AKP 12 Eylül’ün besleyerek, yetiştirerek ortaya çıkardığı ABD



menşeli bir partidir. Uyguladığı siyasetle “12 Eylül Faşist Cuntasının” sivil versiyonu



olduğunu kanıtlayan bu kadro; 12 Eylül Yetiştirmesi Militanlarıdır….!



12 Eylül İhtilali sonrası yapılanları anımsayınız… O dönemin



“Devrimci ve Ülkücü Gençliğine” ne söylenmişti “Vatanı düşünmek size mi kalmış?”



Bu sözler çok önemli. Niye düşünen değil biat eden toplum yaratmak istediler. Onlar



isteyecek toplumda kayıtsız şartsız yapacaktı. Bugün durum nedir sizce? Bana



sorarsanız, istenen aynen olmuştur. Toplum artık duyarsızdır. Amerika’nın İran’a karşı



sırf İsrail’i savunmak için kuracağı “Füze Kalkanı Projesi” konusunda zafer



kazanıldığı masalına çoğunluk inanmaktadır. Yandaş Medya İran’ın Türkiye’yi uyardığı



konusunda tek satır yazıp, televizyonda söyledi mi? Hayır. Benim düşünmeyen ve



yorumlayamayan insanım da zafer kazanıldığını sanıp avunuyor. Hatta öyle ki,



Gazeteciler Recep Bey’in “Füze Kalkanı Projesi” kapsamında emir ve komutanın



Türkiye’de olacağı açıklamasını hatırlatıp da, “Sayın Başbakan dün böyle demiştiniz



ama…” diye başlayan ve komutanın NATO’da olduğunu vurgulayan cümlenin sonunda,



“Niçin dediğiniz gibi olmadı?” sorusunu soramamaktır. Aynı gazeteciler, “Füze Kalkanı



Sisteminde” komuta olmadığını, İran’dan atılacak füzenin algılanması durumunda



kendiliğinden devreye gireceği konusunu bilmemektedirler. Böylesi gazetecilikten



bihaber adamlardan ne beklersiniz ki… Medya kadrosu; 12 Eylül Yetmeleri…..!



Recep Tayyip Erdoğan ve avanesi nereden beslenmişlerdir?



Anımsayınız Rahmetli Uğur Mumcu’nun “Rabıta” çalışmasını…! Suudi Arabistan



kaynaklı paralar niçin verildi dersiniz? Bu iş çok bilinmeyenli denklem değil ama….



İleriye yatırım paralarıdır bunlar. “Ilımlı İslam” adı altında İslam Ülkelerindeki “Anti



Amerikancı” güçleri bertaraf etme ve İsrail’i bölgede daha etkin kılma operasyonu

yapılmıştır, yapılmaktadır. “Büyük Ortadoğu Projesi” adı altında toplanan operasyona



hizmet edecek kişiler de, “12 Eylül Döneminde olup bitene sesini çıkarmayan ve



ilkesizliği ilke” edinmiş olmalıydı. İşte bu tarife uyanlar yıllar sonra AKP’yi kurdu ve



hükümet oldu. Sonuç “İsrail artık güvendedir.” Recep Bey ile İsrail karşılıklı tuluat



yapmaktadır. Bakmayın Recep Bey’in “Katile katil deriz” sözüne…. Eğer söylediği



sözün arkasında olsaydı, BOP’un Eşbaşkanı olarak kendine de söylerdi…! Irak’ta ölen



ve milyonlarla ifade edilen insanların başına gelenlerden dolaylı olarak kendi de



sorumludur. Eee… Eşbaşkan olmak zor iş. İlkesizler; 12 Eylül Yetiştirmesi Militanlar…!



Bir zamanlar “Sosyalist ya da Ülkücü” olanlar şimdi bir numaralı



“Vatan Hainleridir.” Artık bu ülkede “Vatan, bayrak, millet ve Türk” kavramlarını



savunmak “Ergenekoncu ya da darbeci” olarak adlandırılmaktadır. Vatan hainleri



açıkça ve rahatça bu devletin üniter yapısına dil uzatabilmektedir. Hatta “Ne Mutlu



Türküm Diyene” sözünün içeriğini boşaltarak vatan hainliğinin en üst mertebesinde



gezmektedir. Kahraman Türk Ordusu’nu sindirmek ve yok etmek için akla hayale



gelmeyen madrabazlıklar yapılmaktadır. Bu şerefsiz ve vatan haini tayfası “Taraf



sularında gezmekte”, devletin Cumhuriyet Savcıları da bunları “Maç izler gibi”



izlemektedir. Turgut Özal döneminde “Avrupalarda ve Amerikalarda okuyan Altanlar



Vatan Hainleri A.Ş” vatan hainliğinin başını çekmektedir. Artık bu ülkede “Ulusalcı,



Milliyetçi, devrimci ve ülkücü” olmak bir şey ifade etmiyor, artık moda “Vatan



Hainliği.” Bu hainler de; 12 Eylül Yetiştirmesi Aydınlar…!



Bu ülkede PKK’lı olmak ayrıcalıktır. Kürt sözcüğü ile ezilen millet aynı



anlamda kullanılmaktadır. Ancak merak edilen soru şudur “Cumhurbaşkanı olma



hakkına sahip insanlar nasıl eziliyor?” İşte bu sorunun yanıtı yok. Demek istenen



Irak’ta kurulmuş olan “Kürdistan”a toprak katma çabasıdır. Bunun için çalışanlara



“Demokrat ve Devrimci” deniyor. Demokratlığın ve devrimciliğin tanımı değişmiştir



artık. Suçsuz insanları öldürenler “Demokrat ve devrimci”, onları ve vatanı savunanlar



“katil”… Bu satırın yazarı da kendini “Demokrat ve Devrimci” olarak tanımlardı, ama



bu örnekleri görünce insanın “Demokratlığından ve devrimciliğinden utanası” geliyor.



Yıllarca ülkücü camia için “Faşist, kafatasçı” diyen kesimin, şimdi Ülkücülerden daha



“Kafatasçı” olmalarının tanımı nedir acaba? Milliyetçilik yapıyorlar diye yıllarca “Faşist”



diyenler şimdi “daha ağır ve şiddetli faşisttirler.” Kürtçülük üzerinden faşizm rolleri



oynayan vatan hainlerinin MHP’ye ve Ülkücü camiaya dil uzatma hakları yoktur.



Sosyal Demokrat biri olarak, yapılan “Kürtçülük Faşizmini” hayretler içinde izliyor ve



solculuğumdan bazen hicap duyuyorum. Yurtsever bir devrimcinin bunlar gibi



olmadığını düşünerek kendi kendimi avutuyorum… 12 Eylül işkencelerinden en çok



etkilenen Doğu ve Güneydoğu insanından günümüzde bu manzaralar ortaya



çıkmaktadır. Kafatasçı Kürtçülük, en az kafatasçı Türkçülük kadar tehlikelidir. Hele bir



de “Ülkeyi bölme” düşüncesi de işin içine girerse… Sözde demokratlar ve devrimciler



de; 12 Eylül Yetiştirmesi Kişilerdir.



Sonuç olarak bu ülkeyi karanlığa götüren “12 Eylül Cuntasının



Yetiştirmeleri” olduğu sürece bu ülke ne huzur bulur, ne de gelişir. Allah bu ülkeyi



bu soysuz, vatan hainlerinden korusun diyoruz. Saygılarımızla. 26.11.2010