Ulusal Kanal’da her Cumartesi günleri gazeteci ağabeyimiz sayın



Sebahattin Önkibar’ın hazırlayıp sunduğu programı izliyor musunuz? İzlemeyenler



varsa izlesinler. Türkiye’de olup bitenlerin tartışıldığı bu program ciddiyeti ve verdiği



mesajlarla izlenmeye değer. Özellikle de muhalefet partileri izlesin deriz.



AKP seçim yaklaştıkça korku salma politikasını arttırıyor diyenler



bize yanılıyor gibi geliyor. Bakın seçim yaklaştığı günlerde içeri alınan subaylarla



verilmek istenen mesaj bizce şudur “demokrasiye karşı olanları ve bizim çalışmamızı



engelleyenleri tutukladık” yoksa demokrasiye saygılı olanlar dışarıda…! Kimse



Kahraman Ordumuz söylemine girmesin. Niye? Çok basit AKP sekiz yıldır Ordu içinde



bulunan “kahraman darbecileri temizliyor” imajı veriyor da ondan. Siz kimi ülkücülerin



referandumda niçin “evet” verdiğini düşünüyorsunuz? Açıktan söylemeseler de, bu



olaylarla 12 Eylül’ün intikamının alındığını sanıyorlar da ondan. Hem ülkücü kanatta



hem solcu kanatta askeri “özellikle 12 Eylülde uğradığı” zulüm ve şiddetten dolayı



ciddi anlamda sevmeyen bir kesim var. Peki bunu AKP halka nasıl anlatıyor dersiniz?



Bunun örneğini Recep Bey geçtiğimiz günlerdeki konuşmasında verdi. “CHP Menderes



döneminde de halkı sokağa dökmüştü” Efendim bu sözün meali çok açıktır. Ordu ve



CHP omuz omuza vermiş Menderes hükümetini yıkmıştır…. Yani Ordu eşittir CHP…!



Adnan Menderes kim tarafından çok sevilir? Kırsal kesim tarafından.



Peki AKP hangi kesimden oy alıyor? Kırsal kesimden. Yani oyun çoktan tutmuştur.



Orduyu savunmak darbeleri ve darbeciliği savunmak anlamına getirtilmiş ve kırsal



kesimdeki yurttaşlarımız ve kimi eski ülkücü, solcular da bu masala inanmıştır. İnanç



ve muhafazakarlık tabanında AKP’den sonra hangi parti gelir? MHP tabii. Peki bunlar



olurken MHP kırsala ne diyor? Biz duymadık daha, siz de mi…. Bunda bir yanlışlık olsa



gerek. Sayın Bahçeli yurt gezilerine başladı diye sevinirken, güzel yurdumuzun yedi



bölgeden değil de bir bölgeden ibaret olduğu gerçeği karşımıza çıktı. Şimdi o da ne



demek demeyin. Sayın Bahçeli hep Akdeniz Bölgesi’nde geziniyor, niye? İşte işin o



tarafını emin olun ben de çözemedim. Bize ülkemizin yedi bölgesi var derlerdi okulda.



Sayın Bahçeli’ye de bunu söyleyecek biri yok sanırım…!



Ordunun subayları tutuklanıyor, sayın Bahçeli diyor ki “bir içeriği



görelim konuyu anlayalım.” Konuyu anlamak iyi güzel de, “Balyoz Davası” anlaşılalı



bayağı oldu sayın Başkanım. MHP’nin bu tutumu anlaşılmazdır bizim açımızdan. Kim



ne derse desin, subay eşlerinin başlattığı çalışmayı yermek MHP’ye yakışmamıştır. Siz



toplumu uyandırmıyorsanız, miting yapmayı geçtik, ülkeyi dolaşmıyorsanız niçin



kendilerince tepkilerini gösterenlere karışıyor ve yeriyorsunuz? Türkiye Cumhuriyeti



Anayasası’nda “Subay eşleri eylem yapamaz” mı diyor da biz bilmiyoruz. Tepkisiz bir



toplum olduğumuzu üzülerek söylerken, haksızlığa demokratik bir tepki gösterenleri



niçin eleştiriyorsunuz? Bakınız Türkiye’nin bugünlere gelmesinde “Cumhurbaşkanlığı



seçimlerinde yapılan yanlışın payı” nedir sorusunu sormak istemiyoruz. Ama üzülerek



görüyoruz ki, bu yanlışlardan ders alınmamış. Bu satırın yazarı hep “MHP bu ülke için



olmazsa olmazdır” demiştir. Yarın da öyle diyecektir. Bizim amacımız AKP ile



yönetilmeyen ve Cumhuriyet değerlerine sahip çıkan bir iktidardır. O nedenle MHP



olmak ve hata yapmamak zorundadır.



Dış politikamızın sıfır sorunlu boyalı politikası iflas etmiştir. Bunu



sağır sultan bile duydu. Bizim kanaatimiz odur ki, ABD Ortadoğu’yu şekillendirmekte,



bunu yaparken de Türkiye ve İsrail arasında aslında olmayan bir anlaşmazlık varmış



gibi göstermektedir. Peki böyle bir siyasetin kime ne yararı var sorusunu sorabilirsiniz.



Hemen yanıtlayalım bu sorunuzu. Eğer İsrail Türkiye ilişkileri çok sıcak olursa,



Ortadoğu ve Afrika’daki çoğu devletler Türkiye’yi düşman görür, ittifak yapıyorlar



derlerdi. Ama İsrail ile göstermelik bile olsa gerginlik “Türkiye’nin İslam Dünyası’nda



sözü geçen ülke konumuna sokar.” O zaman Türkiye’yi “Ilımlı İslam Modeli” olarak



göstermek daha kolay olur. Bunu anlayacak Arap ülkesi de olmayacağına göre…!



Efendim Amerika Birleşik Devletleri malumunuz Irak’ta ve Afganistan’da açmaza



girmiştir. Bu yüzden de bir elini yaktığı ateşe maşa aramaktadır. Herhalde ABD tüm



Dünyayı dolaşsa Recep Bey’den daha iyisini bulamaz. Mısır ve Libya örneklerine



bakmanız yeterli bunun için.



Dış politikasına komşularla sıfır problem parolasıyla başlayıp da



çizdikleri ve ortaya koyduklarıyla sıfır olan başka bir hükümet daha görülmedi bu



ülkede. Kıbrıs’ta bile yapamadıklarından dolayı Kuzey Kıbrıs Türk Halkına laf söyleyen



Recep Bey, “İslam Dünyasının lideri” imajını vermeye çalışmakta, böylelikle dış



politikada başarılı olduğunu göstermeye çalışmaktadır. İslam Dünyası başına gelen



belaların farkında değildir maalesef. Kimse Mısır, Tunus ve Libya’da olanların niye



Suudi Arabistan’da olduğunu sorgulamamaktadır. Aslında neyi sorgulayacaksınız ki,



Amerika Birleşik Devletleri’ne köle olanlar “İnsan haklarına saygılı ve demokrat”



oluyorlar. İşin özeti bu. Diyeceksiniz Tunus, Mısır ve Libya’da bunlar var mıydı diye,



tabii yoktu ama Suudi Arabistan ve Kuveyt’ten de farkları yok hani….!



Son söz olarak yazımızın başında belirttiğimiz “Alternatif” programını



mutlaka izleyin. Seviyeli ve doğru muhalefet nasıl dile getirilir görün diyoruz. Ulusal



Kanal’ı da ayrıca kutlamakta yarar var. Bunca baskı ve engellemelere karşın hâlâ



ayakta, dimdik. Cumhuriyetin böylesi kişilere şiddetle ihtiyacı var. Vatanın



bölünmemesi, hukuk devleti ve gerçek demokrasi için böyle kanallara, programlara



şiddetle ihtiyaç var….! 23.02.2011 Saygılarımızla.