Türkiye gergin günler yaşıyor. Öylesine ki bir yandan siyasi partiler arasındaki gerginlik diğer yandan küresel güçler bu kaos ortamından yararlanarak istediklerini kabul ettirme çabasındalar.







Hemen her ülke önümüzdeki dönem stratejik politikalarını belirliyor.



Her ülke; kendi insanın refahı için yapılması gereken ne ise onu planlıyor, uygulamaya koymak için iç ve dış ilişkilere ağırlık veriyor.







ABD başkanı Obama; yeni Pazar alanları bulmak, ekonomiyi canlandırmak için ülkelere geziye çıkarken, İngiltere başbakanı daralan ekonomide çıkış için ihracat yapabilecekleri ülkelerle antlaşmalara gidiyor.







Türkiye cumhurbaşkanı, ödül almakla ve konuşma yapmakla meşgul. Başbakan ise siyasi muhataplarıyla uslup tartışmasında.







Türkiye küresel güçlerin oyun tahtasında her zaman var olan bir ülkedir. Bulunduğu jeostratejik ve jeopolitik konumu itibariyle göz ardı edilmeyen Türkiye ise kısır çekişmelerle basit uğraşıp duruyor.







Parti liderleri ise uslupları ile olabildiğince hakarete varan ithamlarda bulunuyorlar.







Gerek parti liderlerinin gerekse parti sözcülerinin yaptıkları açıklamalar, ifadeler, söz ve fiilleri gibi kimseyi şaşırtmıyor.







Milletvekillerinin sabıka kayıtları, suç dosyaları göz önüne alındığı bu şaşırtıcı değildir.







Söylenen sözler, gerçekte fikri acziyetin somut bir ifadesidir.







Türkiye’nin bugününe ve geleceğine dair fikir ve proje üretmeyen partilerin genel başkanı ve onu taklit eden kimi sözcüleri, kabalık, tehdit, şantaj, küfür ve hakareti siyasetlerinin üslubu haline getirmişlerdir.







Üslubu beyan ayniyle insandır. Üslup, onların insanlıklarının, ahlaklarının, seviyelerinin, terbiyelerinin göstergesidir. Bugüne kadar olduğu gibi bugünden sonra da parti sözcülerinin bu seviyeye inmemeleri gerekir. Toplumun ruh sağlığı için bu gerekli ve zorunludur.







Türk siyasetinde küfre küfürle, hakarete hakaretle, tehdide tehditle, şantaja şantajla, kabalığa kabalıkla asla cevap verilmemelidir.







Partiler; siyasetteki rakipleriyle, ürettiği fikir ve projelerle, insanımıza ve ülkemize yapacakları hizmetlerle yarışı ve mücadeleyi sürdürmelidirler..







Her parti bir diğerini, çirkin ve seviyesiz üsluplarıyla bulundukları yerde bırakıp, milletin gönlünde yer tutan üslupla yola devam etmelidirler.







Biri Hezeyan nitelendirmesinde bulunurken bir diğeri o dili koparacağız demişti.







Polemik konusu olabilecek ne varsa herkes olabildiğince yapıyor.







Kısaca herkes her şeyi soruyor. Soruyor ama orda kalıyor. Çünkü her gün insanların kafasını karıştıracak yeni şeyler bunuyor, gündemler değişiyor. Birileri saltanata devam ederken halk yığınları da söylenen sözlerin gerginliğini yaşıyor sonrada unutuyor..







Oysa insanlar hoşgörünün sevginin paylaşmanın zevkini tadacak çok şeye sahip. Ancak birileri buna olanak vermiyor.







Bakın Anadolu’da anlatılan bir paylaşım örneği çok şey anlatıyor.







Oof dedi !..Ne oldu dedim ?..Hiiç dedi ; Herşeyi bırak gel benimle dedim..? Olur mu dedi..! Topu topu bir tabak fazla koyarız soframıza dedim ; Olmaz dedi !..Neden dedim ?..Aynı tabaktan yeriz dedi ; Bir daha sevdim...







Ne diyelim ki, En iyisi sevgili okuyucular: Siz siz olun da kendi uzmanlık alanınızda, belirlediğiniz mutluluk reçetesini uygulamaya çalışın. Yaşamdan ne bekliyorsanız, ne umuyorsanız, neyi elde etmek istiyorsanız onları geciktirmeyin.







Yaşam kısa! Leyleğin ömrü laklakla geçermiş. Bizlerin ve sizlerin de ömrü laklakla geçmesin.







Günün Söz: Elindekilerle yaşamdan zevk almaya bak, yoksa başkalarının zevkine hizmet eden olursun.