NEOLİBERALİZM TARİKATLERİ - Nurullah AYDIN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









NEOLİBERALİZM TARİKATLERİ - Nurullah AYDIN
Tarih: 13.01.2011 > Kaç kez okundu? 2973

Paylaş


ABD’de yeni muhafazakârlar, neconservatives, olarak bilinen ve dilimizde de neokonlar olarak yer etmeye başlamış bir iktidar bloğunun varlığı biliniyor. Neokonlar, ABD’de ve her yerde, sermayenin deregülasyonu ve delokalizasyonu ile tüm bir toplum yaşamındaki en ağır ve en vahşi tahakkümünü temin etmek adına, neoliberal politikaların devamlılığının ve kapitalizmin krizinin derinleşmemesinin de bekçiliğini yapmakla yükümlü, bir yeni mürteci güruhun adı oluyordu.







Hardliner sayılabilecek ölçüde müfrit siyonistlerle tevhid-i mesai içerisinde oluşlarını, bekledikleri Mesih’in yeryüzüne ancak Yahudiler, Nil Nehri’nden Mezopotamya’ya, tüm bir Kenan ülkesine hakim olabildikleri zaman ineceği yönündeki inanış ile meşrulaştıran bu mürteci güruh, Evanjelizm olarak bilinen bir Katolik tarikata da yaslanıyordu.







Neokonların iktidara gelişinin, Sovyetler Birliği\'nin çöküşüne eşlik etmesinin, dünyanın geri kalanının da yoğun bir dinselleşme ve karanlığın içine gömüldüğü düşünüldüğünde, tesadüfî olmaktan çok, yapısal bir dönüşüm olduğu anlaşılacaktır.







ABD’de Evanjelizm, Opus Dei ve Scientology ile bunları izleyen bir Bush the Junior iktidarı ve Avrupa’da iyiden iyiye Orta Çağ katolisizmine dönüşün bir timsali Papa XVI. Benedictus’a eşlik eden Berlusconi, Merkel ve Sarkozy iktidarları, bu trendin zirve noktalarını oluşturuyor. Bu etkinin yalnızca ABD üzerinde etkili olduğu yanılgısına kapılınmaması gerekiyor.







Fransa’da, başında, Budapeşte ve İstanbul Sefaradlarından gelme bir Nicolas Sarkozy’nin ve yine İskandinav Eşkanazlarından olduğu bilinen Dışişleri Bakanı Bernard Kouchner’in bulunduğu hükümetin koyulaştırdığı karanlık, gayet öğretici görünüyor.







Neokonlar, açıktan iktidara yerleşmeden önce, daha 1990’ların ikinci yarısında, “Project for New American Century” (Yeni Amerikan Yüzyılı Tasarımı) isimli düşünce kuruluşu başta olmak üzere pek çok örgüt oluşturmuş ve yeni bir güvenlik yaklaşımı başta olmak üzere, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkiler alanında pek çok yeni kavramlar icat etmeye başlamışlardı.







Francis Fukuyama’nın tarihin sonu ve Samuel Huntington’ın ise medeniyetler çatışması kavramlaştırmaları, daha önce ortaya çıkıyorlardı, ancak bir boşlukta doğmadıkları, bu dönemde daha da yaygın bir biçimde dolaşıma sokulmalarından anlaşılıyordu; bunları, önleyici vuruş ve boşa çıkarıcı vuruş doktrinleri izleyecektir.







Nasıl izlemesin, dünyada Soğuk Savaş biteli on yıl olmuş ve mutlak hakimiyetin tehlikeye düşürülmemesi gerektiği düşünülen enerji kaynaklarına Rusya ve Çin gibi yeni paydaşlar peydah olmaya başlamıştır; artık, korku, dağları delmelidir. 11 Eylül 2001 günü Dünya Ticaret Merkezi ve ABD Savunma Bakanlığı’na yönelik gerçekleştirilen uçak saldırılarından çok önce, sonradan ortaya çıkan neokon raporlarında, ABD’nin adeta bir yeni Pearl Harbor’a ihtiyacı olduğundan söz edilişi bu zamandadır.







Afganistan ve Irak işgallerini, Rusya’yı çevreleyerek etkisizleştirmeyi hedefleyen Renkli Devrimler izleyecektir; Afganistan ve Irak işgallerinin, Orta Doğu’da bunlara eşlik eden ABD destekli İsrail saldırganlıkları da hesaba katıldığında, tüm bir İslâm coğrafyasında kartopu gibi büyüyen bir nefrete yol açtığı, Renkli Devrimler’inse, peş peşe tarumar oldukları, biliniyor. Obama’nın ortaya çıkışı ile ABD’nin ve İsrail hükümetinin müfrit siyonist kanadının kısa vadeli politikalarında beliren açının büyümesi, bunlardan sonradır.







Peki, sözü edilen dönemde, Türkiye’de neler oluyordu?



Irak’a yönelik ilk ABD müdahalesinin ardından, ABD’yle olan ilişkileri sorgulanmaya başlamış, TSK içinde “ABD ile gerekirse savaşılabileceğini” savunanlar artmaya başlamıştı.







Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın NATO şemsiyesinin dışında özerk bir yapıya kavuşturulması çabaları ile Rusya ve İran ile ittifak diyen askerlerin ortaya çıkışı da yine aynı dönemdedir.







ABD’ninse Irak’ı işgal hazırlıklarını tamamladığı bir zamanda, seçime gidilir. AKP’nin iktidara gelişi, başka pek çok faktörün yanı sıra, işte böylesi bir uluslararası konjonktürdedir.







Sonradan İsrail’in bölgedeki saldırganlıkları karşısında timsah gözyaşları dökenler, o günlerde Irak bombalanır, yakılır yıkılır, milyonlarca Müslüman katledilir, yurtlarından edilir ve daha nice acılar çekerken, seslerini dahi çıkarmazlar.







O günlerde ABD’deki Yahudi kuruluşlarından prestijli ödüller alınır. Evanjelizm, İbraniyet, Mason, lions, Rotary, tarikat-cemaat, ateist, alevi, lberalsolcu yanında ne kadar dönme varsa onlarla da iç içe olunur.







Doğu Avrupa ve Kafkasya’da Rusya’yı çevrelemek için organize edilen Renkli Devrimler’in iktidarlarıyla kol kola girenler ABD’nin kovboy hukuku’ndan habersizler. ABD için çıkarına hizmet edildiği nispette itibar verilir ve desteklenir. Kişiler veya gruplar nasıl iktidara geldiğini unuturlar. Ama hatırlatılır. İşi bittiğinde gözünün yaşına bakmadan süpürülür.







Günün Sözü: Zaafları olanın insanın kullanılması kaçınılmazdır.









Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 60
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1176
Toplam Tekil 4077904
IP 3.16.212.99






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap