SAFLIĞIN KARDEŞLERİ (İhvan-ı Safa) - Emrah BEKÇİ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









SAFLIĞIN KARDEŞLERİ (İhvan-ı Safa) - Emrah BEKÇİ
Tarih: 22.04.2012 > Kaç kez okundu? 3056

Paylaş


Bir sabah vaktine doğru zaman ilerler iken, üzerime doğru çöken bir ağırlık... ! İnsan gecelerin sessizliğinde sabaha doğru daha iyi düşünüp, daha iyi analiz yapa biliyor. Kitaplıkta duran, daha önce defalarca okuduğum üstat Cemil MERİÇ’in ‘’Işık Doğudan Gelir’’ isimli eserine gözüm çarpıyor ve aklım hep bu eserin adında takılı kalıyor,’’ Işık Doğudan Gelir….!’’.Uzandım, kitabı elime aldım, genelde okuduğum kitapların sayfa aralarına notlar düşerim, ‘’araştır, bu konu önemli, geniş bir zamanda düşün’’ gibi. Kitabın sayfasını açtığımda kırmızı kalemle ‘’Çok Önemli’’ notunu düştüğüm bölüm karşıma geldi, Üstat bu bölümde şöyle diyordu;







‘’ İhvan-ı Safa Risaleleri üzerine biraz durmak istiyoruz. Zira İslam dünyasında hem felsefi bir görüşe dayanan hem de zamanının bütün ilimlerini kucaklayan tek ansiklopedi İhvan-ı Safa Risaleleri’dir. İslam’da ansiklopedik eserler sayılamayacak kadar bol, fakat mazbut ve gerçek bir ansiklopedinin tek örneği, onuncu yüzyılda kaleme alınan bu garip eser. Konu üzerine ısrar edişimizin bir başka sebebi de ilim adamlarımızın şaşılacak kayıtsızlığı. …’’ (Cemil MERİÇ/ Işık Doğudan Gelir. s.52).







Ve ruhani baskı vicdanımı rahatsız etmeye başladı, bir İlim insanı değilim lakin, İnsanım, Üstat emretmiş, işaret etmiş, etüt etmeye başladım konuyu. Sayfalar sayfaları konular konuları kovalıyordu. En sonun da hem büyük üstat Cemil MERİÇ’i, hem de bu konu üzerinde çalışma yapmış, etüt etmiş bir değeri, hatırlamış olacağız ve tanıyacağız.







21 Ocak 1921’de Filistin’in Yafa şehrinde doğan Üstat İsmail Raci el-Faruki. 27 Mayıs 1986’da Pennsylvania Wyncote’taki evlerinde sahur vaktinde Eşi Luis Lamia- el-Faruki ile birlikte bıçaklanarak öldürüldüler. Geride büyük bir hazine olan The Cultral Atlas of İslam ( İslam Kültür Atlası)’ı bıraktılar, araştırma kaynağım bu atlas, yaşayan ve okuyanlara. İlim ve irfan için insanlara harfler ile seslenen bu üstatları hem anmak hem de konumuzla alakalı olarak Etüt edilecek, İhvanüs-Safa Risalelerini genel ve amatör olarak Etüt’ümü takdirleriniz arz ediyorum.







İhvanüs-Safa (Saflığın kardeşleri)











İhvanüs-Safa (313-363/927-975) , mana olarak saflığın kardeşleri, ansiklopedik mahiyetteki bir seri risaleleri Hicri:375’te ortaya çıkan, H.350/M.961’de Basra’da kurulmuş bir birlikti. Kimlikleri ve toplumdaki rolleri hakkında geniş bir tartışma vardır. İhvan’ın-Resail-i İhvanüs-Safa adlı ilmi incelemenin müellifleri- kimliği, İhvan’ın çağdaşı olan Ebu Hayyan et-tevhidi tarafından yazılan günlüklerde anlatılmaktaydı (H.414/M.1023). Bu günlükler Ahmed Emin tarafından düzenlenmiş el-imta ve’l-muanese adıyla Kahire’de basılmıştır.(1934-1944). Tevhidi, bu yazılarında Zeyd b. Rifaa, Ebü Süleyman Muhammed b. Ma’şer el-Bisti (namı diğer el-Makdisi), Ebu’l-Hasen Ali b. Harun ez- Zencani, Ebu Ahmed el-Mihrecani ve el-Avki’yi birliğin mensupları ve Resail’in yazarları olarak gösterir.Ayrıca Resaili H.373’te okuduğunu, hocalarına götürdüğünü onlarla ve diğerleriyle tartıştığını yazar. Resaile göre İhvan’ın sayısı bir hayli fazla ve yaygındı; fakat organizasyonları birbirine bağlıydı. ‘’Bütün ülkeye yayılmış önemli ve faziletli kişiler arasından ihvanımız ve dostlarımız var. Bunların bazıları saraylı, bazıları vezir , amir,müellif ;diğerleri tacir,ulema, fakih, esnaf ve onların çocuklarıdır. Bunlardan her sınıfa değerli ve akıllı bir Ahi’yi (ihvanın tekili) onlara hizmet etmesi ve desteklemesi için tayin ettik’’1.







Bu konuda el-Kıfti (H.646/M.1249) şöyle yazmaktadır:‘’Yazarlar kimliklerini açıklamadıkları için insanlar onlar hakkında kararsızdırlar.Bazıları Resail’in Ali’nin soyundan gelenlerin çalışmaları olduğunu söylerken diğerleri onun ilk dönem Mutezile ( Akım) düşünürlerine ait olduğunu iddia ederler.Hiç biri iddialarını ispatlayacak delillere sahip değildirler; çünkü hepsi bir tahminden ibarettir’’2.







Son devir ilim ehli, Kıfti’nin görüşünü destekleyecek şekilde bu iddiaların muhakeme edilen kişilerin Resail’deki birçok yazının müellifleri(Yazarları) oldukları şüphe götürmeyen şair ve düşünürün (İbnu’l-Rumi, el-Mütenebbi, Ebu’l-Ala el-Me’arri) zamanında yaşadıkları ve öldükleri; et-Tevhidi’nin günlüklerinin delilleri ışığında incelediler.







İhvan’ın gerçekleştirmek için çalıştığı iki gayesi vardı: İlki: İslam’ın asıl gövdesi,ümmet içinde orijinal İslami bir edebi öneme sahip olabilmek; ve ikincisi, Şeriat’a serbest bir rasyonalizm telkin ederek içten, ferdi ve akli bir ikna olmadan emirlere uymayı reddeden uyanmış ve muannit (Direnen) insan aklına yol göstermek. İhvan’ın’’kendilerini Allah’ın merhametine yaklaştıracak bir felsefe yolunda çalışmak için’’bir araya geldiklerini iddia ettiklerini Ebu-Hayyan et-Tevhidi’nin eserlerinde buluyoruz.’’Şeriat’ın yanlışlıklarla karşılaştığını ve yalnızca felsefe, doktrine ait gerçeği ve pratik aklı verebileceği için onu saflaştırmanın felsefeden başka bir yol olmadığını söylediler.Yunan felsefesi Arap şeriat’ıyla uyum sağlayabildiği zaman mükemmellik gerçekleşecektir.’’3.







Tevhidi’nin günlüklerinin ortaya çıkarılması İhvan’ın gelenekçilerle ilgili iddiasının mahiyetine de ışık tuttu. İhvan’dan şeriat’ı hastalara bir ilaç ve kaybettikleri sıhhatlerine kavuşmaları için bir yol olarak gören kimseler olarak bahsettiler.Felsefeyi sıhhat sahipleri için sağlıklarını korumak için bir ilaç,insanın fazilet kazanmasını ve onun ilahi hayata ve ebediliğe hazırlanmasını sağlayan bir vasıta olarak gördüler. Böylece İhvan’a göre felsefe şeriat’ın kendisini tanımamasına rağmen şeriat’a, disipline içinde bir yer verir.Şeriat yoluyla insan sadece itaatle Allah’ın merhametine yaklaşacaktır; fakat akıl yoluyla bu rahmeti Allah’ın kozmostaki gücünü ve ilahi takdirini anlayarak kazanır. Kurtuluş için birbirini tamamlayan iki yolun akıl ve vahyin varlığı Allah’ın rahmetinin bir ispatıdır. Böylece her biri diğerinin mükemmelliğine katkıda bulunur; felsefe gerçeğin dini bir ispatını, iknayı ve aklı vererek ; vahiy akla dayalı bir takvayı,itidali ve Allah sevgisini vererek bunu gerçekleştirirler.







İhvan,insan tabiatıyla ilgili olduğu sürece Yunan dualizmini kabul eder, fakat bedene ve ruha şeriat’la ve İslam’ın emriyle uygun fonksiyonlar yükler. ‘’Beden için yiyecek, ruh için bilgi’’ onlar için bir savaş çığlığı olabilir.Bilgiye ve onun takibine İhvan, faziletler arasında ilk yeri ayırmıştır. O ve O’nun peygamberleri bir kez fark edilince şeriat tarafından insanlara yüklenen görevlerden biri dahi bilgiden ve onun peşinde koşmaktan ve onu yaymaktan daha önemli değildi. Bilgiye duyulan bu istek İhvan’ı bilginin,iyinin ve faziletin bir diğeri ile eşitlendiği tam bir Sokratizm’e götürdü. Bilginin öğretilirken beraberinde bütün iyi faziletleri,maddi ve manevi üstünlükleri beraberinde getirdiği belirtildi. Bu, cimriyi cömert yapar; zayıfa kuvvet,mütevaziye azamet,mütekebbire (Büyüğe) tevazu kazandırır.4.







Kur’an’ın sembolik yorumun ardından İhvan kötü işler yapan İblis’i, yani Şeytan’ı tanıdı ve kötü işleri,bilgi olmadan veya iç yüzünü anlamadan yanlış fikirlere inanmak olarak ifade etti.İyi ruhla, düşünmeden veya değerlendirmeden bütün kötü işleri yapan kötü ruhu birbirine zıt gösterdi. Bu karşılaştırmadan rasyonel ruha atfedilen bütün salih amellerin ve ahlaklı işlerin ruhun gerçek bilgisi ve güzel inancını sonuçları olduğu ve bütün gerçek bilgi ve inancın, içtihad’ın ( Güçlüğe katlanmak) ve dikkatli bir incelemenin sonucu olduğu kararına vardılar. Kurtuluşu arayan insan için yanlış fikirlerin yakılıp atılması ve gerçek olmayanın karanlığından kurtulmak yoluyla kendini arıtmayı tavsiye ettiler. Çünkü eğitim,yani aydınlanma toplum ve devletin asıl- hatta, tek göreviydi. Bilgi, kişiler arası ahlaki münasebetlerin tek yolu olduğu için kardeşe, komşuya ve herkese öğretilmelidir. İhvan’ın komşu sevgisi yalnızca cömert ve fedakarca davranışlar ve diğer kişilerde ahlaki sonuçlar istemekte değil,aynı zamanda insanın en önemli meşguliyeti olan bir kişinin komşusunu eğitmesi, ona bilgiyi götürmesini de içine alır. Eğitmek , öğretmek ve bilgiyi yaymak iyi olan her şeyin özüdür. İhvan özellikle öğretmekle ilgilenir, çünkü bunlar ‘’ saf kalpli’’ ve ‘’cenneti kazanmak için istekli’’ ve ‘’ ilimde acemi’’ ,dirler. Oysa daha yaşlı insanlar ‘’ mezheplerine körü körüne bağlı,kendilerine fazla güvenen ve peşin fikirli’’ dirler. Öğretimin ‘’şefkat ve nezaketle adayın bilgileri alabilme kabiliyetiyle orantılı safhalarla gerçekleştirilmesi gerektiğini vurguladılar.’’5.







İhvan, devirlerinin bütün ilimlerini incelemeye ve tek bir sistem tarafından araya getirilmiş bilginin bütün bölümlerini bir summa içinde toplamaya gayret etti. Elliüç risale (Resail), minorolojiden botaniye,jinokolojiden ahlak ve dini hükümlere kadar bütün alanları kapsamaktaydı.6.







Böylece birleştirici yapının ahlaki olduğu neticesi açıkça ortaya çıktı. Hatta incelenen sayılar bile yalnızca miktarlar olarak değil aynı zamanda tabi fenomenlerin yorumlanması olarak ele alındılar ve sayıların bu hali kozmosta tek hakimdi. İlimler manevi ehemmiyet sırasına göre sınıflandırıldılar. En üstte insana ilahi hakimiyet hakkında bilgi getiren ve en altta da bu dünyada ki nesneler hakkında bilgi veren ilimler yer almaktaydı. Hayvanlar alemi gibi türlerin fiziki karakterlerine göre değil her türün sahip olduğu değerlerin seviyesine göre düzenleneme yapılmıştı. Buna göre sadakatleri, hafızaları ve mizaçları açısından asaletleri at ve fil’i, insana fiziki olarak daha fazla benzemesine rağmen maymundan daha yükseğe ve böylece insana daha yakına yerleştiriyordu. Kendilerine götürülen his ve düşünce yollarının sıralanmasına göre ilimler de empirik ( hissi sonuçlarla ilgisi olan) , mantıkla sonuca varan ( mantık ve matematik gibi saf düşünceyle ilgisi olan) , rasyonel ( ahlaki, değerlerle ilgili bilgi ve ilahi dünya nizamıyla ilgili olan )ve aydınlatıcı (Allah tarafından ihsan edilen ve O’nun tabiat’ına ve kozmik sırlarına yöneltilen) olarak gruplandılar.







Emrah BEKCİ



Araştırmacı Yazar











Kaynakça:



1.Resail-i İhvanü’s Safa (Beyrut: Darü’s-Sadir-Darü-l Beyrut, 1958),c.II,sh.165.







2.Tarihu’ul-Hukamma, ed.J.Lippert (Leipzing, 1903),sh.82.







3.Et-Tevhidi,Ebu Hayan, el-Imta ve’l-Muanese, ed.Ahmed Emin (Kahire, 1358-1364/1939-1944),sh.11.







4.Resail, c.II,sh.346, Hz. Peygamberden nakşederek İhvan şöyle yazmaktadır: ‘’ Bilgiyi ara, çünkü onu aramak Allah’tan korkmak, aranması dua, konuşulması ibadet, aranması Allah yolunda cihad, yayılması cömertlik, öğretilmesi de kardeşliktir.Doğru ve yanlışın ölçüsü olduğu için Cennete giren yolun feneridir. Yalnızlıkta teselli, gurbette arkadaşlık, vefakarlık ve samimiyetin zerafeti, düşmene karşı koruyucu kollar, yabancılarla uzaklaşma, arkadaşlar arasında beraberliği temin eder…Melekler bilgili insanları arkadaşlık etmek için ararlar, onları kanatlarıylakucaklarlar, dualarında onları hatırlarlar… Bilgiyle Allah’a itaat edilir, onun yoluyla O’na ibadet edilir… Bilgide iyi olan verilir, sevilir ve uygulanır, çünkü o her iyi amalin ilk prensibi, işin temelidir.







5.Resail, c.X, sh.50-51.







6.Resail’in ilk eksiksiz baskısı Bombay’da 1306/1888’de yapıldı. Bu bir ismaili olan Nurettin Civa Han’ın düzelttiği ve yanlışlıkla Ahmed Abdullah’a atfedilen nüshadır. Elikli risaleden oluşur ve nakillerin kaynağı belirtilmez. Kahire’deki Milli Kütüphane’de bulunan bir müsveddeden düzenlenen başka bir baskısı 1378/1958’de Beyrut’ta Daru’s-Sadr-Daru’l-Beyrut tarafından yapılmıştır. Cemil Saliba’nın yayına hazırladığı er-Risaletü’l-Camia 1347/1348’de Şam’daki Arap İlim Akademisi tarafından bastırılmıştır.







7.İsmail Raci el-Faruki,Luis Lamia el-Faruki, The Cultral Atlas of İslam, sh.334-335-336-337.







8.Cemil MERİÇ/ Işık Doğudan Gelir. s.52.







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 58
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1433
Toplam Tekil 4078161
IP 18.117.182.179






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.287 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu