Seküler ve laik yönetimler, her bireyin istediği dine inanma(ma), milletini ve ırkını savunma özgürlüğünün demokratik bir hak olduğunu kabul eder. Bu bireyler dini ve ırki inanışlarını aynı anda savunmakta özgürdür.

Ancak bazı bireyler de gerçek düşüncelerini saklayarak takiyye yaparlar. Örneğin birey pan-İslamisttir ama, aynı zamanda pan-Turkizmi (Turancılığı) savunur gibi görünerek takiyye yapabilir. Günümüz Türkiye'sinde bunun en kolay prim yapan yolu, anti-Siyonizm kamuflajı ile yapılan antisemitizmdir.

Atatürk maskesiyle de gezen bazı sözde Turancılar ya bilgisizliğinden, ya da aslında sadece pan-İslamist olduğundan, pan-Turkizm ideolojisini ülkemize kimlerin getirdiğini ve Yahudilerin bu konudaki büyük desteklerini de görmezden gelirler. Oysa Ayşe Hür dünkü makalesinde bunu açıkça irdelemiş.

http://www.radikal.com.tr/yazarlar/ayse_hur/bir_macar_icadi_turancilik-1395782



Bu ırkçı pan-İslamistler, her fırsatta Yahudilerin 23bin km2'lik topraklara sahip olma şeklini safsatalarla anlatırken, aşağılamayı ihmal etmezler. Bu bağlamda İngilizlerin Osmanlı'dan koparıp, Araplara hediye ettiği milyonlarca km2'lik topraklardan hiç bahsetmezler. Oysa İngilizler, Yahudilere karşı bu kadar hoşgörülü olsaydı, II.ci Dünya Savaşı'nda (o zamanki adıyla) Palestin topraklarına göç etmelerini engellemez ve milyonlarcasının ölmesine göz yummazdı.

Takiyyeci Turancılar aynı zamanda Osmanlıcıdır. Pan-İslamist II.ci Abdülhamit'i de dillerinden düşürmez. Oysa Hataylı bir vatandaşımız Osmanlıyı o kadar güzel betimlemiş ki... Anlamak isteyene.