BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Hedef AB kurumlarıyla şimdiden üst düzeyde ilişki kurmak” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı: “Hedef AB kurumlarıyla şimdiden üst düzeyde ilişki kurmak”
Tarih: 30.06.2015 > Kaç kez okundu? 1663

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, hedeflerinin, gelecekte federal bir çatı altında parçası haline gelinecek Avrupa Birliği kurumlarıyla şimdiden en üst düzeyde ilişkileri sağlıklı bir şekilde kurmak ve devam ettirmek olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Brüksel’e gitmek için dün adadan ayrıldı. Dün gece İstanbul’da kalan Akıncı, bugün Brüksel’e gidecek.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı dün gece hareketinden önce basına yaptığı açıklamada, 3 günlük ziyaret için Brüksel’e gittiğini, orada bir dizi üst düzey AB yöneticisiyle görüşeceğini anlattı. Daha önceki süreçlerde benzeri toplantılar yapıldığını ancak bu kez çok daha yoğun temaslar yapılacağını anlatan Akıncı, bu temasların kamuoyuna da yansıyacağını söyledi.

“KKTC’nin hedefi Avrupai değerlere haiz demokratik yapı içerisinde 11 yıl önce evet dediği halde yerini alamadığı AB kurumlarında artık hak ettiği yeri almak” diyen Akıncı, bunun da bir çözümle mümkün olacağını kaydetti.

“Kıbrıs Türk toplumu KKTC’nin bugün AB ile olan ilişkilerinde bir başka varlığın azınlığı konumunda değil, gelecekteki federal ortaklığın iki eşit kanadından birisi olarak şimdiden AB kurumlarıyla bir ortaklaşma arzusunda” diyen Akıncı, bunun siyaseten resmi tanınmayla ilişkili olmadığını ifade etti.

Akıncı şöyle devam etti:

“Biz ne istediğimizi biliyoruz. İstediğimiz iki kesimli, iki toplumlu federatif bir çözümdür. O çözümün siyaseten eşit ortağı olacağız, o çerçevede de AB’nin bir partneri olacağız.

Ama daha şimdiden bu ilişkilerin kurulmasına ilerletilmesinde Kıbrıs Türk toplumu ve kurumları ve ekonomisinin Avrupa Birliği standartlarına uyum sağlayacak şekilde bir ilişkinin kurulmasının ne kadar önemli olduğunun bilinci içerisinde hareket etmek lazım.”

Akıncı, kendisinin bu çerçevede vereceği mesajlar olduğunu da kaydetti.

Akıncı, Brüksel ziyaretinde aralarında Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Shultz’un da bulunduğu bir dizi üst düzey temas yapacak.

Akıncı’nın Brüksel temasları salı, çarşamba ve perşembe günlerini kapsayacak. Akıncı ve beraberindekilerin cuma gününün ilk saatlerinde ülkeye dönmesi bekleniyor.

Akıncı'ya Brüksel temaslarında Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı ve Müzakere Heyeti üyesi Erhan Erçin, Özel Kalem Müdürü Cenk Gürçağ ve Dış ilişkililer Koordinatörü Deniz Birinci eşlik ediyor.



Akıncı: “İlk kez kapsamlı müzakereler bağlamında temel konulara girdik”



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde liderlerin dün gerçekleştirdikleri dördüncü görüşmede ilk kez temel konulara girdiklerini ve belirli gelişmeler de sağladıklarını belirterek, “Peyder pey çalışmalar semeresini veriyor. Gerek elektrik, gerekse mobil ve diğer konular olsun; hepsinde belirli aşamalar katedilmiş durumdadır” dedi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile ara bölgede gerçekleştirdiği görüşmenin ardından Cumhurbaşkanlığı’na dönüşünde basına açıklamalarda bulundu.

Akıncı, “ilk kez kapsamlı müzakereler bağlamında temel konulara girdik. Bugüne kadar müzakerecilerimiz tarama sürecini tamamlayarak neredeyse bütün başlıklarda nerede durduğumuzu belirleyen kapsamlı bir belge ortaya çıkardılar. Şimdi henüz çözüme ulaştırılmamış, ana konulardan başlayarak süreci iki tarafın da kabul edebileceği kapsamlı bir çözüme vardırmak için çalışmaları yoğunlaştırmış durumdayız” dedi. Bugün belirli gelişmeler de sağladıklarını ve müzakerecilere bir sonraki toplantılarına kadar yeni çalışma alanları belirlediklerini ifade eden Akıncı, onların bu çalışmaları haftada 3 kez bir araya gelerek sürdüreceklerini; 10 Temmuz’da yapılacak bir sonraki liderler görüşmesinde de bu ana konulardaki müzakereleri sürdüreceklerini anlattı.

Cumhurbaşkanı Akıncı, geçen toplantıdan itibaren başlattıkları yöntemi bugün de devam ettirdiklerini; önce iki liderin baş başa müzakere yaptığını, ardından Eide ve müzakerecilerin de olduğu bir çalışma yürüttüklerini, daha sonra da tüm heyetlerin katıldığı üçüncü safhayı gerçekleştirdiklerini kaydetti.

Akıncı, bu yöntemin verimli olduğunu, birbirlerini daha iyi anladıklarını, sorunlara daha derinleme girme imkanı bulduklarını ve bu çerçevede de ilerlemeler sağladıklarını söyledi.

Daha önce kararı verilen güven artırıcı önlemlerde hangi noktada oldukları konusunun üzerinden de gittiklerini belirten Akıncı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Gördüğümüz şudur ki; aldığımız kararlarda ilerlemeler sağlanıyor. Peyder pey çalışmalar semeresini veriyor. Gerek elektrik, gerekse ve diğer konular olsun; hepsinde belirli aşamalar kat edilmiş durumdadır. Ve o konularda da olumlu sonuçlara ulaşacağız. Kısacası bugünkü çalışmamızın verimli geçtiğini söyleyebilirim. İlerleme sağlandığını söyleyebilirim; olumlu, pozitif bir havada bu müzakere sürecini ileriye taşımaya ve mümkün olan en erken zamanda iki kesimli, iki toplumlu federatif bir yapıyı oluşturmaya ve halkımızın onayına sunmaya hazır hale gelmek için tüm gücümüzle çalışacağız. Temenni ederim bu süreç başarılı şekilde sonuçlansın.”

Basının sorularını da yanıtlayan Cumhurbaşkanı Akıncı, hangi konularda ilerleme sağlandığıyla ilgili bir soruya karşılık, “Yönetim, mülkiyet ve toprağın kriterler bölümü müzakerelere konu oldu; bu konularda değerlendirmeler yapıldı. Bazı alanlarda ilerlemeler sağlandı ama takdir edeceğiniz gibi, bunların spesifik ayrıntı olarak dile getirilmesi müzakere anlayışına uygun düşmez. Bu konuda herhangi bir spekülasyona vesile olmak istemem” dedi.

“Bir sonraki toplantıda yine aynı başlıklar mı müzakere edilecek” sorusuna ise Akıncı, şu yanıtı verdi:

“Aynı başlıklarda devam edebiliriz, farklı durumlar gelişirse –eğer müzakereciler önümüze kendi aralarında tartışıp da bizim siyaseten karar üretmemizi gerekli gördükleri yeni unsurlar getirirlerse- onları da tabi ki değerlendirmeye açık olacağız. Burada amaç üzüm yemek, sonuca gitmek ve herhangi bir şekilde önyargı taşımadan konuları enine boyuna tartışmak. Ancak takdir edileceği gibi bazı konular vardır ki onları zamanı gelmeden tartışmaya açtığınız takdirde süreci tıkamış olursunuz, yanlış anlamalara meydan verirsiniz. Bunlar zaman zaman yapılıyor müzakere süreçlerinde… Bunların çok verimli olmadığını da yaşayarak görüyoruz. O nedenle her şeyi zamanlı bir şekilde tartışmaya gayret ediyoruz. Toprakta kriter dememin nedeni de odur. Köy isimleri, yüzdelikler, haritalar konusu bugün konuşulacak noktada değil henüz. Elbette onun da zamanı gelecek. Ama önce o noktaya adım adım gitmek meselesidir. Onu yapmaya çalışıyoruz.”

Rum basınında çıkan haberlere atfen, Başpiskopos Hrisostomos’un “yerleşik Türkiyelilerin geri gitmesine” ilişkin açıklamasının görüşülüp görüşülmediği sorusuna Akıncı, “Bu konu spesifik olarak, içerik olarak görüşülmedi. Başpiskopos’un veya bizden herhangi birinin açıklamaları müzakerelerin konusu değildir. Bunlar nerden gelirse gelsin, bizim arzumuz bu tür açıklamaların sürece yardımcı açıklamalar olmasıdır. Sürece zarar verecek açıklamaların hiçbir taraftan gelmemesi en doğrusudur” yanıtını verdi.

Cumhurbaşkanı Akıncı, Rum basınına yansıyan her şeyin doğru kabul edilmemesini de istedi.

Rum basında yer alan “güçlü bir merkezi yönetimi kabul ettiğine” ilişkin haberi örnek göstererek yalanlayan Akıncı, şöyle konuştu:

“Böyle bir şey yok. Biz 11 Şubat 2014’te üzerinde mutabakat sağlanan çerçevede, iki kurucu devletin oluşturacağı federal bir yapıda merkezi yönetimin makul neyse o çerçevede, yani bir federal devletin merkezi yönetiminin sahip olması gerektiği kadar yetkilere sahip olmasını, onun dışındaki artık yetkilerin de federe devletlerde, kurucu devletlerde olması gerektiğini ta öteden beri söylemekteyiz, düşünmekteyiz ve buna inanmaktayız.

Anlayış da budur aslında. Makul ölçüler içerisinde bir yetkilendirme olacak, yani biz üniter devleti konuşmuyoruz ama konfederasyonu da konuşmuyoruz. Dolayısıyla merkezi yanı çok güçlü bir yapıdan bahsederseniz bu sizi üniter devlete daha çok yakınlaştırır. Tam tersi çok çok yetkili ama merkezde çok çok zayıf yetkiler söz konusu olursa o zaman da bu sizi konfederasyona yaklaştırır. Halbuki bizim hedefimiz federasyondur. 11 Şubat 2014’te çerçevesi çizilmiş olan ama 77-79 Anlaşmalarından buyana gelen, bugüne kadar da birçok BM Genel Sekreteri belgesinde yer alan iki kesimli, iki toplumlu federal bir sistem…”

Akıncı, değişik zamanlarda değişik spekülasyonlar yapılabileceğine işaret ederek, “Bunları bizim ağzımızdan duymadıkça veri kabul edip onun üstünden değerlendirme yapmanın yanılgılara neden olabileceği uyarısını yapmak isterim” dedi.

Akıncı, eylül ayına kadar yeterli ilerleme sağlanabileceğine inanıp inanmadığı sorusuna, “Sağlanmasını istiyoruz, ümit ediyoruz. İnanıyor muyum? Göreceğiz” yanıtını verdi.

Temmuz ayı için planlanmış iki toplantıları olduğunu, sonrasının henüz olmadığını ancak müzakerecilerin haftada üç kez toplanacaklarını anımsatan Akıncı, “Üretim yapıldıkça, bu konularda siyasi karar gerektiği noktada biz devreye girip müzakerecilere yeni alanlar açtıkça süreç ilerleyecek. Dün iyi bir iş yaptığımız kanaatindeyim. Önemli bir toplantıydı. Belki çok ayrıntı konuşamayız ama yine de bugün bir mesafe alındığı kanaatindeyim ve müzakereciler bu hafta içerisinde verimli üretimler yapabilirler diye düşünüyorum dünkü toplantıdan sonra. Konuşulan bu iş, ‘eylülde bitti bitiyor’ noktası değildir. Ancak iç konularımızda ciddi ilerlemeler sağlayıp eylülde bizim dışımızda konuyla ilgili daha başka tarafların da, örneğin garantör ülkelerin de katılımının olabileceği bir toplantı olabilir mi? Bunun için üzerinde uzlaşılmış, bu olacaktır denilmiş bir durum yoktur. Ancak bu bir hedeftir. Açıklanmamış bir hedef olarak düşünebilirsiniz bunu. Bu, BM yetkililerinin kafalarında da vardır. Ancak önemli olan bizim o güne kadar ne yapacağımızla çok yakından ilgilidir. Biz yeterli ilerlemeleri gerçekten sağlarsak- bugün umut verici oldu bu açıdan-bu da gerçekleşebilecek bir hedef haline dönüşebilir.”

Akıncı, bir başka soruya yanıtında, dini liderlerin bir süreden beri sürece nasıl katkı yapılabileceği arayışı içinde bir araya geldiklerini anımsatarak, onların da çağrısıyla 8 Temmuz’da öğle saatlerinde Ledra Palaca’ta dini liderlerle buluşacaklarını; aynı gün akşam saatlerinde de ticaret odalarının ortak bir etkinliğinde ekonomi ağırlıklı bir toplantı yapılacağını, liderlerin bu iki etkinliğe birlikte katılmaya mutabık kaldıklarını anlattı.

Cumhurbaşkanı Akıncı soruları yanıtlarken, vatandaşlık ve diğer konuların da yeri ve zamanı geldikçe konuşulacağını belirtirken, 1974 üzerinden geçen 41 yılda bu topraklarda yerleşip, burayla bütünleşen insanları hep ayrı kategoride tuttuğunu; bu insanların Annan Planı referandumunda oy da kullandıklarını, dolayısıyla bu konuda kendi açılımlarında bir tereddüt olmadığını vurguladı.

Çeşitli vesilelerle Türkiye’den buraya sırf seçimlerde oy kullandırıp bazı kişilere ya da partilere avantaj elde edilmesi için yapılan vatandaşlıkları geçmişte de, şimdi de eleştirdiğini belirten Akıncı, “Bunlar çok yanlış davranışlardı ancak geride kaldı. Bunlar tekrarlanıyor diye bir durum da söz konusu değil” şeklinde konuştu.

Akıncı, sürece katkıda bulunmayacak söylemlerden herkesin sakınması gerektiğini ekledi.



Eide: “İyimserdim şimdi daha da iyimserim”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, dünkü görüşmeden sonra yaptığı açıklamada, önceki gün adaya geldiğimde iyimserdim, bugün çok daha iyimserim. Liderlerin uzun süredir devam eden sorunun çözümüne yönelik kararlılığı bunda çok etkili oldu” dedi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin ev sahipliğinde gerçekleşen dünkü görüşmeye, Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami ile Rum Yönetimi Müzakerecisi Andreas Mavroyannis de katıldı.

Kıbrıs sorununa çözüm bulma amaçlı müzakereler çerçevesinde dün bir araya gelen liderler, esas müzakerelere başladı ve çözümlenmemiş özlü konulara yoğunlaştı.

Eide, dün, Kıbrıs müzakereleri çerçevesinde liderler arasında gerçekleştirilen ve yaklaşık dört buçuk saat süren görüşmenin ardından, liderlerle birlikte dışarı çıkarak basına ortak açıklamayı okudu.

Eide, Cumhurbaşkanı Akıncı ile Rum lider Anastasiadis’in görüşmesinin olumlu ve sonuç alıcı odaklı bir atmosferde gerçekleştiğini söyledi. Eide, esas müzakerelere başlayan liderlerin çözümlenmemiş özlü konulara odaklandığını belirtti.

Eide, müzakerecilerin “yönetim”, “mülkiyet” ve “toprak kriterleri” başlıklarına ilişkin özlü konulardaki çalışmalarının ele alındığını söyledi.

Eide, “Akıncı ve Anastasiadis, bu konuları pragmatik ve yapıcı şekilde ele alarak, ilerleme kat ettiler. Bu hafta içinde 3 defa bir araya gelerek, özlü konulara ilişkin çalışmalarına devam edecek müzakerecilere yeni yönlendirmeler sağladılar” dedi.

Liderlerin güven yaratıcı önlemler konusunda da görüş alışverişinde bulunduğunu kaydeden Eide, kararlaştırılan önlemlerin uygulanmasına ilişkin çalışmaları değerlendiren liderlerin bu yönde elde edilen başarıdan duydukları memnuniyeti dile getirdiklerini söyledi.

Eide, liderlerin, önlemlerin uygulanmasına yönelik çalışmaların tamamlanması sağlayacak pratik çözümlerin bulunmasına ilişkin beklentilerini de dile getirdiğini belirtti. Eide, liderlerin olası çözümün ekonomik boyutunu da ele aldıklarını kaydetti.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, şu an esaslı müzakerelere başlayan Akıncı ile Anastasiadis’in en kısa sürede kapsamlı çözüme ulaşma kararlılığını yinelediğini belirtti.

Eide, mevcut olumlu atmosfere bağlı olarak, liderlerin 8 Temmuz’da Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile Rum Ticaret ve Sanayi Odası’nın organize edeceği bir etkinliğe katılacağını söyledi. Eide, liderlerin aynı tarihte dini liderlerle de bir araya geleceğini kaydetti.

Espen Barth Eide, liderlerin bir sonraki görüşmesinin 10 Temmuz’da yapılacağını söyledi.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, liderlerin eşliğinde yaptığı ortak açıklamanın ardından kendi izlenimlerini aktardığı kısa bir de konuşma yaptı.

Liderlerin, müzakerecilerin ve heyetlerinin çalışmalarından çok etkilendiğini kaydeden Eide, müzakerelerin özellikle zor konularda karşılıklı saygı ve anlayış çerçevesinde “çözüm bulacağız” ruhuyla yürütüldüğünü söyledi.

Eide, tarafların bu duruşuyla elde ettikleri başarının kendisini ve ekibini cesaretlendirdiğini belirterek, son görüşmeden sonra tarama sürecine son verildiğini ve gerçek müzakereye başlandığını kaydetti.

Espen Barth Eide, “önceki gün adaya geldiğimde iyimserdim, bugün çok daha iyimserim. Liderlerin uzun süredir devam eden sorunun çözümüne yönelik kararlılığı bunda çok etkili oldu” dedi.

Eide, gazetecilerin bir sorusu üzerine, bazı konuların ikili, bazı konuların ise heyetlerle beraber ele alındığını ancak görüşmenin içeriğine ilişkin daha fazla bilgi vermeyeceğini söyledi.

Gazetecilerin bir başka sorusuna karşılık Eide, “İlerleme sağlandığını söyleyebiliriz. Beklentiler, sürecin daha da ilerlemesi yönündedir ancak nereden nereye gidildiğini şu aşamada söyleyemem” dedi.



Çavuşoğlu: “Taviz verebilecek durumda değiliz”



Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Nazım Çavuşoğlu “Biz iki bölgelilikten ve garantilerden taviz verebilecek durumda değiliz. Bütün anlaşmalar mevcut konumundan daha iyi duruma gelmek için yapılıyor” dedi.

Çavuşoğlu, yaklaşık 2-3 yıldır müzakerelerdeki beklentinin çok yükselmekte olduğunu ifade etti. Her cumhurbaşkanı değiştiğinde kendi döneminde bir çözüm olabilmesi için çaba sarf ettiklerini belirten Çavuşoğlu, “Her cumhurbaşkanı sorunun çözümü adına bir performans sergilemektedir. Ancak bütün performansların sonunda cumhurbaşkanları görevden giderken kendi üzerlerine düşen her şeyi yaptıklarını ve uzlaşmaz tarafın Güney Rum kesimi olduğu söylenmektedir” şeklinde konuştu.

2003 yılından bu yana parlamentoda olan ve yurt dışında da parti adına bazı toplantılara katılmış biri olarak edindiği izlenimleri paylaşan Çavuşoğlu “Yıllardır parlamentoda olan biri olarak söyleyebilirim ki, Kıbrıs Türkünün ve bunları temsil eden yöneticilerin tümü, Kıbrıs’taki varlıklarını tehlikeye sokmayacak bir anlaşmaya hazırdır” dedi.

Rum kesiminde çıkan haberleri değerlendiren Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Rum temsilciler, ‘Biz bu kadar toprak bıraktık, siz onu yaptınız ve siz işgal ettiniz’ şeklinde yaklaşımları bulunuyor. Bununla beraber Rum Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos’un eklediği ‘Türkiye’den gelenler geri dönsün ve öyle bir anlaşma yapılsın’ şeklinde yaklaşımları sıralandığında, bütün iyi niyetimle anlaşmayı savunan ve anlaşmayı isteyen bir kişi olarak anlaşmanın ne kadar zor olduğunu görmemek elde değil.

Rum tarafının uzlaşmaz ve emrivaki tarzda istediklerini yerine getirmeden bir anlaşmanın olmayacağını ve Rum tarafındaki halk bu taraftaki yaşayan Türklerin adanın eşit ortağı olduğunu kabullenmediği sürece bir anlaşmanın olabilme ihtimalini maalesef çok düşük görüyorum. Dolayısıyla seçilen cumhurbaşkanlarının iyi niyetle Birleşmiş Milletler nezdinde çalışmalarını sürdürmek ve uzlaşı aramak görevleridir. Ancak KKTC gerçeğinden hareket ederek buradaki nüfus yapımızı da kollayacak şekilde bir anlaşma istediğimize göre, Rum tarafının bunu hazmetmesi gerekiyor. Eğer bunu kabul etmezlerse bizi 1974 öncesine götürebilecek bir anlaşmaya da bizim destek vermemiz mümkün değildir.”

Türk tarafının iki bölgelilikten ve garantilerden taviz verebilecek bir durumda olmadığını belirten Çavuşoğlu, “Dolayısıyla bu topraklardaki yaşam mücadelemizi dünya bazında değerlendirdiğimizde bütün anlaşmalar mevcut konumundan daha iyi duruma gelmek için yapılıyor. Burada ise bir anlaşmayla bizim geri gitmemiz isteniyorsa bu dünya ile uyumlu bir iş değildir. Bu anlamda anlaşma olması güç gibi gözüküyor” dedi.

KKTC halkının gerek referandumda evet demek için gerekse anlaşmayı savunması açısından çok istekli ve özverili olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, “KKTC halkı gerek referandumda evet demek için gerekse anlaşmayı savunması açısından çok istekli ve özverili olduğunu görüyorum. Aynı özveri ve isteğin Rum tarafında da oluşması lazım ki bu topraklarda bir anlaşma olabilsin” şeklinde konuştu. (Haberal Kıbrıslı)



Serdaroğlu: “Güven artıcı önlemler paralel olarak yürütülmeli”



Müzakerelerde ortaya konan güven artırıcı önlem paketlerini değerlendiren, Ulusal Birlik Partisi (UBP) Milletvekili Ergün Serdaroğlu, güven artıcı önlemlerin paralel bir şekilde yürümesi gerektiğini söyledi.

Lefke ve Derinya kapılarının, özellikle de Lefke Kapısının açılmasının hem Rumların hem de Türk tarafının lehine olduğunu belirten Serdaroğlu, bir günlüğüne dahi olsa turistin gelmesinin Lefke’ye katkı olacağını söyledi. “Tanıtma, imaj ve ekonomi yönünden büyük bir katkısı vardır. Derinya Kapısı için de bu durum geçerlidir. Demek ki güven artıcı önlemlerin paralel olarak gitmesi görüşmenin lehinedir” diyen Serdaroğlu, “Birçok hakkımız yendi, Rumlar hakkımızın üzerine kondu ve bütün menfaatlerini kullandı. Umarım hakkımız olan hakları geri alırız” şeklinde konuştu.

Serdaroğlu, çözüm konusunda ümitli olduğunu ifade ederek, “Gasp edilmiş haklarımızı savunacaklarına ve geri alacaklarına inanıyorum. Şimdiye kadar haklarımız gasp edildi. O zaman Avrupa gerekli ilgiyi göstermemişti. Fakat bundan sonra göstereceklerine inanıyorum. Ümidim çözüm olmasından yanadır” yorumunu yaptı.



“Kibir ve hoşgörünün bedelini öderken”



Kıbrıslı Rum ekonomist ve sosyal bilimci George Koumoullis Sunday Mail gazetesinde “Kibir ve hoşgörünün bedelini öderken” başlığı ile ele aldığı makalesinde, garantiler konusuna değinirken, Kıbrıslı Türkleri endişelendiren konunun Kıbrıs’ın toprak bütünlüğü değil, kendi güvenceleri olduğunu, garantiler konusunda da bu yüzden ısrarcı olduklarını ifade etti.

Güney Kıbrıs’taki eğitim sisteminin Kıbrıslı Türklere karşı önyargı ve düşmanlık geliştirdiğini belirten Koumoullis bunun sonucunda da Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin psikolojisini umursamadıklarını belirtti. Kıbrıslı Rumların bu umursamazlığının Kıbrıs sorununun merkezi olabileceğini kaydeden Rum köşe yazarı, Enosis konusuna da değinirken, Kıbrıslı Rumların Kıbrıslı Türklerin Enosis konusundaki korkularını anlamak için çaba göstermediklerini de vurguladı.

1955 yılındaki silahlanmanın, nüfusun yüzde yirmisini oluşturan Kıbrıslı Türklerden gizli yapıldığını belirten Koumoullis, Kıbrıslı Türklerin bu konuda bilgisi olsaydı bu çabanın trajedi ile sonuçlanacağı konusunda Kıbrıslı Rumları uyarabileceklerini yazdı. Kıbrıslı Rumların tıpkı 1955 yılında olduğu gibi garantiler konusunda da hatalar yaptığını ifade eden Koumoullis, gerek Kıbrıs Rum yönetimi lideri gerekse Rum siyasi partiler tarafından modern bir devlette neden garantör güçlere ihtiyaç duyulmadığı konusunda kusursuz çalışmalar sunulduğunu ancak bu çalışmaların Kıbrıslı Türklerin psikolojisini göz önünde bulundurmadığından dolayı Kıbrıslı Türkler açısından hiçbir anlam taşımadığını vurguladı. 1963-74 yılları arasındaki trajik olayların Kıbrıslı Türklerin anılarında silinmez izler bıraktığını belirten Rum köşe yazarı, bu yüzden Kıbrıslı Rumların acı çeken Kıbrıslı Türklerin psikolojisine anlayış göstermeleri gerektiğini yazdı.

Koumoullis sonuç olarak, Kıbrıslı Türklerin kendi güvenceleri için AB ya da BM’ye garantör güç olarak güvenmedikleri göz önünde bulundurulacak olursa, garantilerin devamının 20-30 yıl gibi bir zaman süresince kabul edilebileceğini, bu zaman periyodundan sonra da garantilerin yavaş yavaş ortadan kaldırılabileceğini belirtti. (Enformasyon Dairesi)



“Yine engel çıkardılar”



Rum Yönetimi’nin geçtiğimiz şubat ayında, Dünya Seyahat Acenteleri Dernekleri Birleşik Federasyonu’nun Yönetim Kurulu toplantısının KKTC’de yapılmasını engellendiği öğrenildi.

Endonezya’nın Bali adasında bu yıl 47’ncisi gerçekleştirilen “Dünya Seyahat Acenteleri Dernekleri Birleşik Federasyonu’nun (UFTAA) kongresinde, yönetim kurulu toplantısının 19-20 Şubat 2015’te Kuzey Kıbrıs’ta gerçekleştirilmesine karar verildi. Ancak güvenilir kaynaklardan elde edilen bilgilere göre, Rum Yönetimi bazı ülkelerdeki büyükelçileri devreye sokup baskı yaratarak, söz konusu toplantının yapılmasını engelledi.

Kıbrıs Türk Seyahat Acenteleri Birliği (KITSAB) Onursal Başkanı Ahmet Necati Özkan ve KITSAB Yönetim Kurulu üyesi Özbek Dedekorkut, Bali’deki UFTAA kongresine katılarak, turizmle ilgili görüş ve önerilerini ortaya koymuş ve yönetim kurulu toplantısının ülkemizde yapılmasını önermişlerdi. (Kıbrıs Gazetesi)



Cumhuriyet Meclisi’nin 3 aylık yaz tatili başladı



Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu son toplantısını tamamladı ve 3 aylık yaz tatiline girdi.

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Meclis’in 1 Temmuz itibarıyla ekim başına kadar tatile girdiğini, ancak komite çalışmalarının süreceğini söyledi ve otumu kapadı.

Oturumun son konusu olarak, Digitech İletişim Ltd.’e Yapılan Stopaj Vergisi Uygulaması İle İlgili Meclis Araştırma Komitesi Başkanı CTP-BG Milletvekili Birikim Özgür, komitenin çok titiz çalışmalar yaptığını belirterek, çalışmalar hakkında detaylı bilgiler verdi.

UBP Lefkoşa Milletvekili Ersin Tatar da, bu konuda yeterli kişilere ulaşamadıklarını ve neticeye gidemediklerini ifade ederek, hiçbir şirkete karşı olmadıklarını ancak yasaların her şirkete eşit uygulanması için çalıştıklarını kaydetti.

Tatar, bu konuda yeniden bir komite oluşturulacağını ve sonuca gitmek için gerekli çalışmaları yapacaklarını ifade ederek, sadece görevlerini yerine getirmek gayesinde olduklarını söyledi.

Yüzde 10 stopaj konusundaki tartışmalarda bir neticeye ulaşılamadığını ancak burada önemli olanın yasalar olduğunu ifade eden Tatar, mahkemede de bu konuda bir sonuç çıkmadığını, 4 yıla yakın uzun bir mahkeme süreci yaşandığını anlattı.

Ersin Tatar, günün sonunda rakamın büyük bir rakam olduğunu, konunun kamuoyuna mal olduğunu ifade ederek, savcıların devletin avukatı olduğunu belirtti ve savcının mahkemeye yön verirken davanın kazanılması için çalışması gerektiğini kaydetti.

TDP Lefkoşa Milletvekili Mehmet Çakıcı da, bu raporu kabullenmelerinin mümkün olmadığını, raporun sonuçlanamadığını ifade ederek, vergi stopaj konusunda tartışmaların olduğunu ancak kimlerin bu sürecin ertelenmesini istediğini öğrenemediklerini belirtti ve bu yüzden bu rapor sürecinin tamamlanmasını istedi.

Çakıcı, bu verginin veya stopajın ödenmediğini, bunu da bazı siyasilerden telkin alınarak yapıldığını iddia ederek, bu sürecin hesap sormak için devam etmesini istediklerini belirtti.



Tadilatta olan Othello Kalesi yeniden açılıyor



Yaklaşık bir milyon Euro harcamayla tadil edilen Othello Kalesi, perşembe günü düzenlenecek seremoniyle yeniden açılıyor.

Geçen yıldan bu yana tadilat çalışmaları süren Othello Kalesi’nin açılışı için Kale bahçesinde seremoni düzenlenecek.

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’ndan yapılan açıklamaya göre, açılış seremonisi kapsamında ayrıca İzel Seylani’nin yönetmenliğinde iki toplumlu bir tiyatro ekibi William Shakspeare’in “Othello” oyununu sergileyecek.

Oyunun ardından Othello Kalesi’nin tadilatıyla ilgili serginin açılışı yapılacak.

Kültürel Miras Teknik Komitesi’nin Avrupa Birliği finansmanıyla gerçekleştirdiği tadilatı Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı ekipleri yürüttü.

Tadilat için yaklaşık 1 milyon Euro harcandı.



Çiftçiler Birliği araçlı eylem yapıyor



Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği, Lefkoşa’da bugün araçlı eylem yapacak.

Eyleme katılacak çiftçiler saat 10.00'da Hamitköy ve Gönyeli çemberlerinde toplanarak, önce Meclis ardından Başbakanlık önüne gidecek.

Kıbrıs Türk Çiftçiler Birliği Başkanı Hüseyin Çavuş Kelle yaptığı açıklamada, üreticilerin yaşadığı sorunlara dikkat çekmek için eylem yapılacağını ve Toprak Ürünleri Kurumu'nca açıklanan tahıl alım fiyatlarını kabul etmediklerini belirtmişti.

Kelle, kurumları batma noktasına getirdiğini öne sürdüğü mevcut hükümet ve yeni kurulacak hükümete, sıkıntılarını duyurabilmek ve bütünlüklü tarım politikası çerçevesinde Doğrudan Gelir Desteği, mazot ödemeleri ve arpa fiyatlarının belirlenmesini sağlamak için eylem yapacaklarını kaydetmişti.









Enformasyon Dairesi







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 44
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1143
Toplam Tekil 4075924
IP 3.147.104.120






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu