EY SOL, NEREDESİN? - Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









EY SOL, NEREDESİN? - Yrd. Doç. Dr. Sait YILMAZ
Tarih: 07.01.2011 > Kaç kez okundu? 4274

Paylaş


Türkiye, temelleri 1980’lerde atılan ancak kırılma noktası 2002 seçimleri olan Cumhuriyet rejiminin tasfiye edilmeye çalışıldığı önemli bir dönüşüm sürecinden geçmektedir. İçinde bulunduğumuz dönem Sol’dan sonra bir zamanlar onun karşısına dikilen Milliyetçi düşüncenin de tasfiye edilmeye çalışıldığı bir süreci temsil etmektedir. Siyasi yaşamdaki mücadele eskinin sağ-sol şeklindeki ideolojik boyutlarından İslamcı-Laik çatışmasına dönüşmüş, eskinin solu -bugünün ulusalcıları, kayıp giden Atatürkçü zemini korumak için Milliyetçiler ile aynı kanatta buluşmuşlardır. İslamcılar ile mücadele için mevcut partilerin ne kapasite ne de söylem olarak yeterli olamadıkları artık gün ışığına çıkmıştır. Sağ kanatta MHP belirli bir tabanın partisi olmayı aşamamış, Merkez’deki boşluğu yanına çekecek yeni bir sağ parti arayışı başarıya ulaşamamıştır. CHP ise tarihsel çizgisinden uzaklaşarak evdeki bulgurdan da olma yolundadır. 68 kuşağının ileri Marksistleri şimdi Amerikancı, AB’ci ve liberal oldular. Konuldukları üniversiteler, basın organları ve şirketlerde bir zamanlar emperyalist dedikleri devletlerin savunucusu haline geldiler. Bu makalenin amacı bitti sanılan Sol’da mevcut durumu ve yeni bir umut arayışını sorgulamaktır.

21. yüzyılda Sol’un yaşadığı travma ve Yeni Sol arayışları

Sovyetler Birliği’nin dağılması ile birlikte tüm dünyada sol sadece siyasal olarak değil, ideolojik olarak da gerilemeye başladı. Komünist ideoloji ve bu ideolojiyi benimseyen terör örgütleri önemli ölçüde etkinliklerini yitirdiler. Komünist Çin hükümeti yönetimi sessizce ve adını değiştirmeden kapitalizme geçti, dünyanın en kapitalist ve liberal ülkelerinden biri oldu. İki kutuplu dünyanın ideolojik olarak yıkılışı neredeyse 20-30 yıllık bir iç tartışma ve dışarıdan gelen hegemonya tuzaklarının sonucudur. 1980 sonrası İngiltere’de Thatcher tarafından başlatılan neo-liberal politikalar daha sonra Tony Blair tarafından sözde \"Yeni Sol\" adına uygulanmıştır. ‘Liberal virüs bulaşmış yeni sol’ olarak eleştirilen bu anlayış dünyaya olduğu kadar Türkiye’ye de yansıdı . İşte o tarihten bu yana sol tüm dünyada neo-liberal politikalar karşısında yeniden doğmaya çalışmaktadır. 21. yüzyılda komünist ya da sosyalist partiler Çin, Bolivya, Nikaragua, Küba, Laos, Kuzey Kore, Moldova ve Vietnam’da henüz iktidardalar. Komünist partiler ya da onların izleyicileri, birçok Avrupa ülkesinde ve özellikle de Hindistan’da siyasi olarak hala önemlerini koruyorlar.

Soğuk Savaş’ın sona ermesi ile birlikte klasik Marksist anlayış tarihe gömülürken kapitalizme alternatif bir akım üretemeyen Marksizm yeni arayışlara girdi. Klasik Marksist düşünceden bugüne uyarlanabilecek teorik esaslar olduğunu düşünen teorisyenler dünya politiğini; küresel kapitalizm sürecinin bir parçası olduğu savını esas alan bir çerçeve içinde açıklamaya çalışmaktadır. Klasik anlayışının ötesinde Marksist teorisyenler çağdaş dünya politiği literatürüne dâhil olan dört ilave teori geliştirmişlerdir : (1) Dünya sistemi teorisi; (2) Gramscianizm; (3) Eleştirel teori; (4) Yeni Marksizm. Dünya sistemi teorisi, Gramscianism ve eleştirel teori üzerinde çalışanlar Marks’ın fikirlerini 20. yüzyıldaki kendi dünyalarına tercüme etmişlerdir. Yeni Marksist düşünce sahipleri ise doğrudan Marks’ın kendi yazılarından hareket ettiler. Küreselleşmiş ve bilginin hükmettiği toplumun sorunlarına Ortodoks Marksizmin çözüm üretemediği varsayımından yola çıkanlar, geleneksel solun \"ekonomist\" kalıplarını kırıp Post-Marksist bir yaklaşımı savundular.

Batıda Sol teorik boşluk ihtiyacı uzun bir zamandır ‘sosyal demokrasi’ ile karşılanmaktadır. Sosyal demokrasi anlayışının devlete sosyal ödevler yükleyip ekonomik yaşama halk kitleleri yararına müdahale olanakları sağlaması sınıflar arası farklılık ve gerginlikleri yumuşatıcı bir rol oynamış, kapitalizmi ve Batı tipi demokrasiyi aşmayı amaçlayan radikal devrimci akımlara karşı da bir set oluşturmuştur. Devrimci sosyalistler, sosyal demokrasiyi kapitalizmle işbirliği yapmakla suçlar, \"reformizm\" adını verir. Laclau ve Mouffe‘ye göre sosyalist gelenek, halihazırda var olan demokratik savaşımlarla (zehirli, ekolojik, anti-otoriter, anti-kurumsal, anti-ırkçı, etnik, bölgesel, ve feminist azınlıklar) organik olarak bağ kurabildiği ve onları radikalleştirebildiği ölçüde canlandırabilirdi . Yeni varsayıma göre; ancak böyle bir çabayla liberal demokratik geleneğin özgürlük, eşitlik ve demokrasi prensipleri radikalleştirilerek kapitalizm zayıflatılabilecekti. Son tahlilde \"Sol‘un görevi liberal demokratik ideolojiyi dışlamak değil, tam tersine onu derinleştirip, radikal ve çoğulcu bir demokrasi yönünde genişletmekti\". AB’deki \"Sosyalist Sol\" kapitalist güçlerle uzlaşma yoluna girmiştir. Ancak, Avrupa’da bugün ya da görünen gelecekte \"devrimci solun\" -eğer hala varsa- anti-kapitalist bir mücadeleye girişeceğine dair hiçbir işaret yoktur.

Türkiye’de Sol’un geçmişi ve Sol terör örgütleri

Türkiye’de sosyalizmin başlangıç tarihi 1870’lere kadar geri götürülmektedir. Abdülaziz’in tahtan indirildiği ve I. Meşrutiyetin ilan edildiği 1876 tarihi Türk işçi hareketlerine bir başlangıç olarak kabul edilmektedir. Türkiye’de sol düşünce, başlangıcından beri, kendi düşünsel bütünlüğünü ve istikrarını sağlayacak altyapı ve tecrübeden yoksun kaldı. 1920’lerden 1960’lara kadar Türkiye’de sol hareketin tarihi esas olarak Türkiye Komünist Partisi’nin (TKP) tarihidir. Solun tek örgütlü politik temsilcisi TKP yasaklı olduğu için 1960’lara kadar sol faaliyetler illegal kalmıştır. Türkiye’de sosyalist düşüncelerin aydınlar ve bir kısım işçiler arasında tutunması ancak 1961 Anayasası’nın getirdiği demokratik hak ve özgürlükler ile olmuştur. Türkiye’de solun 1960-1980 arasında evrimini şu aşamalara ayırabiliriz ; (1) 1960-1967/68: Siyasal işçi hareketinin oluşum süreci, (2) 1968-1971: Kitle hareketinin yükselişi ile birlikte bir siyasal hareket olarak solun yeniden yapılanması, (3) 1974-1980: Aşırı bölünmüş ve örgütsel zaaflarla malul bir sol, yükselen sosyal hareket ve 12 Eylül 1980 ile kaçınılmaz yıkım.

1960’ların ilk yarısında sol fikirlerle tanışan gençler devrimci Marksist teoriden habersizdi. Daha sonraları her biri sol politik örgütlerden birinin lideri konumuna yükselecek olan Mahir Çayan, Deniz Gezmiş, Doğu Perinçek, İbrahim Kaypakkaya gibi gençler de Türkiye İşçi Partisi (TİP)’in ve Sosyalist Fikir Kulüpleri Federasyonu (FKF)’nin üyesiydiler. Mihri Belli, Ankara Hukuk Fakültesi asistanlarından Doğu Perinçek’le birlikte Fikir Kulüpleri Federasyonu’nu ele geçirmiş, adını değiştirip Devrimci Gençlik Federasyonu (Dev-Genç) koymuştu. Dev-Genç içinde baş gösteren fikir ayrılıkları sonunda Mahir Çayan ve arkadaşları Mihri Belli’den koparak Türkiye Halkın Kurtuluşu Partisi Cephesi (THKP/C) terör örgütünü kurdu. Doğu Perinçek ve arkadaşları Türkiye İhtilalci İşçi ve Köylü Partisi’ni (TİİKP) kurdular. İstanbul’dan Ankara’ya gelen Deniz Gezmiş ise yerleştiği ODTÜ’de Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte Türkiye Halkın Kurtuluşu Ordusu’nu (THKO) terör örgütünü kurdular. Dev-Genç ve gerilla hareketi, solun 1968-1972 yıllarındaki temel aktörleridir. Bu örgütlenmeleri oluşturan militanların hemen hepsi Dev-Genç üyesi üniversite öğrencileridir.

Tablo: Aşırı Sol Örgütlerin Etkinliği (2010)

Etkinliği Yoğun Yoğun Olmayan Etkinliği Olmayan

DHKP/C (Devrimci Halk Kurtuluş Partisi/Cephesi) TKEP (Türkiye Komünist Emek Partisi) 16 Haziran Örgütü

TKP/ML-Konferans (Türkiye Komünist Partisi-Konferans) BP/KK-T (TKP/ML) (Bolşevik Partisi-Kuzey Kürdistan) TKP/Kıvılcım (Türkiye Komünist Partisi-Kıvılcım)

MLKP (Marksist Leninist Komünist Partisi) THKP/C Direniş Hareketi TKP/İşçinin Sesi (Türkiye Komünist Partisi-İşçinin Sesi)

MKP (Maoist Komünist Partisi) DSİH (Devrimci Sosyalist İşçi Hareketi) Bolşevik-Troçkist 4 sol inşa örgütü

TKEP/L (Türkiye Komünist Emek Partisi-Leninist) KİH (Komünist İşçi Hareketi)

TKİP (Türkiye Komünist İşçi Partisi) TKP/ML-Birlik (Türkiye Komünist Partisi-Birlik)

KP-İÖ (Komünist Partisi-İnşa Örgütü)

TİKB (Türkiye İşçi Komünist Birliği)

TİKB/B (TİKB-Bolşevik)

MLSPB (Marksist Leninist Silahlı Propaganda Birliği)

TDKP (Türkiye Devrimci Komünist Partisi)

Aşırı sol örgütler, 1970’den itibaren sokaklarda adam öldürme, gasp, soygun ve adam kaçırma gibi yasadışı eylemlere girişmiş, gittikçe eylemlerini artıran bu örgütler, özellikle büyük şehirlerimizde can ve mal güvenliğini, devletin bütünlüğünü ciddi şekilde tehdit etmeye başlamışlardı. 1971 yılında gerçekleştirilen askeri müdahale ile Türk solu içerisinde kurulu bulunan illegal yapılanmalar ağır darbeler almışlar ve dağılmışlardır. Ancak, yakalananlar 18 Mayıs 1974’de çıkarılan ‘genel af’ ile birlikte serbest kalmışlardır. 12 Mart Askeri Muhtırası sonrası 1974-1975 yıllarına kadar süren bir dağınıklık yaşayan sol hareketler öncelikle üniversitelerde toparlanmaya başladılar. Sol terörizm faaliyetlerine karşı, sağ gruplar da 1973 yılından itibaren hızla legal ve illegal alanda örgütlendiler. Sağ-sol çatışması içinde her gün onlarca insanın ölmesi 12 Eylül 1980 müdahalesini getirdi. Askeri müdahale sağ-sol çatışması önledi ama aşırı sol örgütlenmeler büyük darbe yedi. Bugün varlığını sürdürmeye çalışan sol terör örgütlerinin pek çoğu geçmişteki örgütlerin nostaljik bir uzantısı niteliğindedir.

CHP ve Türk Solu

1960’lı yıllara kadar CHP solcu bir parti olarak görülmüyordu. Zaten ben solcuyum demek, ‘komünistim’ şeklinde algılanıyordu ve ağır bir suçtu. 1965 yılı Türkiye genel seçimleri öncesi 29 Temmuz 1965 günü İsmet İnönü, CHP genel başkanı olarak ilk defa; “CHP bünyesi itibariyle devletçi bir partidir ve bu sıfatla elbette ortanın solunda bir anlayıştadır…” açıklamasını yaptı. 13 Şubat 1961’de kurulan TİP iç kavgalar sonucu uzun ömürlü olamadı. Türkiye\'de sosyal demokrasi, 1970\'li yıllarda Bülent Ecevit\'in CHP başına geçmesi ile başlamıştır. CHP’nin Ecevit tipi sosyal demokrasisi (Batıcı niteliğini kaybetmeden) klasik Marksizmin yumuşatılması ve yozlaştırılması olarak eleştirilmiştir. Türkiye’de çok partili hayata geçiş ile kendini ‘ortanın solu’ olarak tanımlayan CHP ve onu takip eden ‘demokratik sol’ eğilimli diğer sol partiler iki kısa dönem dışında iktidara gelemediler. Buna kısmen 1990’lar başındaki SHP deneyimi eklenebilir. Bunlar dışında kendine sol, sosyalist diyen parti, grup ve örgütlerin hiçbirinin bir halk tabanı olmamıştır.

Türkiye’de sol hiç bir zaman yeterince güçlü olamadı; ne toplumsal katılım sağlayabildi, ne iktidar olabildi. Bunun başlıca sebepleri arasında Türkiye’de solculuk hakkındaki yanlış algılamalar gelmektedir. Türkiye’de solculuk daha çok ülkeyi Rusya’ya satmak veya daha iyimser olanlar için antiemperyalizm olarak anlaşıldı. İlginçtir ki Sağ ile ilgili hemen her gün ABD’den gizli belgeler ortaya çıkarken Türkiye’de her fırsatta dış bağlantılı diye devlet tarafından kökü kazınmaya çalışılan Sol hakkında Eski Sovyetler Birliği arşivlerinden tek bir belge dahi çıkmadı. Türkiye’de sol aynı zamanda diğer akımların hedefi oldu. Sol örgütler içinde cirit atan istihbarat elemanlarımız aynı başarıyı irticai örgütler ya da bölücü örgüt için de göstermekten uzak kaldılar. Solun diğer bir sorunu fikirlerinin daha çok gençlik arasında ve onlarla sınırlı kalması idi . Üstelik gençler büyüyünce sosyalist olmaktan vazgeçtiler. Sol fikirleri geniş tabana taşıyacak bir işçi sınıfı ve örgütlenme olmadı. İşçi sınıfının olmaması, gençlik hareketi ve özgün bir fikri altı yapı oluşturamaması Türkiye’de solun hiçbir zaman doğru dürüst gelişmemesine yol açtı.

Özetle 20. yüzyılın Türkiye’sinde solun, 1968-1971 ve 1974-1980 gibi iki parlak dönemi vardır. Bunlardan birincisinde sol kimi efsanevi isimleri ile hatırlarda kalmıştır. İkinci dönemde ise (1978’ler) kahramanlardan çok büyük kitlesel örgütlenmeler, grevler, direnişler ya da gösteriler anılarda yer etmiştir. Türk solu 1980’den sonra iki sıçrama denemiştir. Bunlardan ilki 1989 yılındaki Birlik tartışmalarıdır. Bu tartışmalar başarısız da olsa Türk solu için bir kültür devrimidir. İkinci sıçrama 1996 yılında sadece tartışma değil, birlik olmak için yan yana gelmeleridir. Özgürlük ve Dayanışma Partisi, 1960’ların TİP’inden beri solun farklı eğilim, kadro ve kuşaklarını bir araya getiren belki de tek örnektir. 1980’den bugüne Türk solun evriminde önemli bir değişim olmadı. Bugün Türkiye’de sosyal hareket yok ama Sol var, bununla beraber çeyrek yüzyıldır sol Türkiye’de gündemi belirleme konumunda değildir. Belki de Türk solunu artık birleştirecek kendisi değil yeni bir sol hareket dalgasıdır. Sadece sol için siyasetin her alanında düşünceyi ve felsefeyi yeniden kurgulayacak düşünürlere ihtiyacımız var.

Sonuç yerine

Cumhuriyet dönemi boyunca kökleri her fırsatta kazınan sol örgütler bugün altın çağlarından oldukça uzaktadırlar. Hâlbuki Türkiye’de aşırı sol dışındaki solcular için solda olmak; evrensel değerlere inanmak ve başka şeyler yanında insanları barış içinde yaşatmayı istemek demektir. Sol, ekonomik açıdan, kapitalist düzene karşı çıkış, meydan okuyuştur; kaynakların iyi kullanılmaması, tekelleşmeye yol açması, ekonomik dalgalanmalara neden olması, gelir dağılımını bozması, başka bir anlatımla bölüşümde haksızlıklara yol açması ve özetle ağır bir toplumsal maliyeti olduğu için kapitalist düzene karşı çıkar. Sol düşünce bugün kendi özünü oluşturan, var oluş nedeni olan ilkelerini koruyarak mücadele etmenin, tekrar bir yükseliş dönemine geçebilmenin yollarını aramaktadır. Sol donmuş bir kavram değildir; gelecekte daha akıllı ellere geçebilir, teknoloji ve ilerici düşüncelerle ile birlikte yeni içerikler kazanabilir. Bunun için de 1960’lardan sonra Türkiye’de pek yetişmeyen siyaset bilimci teorisyen ve düşünürlere gereksinim bulunmaktadır.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 72
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1471
Toplam Tekil 4078199
IP 3.133.156.156






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.287 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu