Bu bir ağıttır. Bu bir ağıttır ama Son Başbuğ Alparslan Türkeş’e değil, Onun gidişinin ardından öksüz kalan milyonlara ağıttır. Başsız kalan çerilere, buğsuz kalan delilere, erensiz kalan velilere ağıttır. Bu ağıt, zindanlara, işkencelere, eylüllere direnen ve bu gün başbuğsuz kaldıkları için eriyen, dağılan, tükenen ilay-ı kelimetullah yolunun kara sevdalılarına, bozkurtlara ağıttır.







Her an aklımdasın bak yine şu an,

Gözümde gönlümde tüttün başbuğum

Benim gibi sevip sana inanan

Herkesi perişan ettin başbuğum (Ozan Arif)







Şimdi Beştepe’de toprağında peygamber kokusu olan kabrinin başında binler, yokluğuna ağlarken, O, Tanrı Dağında yanında ölüme koşarak atılan evlatlarıyla selamımızı almakta…







Vedasız ayrıldın bizden vedasız,

Öyle birdenbire öyle apansız,

Bu nasıl gidişti sessiz sedasız

Kayıp oldun sanki yittin Başbuğ'um (Ozan Arif)







Es-selam Ey Başbuğ, Es Selam ya Başbuğ, Es selam Son Başbuğ, Es selam... Başbuğum sensiz geçen bir yılı daha bitirdik. Her gün eriye eriye, üzüle üzüle, biraz daha tükenmişlikle, ümidimiz yiterek, bir yıl daha geçti.







Gidilecek bunca yolumuz varken,

Işığına daha muhtacız derken,

Güneş akşam batar sen biraz erken,

Sen biraz vakitsiz battın Başbuğ'um (Ozan Arif)







Bölücüler gemi azıya aldılar. Hani önceden bölücüler, insan hakları ve demokrasi adına meydanlara inerlerdi de niyetlerini (biz bilsek de) gizleyerek gösteri yapar, bağırırlardı ya küstahça. Artık gizlemeye bile gerek duymuyorlar başbuğum. Ellerinde bölücü başının resimleri ve bölünmüş haritalarla bizim topraklarımızda isyan ediyorlar devlete, millete karşı…







Battın ve gömüldük karanlıklara,

Çıra bile yokmuş geride çıra,

Yokluğunla yoksa bizi bu ara

Sınava mı tabi tuttun Başbuğum (Ozan Arif)







Biz mi ne yapıyoruz? Biz iç politika derdine düştük başbuğum. “Bir oy bir oydur” deyip oy toplama telaşından ülke bütünlüğünü savunmayı unuttuk başbuğum. Bugün siyasetin kirli çarklarından nemalananları, ülke bütünlüğünün zehirlenmesini görmezden gelenleri, küçük hesaplar uğruna koca bir davayı lekeleyenleri gördükçe seni daha çok arar olduk başbuğum…







Gemi var kaptan yok uzakta sahil,

Cahilmiş tayfalar topyekün cahil

Sahi sen bunlarla hepsi dÃhil

Nasıl bu davayı güttün Başbuğ'um (Ozan Arif)







Bu kutlu yola çıktığın ilk günlerde, seni “katillerin başı”, evlatlarını "faşist katil" ilan edenler, aradan geçen yıllardan sonra, hak bildiğin yolda çizginden ayrılmadan yürüdüğünü ve devlete-millete olan sevdanın yüksekliğini gördüklerinde (ki bu 4 Nisan 97’de belli oldu) seni minnetle, şükranla uğurladılar ebediyete…







Sen maddi-manevi onca yokluk içerisinde, birkaç çeri ile çıktığın kutlu yolda, hak bildiğin yoldan, çizgiden ayrılmadan, doğrudan şaşmadan yürüdükçe, verdiğin binlerce şehit ve gazinin de ulhiyetiyle, zayıftın-güçlendin, azdın-çok oldun ve birkaç çeri iken koca bir ordu kurdun. Yetiştirdiğin evlatların, kendi sahalarının söz sahibiydi. Parti-teşkilat-doktrin senin ellerinle yetiştirdiğin kaynaklardan beslenebiliyordu. Fikir adamların kendi alanlarının hakimiydi. Türkiye’nin en dinamik, en faal, en cesur, en teşkilatlı ve en saygın siyasi hareketini kurdun.







Evet, en saygın… Ülkücü hareket, sen ülkücüleri öksüz bırakıp giderken, Türkiye’nin en saygın siyasi hareketi konumundaydı. Bunu, senin naşın kalkerken, yağan kara rağmen, tekbir getiren milyonlar göstermişti. En saygındık evet en saygın. Yıllarca iktidar olamasa da en saygın, parasal gücü olmasa da en saygın Zindanlara rağmen en saygın, işkencelere rağmen en saygın, zulme rağmen en saygın …







Eğer bu gün siyasi ya da değil, konuşan 10 akil adamdan 7-8 tanesi için eski ülkücü deniyorsa, bu eski kelimesini irdelemek lazımdır. Ülkü de, ülkücü de eskimeyeceğine göre bu insanları ülkücülükten uzaklaştıran, ülkücü hareketten koparan nedir? Kaybettiği saygınlık mı, bozulan saygı-sevgi ilişkisi mi, ülke sorunlarına bakış açısı mı?







Her gün biraz daha güç kaybetmekte, erimekteyiz başbuğum. Her gün sana olan hasretimiz biraz daha artmakta, seni aramaktayız. Biz yeminimizdeyiz başbuğum, son nefes, son nefer, son damla kana kadar, Turan’a kadar yeminimizdeyiz.







Senin bir bayrak hükmünde gördüğün ve Türk Milletine, damarlarındaki asil kanın gücünü gösterecek yeni nesilleri yetiştirme sevdamız hiç bitmeyecek. Son nefesimize kadar, sana verdiğimiz söze, Türk milletine verdiğimiz anda sadık olacağız.







Sonumuz kara toprak gün gelirde gideriz

Öyle özlemişim ki canımdasın sevdiğim

Sefai`yem vay bana canan gitti can gitti

Başın sağ olsun Turan, Başbuğ Alparslan gitti. (Sefai)







Ruhun şad olsun Başbuğum…







H. Alperen BURAK







4 Nisan 2008