BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: “Crans-Montana’da yalnızca bir konferans çökmedi, 50 yıllık bir süreç, 5o yıllık parametreler çöktü” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Ertuğruloğlu: “Crans-Montana’da yalnızca bir konferans çökmedi, 50 yıllık bir süreç, 5o yıllık parametreler çöktü”
Tarih: 17.07.2017 > Kaç kez okundu? 650

Paylaş


BASIN BÜLTENİ





Ertuğruloğlu: “Crans-Montana’da yalnızca bir konferans çökmedi, 50 yıllık bir süreç, 5o yıllık parametreler çöktü”



Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Crans-Montana’da yalnızca bir konferansın çökmediğini, Crans-Montana’da 50 yıllık bir sürecin çöktüğünü, 50 yıllık parametrelerin çöktüğünü” dile getirdi.

Bakan Ertuğruloğlu’nun, Rum kesiminde haftalık olarak yayımlanan Rum Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, Kıbrıs sorunuyla ilgili yaşanan son gelişmeler konusunda değerlendirmelerde bulunduğu belirtildi.

Ertuğruloğlu’nun gazeteye demecinin, “Kıbrıs sorunundaki başarısızlığın birkaç gün ardından gerçekleştiğini” yazan gazete, Ertuğruloğlu’nun demecinde, “Türkiye tarafından, Güney Kıbrıs’ın tek yanlı olarak ilan edilen “Münhasır Ekonomik Bölgesi”nde (MEB) askeri önlemler alınması olasılığı ve müzakerelerin mevcut çözüm parametreleri temelinde yeniden başlaması olasılığını ihtimal dışında bıraktığını” yazdı.

Tek yanlı olarak ilan edilen Rum MEB’indeki gelişmelerle ilgili bir soru üzerine, “ne yazık ki Rum kesiminin çalışmalara başladığını ve gerilimi tırmandırmayı tercih edip, Türkiye ile Kıbrıs Türk tarafının uyarılarına karşı geldiğini” dile getiren Ertuğruloğlu, “uzun bir zamandır tüm tarafların, Türkiye ile Kıbrıs Türk tarafının bu konuda sessiz bir tavır takınmalarının söz konusu olmadığını bildiklerini” ifade etti.

“Türk tarafının kuşkusuz Kıbrıs Rum kesiminin eylemlerine tepki göstereceğini ve Türk tarafının bugün veya yarın adımlar atacağını” ifade eden Ertuğruloğlu, “askeri önlemler alınmamasını umduğunu” söyledi.

“Şu an mevcut koşulların; askeri önlemleri gerektirmediğini, bununla birlikte askeri önlemler ortaya çıkmayacak olmasının, kendilerini; Türk tarafının tepki göstermesinin söz konusu olmadığı gibi yanlış bir sonuca sevk etmemesi gerektiğini” ifade eden Ertuğruloğlu, “kuşkusuz bir tepki olacağını” yineledi.

“Rum kesiminin bu çeşit faaliyetlerde bulunmaya hakkı olmadığının bir kez daha anlaşılacağını” ifade eden Ertuğruloğlu, “diplomatik veya ekonomik önlemler alınabileceği gibi, aynı bölgede kazı çalışması da yapılabileceğini ve bunun önümüzdeki günlerde görüleceğini” belirtti.

Gazeteye göre, Crans-Montana’da yaşanan gelişmelerle ilgili soru üzerine ise Ertuğruloğlu, “kendisinin görüşlerinin uzun zamandan bu yana bilindiğini ve kendisinin, iki tarafın, BM’nin iyi niyet misyonu çerçevesinde kurulan bir müzakere masasından ayrılmasının mümkün olduğuna hiçbir zaman inanmadığını” söyledi.

“Her zaman, teknik açıdan bu çeşit bir anlaşmaya ilişkin bir olanak olmadığını savunduğunu” söyleyen Ertuğruloğlu, bunun sebeplerini şöyle özetledi:

“Bu süreç eşitsizlik ilkesi temeline dayanmaktadır. Taraflardan biri BM’de temsil edilmekte olan tanınmış bir devlettir. Diğer toplum ise, başkaldıran bir toplum ya da daha iyisi, bölünmeyi hedefleyen, adanın bir azınlığı olarak ele alınmaktadır. Bundan dolayı da kendisine izolasyonlar dayatılmaktadır. Nihai hedefi çözüm olan müzakereler, bu şartlar altında gerçekleştirilmektedir. Bu şekilde, saçma bir istekle, Birleşmiş Milletler bize son 50 yılımızı çaldı. En nihayetinde, Crans- Montana’da, aşikar olan şey ön plana çıktı. Kıbrıs Rum kesimi, konferansa müzakere niyetiyle katılmadı. Aynı şey Yunanistan için de geçerli. İlk günden son güne kadar “sıfır ordu, sıfır garanti” ilkesini tekrarladılar. Kıbrıs’taki Türk halkı ile Anavatan’ın ise böyle bir şeyi kabul etmesi söz konusu değildi. Bunu çok iyi biliyorlardı. Buna rağmen, popülizme teslim oldular ve muhtemelen dikkatlerini yakındaki seçimlere odaklayarak, müzakere oyununu oynadılar. Müzakere ettiklerini göstermeye çalıştılar. Şahsi olarak, seçim konusunun gündemde olmaması durumunda dahi, Anastasiadis’in tutumunun farklı olacağını düşünmüyorum.”

“Müzakereye hazır oldukları mesajı gönderdiklerini ve bunun Rum kesimi ile Yunanistan’ın yaydığı komik bir mesaj olduğunu” ifade eden Ertuğruloğlu, “böyle bir şeyin olamayacağını, Crans-Montana’da yalnızca bir konferansın çökmediğini, Crans-Montana’da 50 yıllık bir sürecin çöktüğünü, 50 yıllık parametrelerin çöktüğünü” dile getirdi.

“Dolayısıyla federasyon çözümünün çöktüğüne mi inanıyorsunuz?” sorusuna karşılık ise Ertuğruloğlu, “Yalnızca federasyon çözümüne değil, federasyona atıfta bulunuyorum. Bir federasyon çözümü konfederasyonu da içerir. Bugüne kadar müzakere masasında, iki kesimli, iki toplumlu federasyon parametreleri temelinde müzakere ettik. Crans-Montana’da net bir şekilde bu parametrelerin artık çöktüğü ortaya çıktı. Hiç kimsenin bu konunun derin dondurucuya gönderileceğini beklememesi gerekir. Kıbrıs Rum kesimindeki müzakereler tamamlanacak ve müzakereler yeniden başlayacak. Böyle bir şey yoktur. Hiçbir zaman böyle bir şey olmayacaktır. Bu hikâye sona ermiştir” yanıtını verdi.

“Eğer doğru anlıyorsam, Mustafa Akıncı’nın gelecekte müzakere masasına dönmesi olasılığını ihtimal dışında bırakıyorsunuz, öyle değil mi?” şeklindeki soruya ise Ertuğruloğlu, bunun Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın “şahsi istekleriyle ilgili bir mesele olmadığını” söyledi.

“Sayın Akıncı’nın, büyük bir hayal kırıklığıyla ayrıldığı Crans-Montana’daki bütünlüklü resmi görmesi gerektiğini ve her halükarda, hiçbir zaman kendisinin beklentilerini anlamadığını” ifade eden Ertuğruloğlu, devamla “(Akıncı) bu sürecin sonuç vermesinin söz konu olmadığını görmedi mi?” sorusunu sordu.

“Bununla birlikte, gelecekte, bazı önemli koşullar altında müzakere masasına geri dönüş ihtimalini dışarıda bırakmadığını sözlerine eklemesi gerektiğini” söyleyen Ertuğruloğlu, “diplomasinin hiçbir zaman sona ermediğini ve masaya dönüşün, mevcut parametrelerin sona erdiği gerçekliğinin anlaşılması temelinde gerçekleşeceğini” belirtti.

Ertuğruloğlu devamla, “BM Genel Sekreteri’nin işinin artık bittiğini, iki toplumlu müzakerelerin tamamlandığını, bundan sonra ise, yeni müzakerelerin; yeni temeller, yeni parametreler üzerinde gerçekleştirileceğini” kaydetti.

“Başarısızlıkla ilgili olarak Rum kesiminin sorumlu tutulduğunun düşünüldüğünü anlıyorum. Bununla birlikte size klasik bir Türk şarkısının “Hatasız Kul Olmaz” şeklindeki sözlerini anımsatmak istiyorum. Kıbrıs Türk tarafının takındığı tavırla bu olumsuz gelişmeye hiç katkıda bulunmadığına mı inanılıyor?” sorusuna ise Ertuğruloğlu, “Bizim perspektifimizden bakıldığında, Kıbrıs Türk tarafının hataları çoktu. Sayın Akıncı’nın müzakere grubu çok ciddi hatalar yaptı. Makul olmayan ödünlerde bulundular. Çok şey verdiler” yanıtını verdi.

Gazetecinin “Ne verdiler? Bu aşırı tavizler neydi?” sorusuna ise Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, şu yanıtı verdi:

“Her şeyi, her şeyi verdiler. Karşılık olarak ne aldılar? Dönüşümlü başkanlığı bile almayı başaramadılar. Doğal olarak şunları da eklemem lazım: Bir bakıma Akıncı’nın hataları dolaylı yoldan bizim tezimizi güçlendirdi. Bu aşırı tavizlere rağmen, çözümün mümkün olmadığı ortaya çıktı. Mustafa Akıncı, kendi tarafının Kıbrıs sorununun sorumluluğunu taşıdığını hissederek müzakere etti. Bizim tarafımızın güya uluslararası kamuoyuna çözüm istediğini kanıtlaması gerekirdi. Hangi sebepten ötürü? Akıncı çok fazla şey verdi, Rum tarafının iştahı kabardı ve çok şey istedi.”

“Söyleşimizi Kıbrıs Türk tarafının alternatif senaryolarıyla ilgili değerlendirmenizle tamamlamak istiyorum. KKTC’nin Türkiye’ye bağlanması olasılığı bu planlar içerisinde yer alıyor mu?” sorusuna ise Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu şu yanıtı verdi:

“Şahsi olarak, aylar önce 4-5 öneri-seçenek sundum. Şu an tartışılmamakta olan bağlanma olasılığı, bazı Kıbrıslı Türklerin buna olumlu yaklaşmamasına ve Ankara ile KKTC hükümetinin resmi çizgisi olmamasına rağmen, bu öneri listesinin içerisinde yer alıyordu. Alternatif önerilerle ilgili tartışmaya paralel olarak, Rum tarafıyla iyi komşuluk ilişkilerini, hatta konfederasyonu görüşebiliriz.”



Ertuğruloğlu: “Türk milleti ne kadar cesur bir millet olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdi”



Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Türkiye Cumhuriyeti demokrasisine karşı gerçekleştirilen darbe girişiminin yüce Türk halkı tarafından engellendiği ve demokrasinin korunduğuna işaret ederek, o gece TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın çağrısıyla sokaklara inerek iradesine sahip çıkan Türk milletinin ne kadar cesur bir millet olduğunu bir kez daha dünyaya gösterdiğini vurguladı.

Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, 15 Temmuz 2016’da Türkiye demokrasisine karşı gerçekleştirilen hain darbe girişimini kınayarak, bu darbe girişimine karşı protesto ve direniş eylemlerinde yaşamını yitirenleri rahmet ve saygıyla andı.

Dışişleri Bakanı Ertuğruloğlu, Türkiye’de 15 Temmuz 2016’da gerçekleştirilen darbe girişiminin 1. yıldönümü dolayısıyla mesaj yayımladı.

15 Temmuz’un Türkiye demokrasisi açısından bir milat noktası olduğuna işaret eden Ertuğruloğlu, halkın gücüyle engellenen 15 Temmuz’un, Türkiye tarihinde demokrasi zaferi olarak yer alacağını belirtti.

Darbe girişimi gecesi İstanbul ve Ankara’daki darbe karşıtı protesto ve direniş eylemlerinde yaşamını yitiren 249 şehide Allahtan rahmet dileyen Ertuğruloğlu, demokrasi mücadelesi verirken yaşamını kaybeden şehitlerin sonsuza dek anılacağını kaydetti.

Türk halkının darbe girişimi gecesi geleceğine ve demokrasisine sahip çıktığını belirten Ertuğruloğlu, Türk halkının ülkesine ihanet edenlere geçit vermediğini ve darbecilere en büyük dersi verdiğini belirtti.

Kıbrıs’ta da, 15 Temmuz 1974 yılında Yunanistan tarafından askeri darbe gerçekleştirildiğini ve bu darbenin Anavatan Türkiye’nin yasal ve haklı müdahalesiyle başarılı olmadığını ifade eden Ertuğruloğlu, bu müdahale sonucu Kıbrıs Türk halkının bir soykırımdan kurtarıldığını ve bugünkü bağımsız ve özgür yaşamına kavuştuğuna dikkat çekti.

Ertuğruloğlu, o dönemde Yunan cuntasının gerçekleştirdiği darbe girişiminin Türkiye tarafından engellenmesiyle hem Kıbrıs Türk halkının hem de Kıbrıs Rum halkının barışa, huzura ve istikrara kavuştuğuna işaret ederek, bugün Kıbrıs’ta iki ayrı devlete sahip olan halkların, iyi komşuluk ilişkileriyle çalışarak geleceği inşa edebileceğini vurguladı.



Akıncı bilgilendirme toplantılarını sürdürecek



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı Kıbrıs Konferansı’nın ardından değerlendirme ve bilgilendirme toplantılarını yeni haftada da yoğun bir şekilde sürdürecek. Akıncı, sivil toplum örgütleri, yerel yönetimler ve sendikalarla da bilgilendirme ve değerlendirme toplantısı yapacak. Cumhurbaşkanı Akıncı, Crans-Montana’da yapılan Kıbrıs Konferansı’nın hemen ardından düzenlediği basın toplantısı sonrasında, Kıbrıs’a döner dönmez bilgilendirme ve değerlendirme toplantıları başlatmıştı.

Akıncı, sırasıyla Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Cumhuriyet Meclisi’nde temsil edilen siyasi parti başkan ve temsilcileri; meclis dışındaki 6 siyasi partinin başkan ve temsilcileri ile belediye başkanlarıyla görüşmüştü.



Tatar’dan BM’ye çağrı: “Kıbrıs Türk halkının mağduriyetlerini giderecek bir tavır ortaya koyun”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar, Kıbrıs konusunun Rum-Yunan ikilisinin uzlaşmaz tutumu, kabul edilemez istemleri nedeniyle bir anlaşma ile sonuçlandırılamadığını, öngörülebilir bir gelecekte sonuçlanmasının da mümkün görülmediğini belirtti. Tatar, gelinen aşamada, Birleşmiş Milletler’e Kıbrıs Türk halkının mağduriyetlerini giderecek bir tavır ortaya koyması çağrısında bulundu.

Tatar yaptığı yazılı açıklamada, “Birleşmiş Milletler ’in Kosova’da üç yıl içinde Sırplarla –Arnavutların anlaşamayacaklarını tespit ederek Kosova’nın önünü açtığını” kaydetti ve şöyle dedi:

“Kıbrıs’ta 54 yıldır Rum saldırganlığı ve hayalleri dolayısı ile iki halk ortaklaşa kurulacak siyasi eşitliğe ve adada mevcut gerçeklere dayalı bir Devlet çatısı altında bir araya gelemiyorsa bu gerçek ışığında bir yol belirlenmelidir. Bunu yapmamak, Kıbrıs Türkü’nü Rum’un ‘eveti’ne mahkum etmek haksızlıktır, Birleşmiş Milletler örgütüne güveni, inancı azaltıcı niteliktedir.

Birçok kez açıkladığımız ve artık herkesin çok daha iyi bildiği gibi Kıbrıs görüşmelerindeki Rum-Yunan tutumu Kıbrıs konusunun halledilmesini değil, uzatılmasını, Kıbrıs Türk Halkı cezalandırılırken Rum tarafının hidrokarbon yatakları konusunda istediği adımları atmasını, Kıbrıs Türkleri ve Kıbrıs Türkü ile Türkiye arasında oluşturulması tasarlanan gediklerden yararlanarak görülen hayallerin gerçekleşmesini hedefliyordu. İsviçre görüşmelerinde bu daha da netleşti ve Türk tarafının bazı noktalarda kırmızı çizgileri de aşarak ortaya koyduğu açılımlara rağmen Rum-Yunan ikilisi garantiler, mülkiyet, toprak, varılacak anlaşmanın Avrupa Birliği’nin birincil hukuku olması, Türk ve Yunan vatandaşlarına eşit muamele yapılması konularında Kıbrıs Türkü’nün asla yararına olmayan, kesinlikle kabul edilemez tutumlarında sonuna kadar ısrar ettiler.

Bu asılda 21 Aralık 1963’te Kıbrıs’ı Yunanistan’a bağlamak için Kıbrıs Türk Halkı’nı silah zoru ile devlet atmak için başlatılan kanlı saldırılarla başlayan, 15 Temmuz 1974’te daha da ileri bir noktaya taşınan kısacası 54 yıldır devam eden Rum tutumunun bir ürünü idi.

Ve ne yazık ki 54 yıldır devam eden bu tutumun değişmesi bugün ve öngörülebilir bir gelecek için imkansızdır.

Rum-Yunan liderliği hala İsviçre’deki tutumunda ısrar ediyor ve bizim güvenliğimizi, ekonomik ve sosyal varlığımızı asla önemsemediğini, can ve mal güvenliğimiz için şart olan Türkiye’den koparak kendilerine yama olmamızı isteyecek kadar kendinden geçerek söyledikleri ile ortaya koyuyor.

Bu durumda görev bize ve Birleşmiş Milletler’e düşmektedir. Kıbrıs Türk tarafı, Anavatan Türkiye ile de görüşerek yeni bir Kıbrıs siyaseti ve bugüne kadar gelen Rum-Yunan tutumunu değiştirecek bir hareket planı ortaya koymak zorundadır.

Yapabileceğimiz pek çok şey, atabileceğimiz pek çok adım vardır. Durmak, ne düşündüğü, ne istediği defalarca ortaya çıkan Rum’un keyfinin gelmesini beklemek nafiledir.

Kimsenin, hiç bir siyasi partinin sırf şahsi veya partisel çıkarları öyle gerektirir yanlış zannıyla Kıbrıs Türkü’nü Rum’a bağımlı tutma, Kıbrıs Türkü’ne böylesi bir kötülük yapma hakkı yoktur.

Bunun aksini önerenler ve hala Rumların beklenmesini salık verenler asla Kıbrıs Türkü’nü yararını düşünmüyor.

Hala, tek seçenek federasyondur demek Kıbrıs Türkü’nü Rum’a bağımlı kılmaktan başka bir anlam taşımıyor.

Birleşmiş Milletler ise, Kıbrıs konusunda uzlaşmaz olanın Rum tarafı olduğunu artık ilan etmelidir.

Rum siyaset ve bilim adamları, pek çok eski Birlemiş Milletler görevlisi bunu ifade ederken söz konusu gerçeğin bir rapor haline dönüştürülmemesi, Kıbrıs Türkleri’nin izolasyon ve ambargolardan kurtulmasının yolunun açılmaması Birleşmiş Milletler örgütünün zaten tartışılmakta olan karar alma mekanizmasının daha da yıpranmasına ve tartışılmasına neden olacaktır.

Birleşmiş Milletler Kosova’da başka, Kıbrıs’ta başka davranamaz. İki konu bazı yönlerden bir birlerine benzemese de, Birleşmiş Milletler tarafından Kosova halkının mağduriyetinin giderilmesi için izlenen yol ve alınan kararlar Kıbrıs Türkleri’ne yapılan haksızlıkların giderilmesi için örnek oluşturulabilecek unsurlar taşımaktadır.

Umarız deneyimli bir devlet adamı olan Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres Kıbrıs konusundaki çözümsüzlüğün ana nedenini cesurca ortaya koyar ve Kıbrıs Türkleri’nin Rum –Yunan ikilisinin haksız, hukuksuz izolasyon ve ambargolarından kurtulmasının yolunu açar. BM’nin dünya barışı için oynayabileceği rol konusunda ümitlerin artmasına yol açacak olan Genel Sekreterin bu şekilde bir tavır takınması olacaktır.”



Kıbrıs Türk tarafından Kayıp Şahıslar Komitesi’ne 50 bin Euro bağış



Kayıp Şahıslar Komitesi, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın Kıbrıs Türk tarafı adına 50 bin Euro’luk bağış yaptığını açıkladı.

Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs’taki kayıpları bulup, kimliklendirme ve ailelerine teslim etme çalışmaları yapan komiteye bu bağışla birlikte son 11 yılda toplam 358 bin Euro’luk yardım yapmış oldu.

Kayıp Şahıslar Komitesi bugün kadar her iki toplumdan toplam 792 kayıp kişinin kalıntılarını bulup kimliklendirdi ve ailelerine teslim etti.















Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 93
Dün Tekil 1947
Bugün Tekil 1623
Toplam Tekil 4078351
IP 18.191.195.110






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























17 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Tanr nasip eder, mr m vefa ederse; Musul, Kerk k ve Adalar geri alaca m. Selanik de dahil Bat Trakya'y T rkiye hudutlar i ine kataca m.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.096 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu