahit olduğumuz yolsuzlukları, soysuzlukları belki bir gün; bir başka hasbıhalimizde paylaşırız canlar. Hz. Ali’nin (r. anh.) de dediği gibi: “Hakikatin hatırı, dostun hatırından üstündür.” ne de olsa!..





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 63
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1436
Toplam Tekil 4078164
IP 3.142.171.180






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu