Türk Dünyasında Nevruz ve Nevruz geleneği - Prof. Dr. İsa KAYACAN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Türk Dünyasında Nevruz ve Nevruz geleneği - Prof. Dr. İsa KAYACAN
Tarih: 07.03.2011 > Kaç kez okundu? 4469

Paylaş






Türk dünyasında Nevruz’un önemli bir yeri vardır. Başbakanlık, Basın-Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü bol fotoğraflı, İngilizce başta olmak üzere, değişik dillerle anlatılan, “Nevruz (Newroz) In The Turkic World and The Nevruz Tradition” adlı bir kitap, bilgiler bütünü yayınladı. Burada, Nevruzla ilgili geniş bilgiler yer alıyor. Şimdi bu kitaptan Dr. Ali Abbas Çınar imzalı yazıdan bazı bilgiler nakledelim:



Nevruz; Yenigün, yeni yıl anlamına gelmektedir. Eski Türk inanışlarında, yeni yılda, yenilik, canlılık, dirilik olacağına tabiatın canlanacağına, insanın da yeni bir ruha kavuşacağına inanılırdı.



Nevruz her yönüyle, iyiyi, doğruyu, güzeli, mutluluğu sembolize eder. Yeni yılın başlangıcı, eski Türk takviminde 21 Mart tarihine rastlar, karşılar. Bu tarih yılbaşı olarak kutlanmaktadır.



Bu tarihte gece ile gündüz eşit hale gelmektedir. Mitolojik veriler dışında, tarihi olarak da Nevruz’un Türkler arasında, çok eski tarihlerden beri kutlanmakta olduğu elde edilen bilgiler arasında yer almaktadır.



Buna göre 21 Mart tarihinde Selçuklu hükümdarları tahta çıkmakta, bayramı halkla birlikte kutlamaktadırlar. Eski İran takvimine göre de 21 Mart yılbaşı olarak kutlanmaktadır. Eski kutlama ve yılbaşı törenlerinin pek çoğu günümüz Türk Dünyasında da yaşamaktadır, yaşatılmaktadır.



Türk Cumhuriyetlerinden Azerbaycan, Kazakistan, Türkmenistan, Özbekistan ve Kırgızistan Cumhuriyeti, Bağımsızlıktan sonra halktan gelen talebi değerlendirerek 22 Mart tarihini resmi tatil günü ilan etmişlerdir. Bayram gününün resmi tatil olması da gösterilen önemin veya bu geleneğin toplumsal hayat içindeki yerini ve önemini göstermesi bakımından anlam taşımaktadır.



Kırgızistan ve Özbekistan’da Nevruz’un sembolik bir kahramanı vardır. Bu kahraman “Baba Nevruz”dur. Kazaklar arasındaki inanışa göre, Hızır 21 Mart gecesi gökyüzünden, yeryüzüne inmektedir.



Nevruz, Türk dünyasının hemen her coğrafyasında değişik, fakat birbirine paralel inanç, ritüel ve pratiklerle vardır ve kutlanmakta, çeşitli ritüel ve inançlarla da bezenerek geleneksel olarak yaşamaktadır.



Uygar Türkleri, öteden beri, Nevruz bayramını, bir sanat ve edebiyat bayramı olarak görmektedirler. Tatar Türkçesinde Nevruzda söylenen şiirlere “takmak” adı verilmektedir. Özbekistan’da Nevruz kutlamaları genellikle bir hafta sürer. Nevruz, bahar, gençlik, güzellik, sevinç ve mutluluk bayramı olarak görülür. Nevruz bayramında insanlar arasındaki düşmanlık, kırgınlık ortadan kalkar, dostluk tohumları filizlenir ve kuvvetlenir.



Kazakistan Nevruz bayramında büyük törenler düzenler. Bayramda doğan çocuklara Navrız, Navrızğali, Navrızbek adı verildiği görülür. Kazaklar adına “Nevruz köşesi” denilen ve en az yedi yiyecek türüyle hazırlanan özel bir yemek yapılır. Evlerin duvarlarına veya çeşitli yerlere kil veya cam kaplar atılarak parçalanır. Bununla eskiye ait unsurların yok edildiğine inanılır. Nevruz ateşi yakılarak üzerinden atlanır, bu sırada günahların ve kötülüklerin ateşte yanması dilenir, dua edilir. Eski yılın uğursuzluklarına ve ateşte yok olduğuna, kişinin her türlü kötülükten arındırıldığına inanılır. Sazlar (dombra kopuz) çalınır, Türküler söylenir, atlı sporlar gerçekleştirilir, ata sporlarının pek çoğuna yer verilir.



















Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi’nden: İlköğretim



Okulları Kompozisyon Yarışması Metinleri



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi bünyesindeki eğitim, kültürel faaliyetler, Üniversitenin adını taşıyan, Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’la ilgili etkinlikler bizi sevindiriyor, mutluluğumuzu artırıyor.



Mehmet Akif Ersoy Üniversitesinde 5.yıl anısına gerçekleştirilen etkinlikler sonunda ortaya konulan önemli hizmet yayınları karşımıza çıktı, çıkarıldı.



MAKÜ’nün değerli Rektörü Prof. Gökay Yıldız yönetiminde, öğretim üyeleri, görevlileri ve çalışanlarıyla Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi 2006 yılından bu yana çok büyük mesafeler aldı, başarılara imza attı. Hatta, pek çok Üniversiteyi geride bırakarak alkışlanan başarı tablolarına imza koydu bu üniversitemiz.



Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün katılımlarıyla gerçekleştirilen “12 Mart İstiklal Marşı’nın kabulünün yıldönümü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma etkinliği” nden sonra yayınlanan bir kitap bana ulaştı. Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi 5. yıl anısına yayınlanan kitabın tam adı:



12 Mart İstiklal Marşı’nın Kabulünün Yıldönümü ve Mehmet Akif Ersoy’u Anma Etkinliği-İlköğretim Okulları Kompozisyon Yarışması Metinleri-12 Mart 2010.



Yayına hazırlayanlar: Yrd. Doç.Dr. Şevkiye Kazan Nas, Yrd. Doç.Dr. Nihat Karaer, imzalarıyla karşımıza çıkıyor. İçindekiler bölümüne baktığımızda, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün, Burdur Valisi İbrahim Özçimen’in, MAKÜ Rektörü Prof. Gökay Yıldız’ın açış konuşmalarının metinleri yeralıyor. Sayfaları çevirdiğimizde bir ilginç görüntüyle karşılaşıyoruz: Dereceye giren komposizyonlar, Türkiye’nin değişik illerindeki, ilçelerindeki İlköğretim Okullarının 5,67,8 nci sınıfları öğrencilerinin komposizyon denemeleri karşımıza çıkıyor öncelikle. Bu genel görüntünün içinde farklı bir ayrıntı benzerliği var. O’da şu: Değişik il ve ilçelerdeki, yerleşim birimlerindeki “Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okulları” öğrencileri katılmış, Mehmet Akif Ersoy ve İstiklâl Marşımız konulu yarışmaya. Yani:



Akçağ (Malatya), Kırklareli, Seyitgazi, Kırka (Eskişehir), Adapazarı, Muratpaşa (Antalya), Korkuteli (Antalya), Edremit (Balıkesir), Savaştepe (Balıkesir), Kumluca (Bartın), Bayburt, Bozüyük (Bilecik), Burdur, Çorum, Ergani (Diyarbakır), Tepebaşı (Eskişehir), Isparta, Yalvaç (Isparta), Derik (Mardin), Tarsus (Mersin), Avanos-Kalaba (Nevşehir), Kozaklı (Nevşehir), Fatsa (Ordu), Ünye (Ordu), Şanlıurfa, Silopi (Şırnak), Malkara (Tekirdağ), Reşadiye (Tokat), Trabzon, Yenifakılı (Yozgat), Ereğli (Zonguldak),



Bu yerleşim birimlerimizdeki Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okullarının 5,6,7,8 nci sınıflarında okuyup Mehmet Akif Ersoy konulu kompozisyon yarışmasına katılan öğrencilerimizin, el yazılarıyla kompozisyon metinleri ve bu metinlerin dizilmiş sayfa görüntüleri altında yeralan öğrencilerimizin isimleriyle ilgili sıralamamıza geçelim:



Sema Yiğit, Mehmet Poray, Zeliha Nur Gümüş, Nurdan Yazıcı, Mustafa Kaya, Berfin Büşra Bintaş, Leyli Aybüke Tok, Halil İbrahim Bozdemir, Tuğba Körük, Seda Gürel, Berat Kocabey, Hilal Yeşil, Gizem Öztürk (Burdur) Oğuzhan Arda Yalın, Mehmet Sait Duyu, Esra Irmak, Ayşe Gül Seyhan, Merve Çünürlü, Ahmet Ergin, Ferdi Öztürk, Halil Karasu, Selen Altun, Çağrı Küçük, Hilal Yurt, Hacir Çiçek, Hacera Eren, Dilek Türkyılmaz, Yavuz Selim Akdeniz, Gamze Çat, Gizem Çağal, Şuheda Nur Güler, Gülfidan Esrarı.



Ülke genelindeki Mehmet Akif Ersoy İlköğretim Okullarında okuyup, yarışmaya katılan öğrencilerimizin kompozisyon başlıklarıyla da, İstiklal Marşımız, Mehmet Akif Ersoy kurtuluş savaşı üçlüsünün bütünleştiği, bütünleştirildiği görülüyor. Bunlardan dereceye giren komposizyonlar: 1-Semal Yiğit, Benim Marşım, 2. Mehmet Poray, Seni yaşamak, 3.Zeliha Nur Gümüş, İstiklal Marşı ve Türk Milleti.



Okutman Önder Topdaş ve Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Resim-İş Eğitimi Öğretmenliği Anabilim Dalı 4. Sınıf öğrencilerinin “Resimlerle İstiklal Marşı” konulu resim sergisinden tablo görüntüleri ve altında İstiklal Marşımızın dörtlüklerinin yer alışı sergilenmiş kitabın sonraki sayfalarında. Daha sonraki sayfalarda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün Burdur ziyareti fotoğraf görüntüleri, yerel basında çıkan Abdullah Gül haberlerinin görüntüleri, Burdur gecesi fotoğraf görüntüleri yer almış, ilerleyen sayfalarda efendim…



Rahmetli A.Enver Tunçalp’ın Kerbelâ Destanı







Prof. Dr. İSA KAYACAN



Rahmetli A. Enver Tuncalp ağabeyimizin “Kerbela Destanı” adlı araştırması Zafer S. Tunçalp ve Fikret Özdizlekli’nin hazırlamalarıyla 2010 yılının sonunda 80 sayfayla kitaplaştırıldı.



Zafer S. Tunçalp’ın girişi var bir sayfada. Bir yerinde: “Rahmetli babam emekli Albay Şair-Yazar A. Enver Tunçalp’ın eserlerini ve yazılarını incelerken ‘Kerbela Destanı’ isimli çalışması dikkatimi çekti” diyor. Bu araştırmanın merkezi Ankara’da bulunan Gazeteciler Cemiyetinin 24 Saat adlı gazetesinin 04-22 Aralık 1987 tarihlerinde, bu tarihler arasında yayınlandığını da dipnot olarak düşüyor.



Zafer beyin yakın dostu Fikret Özdizlekli’nin de önsözü var kitabın ilk sayfalarından birinde. Özdizlekli önsözünün bir yerinde; “Değerli ağabeyim Zafer Tunçalp’ın aklına ben geldiğim için gururlandım ve hiç düşünmeden bu zor işi üstlendim. Ve galiba başardık” şeklinde devam ediliyor.



Özcelikle Zafer S. Tunçalp’i, sonrada Fikret Özdizlekli’yi kutluyorum, kadirbilirlikleri ve vefaları için. Rahmetli A. Enver Tunçalp ağabeyimizi en yakın tanıyanlardan biri olarak böyle bir tablo karşısında gururlandığımı, duygulandığımı ifade etmeliyim. Tebrikler genç adamlar, dinamik insanlar.



Kitabın içindekiler sayfasına baktığımızda bazı başlıklarla (daha doğrusu pek çok başlıkla) karşılaşıyoruz. Bunlardan bazıları: Kerbela Destanı, Plan, Ali’nin rüyası, Ali’nin şehadeti, Hasan’ın hilafeti, Hazreti Hasan’ın ölümü, Hazreti Hüseyin konuşuyor, Kerbela vd.



Dokuzuncu sayfada başlayan şiirsel anlatımın başlığı: Kerbela Destanı.



Buradan aldıklarımızdan:







İslâm tarihinde hüzündür halâ,



Tüyleri Ürperten olay Kerbelâ.



Şehid edilmişti Küfe’de Ali,



Büyük teessüre düştü ahali.



*



Nice nurlu yüzler sarardı soldu,



Kerbela’nın başı bu olay oldu.







A.Enver Tunçalp:



1913 yılında Preveze’de doğdu. Ordu’dan Tank Albayı olarak 1960 yılında emekli oldu. 1937, 1938 yıllarındaki manevralarda Atatürk imzalı üç Manevra Hatıra Madalyasıyla taltif edildi. Haması ve ahlaki şiirleriyle tanıdığımız A. Enver Tunçalp 1992 yılında 41 ayrı kitap bırakarak vefatla aramızdan ayrıldı.







Onur Belgesi:



Kültür Çağlayanı Başkent Şairler ve Yazarlar Buluşması (Onur Belgesi):



Türk edebiyatına ve şiirine yaptıkları onur verici katkı ve hizmetlerden dolayı; Sayın İsa Kayacan’a “1. Başkent Şairler ve Yazarlar Buluşması “ vesilesiyle, Kültür Çağlayanı Dergisi adına bu belge sunulmuştur. (18 Aralık 2010, Hayrettin İvgin, Kültür Çağlayanı Dergisi Sahibi-Ankara)



















TRT Sanatçısı Burdurlu



Ahmet Hatipoğlu



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Burdur’un Saz ve Söz Ustaları adlı birinci kitabımın yayımından (2005) sonra, bu kitap da yer alması gerekenlerin eksiklikleri bir bir hissedilmeye başlandı. Bu eksikliklerden biri de Ahmet Hatipoğlu hocamızdı.



Ahmet Hatipoğlu: “Burdurlu Hatib hoca” namıyla bilinen din bilginlerimizden “Hacı Mehmet Hatiboğlu” ile Edibe hanımın çocukları olarak, ağabeyleri Hasan ve Hüseyin’den sonra ilahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Hatipoğlu’nun ikizi olarak 1933 yılında Burdur da dünyaya geldi.



İlk, Orta tahsilini, Burdur, İzmir ve Antalya’da tamamlayan, 1955 yılında ses sanatçılığı sınavını kazanarak Ankara Radyosu’nda kadrolu olarak çalışmaya başlayan, yüksek öğrenimini sürdürerek, AÜ Hukuk Fakültesi’nden 1961 yılında mezun olan, askerlik göreviyle Avukatlık stajının bitiminden sonra tekrar Ankara Radyosu’na dönen Ahmet Hatipoğlu, imtihanlarını vererek Tanbur sanatçısı, Ses yönetmeni (tonmayster) ve Kudüm sanatçısı oldu.



Sonraki yıllarda; Türk Musikisi Müdürlüğü yaptı. Hocalık, Denetleme, Araştırma ve İnceleme, Repertuar gibi çeşitli sanat kurulu uzman üyeliklerinde bulundu, SÜ Devlet Konservatuarında dört yıla yakın hocalık görevini sürdürdü.



Elli yılı aşkın sanat hayatında sayısız dini ve din dışı Türk Musikisi eserine icra özelliği kazandırarak bu eserleri repertuarımıza katmış ve pek çoğunu bizzat sesi ve sazıyla ya da şefliğini yaptığı Klâsik Koro ve Tasavvuf Musikisi Korosu ile yurt içi ve yurt dışında verdiği konserlerle tanıtan Ahmet Hatipoğlu, üzerinde yıllarca çalıştığı Kutb-i Nâyi Osman Dede’nin (1652-1730) büyük eseri “Miraciye”nin tamamını (2 saate yakın) ilk defa TRT’nin katkısıyla “Kubbealtı Akademisi Kültür ve Sanat Vakfı” adına Ankara Radyosu Tasavvuf Korosuyla birlikte banda okuyarak tanıtılmasını sağladı.



TBMM Kültür Sanat ve Yayın Kurulu tarafından hazırlanan “Tarih İçerisinde Türk Musikisi” albümünde (1995) yeralan “Klasik Türk Musikisi” ve “Türk Tasavvuf Musikisi”CD’leri ile Başbakanlık ve TRT işbirliği ile 2000 yılında çıkartılan “Türk Tasavvuf Musikisinden seçmeler” CD’sini hazırlayıp şefliğini yaptı.



Dini ve dindışı formlarda pek çok bestesi bulunan, geliştirdiği “Yeni ve büyük formlar”da yazdığı eserlerle özellikle dini musikimize seçkin eserler kazandıran Hatipoğlu, tamamen yeni bir anlayış ürünü olan ve sayıları ondördü aşkın eseriyle bu alanda önemli hizmetlerin yerine getiricisi olarak, musiki tarihimizdeki yerini aldı.



Türk musikisi eğitimine yönelik;, Türk Musikisi Prozodisi (Ankara, TRT 1998), Türk Musikisi Solfej ve Nazariyatı (Ankara, Dağarcık Yayınları 1980), Besteleriyle Yunus Emre İlâhileri (Ankara, TDVY 1993) adlı kitapları yayınlanan, yayına hazır kitap hazırlıkları ve Hatıralarının da yeralacağı öteki kitap yayınlarının hazırlıklarını sürdüren değişik kuruluşlarca verilen pek çok ödülü bulunan Ahmet Hatipoğlu, 2009 yılında “TBMM Üstün Hizmet Ödülü” aldı. 1960’lı yıllarda başlattığı Dini Musikisi Tanıtım yayımları, 1978 yılında kurmuş olduğu resmi vasıflı koro ile devam etmiş, bugün Ankara Radyosu Türk Tasavvuf Musikisi Korosu adıyla bu alandaki çalışmalar sürdürülmektedir.



1998 yılında emekli olan, halen korosunun şefliğini yapan TRT Tasavvuf Musikisi Repertuar Kurulu üyeliğini sürdüren (2011) Ahmet Hatipoğlu, Ankara’da yaşıyor.















Dr. Şemsettin Küzeci’den: Solmayan Papatyalar



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Dr. Şemsettin Küzeci, birbiri ardına yayınladığı, özellikle Irak-Kerkük çıkışlı, Türkmenler çıkışlı kitaplarıyla dikkat çekmeye devam ediyor.



Dr. Şemsettin Küzeci’nin masamda yeni bir kitabı daha var. Adı: Solmayan Papatyalar. 168 sayfayla okurlarının karşısına çıkan, çıkarılan kitap “Türkmeneli Kadın Şairleri Antolojisi” olarak görülüyor.



Merkezi Kerkük’te bulunan Işık Edebiyatçılar Grubu yayınlarının birincisi olan antolojinin ilk iki sayfası, Dr. Şemsettin Küzeci’nin biyografisi ve yayınlanmış eserlerinin alt alta sıralanmasıyla tamamlanmış.



Dr. Şemsettin Küzeci’nin 18 ayrı kitabının yayınlandığını, Gazeteci, şair, araştırmacı ve yazar kimliğiyle önemli eserlerin altına imza attığını görüyor, seviniyor, gururlanıyoruz.



Antoloji’nin sunuş yazısı Işık Edebiyatçılar Gurubu Başkanı Sami Yusuf Tütüncü’ye ait. Bir yerinde, “Kitapta yer alan birbirinden değerli kadın şairlerimiz çağdaş Irak Türkmen edebiyatının birer temsilcisi olarak, edebiyat sahasında parlak yıldız niteliğindedirler” diyor.



Dr. Şemsettin Küzeci imzasıyla sekiz sayfalık “Solmayan Papatyalar” başlığıyla genel bir değerlendirme yapılmış. Bir yerinde, “2007 yılında çalışmasına başladığım Türk Dünyası Kadın Şairleri “Antolojisi kitabının araştırması aşamasında ortaya çıkan ani düşüncelerden biri de Irak Türkmen Kadın Şairleri’ni Solmayan Papatyalar adı altında yayınlamak oldu” denişi dikkat çeken bir değerlendirme olarak görülüyor.



Geleceğinden ümitli olduğum ve çalışmalarını izlemek gayreti içinde bulunduğum, kitabın dizgi-nizampaj ve kapak tasarımını yapan kızımız Aybeniz Küzeci’yi kutlayarak, bu “Solmayan Papatyalar” kimlermiş, isimleriyle ilgili bir sıralama yapalım içimdekiler bölümünden yararlanarak:



Suphiye Halil Zeki, Nesrin Erbil, Şekibe Vendavi, Firyal İzzet Mehmet Ketene, Remziye Meyyas, Kadriye Ziya, Pakize Süleyman, Münevver Molla Hassun, Safiye Bayraktar, Siham Abdülmecit Zengi, Selma Abla, Firdevs Kerküklü, Gülser Kerküklü, Sakine Mehdi Kazancı, Ayhan Haceroğlu, Fatma Selbi, Basire Ekber Tisinli, Gülşen Şekerci, Ayhan Reşit Orankay, Gülzar Bayatlı, Güler Koryalı, Selda Hürmüzlü, Zeynep Küzeci, İpek Neşet Demirci, Aybeniz Küzeci.



Şairelerin fotoğrafları, isimleri, doğum yeri ve yılları, biyografileri ortalama 3-4 şiirleri sayfalara aktarılmış. Fotoğraflarının altına, şiirlerinden seçilen önemli mısralar yerleştirilmiş. Sayfa 164’e bakalım ve Aybeniz Küzeci’nin “Bayrağım” adlı şiirinden bir dörtlük aktaralım:



Albayrağım sen,



Şehitlerin örtüsü,



Toprakların süsü,



Kahramanların püssüsün.







GÜNÜN HABERLERİ:



1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)











Burdur Suna Uzal İlköğretim Okulu Gazetesinin



2. sayısında 6.sınıf öğrencileri var.



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Burdur ilimiz merkezinde faaliyet gösteren Suna Uzal İlköğretim Okulu’nun 6. sınıf öğrencilerinin şiir ve denemelerinin bir araya getirildiği, normal-büyük boy dört sayfalık Suna Uzal İlköğretim Okulu yönetimince yayınlanan Okul Gazetesinin 2 nci sayısı bana ulaştı. Okul Müdürü Ahmet Ali Küçük sunuşunun-başyazısının bir yerinde; “Eğitimde amaç; kendini bilen, kendine güvenen, ne istediğini, ne yaptığını bilen, disiplin ve sorumluluk sahibi bireyler yetiştirmektedir” diyor ve hatırlatmada bulunuyor.



Suna Uzal İlköğretim Okulu’nun 6 ncı sınıf öğrencilerinin A,B,D,C sınıfları öğrencilerinin fotoğrafları, şiir ve mini denemeleri bunların altına imza atan öğrencilerimiz:



Şiirlerin imza sahipleri: Ayşenur Bilgiç, Gülsema Salman, Hilal Taşel, Nilay Acar, Onurcan Dinçer, Salih Bağ, Şeyma Korkmaz, Meltem İrem Ünal, Hamza Kırboğa Zinet Yaren Candan, Esra Aktaş, Seval Gül Beçinli, Duygu Ay, Ekrem Yıldırım, Gülsüm Gamze Pektaş



Denemelerin imza sahipleri: Durmuş Dinler, Melike Tekin, Şeyma Nur Davaz, Hatice Gümüşay, Selime Kandabaş, Zehranur Eryılmaz, Elif Aynur, Figen Çetiner, Seher Zeynep Özcan, Şefika Baranlı, Berat İnci, Reyyan Kaplan, Zişan Kaplan, Bilge Durmazer.



Öğrencileriyle görüşme, sohbet etme fırsatı bulduğum Suna Uzal İlköğretim Okulu, yöneticileri ve çalışanlarıyla, bir “kültür deposu” oluşturmuşlar. Düşünün bir kere, sadece 6 ncı sınıf öğrencilerinin şiir ve mini denemeleri, büyük boy bir gazetenin dört sayfasının tamamını doldurmuş. Maşallah. Yarın bu mini isimlerin, imzaların arasından belki ülkemizin önde gelen şair ve yazarları çıkacak, sanat ve edebiyatımıza hizmet edeceklerdir



Yazılarıyla, gazete sayfa ve sütunlarından seslenen; Okul Müdürü: Ahmet Ali Küçük başta olmak üzere; Öğretmenler, Orhan Altın, Gülnihal Sarıdaş, Hakan Aktürk, Şengül Kurnaz, İsmail Özgül, Barış Özer hocalarımızı kutluyorum efendim.



ANKARA’DAN MEKTUP



Sayın: İsa Kayacan: Umarım beni tanımışsınızdır. Ben Beyza Civelek yani Sevgi Civelek’in yeğeniyim. Siz bana sen şiir, kitap özeti, masal, anı yaz ve halana ver halan da bana versin ben yazılarını düzenleyip halana veririm halan da yazar demiştiniz. O yüzden bende size söz verdim ve sözümü de tuttum. Şiir yazdım masal yazdım ve kitap özetide yazdım. İnşallah sözümü tuttuğum için sevinmişsinizdir.



Benim yazdıklarımı gazete de yayınladığınız için size çok teşekkür ederim. Bunu yaptığınız için yani sözünüzü tuttuğunuz için çok mutlu oldum .



Dünde ablamın yazdığı masalı yayınlamışsınız. Ablamınkini de yayınladığınız için ablamın adınada çok teşekkür ederim. Size söz verdiğim için yine yazmaya devam edicem . Benim arkadaşlarımda ESRA adlı bir arkadaşım var da o da kitap özeti falan yazmış onlarıda halama vericem onunkinide yayınlarsınız umarım. Çünkü yayınlanmasını çok istiyordu o yüzden bende çok istediği için ona söz verdim tamam ben İSA AMCAYA söylerim o da inşallah yayınlar dedim . O da inşallah yayınlar deyip çok mutlu bir şekilde evine gitti . Eğer arkadaşımın yazısını da yazarsanız hem beni hemde arkadaşım ESRA YI çok mutlu edersiniz . (Beyza Civelek, Şinasi İÖO 3-C Sınıfı, 17.02.2011, Ankara)















Hayrettin İvgin’in duygu zenginliği



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Prof. Dr. Hayrettin İvgin arkadaşımız şiirleriyle dikkat çekmeye devam ediyor. Duygu zenginliği içindeki Hayrettin hocanın şiirlerinden seçtiklerimiz var bugün gündemimizde. “Öl deseydin” başlıklı şiir yedi dörtlükten oluşuyor. Üç ayrı dörtlüğü bu şiirin:







ÖL DESEYDİN (Hayrettin İVGİN)



Bırakıp da gitmek niye



Gel deseydin gelmez miydim.



Kaşlar çatış kızmak niye



Gül deseydin gülmez miydim.



*



Terk etme beni gül yüzlüm



Şeker dillim tatlı sözlüm



Gözyaşlarını kara gözlüm



Sil deseydin silmez miydim.



*



Bu yaptığın vefasızlık



Ömrümüz hep safasızlık



Benimki de kafasızlık



Kal deseydin kalmaz mıydım.







Hayrettin İvgin hocaya yazılan şiirler var. Bu şiirlerin imza sahipleri genelde halk ozanlarımız. Karslı Aşık Hasreti’nin Hayrettin İvgin’e ithaf ettiği “Duydun mu?” adlı, başlıklı şiiri 9 dörtlükten oluşuyor. Bu şiirin üç ayrı dörtlüğü efendim:







DUYDUN MU? (Karslı Aşık Hasreti)



Hocam bilmem sen de farkında mısın



Bize yeni çağrı geldi duydun mu?



Tüm ozanlar kabul etti n’eylesin



Boyun eğdi teslim oldu duydun mu?.



*



Diklendi şerzade daşa ok attı



Kırdı dörktü yeri yerden oynattı



Erzurumlu gelin türküsü bitti



Reyhani’yi iki böldü duydun mu?.



*



Beyaz bostan aldı Aşık Ruhani



Lebdeğmezi yuttu Ali Rahmani



Çırpındı döğündü Mevlüt İhsani



Elinde bir tava kaldı duydun mu?







GÜNÜN HABERLERİ:



1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)







Mısraların içinden



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Şiirlerin mısraları arasındaki gezintilerimiz. Bu gezintilerin sonunda dikkatimizde takılı kalanlar, mısralar. Şiirlerin imza sahipleri. Cemal Çalışkan ve Osman Karaarslan mısraları bunlar efendim:



Ankara’da yaşayan, Anayurt Gazetesi yazarları arasında yeralan Cemal Çalışkan hocanın, 12 dörtlükten meydana gelen “Köyün dağları” adlı şiirinden üç ayrı dörtlük almak istiyoruz:



KÖYÜN DAĞLARI (Cemal Çalışkan)



Ormanları görürsem, neşe açar içim,



Gözün, gönlün seyran ettiği orman,



Usanmaz bakanım, orman, yeşil çam,



Uzaktan güzel görünür, köyün dağları.



*



Sincaplar hızla kaçışır, önümde durmaz,



Kuşlar yoldaş, başucumda ötmeden durmaz,



Nankör insan, bir candır, kendini bilmez,



Uzaktan güzel görünür, köyün dağları.



*



Orman yağdırır köyüme, verimli yağmur,



Yaşayan fark eder, orman; yeşil çevredir,



Orman berekettir, canlıya bir nimettir,



Uzaktan güzel görünür, köyün dağları.







Orman Karaarslan Kütahya ilimizin Simav ilçesinden sesleniyor. “Naz diyorsun sen” adlı, başlıklı şiiri var Osman hocanın. Beş ayrı dörtlükten meydana gelen bu şiirin tamamı efendim:



NAZ DİYORSUN SEN (Osman Karaarslan)



Yüzüme baksan da anlamıyorsun



Akan gözyaşıma toz diyorsun sen



Aramızda nice yollar, dağlar var



Çaresizliğime naz diyorsun sen.



*



Vuslatın adını bile anmadın



Felek bile bıktı sen usanmadın



Benim kadar bir an bile yanmadın



Alevime bakıp az diyorsun sen.



*



Sırat köprüsünde saça benzettin



İbrahim’e inen koça benzettin



İsa gibi mazlum haça benzettin



Yaptığına bir de farz diyorsun sen.



*



Ne ceza verilir böyle bir suça



Dinmiyor gözyaşım gündüz ve gece



Diyorsun ki bana hayat bilmece



Çözemedim haydi çöz diyorsun sen.



*



Seni bekliyor bak hasret yarası



Benim için ölüm senden sonrası



Bu onulmaz derdin yalnız çaresi



Utanmadan bir de tuz diyorsun sen.



Birsel Oğuz’dan: Güneşi görebilmek



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Birsel Oğuz, emekli öğretmenlerimizden. Dünyası güneş ışıkları kadar aydınlık. Aydın ilimiz merkezinde yayınlanan “Yeni Kıroba” Gazetesinde yayınladığı makalelerini kitaplaştıran Birsel Oğuz, çok önemli bir görevin yerine getiricisi olmuş. Tebriklerimi sunuyorum.



Birsen Oğuz hanım, öz dayısı, eğitimci, Aydın eski Milletvekili M. Kemal Yılmaz ve manevi dayısı, eğitimci-araştırmacı Salim Savcı hocalardan söz ediyor. Takdirlerimle, karşılarında saygıyla eğildiğim bu iki isimle, Birsel Oğuz hocanın referans ciddiyetini de görüyor, mutlulukla karşılıyorum efendim.



Birsel Oğuz ismini, Salim Savcı hocanın “Atatürk’e Göre” adlı kitabındaki alıntılar aracılığıyla tanımıştım. Sonra, Salim Savcı hocanın, Birsel Oğuz imzalı “Güneşi Görebilmek” adlı kitabından yaptığı alıntılardan hareketle “Atatürk ve Ağaçlar” adlı alıntı, kaynaklı yazımı yayınlamış, Salim hocaya göndermiştim. Salim hocada Birsel Oğuz hanıma göndermiş. Birsel Oğuz hanımın “286 sayfalık “Güneşi Görebilmek” adlı kitabı 2011’in ilk günlerinde imzalı olarak bana geldi. Şimdi bu kitabın sayfalarına dönmek istiyorum:



Mustafa Kemal Yılmaz hocanın bir sunuşu var kitabın iki sayfasında yeralan. M. Kemal Yılmaz hoca sunuşunun bir yerinde: “Kitabın bir bölümü yakın tarihimize ve sevgili Atatürk’ümüze ayrılmıştır. Tarihimizi gereği gibi bildiğimizi söyleyemeyiz” diyor ve çok doğru söylüyor.



Birsel Oğuz gibi, Cumhuriyet öğretmenlerinin araştırmalarına, yayınlarına ihtiyacımız var.



“Güneşi Görebilmek” adlı kitabın içinde yer alanlardan:



-Seni özlüyoruz, Büyüklük odur ki, Halâ yaşayabilen Dünyadaki tek lider: Atatürk, Sanat ve Atatürk, Kurtuluş savaşında Türk kadınları, Anılarda Atatürk, Ulusal değerlerimiz, Milli Mücadelede Söke cephesi, Duygulu ve evrensel insan Atatürk, Bir çevre sevdalısı, Bir öykü: Küçük bir müdahale vd.



Birsel Oğuz’un anlatım dili, yazma, sayfalara aktarma, toparlama, okuyucuyla buluşma dili sade, anlaşılır. Gelecek kuşaklara ulaşma şansı büyük O’nun anlatımlarının.



Arka sayfalarda 279 da başlayan, Birsel Oğuz hocanın “Yaşam sizi beklemez” adlı kitabıyla ilgili yazılanlar, yazanlar metin ve imzalar olarak sayfalara aktarılmış.



Aydın ilimiz merkezinden seslenen bir cumhuriyet öğretmeni olarak devletimizin kurucusu yüce Atatürk’e karşı borcunu ödeme gayreti içinde olan Birsel Oğuz hocanın, başarılı çalışmalarının, yayınlarının devamını diliyorum efendim.







GÜNÜN HABERLERİ:







1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)



























Durkadın Karagöl’den: Dağlar Kızı







Prof. Dr. İSA KAYACAN







Durkadın Karagöl, Ankara’dan seslenen şairelerimizden biri. Yayınladıkları kitaplarıyla dikkat çekmeye başladı.



128 sayfalık şiir kitabı “Dağlar Kızı” geleli epey oldu. Sayfalarında gezme fırsatını yenilerde bulabildim.



Kitap “Benliğimi alamazsın” adlı şiirle başlıyor.



Durkadın hanım, şiir dünyamızda, sanat ve edebiyat dünyamızda yürümeye başlayınca, kaleminin giderek güçlendiğini görmekteyiz.



“Dağlar Kızı” adlı şiir, kitabın adı olan şiir 8 nci sayfadan bize sesleniyor. Buradan iki dörtlük:







Sordum adını söylemez,



Özgün eser dağlar kızı,



Onbeşinde aya benzer,



Ürkek bakar dağlar kızı.



*



Selvi boylu zalim kızı,



Kurban diyor nedir sızı?,



Pas vermiyor doğru izi,



Hep böyle kal dağlar kızı..







Yakılan ışıklar, sevginin gerekliliği, küçük damlacıkların toprak üzerine düşerken çıkardığı sesler, Durkadın Karagöl’ün gündeminde yer alırlar. İkinci adı “Kurban Teyze” olan Durkadın Karagöl’ün “Kurban Teyze Şakıyor” adlı şiiri kitabın 48 nci sayfasında bizimle selamlaşıyor bu kez. Buradan aldığımız bir dörtlük efendim.







Ekenler oturmuş hara bakıyor,



Etrafında kırklar nura okuyor,



Şah Hüseyin diyen özlem çekiyor,



Kurban Teyze bülbül olmuş şakıyor.







BERRAK TÜRKÇEM







Berrak akan Türkçemle,



Engelleri aşarım,



Sanmayın ki körüm,



Her engelden aşarım.







GÜNÜN HABERLERİ:







1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)











Şehir Dergisi



Prof. Dr. İSA KAYACAN







Zonguldak ilimizin Devrek ilçesinde aylık yayınlanan kültür ve sanat dergisi “Şehir”in 61 nci sayısı masamda. Sayfalarında gezmek istiyorum efendim:



Şehir dergisinin sahibi: Naci Tığ, Genel Yayın yönetmeni: İbrahim Tığ. Yazışma: Bölge Haber Gazetesi Devrek-Zonguldak.



Kapakta 7 nci yıla girişleriyle ilgili genel bir değerlendirme-yorum yapılmış. Ahmet Özer’in “Rüştü Onur: Hep 22 yaşın güzelliğinde” başlığı altındaki yazdıkları yeralıyor. (İkinci sayfada fotoğraf zenginliğiyle sürüyor).



-Lavanta kokulu yolcu (Ahmet Günbaş),



-Türküledim gözlerimi bir Eylül uykusunda (şiir-Ferhad Gülsün),



-M. Naci Kocabıyık’ın Öner Yağcı ile söyleşisi var,



-Rüştü Onur’la anılara gitmek (Leyla Şahin)



-Esen Yel’e mektuplar (3-Hakkı Avan),



-1940 kuşağı şairleri ve Rüştü Onur (Hüseyin Haydar), şeklinde devam eden değişik isim ve imzaların görüldüğü sayfalar. Erhan Tığlı’nın “Yeni bir dünya” başlıklı şiiri 21 nci sayfada karşımıza çıkıyor. Bu şiirden:







Yeni bir dünya yaptım anneciğim,



Çarşıdan alıverdiğin boyalı kalemlerle,



Kırmızıyı koymadım dünyamın içine,



Kan rengini andırıyor diye,



Vuruşan, savaşan amcaları, ağabeyleri de..







Aynı sayfada, yani 21 nci sayfadaki şiirlerden biri de Rezzan Erton imzasının taşıyıcısı. Bu şiirden aldıklarımız:







Balkonumda uçuşan,



Bir dal beyaz güldün,



Belki de begonvil,



Unuttum adını.



*



Avuçlarımda dikeninin,



Kapanmayan yarası,



Acısı geçti.



*



Nedenini bile unuttum,



Unuttum neyi unuttuğumu..











GÜNÜN HABERLERİ:







1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)











12 imzadan: Vatan kokusu



Prof. Dr. İSA KAYACAN



İzmir’den seslenen Mehmet Güven’in gönderdiği bir kitap, ortak kitap…



Adı: Vatan Kokusu…



Ankara’da Yıldızlar Yayıncılık Ltd. Şti.’nde basılmış. 160 sayfayla şekillenmiş kitap içinde şiirleri yeralanların isim olarak, imza olarak sıralanışları şöyle:



Adnan Sivri, Atiye Danış, Erhan Özdemir, Gülten Tellioğlu, Mehmet Güven, Muharrem Karaoğlan, Nuri Gökgöz, Orhan Doğan, İhsan Polat, İsmet Can, Serap Demirtürk Özaltun, Yılmaz Çelik.



Önsöz Yılmaz Çelik, Sonsöz Yavuz Doğan imzalarının taşıyıcısı. Yılmaz Çelik önsözünün bir yerinde; “Bizler 12 yazar – şair arkadaşımızla vatan sevgisini anlatıp, yarınlara bir eser bırakmayı hedefledik” diyor.



Yer yer nesir türüyle, yer yer (çoğunlukla) şiir türüyle anlatılmış vatan kokusu, vatan sevgisi.



İlk isim, ilk imza Adnan Sirvi. “Vatanı için ölmeyenin namusu olmaz” diyor Adnan Sirvi. “Türk’üm-Türkçem” adlı, başlıklı uzunca bir şiiriyle (bunun dışında da şiirleri var) dikkat çekiyor Adnan Sivri’nin. Bu şiirden







Yürekteki hece, söze dizildi,



Geçmişi dilimde, eyledim vaki,



İmbiğimden damla damla süzüldü,



Onunla var oldum, asırlardır baki.







İsimler, imzalar, yakışıklı fotoğrafları, biyografileri, vatan için anlatımları. Bu anlatımlarda genelde şiirli duygu aktarımı seçilmiş. Sayfa 83’de Mehmet Güven çıkıyor karşımıza. “Yorgun düşmüş şiir ve şair” başlıklı anlatımından sonra şiirleriyle okurlarının karşısına çıkıyor. “Türkiye’me sevdalıyım” adlı, başlıklı şiiri dikkat çekiyor 86 ncı ve 87 nci sayfalarda. Bu şiirden iki dörtlük:







Allı güllü, duvağımsın,



Motif motif, yumağımsın,



Pir Sultansın, Mevlâna’sın,



Türkiye’me sevdalıyım.



*



Yunus Emre Köroğlu’yum,



Ezgisi türkü doluyum,



Hem Urfa’yım, hem Bolu’yum,



Türkiye’me sevdalıyım..







GÜNÜN HABERLERİ:







1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)















Yusuf Ziya Çubukçu’dan:



Düşsel esintiler



Prof. Dr. İSA KAYACAN







Kitaplar yayınladıklarında, imza sahipleriyle birlikte, hatta imza sahipleri önce, kitaplar sonra değerlendirilir.



Yusuf Ziya Çubukçu’nun “Düşsel Esintiler” adlı 56 sayfalık şiir kitabı, merkezi Ankara’da bulunan Karınca Ajans yayınları arasında Ağustos 2010’da günyüzü görmüş. Bir sunum var SÖ imzalı. Bu sunumun bir yerinde:



“Yusuf Ziya Çubukçu, ezilen, yoksulluk ve yoksunluk içindeki insanlardan kendi vicdanında uyandırdığı ‘sızı’ ve ‘acı’ları düz yazının kolaylığına kaçmadan, şiirselliğe dönüştürerek dile getirme ustalığını göstermiştir” deniyor.



Kitabın ilk şiiri “Özlenen dost” adıyla okurların karşısına çıkmış, çıkarılmış. Sonraki şiirler de olduğu gibi, kitap içindeki şiirler serbest tarzdaki, türdeki şiirlerden oluşmakta, oluşturulmakta.



İlk şiirin “özlenen dost”un mısralarından bazılarını aşağıya alalım, nakledelim efendim:



Tek başına yaşayan,



Esenlikten yoksun,



Yalnızlıktan bıkkın,



Kesmesiz kalan bir insan,



Salıvermiş kendini boşluğa,



Kapılarak yılgınlığa,



Gereksinme duyar gerçek dostluğa..







Yusuf Ziya Çubukçu, samimi duyguların, bu duygulardan oluşan mısraların, şiirlerin imza sahibi olarak, toplum içinde olup-bitenlere karşı çok duyarlı ve dikkatlidir. Durdu’nun öfkesinden sözeder, karlar arasında yolculuk yapar, azgınlara öğüt-öğütler verir. Arkasından bir bürokratın paylanışını anlatır mısralarıyla. Bu şiir “Bir bürokratın paylanışı “34 ncü sayfada karşımıza çıkar ve şöyle söze başlar şairimiz…







Bir bürokratı Vali azarlarken gözledim,



Olayı görsel medyada izledim,



Hiddeti söylevde sanat sayanı düşledim,



Her iki davranış için özdeş dedim,



Paylamayı hukukla bağdaşır görmedim,



Duygulandım hoşgörüyü özledim..







GÜNÜN HABERLERİ:







1. Bayburt Pastası Gazetesi 5144. cü sayısıyla 59. cu yayın yılına merhaba dedi.



2. Teşekkür: Prof. Dr. Sayın İsa Kayacan; Şahsınıza ait değerli kitapları Üniversitemiz Merkez Kütüphanesine bağışlayarak, bu eserlerin gelecek nesillerle buluşmasını sağladığınız için teşekkür eder, saygılarımı sunarım. (Prof. Gökay Yıldız, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü, 22.02.2011, Burdur)



















Burdur’dan Mehmet Atasever



Prof. Dr. İSA KAYACAN



Burdur çıkışlı haberler, isimlerin biyografileri önceliğimde yeralmaya devam ediyor. Mehmet Atasever Burdur’un bilinen ve sevilen isim ve imzalarından. Önce biyografisiyle ilgili birkaç cümle, arkasından bendenizle ilgili yazdığı iki şiir efendim:



Mehmet Atasever: 1933 yılında, Burdur’un Ağlasun ilçesi Mamak köyünde doğdu. İlköğretimini köyünde tamamladı. Çiftci bir ailenin çocuğu olan, çeşitli işkollarında çalışan, en son bir un fabrikasında görev yapan, hedefinde ticaret yapmak düşüncesi yeralan, seyyar mutfak eşyası satmakla işe başlayan Mehmet Atasever, 1971 depreminden sonra bir mağaza kiralayıp sabit çalışmaya başladı.



Kısa sürede ticari hayatta tanınan ve güvenilen bir firma sahibi olan, dayanıklı tüketim malları, beyaz eşya, elektronik ve mobilya alanında çalışmalarını sürdüren, pek çok vakıf ve derneğin üyesi ve yöneticisi olan Mehmet Atasever, yazdığı, yayınladığı şiirleriyle dikkat çekti.







İSA KAYACAN UNUTULMAYACAK (Mehmet Atasever 23.11.2010)



Sayın İsa Kayacan hocam, Ece köyünden,



Ecdadı peygamberimizin yüce soyundan,



Mayası yoğrulmuş Tefenni’nin Barutlu suyundan,



İsmi sonsuza kadar unutulmayacak inşallah!..







SAYIN ÜSDAT İSA KAYACAN’A



Burdur’un bir İsa Kayacan’ı var,



Geçtiği yollar ona geliyor dar,



Geldi aramıza Ankara’dan yadigâr,



Onu görünce kalbimizde umut var.



*



Üstada candan hoş geldin diyoruz,



Kendini görünce çocuk gibi seviniyoruz,



Böyle bir insanla coşup övünüyoruz,



Ona hoş geldin demekle gururlanıyoruz.



*



Seviyoruz, büyüğümüz İsa Kayacan’ı,



Hepimizde artırır sevinci, heyecanı,



Hemşehrilik sevgisiyle sıcaktır kanı,



Ziyaretin çok hoş oldu bu güzel mekânı.



*



Mevsim kış ama ardından yaz gelir,



Sayın üstat sana neler yazsam az gelir,



Sizi örnek alırsak hep engeller vız gelir,



Gösterdiğin yollardan devam ederiz inşallah!..



*



Sizi örnek alıp izinden gidiyoruz,



Bu iz doğrudur, iyidir, diyoruz,



Saygımızın kabulünü rica ediyoruz,



Aramıza hoş geldin, var olun diyoruz.



Mehmet ATASEVER (Burdur, 13.05.2006)





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 35
Dün Tekil 2050
Bugün Tekil 773
Toplam Tekil 4079551
IP 18.117.142.248






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























18 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Hepiniz birer T rk Bayra s n z. Bayra lekelemeyin, kirletmeyin yere d rmeyin.
(Alpaslan T RKE )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.621 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu