BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Üzüntülüyüz ama elimizden geleni yaptığımız için rahatız” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Üzüntülüyüz ama elimizden geleni yaptığımız için rahatız”
Tarih: 10.07.2017 > Kaç kez okundu? 730

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, üzüntülü olduklarını ancak ellerinden geleni yaptıkları için rahat olduklarını vurguladı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Crans-Montana’da 28 Haziran’da başlayan ve 7 Temmuz 2017 tarihinde sonuçsuz kaldığı açıklanan Kıbrıs Konferansı’nı, İsviçre’den ayrılmadan önce düzenlediği basın toplantısıyla değerlendirdi.

50 yıllık Kıbrıs sorununun son 2 yılında müzakere heyetiyle birlikte süreci yürüttüğüne işaret eden Akıncı, yaşanan süreçlere değindi ve “5’li konferansın toplanmasının en büyük mimarı Kıbrıs Türk tarafıdır. Eğer izim bu konuda istikrarlı ve inatçı çabalarımız olmasa inanın bu süreç buralara gelemezdi, gelemeyecekti” dedi.

İki tarafın da kazanacağı bir ortam yaratmanın mümkün olduğunu, o noktaya çok yaklaştıklarını belirten Akıncı, “Ancak iki tarafın da kaybettiği bir noktada bu iş maalesef olumsuz sonuçlandı” diye konuştu.

Objektif durum değerlendirmesi yapmak istediğini ifade eden Akıncı, bütün çalışmalarını eşitlik, güvenlik özgürlük içinde yaşanacak iki kesimli federal bir yapıyı kurmak için sürdürdüklerini vurguladı ve şöyle konuştu:

“Bu niteliklerin olmayacağı bir yapıyı da elbette içimize sindiremezdik ve halkımıza bunu önermezdik. Geçen hafta Cuma günü BM Genel Sekreteri Sayın Guterres geldi. Ondan önce 4 Haziran’da New York’ta vardığımız bir mutabakat vardı. Burada da yaptığımız temaslar çerçevesinde ortaya bazı başlıklar koydu. Bunlar toprak, siyasi eşitlik, mülkiyet, Türk ve Yunan vatandaşlarına eşit muamele, güvenlik ve garantilerle ilgiliydi. Bunları kendisi koydu. Tabi ki bu süreç içinde çalışmaların getirdiği bir nokta olarak… Ve dedi ki ‘eğer bunlarda bazı adımlar atılırsa, bu adımların karşılıklı olarak atılması kaydıyla bir sonuca varmak mümkün olacak’tı.

Bizim için, örneğin Rumlar açısından önemli addedilen bir yerin adını koymayarak ama ne olduğunun anlaşıldığı bir çerçevede Kıbrıslı Türklerin öngördüğü haritada bir düzenleme yapmak suretiyle o konuda Rumların beklentilerinin karşılanabileceğine inandığını ortaya koydu ve bizden bunu talep etti.

Siyasi eşitlikte dönüşümlü başkanlığın Rumlar tarafından kabul edilmesi ve kararlara etkin katılımın artık sorun olmaktan çıkarılmasının gerektiğini söyledi.

Mülkiyetle ilgili iki farklı rejimin uygulanmasının doğru olacağını, kuzeydeki Kıbrıs Türk kurucu devletinde kalacak mülklerde kullanıcıların gözetilmesi; toprak düzenlemesine tabi olacak ve güney Rum devletinin idaresine bırakılacak alanlarda da daha önceki mal sahiplerinin gözetilmesinin doğru bir yaklaşım olacağını değerlendirdi ve bu konuda iki tarafın birbirine yaklaşmasını önerdi.

Türk ve Yunan vatandaşlarına eşit muamelenin çözüme kavuşturulmasının doğru olacağını da bu paketin bir parçası olarak değerlendirilmesini Sayın Guterres önerdi. Adil bir muamele olursa bunun için de çıkış yolları bulunabileceğini öngördü.

Güvenlik ve Garantilerle ilgili olarak da ‘iki tarafı tatmin edebilecek yaklaşımlar söz konusu olabilir’ dedi. Bu anlamda Güvenlik ve Garantilerle ilgili yeni mekanizmaların da devreye konulabilmesini ve bu yeni sisteme adaptasyonun yapılabileceğini ifade etti.

Kısacası mevcut güvenlik ve garanti sistemi yerine yenisinin getirilebileceğiyle ilgili düşüncelerini paylaştı.

Askerlerin mevcudiyetini farklı bir paket olarak değerlendirdi. O konuda sayısal indirim söz konusu olabileceğini, geriye kalanların tamamen çekilebileceği ya da bir kısmının kalacağıyla ilgili olarak da dışişleri bakanlarının düzeyinin üstünde, başbakanların da dahil olacağı bir toplantıda bu konunun karara bağlanabileceğine ilişkin düşüncelerini bizlerle paylaştı.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Guterres’in tüm bunlarla ilgili taraflardan görüş istediğini, kendilerinin geçen pazartesi günü ayrıntılı şekilde düşüncelerini ortaya koyduklarını bildirdi.

Akıncı, önümüzdeki günlerde bunları daha ayrıntılı paylaşmamaları gerekebileceğini kaydederek “Çünkü bu konuda bir imaj yaratma çabası sezinliyorum diğer tarafta” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Kıbrıs Türk tarafının BM Genel Sekreteri’nin toprak konusunda beklediği açılımı yaptığını açıklayarak “İstediği olayı gerçekleştirdik. Dönüşümlü başkanlıkla ilgili olarak Rum tarafı önce bu kavrama tamamen karşı olduğunu ifade eden bir yazı sundu. Ondan sonra sürekli değiştire değiştire kabul edebileceği noktaya geldi ama neye karşılık? Bu kısmını es geçiyorlar. Dönüşümlü başkanlığı ancak toprakta kendilerinin sunduğu haritayı ve sıfır asker, sıfır garantiyi kabul ettiği takdirde Türk tarafı, onların da dönüşümlü başkanlığa evet diyebileceklerini söylediler” ifadelerini kullandı.

Rum tarafının toprakla ilgili Değirmenlik’ten Yeniboğaziçi’ne kadarki alanı isteyen yaklaşımının son saniyelerde “Annan Planı’ndaki harita” söylemine geçtiğini ve Annan Planı’nın istedikleri yerlerini alma yaklaşımı gösterdiğini, bu şekilde müzakere sürdürmenin doğru olamayacağını anlattı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, mülkiyet konusunda ise şöyle konuştu:

“Güneye bırakılacak alanlarda güneyde daha önce mülkünü kaybeden insanların daha çok tatmin edileceğini öngören yaklaşımlar sergiledik ancak kuzeyde kalacak olan yerlerde de kuzeydeki insanların huzurunun bozulmamasına çok büyük önem verdik. Yani iki kesimliliğin korunmasının ötesinde belirsizliğin olmayacağı bir düzenlemenin, hem insanların huzuru, hem ekonomik durum açısından hayati önem taşıdığının bilinciyle hareket ettik. Bundan dolayı ‘duygusal bağ kategorisi’ mülkiyet başlığında sürekli gündemde tutuldu. O çerçevede kriterler olmasını öteden beri istiyorduk. Somut kriterler yine önerdik. Kuzeyde kalacak kısımlarda içinde oturanların yıllardır ev olarak kullananların rahatsız edilmemesi ilkesini Genel Sekreter de gündeme getirdiği için ondan da cesaret alarak kriterleri olsun kabul edeceklerini bekledim. Ne yazık ki bu konuyu muğlakta bırakacak ‘Avrupa içtihatına gönderelim komisyon ona bakarak karar versin’ diye bir yaklaşım sergilediler.

Bu niçin kabul edilemez biliyor musunuz? Diyelim ki 15-20 bin ev ama farz edin ki sadece bin kişi dönmek istiyor. Hangi bin evdir o bin ev? Muğlakta bilinemez, kriter olmazsa bilemezsiniz. O zaman ister 40 yıldır, ister 30 yıldır o evde otursun herkes huzursuz edilecek.

Bir de getirdikleri bazı kategoriler nedeniyle ekonomimizi darmadağın edecek yaklaşımlar doğabilecek. Bütün bunları kabul etmek mümkün değildi.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Rum tarafının konferansın başarısız olması konusunu sadece asker ve güvenlik konularına bağladığını, bunun doğru olmadığını ifade ederek, BM Genel Sekreteri Guterres’in açıklamasına işaret etti ve olayın sadece asker konusundan dolayı bu noktaya gelmediğini kaydetti.

Baştan beri yaklaşım farkı bulunduğuna dikkat çeken Akıncı, tüm konuların ele alınacağı bir konferansı Rumların ısrarla sadece güvenlik ve garantiler konferansına dönüştürmeye çalıştığını ve bundan dolayı yıkıldı mesajı vermek için de ellerinden geleni yaptıklarını gözlemlediğini söyledi.

Guterres’in “eşdeğer, adil muamele” dediği konuya da değinen Akıncı şunları ifade etti:

“Sizi temin ederim ki Türkiye’de yaşayan 80 milyon insanın Kıbrıs’a ya da Avrupa’ya intikal etmesini çağrıştıran hiçbir unsur yoktur. Malların, kapitalin serbest dolaşımıyla ilgili zaten gümrük birliği çerçevesinde yüzde 99’u halledilmiş meselelerdir. Kişilerle ilgilidir olay. Zaten öğrenciler ve turistlerle ilgili sorun yok. Bir tek gelip ikamet etmek isteyenlerle ilgilidir. Buradaki öneri de Türkiye’ye ait değildir, aylardan beridir bu öneriyi yapan benim. Nedir bilir misiniz? Kaç bin insan yaşıyor? 25-30 bini geçmiyor.

1974’ten bugüne dek ulaşan rakam 25-30 bin. Sayın Anastasiadis’e defalarca söyledim. Bundan sonrası için bire bir olsun. Yani bir Yunalı geliyorsa yerleşmeye, bir de Türk’e verelim bu imkanı. Çünkü bu 1960’tan beri gelen bir kavramdır. Demografik yapıya saygı göstermek kaydıyla biz bunu talep ettik.

Maalesef burada bile bu yaklaşımı göremedik. Şunun altını çizmek isterim. Avrupa Birliği bu konuda çok yardımcı olmaya çalıştı. Maalesef Rum tarafı Brüksel’e giderek provokasyon yapmaya yöneldiği halde onlar buradaki bütün çalışmalarda bu konunun büyütülecek bir konu olmadığını, çözülebileceğini defalarca söylediler.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güvenlik ve Garantiler başlığı konusunda ise şunları anlattı:

“Uygulama, yeni düzen yerleştikçe sistem çalıştıkça yeni güvenlik unsurlarının devreye girmesi ve tek yanlı müdahale hakkı gibi kavramların da makul süre sonrasında yeniden gözden geçirilmesine imkan veren anlayışların hakim olması için öneriler yaptık.

Daha çok işbirliği, karşılıklı güven; daha az asker, daha az garanti. Böyle bir perspektifle defalarca her söz aldığımızda bunu anlattık.

‘Bizden ilk günden sıfır askeri sıfır garantiyi istemeyin, bu süreç içinde o yöne doğru gidebilir, yerine yeni bir sistemi, tüm tarafların kabul edeceği sistemi enjekte ettikçe bu noktaya evrilebilir’ söylemlerimize rağmen maalesef bu konudaki ısrarlı tutumlarından bir an bile vazgeçmediler. Konferans sıfır asker, sıfır garanti söylemiyle başladı, sıfır asker, sıfır garanti söylemiyle bitti.

Türkiye’nin bu konularda hiçbir adım atmadığı, açılım yapılmadığı doğru değildir. Türkiye bu konularda adım atmaya istekli davrandı.”

Cumhurbaşkanı Akıncı, bunun ötesinde askerde ciddi indirim olabileceğinin zaten öteden beri bilindiğini, Yunanistan’ın, “bu konuda son tahlilde geri kalanlar için ne şekilde tavır sergilenebileceğinin kararını Başbakanlar versin” yaklaşımına Türkiye’nin evet dediğini, Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım’ın da hemen gelebileceğinin söylendiğini anlattı.

Akıncı, bunu BM Genel Sekreteri’ne de ilettiğini, “bu işi birden bire bitirmeyelim, başbakanlar da gelsin” dediğini kaydederek “Ancak biz masada bu önerileri yaparken bavullar o tarafta hazırdı. Bizim bavullarımız değil ama başkalarının bavulları hazırdı... Bu sabah erkenden ayrılmak için… Herhalde uçak saatleri de belliydi” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, daha fazla detayı Kıbrıs’ta açıklayacağını belirterek, Müzakereci Özdil Nami’ye ve müzakere heyetine, Kıbrıs’ta çözüm için çok yoğun ve özveriyle yaptıkları çalışmalar için teşekkür etti.

BM Genel Sekreteri Guterres’e, ekibine, parti liderlerine ve yardımcılarına, yakın istişare içinde oldukları Türkiye Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’na ve heyetine de teşekkür eden Akıncı, sağlıklı bir diyalog içinde yürüdüklerini, Kıbrıs Türk heyetinin kendi özgün düşüncelerini geliştire geliştire bir süreç yaşadığını anlattı.

Akıncı, Crans-Montana’da yapılan çalışmalardan ve heyetinden gurur duyduğunu da belirtti.

İsviçre hükümetine ev sahipliği için de teşekkür eden Akıncı, şöyle devam etti:

“Buradan çok daha güzel haberleri ulaştırmak isterdik ama olmadı. Dünyanın sonu değildir. Biz Kıbrıs’ta hak ettiğimiz, alnımızın akıyla, onurlu bir toplum olarak yaşamanın yollarını bulacağız, bunu başaracağız. Haksız bir durum karşısındayız. Bir toplum AB’nin üyesi oldu. Devletin tek sahibi konumundadır. Biz bunun dışında bırakıldık. Nedenlerine girmek istemiyorum bu saatten sonra ama bu güzel ülkeye bakın. İsviçre de Avrupa’nın ortasında ama AB’de olmayan bir ülke ama gelişmişliğini ne ölçülere getirdiğini hep beraber görüyoruz. Biz de modern, demokratik, laik, çağdaş bir toplum olarak yaşamanın ve gelişmenin yollarını bulabiliriz, bulmalıyız. Bunun için çalışmalıyız.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs’ta federal çözüm için daha fazla bir şey söylemek istediğini, bugünün, Annan Planı’nın reddedildiği 14 yıl öncesine göre daha zor olabileceğini gördüğünü ve gerçekten çok daha zor olduğunu söyledi.

“Bugünden sonra, bizim neslin de bu son denemesinden sonra gelecek kuşaklar için daha da zor olacağını değerlendiriyorum. Gelecek kuşakları bloke edemeyiz, onlar kendi yollarında en iyisini yapmaya çalışacaklar.

Genç kuşaklara başarılar dilerim ama bizden önceki nesiller Kıbrıs’ı bu hale getirdiler, biz bunu düzeltemeye, toparlamaya çalıştık, bunu başaramadık. Özeti bu. Temenni ederim bundan sonraki kuşaklar daha iyisini yapsınlar.”

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda her şey olabileceğini, ancak bu fırsatın bir daha olamayacağını ifade etti.

Müzakerelerin çok zamanını aldığını ancak şimdi iç konulara daha çok yoğunlaşma imkanı bulacağını kaydeden Akıncı, “Tanınmamış olabiliriz ama 2 yılda dış dünyayla bağımız bayağı gelişti bunları daha da öteye taşımaya çalışacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, basın toplantısında gazetecilerin sorularını da yanıtladı.

Cumhurbaşkanı, bundan sonra ne olacağına ilişkin bir soru üzerine, Biz buraya A planı için, çözümü gerçekleştirmek arzusu ve hedefiyle geldik. Çözüm olamadığı için de çok üzgünüz ama elbette dünyanın sonu değildir. Oturup bunları en iyi şekilde değerlendireceğiz.”

Cumhurbaşkanı Akıncı, bundan sonra Türkiye ve Güney Kıbrıs ile ilişkilerin nasıl olacağının, iç siyasetteki rolünün değişip değişmeyeceğinin sorulması üzerine, Kıbrıs'ta gerginlik ve daha kötüye gidişi hiçbir zaman arzulamadıklarını, federal çözüm arayışının başarısız olduğunu ifade ederek, “Ancak aynı adanın insanlarıyız yüzyıllardır... Başka bir çerçevede daha farklı gelişmeler olur mu değerlendirmek için erkendir” dedi.

Bu ilişkinin gerginlik ve çatışma kültürü dışında gelişmesini tercih ettiğini vurgulayan Akıncı, Türkiye'yle de öteden beri sağlıklı diyalog isteyen, kimlikli, kişilikli bir ilişkiyi isteyen çizginin insanı olduğunu ve bu çizgiye devam edeceğini söyledi.

İç politikada, bir siyasi partinin uzantısı olarak davranmasını kimsenin beklememesini gerektiğini ifade eden Cumhurbaşkanı Akıncı, halka verdiği sözü tutmaya, bağımsız, tarafsız Cumhurbaşkanı olmaya, toplum yararına gördüğü konularda rehberlik yapmaya, yanlış gördüklerini söylemeye devam edeceğini vurguladı.

Müzakerelerin çok zamanını aldığını ancak şimdi iç konulara daha çok yoğunlaşma imkanı bulacağını kaydeden Akıncı, “Tanınmamış olabiliriz ama 2 yılda dış dünyayla bağımız bayağı gelişti bunları daha da öteye taşımaya çalışacağız” dedi.

Akıncı, Güney Kıbrıs’taki seçimlerden Rum lider Nikos Anastasiadis’in galip olarak çıkmaması halinde müzakerelerle ilgili yeni bir durum olup olmayacağının sorulması üzerine, şu değerlendirmeyi yaptı:

“Bu fırsat penceresi çok önemliydi, 2016 sonu hedefim boşuna değildi... Güney’de seçimler yaklaştıkça çözüm uzaklaştı. Seçimden kimin çıkacağı Rum toplumunun iç meselesidir.”

Yitirilen fırsatın bir daha yakalanma ihtimalinin düşük olduğunu ifade eden Akıncı, “Her şeyin olabileceğini ama bu fırsatın bir daha olmayacağını” söyledi.

Akıncı, “Rumların Kıbrıslı Türklerin endişelerini giderici bir öneri getirdikleri” iddiasıyla ilgili bir soru üzerine, “Bize getirilen öneri sıfır garanti sıfır asker. Bu gideriyor mu Kıbrıslı Türklerin endişelerini?” dedi.

Rumların çabalarının hep göz boyamaya yönelik olduğunu, Kıbrıs Türk halkının kaygılarını anlamak istemediklerini ifade eden Akıncı, “Kıbrıs Türk halkının bir referandumda sıfır asker, sıfır garantiye oy vermeyeceğini anlata anlata dilimizde tüy bitti. Bir türlü anlayamadılar” diye konuştu.

Süreç içinde adım adım giderek iş birliği ve ortaklıklar yaratarak, Türk ve Yunan ilişkilerini geliştirerek, Rumları Türkiye ile yakınlaştırarak, bunları yaptıkça askere ihtiyaç olmayacak bir noktaya gelinebileceğini anlattıklarını ancak Rumların askerin sayısı ne olursa olsun bunu bir tehdit olarak algıladıklarını kaydetti.

Akıncı, 40 bin askerin tehdit olarak algılanabileceğini ancak 1960 anlaşmalarındaki sayıya inecek bir asker sayısını ki bundan Kıbrıslı Türklerin psikolojik olarak güven duygusu alacağını, Rumların bunu nasıl tehdit gördüğünün anlaşılmaz olduğunu belirtti.

Akıncı başka bir soru üzerine, yaklaşık 3 yıldır bu görevi yürüten BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin bu görevden ayrılacağını, yeni birinin atanıp atanmayacağının belli olmadığını, muhtemelen atanmayacağını kaydetti.

Akıncı, “UNFICYP Özel Temsilci misyonu devam edecek. Ancak Özel Danışman görevi yakında bitecek diye biliyoruz. Bu konularla ilgili değerlendirmeleri aceleyle yapmak istemiyorum. Arkadaşlarımla çok iyi değerlendireceğiz. En sağlıklı değerlendirmeleri sizinle paylaşacağız” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, ada etrafındaki doğal gaz kaynaklarına ilişkin bir soru üzerineyse, çözüm olsun veya olmasın doğal gazın Kıbrıs’ta yaşayanların ortak zenginliği olduğunu, bu zenginlikleri ortak kullanmak yerine deniz altındayken kavga meselesi yapmanın anlamsızlığını vurguladı.

Akıncı, Rumların sondaj için faaliyetler yürütüldüğünü bildiklerini kaydederek, “Umarım bu yeni gerginlikler yaratmaz” dedi.



Erdoğan: “Sırada ‘b’ ve ‘c’ planı



Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, katıldığı G20 zirvesinde düzenlediği basın toplantısında yaptığı konuşmasında İsviçre’de 10 gün sürdükten sonra başarısızlıkla sonuçlanan Kıbrıs Konferansına da değinerek, "Tüm gayretlerimize rağmen Kıbrıs Konferansı'nın 28 Haziran'da başlayan ikinci oturumu sonuçsuz kaldı. Türkiye'nin ve Türk tarafının özverili çabaları, samimi ve ılımlı tavrı hak ettiği karşılığı görmedi. Açıkçası sonuçtan büyük bir üzüntü duyuyoruz. Uzun çabalardan sonra geldiğimiz bu tablo, Kıbrıs sorununa Birleşmiş Milletler iyi niyet misyonu parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunmasının imkansızlığını ortaya koymuştur. Artık bu parametrelerde ısrar etmenin bir anlamı yoktur" dedi.

"Türkiye, sorunun çözümüne farklı parametrelerle katkı sağlama çabalarını yine sürdürecektir. Aynı tutumu ilgili tüm taraflardan bekliyoruz. Olmadığı takdirde şüphesiz ki B planı, C planı, bunlar da düşünülmeye başlanacaktır" diyen Erdoğan Kıbrıs konusunda bundan sonra alınacak kararların muhataplarla paylaşılacağını kaydetti.



Özgürgün: “BM yetkilerinin, BM parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunamayacağını açık şekilde ortaya koyması gerekir”



Başbakan Hüseyin Özgürgün, Kıbrıs Konferansı’nı değerlendirerek, Gelinen noktada Birleşmiş Milletler yetkililerinin artık, yerleşmiş BM parametreleri çerçevesinde bir çözüm bulunamayacağını açık şekilde ortaya koyması gerektiğini söyledi.

KKTC Kalkınma Bankası’nın 23. Olağan Genel Kurulu’nda konuşan Özgürgün Kıbrıs Konferansı’na değinerek, “Anlaşma olmazsa hiç bir şey olmaz, anlaşma olursa her şey olur” düşüncesinin doğru olmadığını kaydetti.

Anlaşma olsun olmasın yapılması gereken ve yapılabilecek çok şey olduğunu kaydeden Özgürgün, Kıbrıs Konferansı’nda yaşananların yıllar öncesinden yaşanan süreçlerin sonucu olduğunu kaydetti.

Kıbrıs Türkü’nün talebinin yerleşmiş Birleşmiş Milletler parametreleri olan, iki kesimlilik, iki halkın siyasi eşitliği ve iki kurucu devletin eşit statüsü olduğuna işaret eden Özgürgün, 48 yıldır Kıbrıs Rum kesiminin bunları kabul etmediğini ifade etti.

Gelinen noktada Birleşmiş Milletler yetkililerinin artık, yerleşmiş BM parametreleri çerçevesinde böyle bir çözüm bulunamayacağını açık şekilde ortaya koyması gerektiğini dile getiren Özgürgün, aksi takdirde belirsizlik ortamının devam edeceğini söyledi.

Kıbrıs Rum Meclisi’nden geçen ENOSİS kararına da değinen Özgürgün, görüşmelerin bu kararın gölgesinde gerçekleştirildiğini de anlattı.

Tek isteği eşitlik ve insanca yaşamak olan Kıbrıslı Türk halkının, Kıbrıs Rum halkı kadar düzgün bir yaşamı hak ettiğini vurgulayan Özgürgün, Kıbrıslı Türklerin, Yunanistan’a ilhak diyenlere karşı hiçbir zaman Türkiye’ye ilhak gibi söylemlerde bulunmadığını da kaydetti.



Yıldırım: “Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk heyeti elinden geleni yaptı”



Türkiye Başbakanı Binali Yıldırım, Kıbrıs Konferansı'nın sonuçsuz kalmasına ilişkin, "Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk heyeti elinden geleni yaptı" dedi.

Gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtlayan Yıldırım, "Kıbrıs müzakerelerinin sonuçsuz kalmasına" ilişkin soru üzerine şunları söyledi:

"Sağlık olsun, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk heyeti elinden geleni yaptı, yapıcı olmaya başından beri gayret etti. Gerçekten çözümü samimiyetle isteyen taraf olduğunu hem Birleşmiş Milletler'e hem Avrupa Birliği'ne, diğer garantör ülkelere çok açık bir şekilde gösterdi, ancak 2004'te yapılan referandum sonrası Güney Kıbrıs tarafının tek taraflı olarak Avrupa Birliği'ne tam üye yapılması, aslında bugünlerin altyapısını hazırlamış oldu."

Yıldırım, "Güney Kıbrıs Rum tarafı, Avrupa Birliği üyesi olmanın verdiği rahatlıkla maalesef çözüm konusunda beklenen yapıcı tutumu göstermedi, göstermiyor. Tabii bizim açımızdan olmazsa olmazımız, hangi çözüm elde edilirse edilsin, hangi konuda anlaşmaya varılırsa varılsın, geçmiş yıllardaki acıların tekrarlanmaması için güvenlik ve garanti konusu hayati önem sahip. Burada herhangi bir gevşeme söz konusu olamaz" diye konuştu.

Türkiye'nin, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde yaşayanların hukukunu korumak için uluslararası hukuktan doğan haklarını sonuna kadar kullanacağını vurgulayan Yıldırım, "Ne zaman, ister Birleşmiş Milletler isterse başka organizasyonlar Ada'da kalıcı, adil, eşit paylaşımı esas alan bir çözüm arzu ederlerse biz daima yapıcı olmaya devam edeceğiz.

Olmaması halinde de dünyanın sonu değil, hayat devam ediyor. Gereken neyse bugüne kadar Kuzey Kıbrıs'a yaptıklarımıza bundan sonra da devam edeceğiz. Kıbrıs'ın, Ada'nın etrafındaki doğal kaynakların tek taraflı oldu bittilerle ortaya çıkarılması yönündeki girişimleri de asla kabul etmeyiz" değerlendirmesinde bulundu.



Ertuğruloğlu: “Federasyon oluşturma çabaları sona erdi, iyi komşular olarak yan yana barış içinde yaşamanın yollarını aramalıyız”



Dışişleri Bakanı Tahsin Ertuğruloğlu, Kıbrıs konusuna BM Genel Sekreteri’nin iyi niyet misyonu parametreleri çerçevesinde bir federasyon oluşturma çabalarının sona erdiğini kaydetti ve “İyi komşular olarak yan yana barış içinde yaşamanın yollarını aramalıyız” dedi.

Süreç içerisinde Kıbrıs Türk tarafı ve Anavatan Türkiye’nin her türlü yapıcı ve iyi niyetli çabayı gösterdiğini belirten Ertuğruloğlu, hatta Kıbrıs Türk tarafının yaptığı önerilerle birçok konuda makul uzlaşı sınırlarını zorladığını, bazen de aştığını ifade etti.

Ertuğruloğlu yaptığı yazılı açıklamada, süreçten ve Crans-Montana’daki son konferanstan bir uzlaşı çıkmamasının nedeninin Kıbrıs Rum tarafının Kıbrıslı Türklerle eşitlik zemininde yetki paylaşımını reddeden, süreci uzatıp sekteye uğratmak suretiyle uluslararası alandaki tanınmışlığını kökleştirmek ve sonuçta KKTC’yi Anavatan Türkiye’den kopararak bunun sağladığı güvenceden mahrum etmeye çalışması olduğunu kaydetti.

Ertuğruloğlu, bu dönemin karşılıklı suçlamalarla değil, Kıbrıs’ın iki halkın ve devletin iyi komşuluk ilişkileri içerisinde daha gerçekçi bir zeminde ele alınması için bir fırsat olarak kullanılması gerektiğine inandıklarını belirterek, 50 yıllık müzakere sürecinin tarafların Kıbrıs konusundaki pozisyonları ve vizyonlarının taban tabana zıt olduğunu nihai bir şekilde ortaya koyduğunu belirtti.

Kıbrıs Türk tarafının Adanın iki sahibinden biri olan bir halk olarak bütün samimiyetiyle eşit ortaklık zemininde bir uzlaşı ararken, Rum tarafının Kıbrıs’ın bir Elen adası olduğu noktasından hareketle hâkimiyetçi bir yaklaşım izlediğini kaydeden Ertuğruloğlu, Kıbrıs Türk halkına eşit bir statü tanınmasına ısrarla karşı çıkan Rum tarafının bu yaklaşımının tarihi, hukuki ve siyasi açıdan yanlış ve temelsiz olduğunu belirtti.

Kıbrıs Türk halkının on yıllardır Kıbrıs Rum tarafının girişimiyle uluslararası alanda kendisine karşı uygulanan gayrı insani izolasyon ve sınırlama kampanyasına tabi tutulduğuna da işaret eden Ertuğruloğlu, “Bu, her türlü adalet ve insan hakları normlarına aykırıdır. İki halk arasındaki ilişkileri daha da kötüleştirip aradaki güven eksikliğini derinleştirmekten başka bir amaca hizmet etmeyen bu sınırlamaların kaldırılması konusunda uluslararası topluma büyük görev düşmektedir. Bu konuda genelde uluslararası toplumun ve özelde Avrupa Birliği’nin insani ve ahlaki sorumluluklarını daha fazla vakit geçirmeden yerine getirmesini bekliyoruz.” ifadelerini kullandı.

Ertuğruloğlu şöyle devam etti:

“Coğrafya, Kıbrıs’taki iki eşit halkı sorunlarına iyi komşuluk ilişkileri içinde karşılıklı anlayışa dayalı bir uzlaşı bulmaya zorlamaktadır. Bunu federal bir ortaklık yoluyla sağlamaya yönelik çabalar başarısız kaldığına göre, çabalarımızı iyi komşular olarak karşılıklı saygı ve yan yana barış içinde yaşamanın yollarını aramaya yönlendirmeliyiz. Bu hem bizim vizyonumuz hem de gelecek nesillere karşı sorumluluğumuzdur.”



Türkiye’den Kotzias'ın ifadelerine tepki



Türkiye Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Hüseyin Müftüoğlu, Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kotzias'ın paylaştığı bazı ifadelerine ilişkin, "Takındığı tutumla ocak ayındaki konferansın sadece bir gün sürmesinin asıl sorumlusu olduğunu unuttuğu anlaşılan Bakan Kotzias'ın söz konusu ifadelerinin temelinde yatan uzlaşmaz ve yapıcılıktan uzak yaklaşım, konferans boyunca Kıbrıs Rum ve Yunanistan taraflarınca ortaya konulmuştur." değerlendirmesinde bulundu.

Müftüoğlu, Kotzias'ın resmi Twitter hesabından paylaştığı bazı ifadelere yönelik yazılı açıklama yaptı.

İsviçre'nin Crans-Montana kentinde, 28 Haziran-7 Temmuz 2017 tarihlerinde düzenlenen Kıbrıs Konferansı'nda, müzakere sürecinin en başından bu yana Türkiye'nin sergilemiş olduğu iyi niyet ve yapıcı yaklaşımla Kıbrıs meselesine adil ve sürdürülebilir kapsamlı çözüm bulunabilmesi amacıyla katıldığını vurgulayan Hüseyin Müftüoğlu, son konferans olan bu toplantı süresince Türkiye'nin çözüm yönünde samimi çaba sarf ettiğini bildirdi.

Konferansın neden başarısızlıkla sonuçlandığı sorusunun cevabının ise Nikos Kotzias'ın sosyal medya hesabından paylaştığı ifadelerden de görülebildiğini belirten Müftüoğlu, şunları kaydetti:

"Takındığı tutumla ocak ayındaki konferansın sadece bir gün sürmesinin asıl sorumlusu olduğunu unuttuğu anlaşılan Bakan Kotzias'ın söz konusu ifadelerinin temelinde yatan uzlaşmaz ve yapıcılıktan uzak yaklaşım, konferans boyunca Kıbrıs Rum ve Yunanistan taraflarınca ortaya konulmuştur. Konferans, iyi niyetin ve siyasi iradenin yoksunluğunda çözüme varılmasının mümkün olamayacağını bir kez daha gözler önüne sermiştir."



İngiltere, konferansın sonuca varılamadan sona ermesinden hayal kırıklığı duyduğunu bildirdi



İngiliz hükümeti, Kıbrıs'ta kapsamlı çözüme ulaşılması hedefiyle İsviçre'nin Crans-Montana kentinde yapılan Kıbrıs Konferansı'nın başarısız sonuçlanmasının hayal kırıklığına neden olduğunu bildirdi.

Hükümetten yapılan yazılı açıklamada, "Kıbrıs görüşmelerinde sonuca ulaşılamaması nedeniyle büyük hayal kırıklığına uğradık" ifadesi kullanıldı. İngiltere'nin çözümün güçlü destekçisi olmayı sürdüreceğinin vurgulandığı açıklamada, "Şimdi düşünme ve gelecekteki adımları değerlendirme zamanı. Bir anlaşmaya dönük taahhüdümüz tereddütsüz devam ediyor." ifadesine yer verildi.

12 Ocak'ta Cenevre'de düzenlenen ilk oturumla başlayan Kıbrıs Konferansı, 28 Haziran'da Crans-Montana'da başlayan ikinci oturumla devam etmiş fakat sonuç alınamamıştı.

Kıbrıs müzakereleri Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı'nın göreve gelmesinin ardından Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin ara buluculuğunda Mayıs 2015'te yeniden başlamıştı. Kıbrıs'ta iki askeri üssü bulunan İngiltere, adada Türkiye ve Yunanistan'ın yanı sıra garantör ülkeler arasında da yer alıyor.



Atun: “22. Dünya Petrol Kongresine katıldı”



Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun “22. Dünya Petrol Kongresi”ne katıldı. “22. Dünya Petrol Kongresi” İstanbul’da dün başladı.

Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun, Türkiye Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanı Bakanı Berat Albayrak’ın organizasyonu ile düzenlenen kongreye katıldı.

İstanbul’da, ‘Enerji Geleceğimize Köprüler’ ana teması ile düzenlenen, Petrol, Gaz, Enerji Verimliliği, Enerji ve enerji unsurlarının bölgesel gelişiminin de ele alınacağı Kongre, 13 Temmuz’a kadar sürecek.

Kongreye, Ekonomi ve Enerji Bakanı Sunat Atun ile birlikte, müsteşar Emin Bilgen, Özel Kalem Müdürü Hurşide Baybora, Kıb-Tek Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Çetin Erçen ve Kıb-Tek Müdürü Gürcan Erdoğan da katılıyor. (BRTK)



Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi “İzleme Komitesi”nin Ukrayna’daki toplantısına katıldı



Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği, Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi “İzleme Komitesi”nin Ukrayna’daki toplantısında “etkin olarak” temsil edildi

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ve Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Y. Benli, toplantıda yaptığı konuşmada, “İzleme Komitesi”nden Kıbrıs Türk yerel yönetimlerinin izlenmesi ve denetlenmesini talep etti, yol göstericilik yapmalarını istedi.

Benli, “Kıbrıs Türk yerel demokrasinin geliştirilmesi için kuzeydeki belediyeleri de izleyiniz, denetleyiniz, yol gösteriniz” dedi.

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi İzleme Komitesi, bu talebin dikkate alınarak değerlendirilmesi ve gerekli görüşmelerin yapılması yönünde tavır aldı.

Özellikle Avrupa Konseyi İzleme Komitesi Başkanı Leen Verbeek’in sözleri, Kıbrıslı Türklerle iletişimin artarak devam edeceği mesajını verdi.

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Yalçın Benli’nin konuşması ilk kez resmi ajanda içerisinde yer aldı ve konuşma notları da 46 ülkeye servis edildi.

26-28 Haziran tarihlerinde Ukrayna’nın Kharkiv kentinde yer alan toplantıda Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği’ni, Kibris Türk Belediyeler Birliği başkanı Ahmet Y. Benli ve genel sekreteri Hüseyin Köle temsil etti.

Avrupa Konseyi Yerel ve Bölgesel Yönetimler Kongresi İzleme Komitesi, Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Y. Benli’ye Kıbrıs’ın kuzeyindeki yerel demokrasi başlığı altına sunum yapması için teklifini iletti.

Larnaka Belediye Başkanı, Kıbrıs Cumhuriyeti Belediyeler Birliği Başkanı tarafından yapılan itiraz ise reddedildi.

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği Başkanı Ahmet Yalçın Benli’nin konuşmasına yönelik Kıbrıslı Rum üyelerin itirazı, Komite’nin önemli çoğunluğu tarafından kabul görmedi.

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ve Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli, konuşmasında yerel yönetimlerle ilgili Kıbrıs’ın kuzeyine yönelik bilgi verdi, Avrupa Konseyi’nden beklentilerini dile getirdi.

“Kıbrıslı Türklere hizmet veren yerel yönetimlerin çalışmaları için sizlerin yönlendirmesi ve desteğine başvurmak üzere buradayım” diyen Benli, toplumunun Annan Planı’na “evet” diyerek, Avrupalı bir geleceği seçtiğini anımsattı.

Benli sözlerini şöyle sürdürdü:“Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Kıbrıslı Türklerin izolasyonuna son vermek amacıyla 1376 sayılı Kararı alarak özellikle 2. Maddeyle Kıbrıs Türk toplumunun 2 seçilmiş temsilcisinin Parlamenterler Meclisi ve komitelerine dahil olmalarına karar vermiştir.

Vatandaşların kamu işlerinin yürütülmesine dahil olma hakkının Avrupa Konseyi’nin tüm üyelerinin paylaştığı demokratik prensiplerden biri olduğunun bilincinde olarak bunu kendi yerel idari alanlarımızda başarmak amacıyla çabalarımızı yoğunlaştırmak istiyoruz.”

Kıbrıs Türk Belediyeler Birliği ve Gönyeli Belediye Başkanı Ahmet Benli konuşmasında, komiteden talepte bulunarak, adanın kuzeyindeki çalışmaların yerinde izlenmesi çağrısı yaptı.













Enformasyon Dairesi







Facebook





Twitter





Instagram





Flickr





LinkedIn





Website













Dışişleri Bakanlığı







Facebook





Twitter





YouTube





Website













KKTC Dışişleri Bakanlığı

Enformasyon Dairesi



Tel: +90 (392) 228 3365 / 228 3241

Faks: +90 (392) 228 4847

E-Posta: pio@mfa.gov.ct.tr

Adres: Selçuklu Caddesi, Lefkoşa KKTC

via Mersin 10 / TURKEY



Twitter: @trnc_pio

Facebook: @trncpio

Youtube: KKTCDisisleri





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 38
Dün Tekil 2050
Bugün Tekil 873
Toplam Tekil 4079651
IP 3.146.221.204






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























18 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Hepiniz birer T rk Bayra s n z. Bayra lekelemeyin, kirletmeyin yere d rmeyin.
(Alpaslan T RKE )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu