2009 Türk Dış Politikası - Emrah ALTINKAYA - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









2009 Türk Dış Politikası - Emrah ALTINKAYA
Tarih: 06.01.2010 > Kaç kez okundu? 3270

Paylaş


2009 Türk Dış Politikası:



Türk Dış Politikasının 2010 yılında hangi hamleler yapacağı uluslararası arenada merak konusu. Davutoğlu yılsonu dış politika değerlendirme toplantısında, Türk Dış Politikasının temel hedefinin, uluslararası konjonktürde doğru zamanlama ve doğru yöntemlerle yol almak, bu yolla da Türkiye”nin uluslararası alanda itibarını ve konumunu güçlendirmesi gerektiği şeklindeydi.



Son yıllarda uluslararası küresel sistemin değişmekte olduğunu siyaset bilimi ile uğraşan herkes bilinmektedir. Türkiye ise uluslararası küresel sistemde üç tane enstrümantale sahip.



Türkiye”nin BM Güvenlik Konseyinde olması, G-20 ve Medeniyetler İttifakı gibi organizasyon ve projelerde yer alması bölgedeki diğer ülkelere göre Türkiye”yi bir adım öne çıkarıyor. Davutoğlu”da zaten, “Türkiye”nin küresel yapıdaki değişimlere küresel örgütler içinde en kapsamlı çözümler bulmak üzere çabalarına devam edeceğini söyledi.”



Davutoğlu”nun “Stratejik Derinlik” kitabında belirttiği gibi, Türkiye”nin küresel siyasal, ekonomik ve kültürel krizlerin seyrettiği coğrafyanın merkezinde bulunması, aslında Türkiye”nin bölge de üreten ve kucaklayan, baş aktörlerden biri olması gerektiği gerçeğini açığa çıkarıyor.



2002 Akp iktidarıyla beraber Türk Dış Politikasının vizyon değişikliğine gittiği muhakkaktır. Proaktif bir yaklaşım sergilenmiş, kimilerine göre ise bu yaklaşım Neo – Osmanlıcılık olarak görülmüştür. Ne dersek diyelim, dış politikada tek eksenli değil, bütüncül ve sistematik bir politika gözettiklerini söyleyebiliriz.



Davutoğlu”nun göreve geldiğinden bu yana ve de akademisyenlik hayatı boyunca sıklıkla dile getirdiği konu ise Türkiye”nin bulunduğu konum itibariyle muhakkak aktif ve çok yönlü politika izleme zorunluluğu bulunduğu idi. Artık sloganlarda değişmişti : "Bizim eksenimiz Ankara eksenidir ve ufkumuz 360 derecedir." Eksen kayması kavramı ise muhalifler ve de uluslararası basın tarafından en çok dile getirilen söylemdi.



Dış politika da yaşanan trafiği değerlendirirsek eğer, 2009”da Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanlığı nezdinde yapılan yurt dışı ziyaretlerinin toplamda 145 ülke olduğudur. Bu rakam bile Türkiye”nin dış politikadaki dinamizmi özetlemeye yetiyor.



Ayrıca, Dış politikanın sadece diplomatik faaliyetlerin yanı sıra, enerji, ekonomi, ticaret, kültür, ulaştırma ve sağlık alanlarını da kapsadığına belirtmekte fayda var. Bu anlamda uluslararası ekonomik krizin olduğu bir ortamda Ortadoğu”dan, Kafkasya”ya, Latin Amerika”dan Çin”e yapılan ziyaretler büyük anlam taşıyor.





2010 Türk Dış Politikası:



Türk basınında Türkiye”nin Doğu ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmesini eksen kayması olarak yorumlayanlarda var. Kanaatimce bu algı yanlış olmakla beraber uluslararası konjonktürü de okuyamadıklarını gösteriyor. Türkiye, bölgesinde iş birliği kültürünü inşa ediyor bununla da kalmayıp karşılıklı çıkara dayalı bir yaklaşımda bulunuyor.

Eksen kaymasını öne sürenler, herhalde daha düne kadar kavgalı Suriye, Balkanlarda Türk karşıtı olarak bilinen Sırbistan, toplumu Hıristiyan olan Gürcistan, -Ermenilerle anlaşma zemini ararken de- Rusya ile geniş ve de stratejik anlaşmalara imza atmasını göremiyorlar.

Güçlü bir rol model olarak bölgede yeniden Türk hâkimiyeti sağlanabilir mi? Son dönemde benimsenen yaklaşım Neo – Osmanlıcılık mı?

Türk hâkimiyetinden ziyade, burada Türkiye”nin düzenleyici olarak rol aldığını belirtebiliriz. Çünkü eğer hâkimiyetten söz edersek yüzyılları ve de bölgeleri karıştırmış oluruz. Günümüz Uluslararası İlişkilerinde birçok ülke tarafından tercih edilen soft power (kültürel ve diplomatik güç) kullanımını, Türkiye”de Osmanlı”dan kalan alışkanlıklarını kullanarak gerçekleştiriyor.

Türkiye”nin yüzünü Doğu”ya dönmesini eksen kayması şeklinde yorumlayanlar aslında tek boyutlu düşünüyor. Belki de eksenleri sadece batı olanlar aslında yeni Türk Dış Politikanın aktör bazında temelde Amerikan politikasıyla örtüşebileceğini göz ardı ediyorlar.

Türkiye bugün, yeni bir role soyunuyorsa gözden kaçanları da irdelemek lazım: ABD”nin sorunlu olduğu ülkelerle, ABD arasında bir anlamda arabuluculuk rolünü de üstleniyor. İran, Suriye, Irak gibi ülkeler, Hamas, Hizbullah gibi örgütler bunlara örnektir. Bu anlamda özellikle Türkiye”nin Mısır ve de Suudi Arabistan üzerinde Ortadoğu”daki karışıklıkları çözmek adına etkin olması gerektiğine inanıyorum. Özellikle Türk Dış Politikası”ndaki bu ince çizgiyi 2010”da daha net anlayacağız.

2010”da Meksika, Hindistan, Çin gibi ülkelerle ilişkilerin her anlamda maksimum düzeyde geliştirilmesi Türkiye”ye sınıf atlatacağı fikrindeyim.

Ortadoğu



Çoğunluğu Sünni Arapların yaşadığı Ortadoğu”da, dominant güç olarak gözüken iki ülkenin, yani İsrail – Türkiye ilişkisine bakarsak, Filistin – Suriye – İran üçgeninde yaşananlara sıkışmış gibi gözükse de buradaki Amerikan faktörü, Suriye – İsrail arabuluculuk görüşmeleri ve Türkiye”nin vereceği tepkiler büyük öneme sahip.



Türkiye”nin başta Suriye, Irak gibi yakın çevresindeki ülkeler ile geliştirdiği stratejik ortaklık, Arap ülkeleri üzerinde sahip olduğu saygınlık ve popülaritesi Ortadoğu”nun bölgesel lider adayı İran”ın bir adım önünde yer almasını sağlıyor.



AB



Türkiye, AB üyelik sürecini dış politikanın en temel stratejik hedeflerinden biri sayarak, 2009 yılında bütün olumsuz şartlara rağmen, ciddi reformlara imza attı. Lizbon Anlaşması ile de yeni bir AB yapısının ortaya çıktığını da unutmamak gerek.



Fakat bütün olumlu ve olumsuz gelişmelere rağmen, Türkiye”nin AB süreci çok uzun ve de çalkantılı gözüküyor. Güney Rum Kesimi, Yunanistan, Almanya, Fransa gibi ülkeler bariz bir şekilde Türkiye”nin adaylığı önündeki engel ülkeler. Bu anlam da 2010 senesinde kesinlikle AB politikasının gözden geçirilmesi gerektiği inancındayım. “Sıfır sorunlu dış politika” anlayışının Türkiye – AB İlişkilerin de getirisi nedir merakla bekleniyor, en azından AB üyesi – Türkiye karşıtı ülkeler bazında.



Kıbrıs



Kıbrıs”ta da son yıllarda olmadığı kadar aktif bir dönem yaşanıyor. Liderler arası müzakereler ivme kazanıyor fakat 2010”da iki kesimin liderleri, özellikle Rum Kesimi samimiyet testinden geçecek. Tabiî ki Kıbrıs meselesinde aktör – faktör ilişkisine dikkat etmek gerek. Uluslararası toplum, BM ve AB”nin de etkin desteğinin devam etmesi gerekir. Annan planı sonrasında AB”nin KKTC”ye yönelik yaptırımların kalkması yönünde sözlerin yerine getirilmesi gerekli. Kıbrıs meselesi 2010”da Türkiye-AB ilişkilerin de kırılma noktası olacağı kanaatindeyim. Yunanistan”ı da göz ardı etmemek lazım bu süreçte.



Davutoğlu, Kıbrıs meselesi hakkında 2009 değerlendirmesinde "Türkiye olarak, BM temel parametreleri etrafında, iki liderin 23 Mayıs 2008 ilan ettiği temel ilkeleri etrafında kalıcı ve adil barışın sağlanması için elimizden gelen çabayı sürdürmeye devam edeceğiz" dedi.



Türkiye – Ermenistan Protokolleri ve Azerbaycan:

Türkiye ve Ermenistan arasındaki ilişkilerin tamiri ve Türk sınırının tanınması konuları Türkiye”nin “kırmızı çizgileri” ve Karabağ meselesine sıkışmış durumda. Azerbaycan”a ait toprakların Ermeniler tarafından işgali ve geri verilmesi meseleleri, Türk – Ermeni İlişkilerinde protokollerde gözükmese de belli başlı tartışma konusudur.

Protokollerde Kars Anlaşmasına atıfta bulunulmadığı gibi, ileride sözde soykırım iddialarının da konuşulmayacağının garantisi yoktur. Protokoller bazı eksiklikleri içermekte ve de uygulanabilirlik adına sıkıntı yaratmaktadır.

Karabağ sıkıntısı hallolmadan protokollerin Türk Meclisinden geçeceğini düşünmemekteyim. 2010 senesinde özellikle Ermeni meselesinin Türkiye”ye uluslararası alanda sıkıntı vereceği muhtemeldir. Fakat bu konuda iç ve dış basında algı yönetimi sistemli bir şekilde uygulanırsa Türk tezlerinin Kafkaslara yön vereceği inancındayım.

Ayrıca, “sıfır sorunlu dış politika” anlayışının Ermeni ilişkilerinde hiç bir şekilde geçerliliği olmayacağı kanısındayım. Çünkü meselede taraflar çoktur, problemler grift ve de çok boyutludur. Bu anlamda atılacak her adım ise, özellikle Azerbaycan tarafının hassasiyetleri dikkate alındığında meseleyi pozitif manada daha da ileri boyuta taşıyabilir.

Son olarak Nahçıvan”da toplanan, Türk Dili Konuşan Devlet Başkanları Zirvesi”nde Türk Dünyası ve Türkiye için son derece önemli bir dönüm noktası olduğunu da unutmamak gerekir. Orda alınan kararlar ve oluşturulan sekretaryanın etkisini 2010”da daha iyi gözlemleyeceğiz.







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 36
Dün Tekil 1787
Bugün Tekil 1316
Toplam Tekil 4069237
IP 18.188.40.207






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























11 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Sevgim - Millete!
Vurgunlu um - Azadl a ve adalete!
itaatim - Hocalar ma!
Borcum - Dostlar ma ve meslekta lar ma!
Nefretim - Yalanc lara ve iki y zl lere!

(Eb lfez EL BEY)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu