İnsanoğlu bir davranışa alıştı mı yandınız demektir. Çünkü o



alışkanlığını sürekliliğe dönüştürür. İşte bu durum oluştuğu zaman o davranışları



geriye döndürmek yani halk arasındaki deyimiyle “Eskiye dönmek” son derece



zordur.



Bize öyle geliyor ki, “Güneydoğu’da” durum bu yazdıklarımızı



doğruluyor. Efendim yeni Öğretim Yılı Pazartesi günü başlıyor. BDP “Okulları Boykot”



kararı almış. Recep Bey’in ipe sapa gelmez siyasetleri sonucu BDP “Şımarık Çocuk”



rolünü üstlenmiş görünmektedir. Aslına bakarsanız kim olsa, bu kadar ödün karşısında



bu yapılanlardan fazlasını yapardı. Allah’a dua edelim ki bu kadarla yetiniyorlar…



Tabii şimdilik…!



Referandum bitti terörde tatilini bitirdi. Efendim “Evet” oyları helak



olmasın diye “Tek taraflı ateşkes” ilan eden PKK, AKP’nin işinde kazaya uğramasını



önledikten sonra eylemlerine yeniden hız verdi. Bu çok doğal bir sonuçtur.



Referandumda “Evet” vererek “12 Eylül ile hesaplaştığını sanan saf ülkücülere” bu



eylemler ithaf olunur…! Bu satırların yazarı referandumda AKP’nin değirmenine un



taşıyan “Ülkücülerin ve sözde aydınların” AKP’nin bundan sonra atacağı “Sivil Dikta”



adımlarını eleştirme hakkı olmadığı gibi “Güneydoğu’da ortaya çıkacak yeni istek ve



söylemleri” de eleştirme haklarının olamadığını düşünmektedir. Şimdi Referandum



başka, bu işler farklı diyenler olacaktır. Hayatta her olayın öncesi, sonrası vardır ve bu



halkalar bütündür. Eğer referandumda bu değişiklikler onaylanmasaydı ne hükümet



ne de BDP bu kadar rahat hareket edemezdi. Yüzde elli sekizlik bir destek hükümeti



rahatlatmıştır. Baksanıza BDP ile görüşmekten minibüs olayından dolayı vazgeçmiş



oldukları söyleniyor. Yani pazarlık var, pazarlık masasındakiler atılan her “Evet”



oyu ile güçlenmişlerdir. Bunun vebali hiç tartışmasız oylarıyla destek veren “Ülkücü ve



sözde aydınlardır”. Gerisi masaldır….!



MHP hedef tahtasıdır doğrudur… Meclise girmemesi için oyunlar



başlamıştır. Milli Cephe dağıtılmak istenmektedir. Bu operasyonlar hız arttırarak



sürecektir. Ülkücü camia içinde bu oyunlara rahatlıkla gelecek kişilerin sayısının ne



kadar çok olduğu referandumda görülmüştür. O zaman bu kişilere MHP derdini



anlatmak zorundadır. “HSYK üyeleri Alevi kökenlidir, onları değiştireceğiz, niye karşı



çıkıyorsunuz?” gibi söylemlerle karşılarına çıkanları oradan kovmayıp, oylarıyla



onaylayanlar, ne yaptıklarını sorgulamalıdır. Cemaatin etkisi “Mantıklarını yok edecek”



derecedeyse bu gibi kişilere ne yapılabilir, bunu MHP hesaplamalıdır. Ülkü Ocakları’nın



etkin olduğu dönemlerde sokaklarda “Düşünce anlamında” etkisi olan MHP, ne yazık ki



şimdilerde “Salon Partisi” olmuştur. Sokaklarda artık MHP değil Cemaat vardır.



Buralara hakim olamayan bir MHP barajda her an boğulabilir…!



MHP önemli ve kilit bir partidir. Cemaat “MHP’nin Meclise girmesi”



durumunda AKP’nin iktidardan düşeceğini çok iyi bilmektedir. Muhafazakâr kitlenin



asla CHP’ye yönelmeyeceğini iyi bilir. Bu anlamda rakibi CHP değildir. Bugünlerde yeni



oluşumlardan söz edenlere bir iki söz edelim. Öncelikle “Demokrat Parti”nin başına



Mehmet Haberal Hoca’nın getirilmesine seviniriz. Ancak burada şu göz ardı ediliyor.



Böyle bir oluşum kimden oy alır. ANAP-DYP gibi liberallerden ve bir kısım CHP’li



tabandan ve MHP tabanından.



Bilmem dikkatinizi çekti mi AKP tabanı demedim. Niye?



Çünkü o tabandan asla ve kat’ta oy alamaz bu parti. Eeee, neye yaradı, ne oldu ben



size söyleyeyim o zaman, birinci olasılık “AKP-CHP-MHP-DP barajı geçer”. AKP yine



tek başına iktidar olabilir mi tahmin zor. Ancak AKP en az 35-38 oy bandında dolaşır.



CHP bu durumda 15-20 oy bandında, MHP 10-13 oy bandında, DP 10-13 oy bandında



dolaşır. Sonuç AKP kaya gibi yerinde kalır. İkinci olasılık AKP 35-38 oy bandında, CHP



20-25 oy bandında, MHP 10-13 oy bandında dolaşır. DP ise 5-9 arasında oy alır, tek



başına AKP yola devam der. Bununla ne demek istiyoruz. AKP’yi bitirmenin tek yolu,



o partiyi yine onun silahıyla vuracak “Muhafazakar bir oluşumun olması gerektiğidir”.



Demokrat Parti bu görünümden uzak bir parti olacaktır. ANAP ve DYP örneğinde



olduğu gibi partilere oy atan bir kitle artık yoktur. Gerçek budur. Artık cemaatler



“Baba’nın MC hükümetlerinde olduğu gibi oy atmıyor”. Bu göz ardı edilmemesi



gereken çok önemli bir ayrıntıdır. Bu itibarla aşındırılması gereken parti ne CHP ne de



MHP’dir. Böyle bir oluşum ancak bu partilerden oy alır, bizden söylemesi.



Burada önemli olan CHP ve MHP yıpratılmadan ve AKP cenahından



oy alarak Meclise girmektir. Şu an ülkenin sorunu gittikçe daha muhafazakarlaşan



toplumun yurttaşlarından oy almaktır. Türkiye’de liberaller kalmamıştır. Yine altını



çiziyorum kimse hayal görmesin, kimse AKP’nin ekmeğine yağ sürmesin. Var mı



muhafazakar tabandan ben oy alırım diyen babayiğit, siz ondan haber verin.



Karışık denklemin formülü budur beyler. Gerisi denklemi çözmeyeceği gibi, AKP’yi



güçlendirir. Bu ülke zamanını masallarla harcayamaz. Bu böyle biline….! 17.09.2010