Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı ‘’ Eve dönüş yasasını hatırlatırım. Silahlarını bıraksınlar, evlerine dönsünler, ailelerine kavuşsunlar ’’ diyor, teröristler için. Ne kadar masumane, ne kadar saf, ne kadar çocukça ve ne kadar insancıl. Cumhurbaşkanı bu hatırlatmasıyla kendisinde, makamında olması gereken insani vasıfları ortaya koyuyor. Ancak bu vasıflar dünyanın ve Türkiye’nin mevcut koşulları ile uyuşmuyor. Terörist silahını bırakır, elini kolunu sallayarak ve sırıtarak dağdan gelir, ülke sınırları içinde nasıl olsa silah bulmak zor bir işi değil, ailesiyle dinlenir, muhabbet ve hasbıhal eyler, sonra hazır gelmişken, ülkenin sokaklarında Ankara eylemi gibi iki üç eylem, yani hıyanet yapar ve sonra da yanına üç dört yeni, acemi haini daha alarak tekrar inine döner. Bu rezilliğin bir boyutu. Rezilliğin öbür boyutu, hainlerin, teröristlerin üçü dağda inindeyse, beşi, yedisi şehirde, köyde, kasabada, mahallelerimizde, sokaklarımızda aramızda dolaşıyorlar, hepsi potansiyel eylemci, gündüz insan görünümünde, gece ise dolunayda çakal, yarasa, yılan, akrep oluyor. İblis, şeytan oluyor. Bazısı geceyi de bekleyemeyecek kadar kanını pislik sarmış, gündüz yapıyor yapacağını. Bunlar için ne yasası çıkartalım? Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı, Başbakanı, Bakanları, Hükümet üyeleri artık kabul etsinler ki, kurşunla halledilecek işler, yasayla halledilemez. Kanla yıkanması gereken pislikler, anayasa değişiklikleri ile temizlenemez. Terör sorunu; Kürt, Ermeni, Rum, Yahudi veya ülkemizdeki Türk olmayan, Türkçe konuşmayan, dini başka vatandaşlardan kaynaklanmıyor. Bunu artık iyi bilelim. Terör sorunu sadece ve sadece terör sorunudur. Yani sen ağzınla kuş tutsan, O kişiyi memnun etmek için aklına gelebilecek her işi de yapsan, O mahluk seni illa ki öldürecek. Özerklik de hikaye, İmralaı da yatan caninin ev hapsi, hatta özgürlüğüne kavuşturulması da hikaye. Bunların hepsi olsun, terör yine bitmez. Bu ülkenin resmi dili Kürtçe olsun, bayrağı İmralıdaki caninin posteri olsun, Ülkenin adı baştan başa Kürt Ülkesi olsun, İmralı mahkumu Cumhurbaşkanı olsun, terör yine bitmez. Bu defa ülkede ne kadar Türk Varsa ‘’ Sizin bu Kürt ülkesinde ne işiniz var ’’ diye, Türk asmaya, kesmeye, kurşunlamaya kalkışacaklardır ve yapacaklardır da. Dünyanın tamamını bu teröristlere teslim et, terör, cinayet yüz, bin misli artacaktır. Terör, teröristlerin istediklerini vermekle bitmez. Terör başka, ülkemizde Türk ve Müslüman olmayanların hayatlarını, Onların kendilerini Türk ve Müslüman olanlar kadar mutlu, huzurlu hissetmeleri için düzenlemek ve bunu yaşama geçirmek başkadır. Kürtçe konuşmak istiyorsa bırak konuşsun kardeşim. Ama resmi dilin Türkçe olduğunu kafasına herkes sokacaktır. Bırak ‘’ Ne Mutlu Türk’üm Diyene! ’’ sözünü o bağırmasın, okullarda Onun çocuğuna da bağırtmayın. Zorla güzellik olmaz. Ama ben bunu bağırırım, benim çocuğum, torunum bunu bağırır, bunu bana yasaklamaya kalkanın da ben ümüğünü sıkarım! Atatürk’ten sorunu varsa, bırak O Hitleri, Mussoliniyi, Stalini, Lenini, Maoyu örnek alsın. Bırak O, Onlara inansın. Ama benim karşımda, benim gözlerimin içine bakarak Atatürk’e hakaret etmeye de yeltenmesin, boğazlarım Onu. Ümüğünü sıkarım, gırtlaklarım derken, kişisel egolarımı ifade etmiyorum, milletimin öfkesine tercüman olmaya çalışıyorum ve sanırım anlaşılıyor. Yani bunlar tahammülsüzlük, ötekileştirme, birbirimize katlanma felsefeleriyle geçiştirilecek şeyler değil, o kadar bol kepçe özgürlük, sanırım cenette bile olamaz. Sen burada benim ülkemde, benim ülkemi kuran Atatürk’e dil uzatırsan, benim bayrağımı yırtıp üzerinde tepinirsen, o zaman ben senin ağzını yırtarım, ben senin üzerinde tepinirim! Bunu ben söylüyorum ama kişisel olarak söylemekten öte, Devletin bunu resmi olarak, yasa ile söylemesini istiyorum ve yürütmenin, yargının da bu yasayı aynen işletmesini istiyorum. İstiyorum ki; yasama, yürütme, yargı gücü ile hiç kimse kendisini ikinci, üçüncü sınıf vatandaş hissetmesin. İtildiğini, kakıldığını sanmasın. Terör başka türlü bitmez! Bak doğu ilimin vekili ne diyor! ‘’ Onlar burayı basarsa, siz de gelin, Onları basın, bu halk artık gücünü göstersin! Bizim de gücümüz var! ’’ diyor. Bunlar bu ülkeden vekil maaşı alıyor ve dokunulmazlıkları var. Ben onların şehirlerimizdeki konuştuklarının, yazdıklarının binde birisini konuşmaya, yazmaya kalkışsam ‘’ Halkı isyana teşvik etmek, ülkeyi iç savaşa sürüklemek, halkın arasında nifak tohumları yaratmak, Ergenekon üyesi, Balyoz kurucusu, Çekiç elemanı suçlarından ’’ 1 saat içinde polisler evimi basar ve evimde ne kadar kitap varsa ve bilgisayarımı da alıp beni de ensem den tutup, koluma da plastik kelepçeyi vurup, polis arabasının içine derdest ederler ve beni kirli bohça gibi Silivri’ye atarlar. Ama bunlar böyle söylüyorlar, böyle konuşuyorlar diye, bu ülkenin, bu milletin verdikleri vergilerle ballı maaşlar alıyorlar, sağlık sigortalarından, telefon ödenek tahsislerinden yararlanıyorlar. Terör böyle önlenmez. Devletin en tepesindeki yetkililer, sorumlular, doğunun da, batının da, kuzeyin de, güneyin de Türkiye’min bir parçası olduğunu bu vekillere anlatsın. Niyeti bozuk kişilerin, bu ülkede 72 milyon vatandaş içinde 100-150 bin bile yapmadığını hainlerin, bölücülerin kafalarına birileri dank ettirsin artık ki kendilerini dev aynasında görmesinler. Onlar Çeçen değil, biz de Rus değiliz. Öyle olsaydık, zaten etrafımızda bölücü göremezdi hiç kimse. Hepimiz bu ülkenin asil ve birinci sınıf evladıyız. Amerikalı değiliz biz, bazı bölgelerimiz Kızılderili veya Siyah derili insanların teneke mahalleleri değil. Sanırım tek kabahatimiz, millet olarak sevgi, şefkat, merhamet yönlerimiz ve devlet olarak da özgürlük, demokrasi stndartlarımız abartılı seviyede çok yüksek. Orta Doğunun, Libyanın, Mısırın, Suriyenin, Filistinin agası, dayısı olduğunu sansan da terör bitmez. İsraile kabadayılık yaptığını sansan da terör bitmez. Terörü bitirmek için önce Mustafa Kemal ruhuna sahip olmak gerekir. Onun iç isyanları nasıl bitirdiğini öğrenmek gerekir. Onun bütün emperyalist, sömürgeci, komünist dünyaya karşı nasıl bir İstiiklal Mücadelesi verdiğini anlamak, kavramak gerekir. Terörü önlemek istiyorsan hainlerin, bölücülerin suratlarına her fırsatta Devletin tokadını, Hükümetin şamarını öyle bir yapıştırırsın ki, sesini dünya alem duyar. İran kendi teröristleri için ‘’ bitirmek, silmek, köklerini kazımak üzereyiz ’’ diyor, sen hala eve dönüş yasasını hatırlatıyorsun. Yani şeytan dinden, imandan çıkmış, Allaha isyan etmiş, cennetten kovulmuş, sen hala şeytana ‘’ Bak kardeş, bir zamanlar sen başmelektin, cennetteki tüm meleklerin hocasıydın, alimiydin, vazgeç bu işten, gel camiye namaz kıl, bak ramazan geldi, gel oruç tut ! ’’ diyorsun! Deme artık! Allah aşkına deme! Gördüğün yerde kafasını kopart! Elbette kanunların eliyle yap bu işi! Türk Milleti sana gereken yetkileri verdi ve tüm sorumluluk senindir! Ama sorumluluğu yerine getiremiyorsan, yetkilerini kullanamıyorsan, bu iş benim boyumu posumu aşıyor diyorsan, şeytanla uzlaşmak lazımdır diyorsan, o takdirde bırak da başka bir hal çaresi düşünelim millet olarak! Sürçü lisan ettiysem affola! Şeytana bile bu kadar merhamet, şefkat, sevgi gösterisi var iken, sanırım alemlere olan bütün hıncınızı benim gibi iki satır yazanlardan çıkartmazsınız gayrı. Ben bir garip emekli şairim. Şunun şurasında iki mısra attık, biraz coştuk, hafiften taştık diye, gücünüzü bana göstermeyin ey ulular! Yine de kellemi de koparsanız, dediklerimin arkasındayım ve zulüm yapana, insanlara kurşun sıkan cinayet şebekelerine ve bu şebekeleri destekleyen sivil ve siyasi organizasyonlara tokadı, şamarı, tekmeyi, yumruğu, kafayı Devlet olarak yapıştırmazsan ve tam tersi onların suyuna gidersen, onları şımartırsan, İsrail’de onları senin şımarttığından on kat fazla şımartır ve üzerine kuduz köpek gibi salar. Amerikalı askerlerde bu şımarık canilere silah, cephane dağıtır, Barak Obama garibimin haberi bile olmaz. Derin Amerikan Devletinin, CIA’nın on metreden fazla derinine nüfuz edemeyeceğini, on kilometre derin Amerikan yapılanmalarının MOSAD ve İngiliz ajanları ile bir olup dünyayı parmaklarında oynatmaya kalkıştığını Barak Obamacığım nereden bilecek? Bir daha söylüyorum, geberinceye kadar da söyleyeceğim, terör böyle bitmez! ‘’ Dinsizin hakkından imansız gelir ’’ diyeceksin. ’’ Öyle vurulmaz, böyle vurulur! ’’ diyeceksin ve vurduğunu, vuracağını Amerikan, İngiliz, İsrail istihbaratçılarına ve teröristlerin, bölücülerin Barzani amcalarına kesinlikle söylemeyeceksin. Sadece vuracaksın! Ama masum, saf, ekmeğinin peşinde olan, hayat kavgası veren tek bir vatandaşımın ki, milliyeti, dini, dili her ne olursa olsun, saçının bir tek teline dahi zarar getirmeyeceksin. Bu ülkede diller, dinler, mezhepler, ırklar, milliyetler farklı olabilir ama Devlet her birine itina ile itibar edecektir. Çünkü Devletin sahibi şu veya bu hükümet değildir, Devletin sahibi, hükümetin efendisi top yekun, tam tekmil, tam mevcut her bir kadın, vatandaşımızdır. Elbette bölücüleri ve teröristleri , uyuşturucu satanları, çocukları ve kadınları kaçırıp fuhuş kölesi yapanları, devletin altını oymaya çalışanları, şehirleri ateşe verenleri, insanlarımıza, askerimize, polisimize kurşun sıkanları ben vatandaş olarak görmüyorum. Onların bu memleketin havasını solumaları haramdır! Onların bu memleketin suyunu içmeleri haramdır! Onlara bu vatan, bu dünya, bu hayat haramdır! Çünkü insan olan insan; bırak insan hayatına saygı duymayı, bir böceğin, karıncanın, atın, eşeğin, katırın, köpeğin, kedinin hayat hakkına bile saygı duyar ve Allah’tan korkar. 5 yıldır yazıyorum bunları. Allah Aşkına biraz ciddiye alınsın artık. Amerika’daki, İsrail’deki stratejistlerin, büyükelçilerin, ajanların söyledikleri ciddiye alındığı kadar, biraz kendi özümüzdeki insanların neler konuştuklarına ve neler yazdıklarına bakılsın lütfen ki akil adam diyerek, burada bize akıl versinler diye, Amerika’dan, Avrupa’dan adam ve kadın da davet ettik milletçe veya devletçe, ya da hükümetçe...aklıma geldikçe içim cız ediyor, mideme kramp giriyor ve sinirlerim keman teli gibi geriliyor......