Avrasya Güvenlik ve Strateji Araştırmalar Merkezi Başkanı



TÜRK OLMAKTAN GURUR DUYANLARA VE TÜRKİYE”Yİ SEVENLERE İTHAF EDİYORUM!!!



Dink cinayetinin 19 Ocak”ta işlenmesinden sonra konu bugüne kadar Türkıye”nin gündemini işgal etmektedir. Kimse Dinkin öldürülmesinden her hangi bir Türk vatandaşının, Dink”in Türkiye ve Türklük hakkında çirkin, sorumsuz ve ahlak kurallarına sığmayan bir şekilde bahsetmesine rağmen memnun kaldığını iddia edecek kadar sorumsuz ve terbiyesiz olamaz. Ama maalesef Türkiye”nin yazılı ve görsel medyasının neredeyse tamamı ağız birliği yapmış gibi Dink cinayetinden Türkleri ve Türkiye”yi sorumlu tutmak küstahlığını göstermektedir. Hükümet ve bilhassa Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da acele ederek, Türkiye”yi rencide eden, devlet ciddiyeti ve sorumluluğuna yakışmayan şekilde açıklamalarda bulunmuştur. Muzaffer Türk askeri hakkında konuşurken “askerlik yan gelip yatmak yeri değildir” gibi talihsiz açıklama yapan Erdoğan”ın, Dink cinayetine gösterdiği ilgi ve ciddiyeti, vatan uğrunda seve seve canlarından geçen şehit Mehmetçiklerimize de göstermesini talep etmek her bir şehit annesinin, babasının, kardeşinin, eşinin ve çocuğunun en doğal hakkıdır.



Olayda büyük bir ihtimalle ne Türk milliyetçilerinin ne de dini kesimlerin ilişkisi yoktur. Olay, ya 17 yaşlı bir gencin Dink”in bir kovan balla bile yutulamayacak onur kırıcı ve aşağılayıcı açıklamalarından sonra milli duyguları kabaran bir genç tarafından, ya da yabancı ülke istihbaratların Türkiye”ye yönelik komplosu çerçevesinde gerçekleşmiştir. Burada özellikle Ermenistan, ABD, İsrail ve Irak Kürtlerinin çıkarları dikkatle ve en ince ayrıntılarına kadar araştırılmalıdır.



Tabii ki, bu olaydan Ermenistan, Ermeni diasporası, Türk ve Türkiye düşmanı devletler Türkiye”ye karşı propaganda çalışmalarında yararlanacaktır. Nitekim, ABD Ermeni diasporası resmi bir açıklama yaparak, Dink cinayetinden propaganda aracı olarak kullanacaklarını açıklayacak kadar ahlaksızlık yaptılar. Zaten son yüz yıldır hiç bir tarihi belgeye dayanmadan, sadece dede ve nenelerinden dinledikleri masallara dayanarak (çoğu zaman da abartılarak), Türkiye”yi sözde Ermeni soykırımında suçlayan diasporanın, hiç bir zaman uymadıkları ahlak kurallarını göz önünde bulundurmaları beklenemezdi.



Olayın gerçekleşmesinden sonra Türkiye medyası Dink”in Türkiye ve sözde Ermeni soykırımı konusunda açıkladığı onur kırıcı ifadeleri değil, bir kaç olumlu gibi görünen ancak arkasında yine de tartışmalara neden olabilecek açıklamalarını insanların az kalsın gözlerine sokmaya çalışmaktadır. “Biz hepimiz Ermeniyiz!”, “Biz hepimiz Hrantız!” diyenlerin bu samimiyetlerini her gün şehit düşen askerlerimizin cenaze törenlerinde, Biz hepimiz Mehmetçiğiz! söyleyerek göstermeleri gerekmez miydi? Olaylarda, bırakın yabancı medyayı, Türk medyası Ermeni sevgisi veya faciasını o kadar abarttı ki, az kalsın insanın Ermeni olması geliyordu içinden.(!?)



Bir de olayı tersinden düşünmeye çalışın. Ermenistan”da 1988 yılına kadar katliam yaparak yaklaşık 500 binden fazla Türkün tarihi topraklarından kovulmasından sonra bir tek bile Türkün yaşamadığı için bunun mümkün olmayacağı bilinse de, Ermenıstan”da Ermenice ve Türkce yayım yapan gazetenin genel yayım yönetmeni olan bir Türkün öldürüldüğünü düşünün. Acaba Ermenistan ve dünya medyasının tepkisi ne olurdu? Olayın basit bir kriminal olaydan fazla bir şey olmadığını söyleyeceklerinden emin olabilirsiniz. Ermenistan”da kimsenin, en solcusundan tutun da, en aptalına kadar kimsenin “Biz hepimiz Türk’üz” pankartını kesinlikle açmayacaktır.



Ermeni tarihinin babası olarak bilinen Horenatsi”nin “Her Türkü doğduğu anda ölüme mahkûm edin. Onlara doğulma şansı vermeyin. Çünkü doğulmuş her Türk fesada sebep olur ve bize facia getirir,” Ermeni yazar Silva Kaputikyan”ın, 1988”de Erivan”da düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada “....IV. yüzyıldan itibaren Türklerin zulmüne katlanıyoruz. Daha ne kadar sabredeceğiz”, ve Zamanın Başlangıcı adlı kitabında “Hayk bilmelidir ki Ermeni ailesinde doğan bir Ermeni sadece kendi hayatını yaşamak için doğmamıştır, o Ermeni milleti için yaşamalı ve çalışmalıdır. Bunun için yeni doğan bir Ermeni bebeğinin kulağına – “Eyyyy... Aram! Türkler senin düşmanındır!-demek gerekiyor ki düşmanının kim olduğunu tanısın”gibi hasta fikirler arasında büyüyen bir Ermeni’nin “Biz hepimiz Türk’üz” pankartını açması mümkün değildir.



Acaba Dink cinayetini Talat Paşa davasında olduğu gibi, aptalca gerekçelerle katil Soğomon Teleyran”ı salı veren ve belki de hukuk tarihinde ilk olarak maktulü suçlu sayan bir karar alan Almanya mahkemelerine götürsek Ogün SAMAST”ı da salıverir mi? Delikanlının boşu boşuna 24 yıl hapiste yatmasına ne gerek var ki? Ermeniler Teleyran”ı kahranam olarak görmekte ve Erivan”ın en büyük bır sokağında heykeli yükselmektedir. Eğer, Ermeniler Talat Paşa”yı katletmiş Soğomon Teleyran”ı, Türkiye”nin İsviçre Büyükelçisi”ni öldürmek için saldıran Max Kilnajian”ı, Monte Melkonyan”ı, Varujan Karapetyan”ı, Hocalı katliamının bir numaralı sorumlusu Devlet Başkanı Robert Koçaryan”ı, Savunma Bakanı Serj Sarkisyan”ı kahraman olarak görüyorsa, onlara destanlar yazarak heykel dikiyorsa, bu mantıktan baktığımız zaman Ogün SAMAST da kahraman değil midir? Neden Türkü öldüren Ermeni kahraman, Ermeniyi öldüren Türk katil olarak görülüyor? Hrant Dink ne kadar suçsuz ve vatanını seven biriydiyse, Ermeni teröristler tarafından şehit edilen Türk diplomatları da o kadar suçsuz ve vatansever idiler.



2001”de şehit Türk diplomatlarını anma töreninde konuşma yapan dönemin Dışişleri Bakanı İsmail Cem (Bugünlerde vefat ettiğini duydum) konuyla ilişkisiz 15 dakikalık konuşmasında bir defa da olsun Ermeni terörü kelimesini kullanmadı. Acaba diplomatlarımız deprem zamanı mı, uçak kazasında mı, sel zamanı mı hayatlarını kaybetti??? Bu arada milli hafızası zayıf olanların dikkatine sunulur: 7 Haziran 1977-12 Mart 1985 tarihleri arasında şehit olan diplomatlarımızın katilleri Ermenilerdir. Ermeniler bundan gurur duyarak bahsediyorlarsa, biz neden SAMAST”a göre utanç duymalıyız?



Dünyada hiç bir şey, ama hiç bir şey TÜRK olmaktan GURUR duymamızı engelleyemez!