Danslar çok moda artık! TV’lerde dans yarışmaları yapılıyor. İzleyicileri çok. Siyasi dans ise siyasetin doğasında var. Siyasetçiler iyi dans mı ediyor? Tango mu, vals mi, yoksa glu glu dansı mı yapıyorlar!







Bakın;



Çetelere örgütlere nokta operasyonlar yapılmış da,



İsrail ortak düşmanmış ta,



Kurumlar istihbarat verecekmiş te,



ABD ile Türkiye ortak çalışacakmış ta,



Süreç operasyon süreciy miş te,



Ekonomi krizden etkilenilmemiş te,



Her yerde yatırımlar yapılmış ta,



Ülke kalkınıyormuş ta,



Yargı belli görüştekilerden arındırılıyormuş ta,



Tutuklananlar gazetecilikten tutuklanmamışlar da,







Ee sonra başarılıyız, muhalefet çarpıtıyor diyorlar!







İnanacağız mı?



Oysa; ülke, pazarlanıyor. Yer altı ve yerüstü kaynaklarını yabancılara devretmeden başka bir icraat var mı?



Ülkenin istihbaratı, güvenliği, yargısal mekanizması ABD’nin fiilen kontrolünde yürüyor.







Kim diyor bunları? Kim derse desin, deniliyor ya!



Sorular çok ama cevaplar var mı, o da yok.







Bakın, o devletin zirvesinde aynı zamanda başkomutan. Ordu mensupları tutuklu, terörist diye suçlanıyorlar, hergün yeni bir ithamla karşı karşıya ama kendisinden ses seda yok. O köşkün yenilenmesiyle meşgul. Kendi ülkesinin gazetecileri tutuklu, gazeteciler sokakta, ama o, şovalye nişanını taşıdığı ülkenin İngiltere’nin gazetecisini kurtarmakla meşgul. Devleti eleştiren, leke süren kim varsa makamlara atamakla meşgul.







Bu süre içinde neler oldu neler!



Türkiye’nin geldiği noktayı ve aldığı kararları ABD planlamaları doğrultusunda şekillendiğini bazıları neden kabul etmiyor acaba! ABD ile işbirliği yapma zorunluluğu vardır, diyorlar.







Evet niye zorunluluğu var acaba? Gizli anlaşmalara atılan imzalardan dolayı mı?



Krizi yönetme yöntemi nedir kimse bunu sorgulayabiliyor mu?







Dostlarımız yanımızda yer almalı diyorlar. Kime önce eli kanlı ABD başkanlarına! Şimdi siz bunların kimliği ne diyebilir misiniz? Irak’ta bir milyondan fazla insan öldüren, milyonlarca yaralıya, mülteciye hayatı cehenneme çevirenlerden dost olur mu?







Övgülerin ne anlama geldiğini de siz yorumlayın!.



Pakistan'da ikinci darbeyi yapan, protestolara sert müdahale eden, 48 saatte 3 bin 500 kişi gözaltına alan Müşerref, batı tarafından destekleniyordu. ABD li yetkililer, ona övgü düzüyordu. Sonra o gitti. Yerine tam emireri olanı seçim görüntüsü altında başa getirdiler. Şimdi Pakistan’ın heryerine istediği gibi operasyon yapabiliyor..







Saddam’da çok övülmüştü ABD ve Avrupalılarca güçlendirildi. İran’a saldırtıldı. Yüzbinlerce ölüme neden oldu. Ya sonra! Senin işin bitti dediler, çekil dediler. Çekilmeyince ülkesini yaktılar, yıktılar, yağmaladılar ve oğullarıyla birlikte öldürdüler.







Tunus lideri Bin Ali de Mısır lideri Mübarek de kendilerinin adamıydılar. ABD’nin dolayısıyla batı’nın isteğine göre ülkelerini yönetmeleri tatmin etmedi, devirdiler!







Ya şimdi!



Batılılar kendi çıkarlarına hizmet edenleri över. Karşı çıkanları ise cezalandırır. Bu genel kuraldır.







Yani; ABD ve Avrupalıların övdüğü, ödül verdiklerinin akibeti ortada! Ya Türkiye’dekiler için zaman yaklaşıyor mu dersiniz?







Günün Sözü. Övgü aşırı olduğunda dikkatli ol!