BASIN BÜLTENİ Akıncı, yarın New York’a gidiyor - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ Akıncı, yarın New York’a gidiyor
Tarih: 03.06.2015 > Kaç kez okundu? 1597

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un daveti üzerine yarın New York’a gidiyor.

Akıncı, 4 Haziran Perşembe Ban ile görüşecek. New York saatiyle saat 12.00’de gerçekleşecek görüşmede Akıncı’ya Müzakereci Özdil Nami eşlik edecek.

Cumhurbaşkanı Akıncı, 7 Haziran Cumartesi ülkeye dönecek.

Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Ban Ki-Moon, bir süre önce Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’yı telefonla arayarak, yakın bir zamanda kendisiyle New York’ta yüz yüze görüşmeyi arzu ettiğini iletmişti.



Akıncı yabancı büyükelçileri kabul etti



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı önceki gün Fransa, Polonya ve Slovakya’nın elçileriyle ayrı ayrı görüştü.

Akıncı önce Fransa’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Jean Luc Florent’i ardından Polonya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Barbara Tuge-Erecinska ve Slovakya’nın Güney Kıbrıs Büyükelçisi Oksana Tomova’yı kabul etti.

Kabullerde Cumhurbaşkanlığı Dış İlişkiler Koordinatörü Deniz Birinci de hazır bulundu.

Basının görüntü almasına imkan tanınan görüşmelerle ilgili açıklama yapılmadı.



Çavuşoğlu: " Bizde samimiyet var, Rum tarafında da samimiyet olursa bu sene çözeriz bu işi"



TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Kıbrıs müzakereleri konusunda, "Bizde samimiyet var, Rum tarafında da samimiyet olursa bu sene çözeriz bu işi" dedi.

Çavuşoğlu, İzmir Ticaret Odası'nın genişletilmiş meclis toplantısında, yaptığı konuşmada, Türkiye ve Yunanistan arasındaki sorunların çözülemeyecek konumda olmadığını dile getirdi.

Ege adaları konusunda epey mesafe kat ettiklerine değinen Çavuşoğlu "Biz bugün bu konularda adım atsak Türkiye vatandaşlarının yüzde 90'ı çok memnun olur ama Yunanistan'da ve Kıbrıs'ta maalesef böyle değil. Yunanistan'daki atmosfer daha değişik. Sorunların çözümünde samimi gayret gösterdik. Kıbrıs konusunda da çok samimiyiz" dedi.

Türkiye'de bugün seçime gidilirken dahi siyasi partilerin Kıbrıs konusunu tartışmadığını, bunun çözüm konusundaki konsensüsün göstergesi olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, "Eski seçimlerde hep Kıbrıs konuşulur, 'Kıbrıs satıldı' diye konuşulurdu. Türkiye Cumhuriyeti'nde çözüm için bir konsensüs var, eskiden çözüm dediğiniz zaman Kıbrıs'a satmak diye düşünen insanlar bile artık çözüm istiyor. KKTC'de de aynı konsensüs var. Bizde samimiyet var, Rum tarafında da samimiyet olursa bu sene çözeriz bu işi. Ama topu taca atmamak lazım. Eskisine göre daha pozitif bir atmosfer var" şeklinde konuştu.

Daha önce de müzakereler iyi giderken Rum tarafının tek taraflı sondaj çalışması başlattığını, Türkiye'nin de Barbaros Hayrettin Paşa gemisini göndermesi sonrası Rum tarafının müzakerelerden çekildiğini hatırlatan Çavuşoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi Anastasiadis olumlu mesaj veriyor. Rum müzakerecinin görevi ne, tüm bu alanlar, Maraş da dahil unsurlar ve toprak konuları var, kazan kazan formülüyle bunları çözmek. Bugüne kadar yakınlaşmalar var zaten. Bunların üzerine uzlaşılmayan konuları gündeme getirin, müzakere edin, biz de destekleyelim. Şimdi Türkiye'nin garantörlüğünü gündeme getiriyorlar. Bu nedir, işi sulandırmaya çalışmaktır. Teknik konuları müzakere etmek yerine topu niye başka yere atıyorsun ? Ne zaman işler yolunda gitse mutlaka topu başka yere atmaya çalışıyorlar. Artık bu fırsatı kaçırmayalım. Bakınız böyle olmaz. Samimiyseniz, önünüzdeki dosyalarda anlaşın. Sonra 5'li bir araya geleceğiz. Garantörlük konusunda bizim kriterimiz Kıbrıs Türk halkıdır. Kıbrıs Türk halkı istediği sürece biz orada garantörüz. Onların kendisini güvende hissetmesi lazım. Sorumlusu biz değiliz ki. Kıbrıs'ta zamanında Türk halkına yapılanlara tekrar dönmeyelim, önümüze bakalım. Bugün geldiğimiz noktanın sorumlusu biz değiliz. Sen iyi niyetliysen Türkiye'nin garantörlüğünden niye çekiniyorsun, neden Türkiye'nin garantörlüğünden bir an evvel kurtulmak istiyorsun ? Madem çözüm, barış istiyorsun. Türkiye, şu anda negatif bir rol mü üstleniyor, hayır son derece pozitif. Bunu da bahane ederek biraz olayı sulandırmaya çalışıyorlar. Bu tür yollara tevessül etmesinler. Ortada bir fırsat var."



Weiderug: “Kıbrıs'ta barış yakın”



İsveç Dindar Sosyal Demokratlar lideri Peter Weiderug, Kıbrıs'ta barışın çok yakın olduğunu ve bunun Türkiye ile Yunanistan tarafından da desteklendiğini söyledi.

Peter Weiderug, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kıbrıs'ta barış görüşmelerini yıllardır yakından takip ettiğini ve içinde bulunduğunu belirtti.

İsveç Dindar Sosyal Demokratlar Lideri Peter Weiderug, 10 gün önce Rum lider Anastasiadis ve Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ile Lefkoşa'da Lokmacı kapısında buluşmaları sırasında yer aldığını kaydetti.



Sizopulos: “İki toplumlu ve iki kesimli federasyonu reddetme kararı yeni değil”



KS EDEK Başkanı Marinos Sizopulos, partinin iki toplumlu ve iki kesimli federasyon çözümünü reddetme kararının, kendisinin döneminde değil, bir önceli EDEK liderliği döneminde alındığını söyledi.

Sizopulos, Rum Kathimerini gazetesine verdiği söyleşisinde, EDEK’in iki toplumlu ve iki kesimli federasyon çözümünü neden reddettiği ve Kıbrıslı Türk ve Rum Partilerin Ledra Palace’taki toplantılarından neden ayrıldığına dair soruları yanıtladı.

Habere göre, Sizopulos, partinin Kıbrıs sorunuyla ilgili ikiye bölündüğü iddialarını yalanlarken, kendisinin prosedüre ilişkin bazı konularla ilgili EDEK Merkez Komitesi’ne sunduğu önerilerin, parti üyelerinin tümü tarafından kabul edildiğini söyledi.

Sizopulos, birtakım fikir ayrılıkları olduğunu ancak bunların önem arz etmediğini ifade ederken, iki toplumlu ve iki kesimli federasyonu reddetme sebebinin, birtakım konfederal ve ırkçı unsurlar tespit etmesi olduğunu belirtti.

“Kıbrıslı Türk gruplarla” ilişki kurmayı başaramadığı konusunda kendi kendine eleştiride de bulunan Sizopulos, partiyle aynı düş ve fikirleri paylaşan gruplarla bu ilişkileri geliştirme niyetini ortaya koydu.

Sizopulos, iki toplumlu ve iki kesimli federasyon adı altında halkın yanlış bilgilendirilmesine son verilmesi tezini savunduklarını; bu terminoloji altında özde konfederasyona götüren maddeler bulunduğunu ve bu çelişkiyi kabul edemeyeceklerini belirtti.

Siyasi partilerin konfederasyonu kabul edip etmediklerini netleştirmeleri gerektiğini vurgulayan Sizopulos, şayet kabul etmiyorlarsa, neden konfederal önerileri takip ettiklerini açıklamaları gerektiğini kaydetti.

EDEK’in, Türkiye’nin denetimine izin verecek çözümü değil de, Kıbrıs’ın nüfusunun bütünü için güvenlik koşulları oluşturacak “doğru” çözümü desteklediğini ifade eden Sizopulos, Mustafa Akıncı’nın Cumhurbaşkanlığı’na seçilmesini olumlu bir gelişme addettiklerini ancak yine de gerçekçi olduklarını ve çözüm şeklini Akıncı ile Kıbrıslı Türklerin değil, Türkiye’nin müzakere edeceğini iddia etti.

İki toplumlu diyalogun önemine de vurgu yapan Sizopulos, yine de Türkiye’nin, uluslararası konferans aracılığıyla müzakere masasına getirilmesi ve Kıbrıs sorununun uluslararası boyutunun bu masada tartışılması gerektiğini kaydetti.

İki toplumlu diyalog ve Kıbrıslı Türkler aracılığıyla Kıbrıs sorununun çözüleceği gibi “sahte bir hisse kapılarak”, Türkiye’nin görmezden gelindiğini öne süren Sizopulos, bazılarının, Kıbrıs sorununun iki toplumlu bir savaş mı, yoksa “işgal ve istila sorunu” mu olduğunu yanıtlaması gerektiğini söyledi.



Kiprianu: “41 yıldır tutarlı çalıştığımızı söyleyemem”



AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu “Son 41 yıldır iki bölgeli iki toplumlu federasyonu başarmak için tutarlılıkla çalıştığımızı söyleyemem” dedi ve bazı Rum yönetimi başkanlarının “iki bölgeli iki toplumlu federasyondan söz ederken aslında farklı istikametler hedeflediği dönemler olduğunu” vurguladı.

Rum Alithia gazetesi, Rum tarafında kimilerinin, “sorunu iki bölgeli iki toplumlu federasyon zemininde çözmeyi 41 yıldır başaramadık, değiştirip farklı bir şey istemeliyiz” dediklerini hatırlatan Kiprianu “İki bölgeli iki toplumlu federasyona yaklaşımımızı değiştirirsek neyi seçeceğiz?” diye sordu, özetle şunlara işaret etti:

“Öncelikle, 41 yıldır iki bölgeli iki toplumlu federasyonu başarmak için tutarlılıkla çalıştığımıza katılmıyorum. Bir yandan iki bölgeli iki toplumlu federasyondan söz ederken aslında farklı istikametler hedefleyen başkanların olduğu dönemler oldu.

Bu zemini, ancak çok daha iyisini talep etmek için terk edebiliriz. Hangi dayanak, hangi perspektif, hangi başarı olanaklarıyla? Bu hedefi teslimiyetçi ve tavizci görüp daha iyisini başaracağımızı düşünenler, nasıl olacağını söylesin. Aksi istikamete; iki devlet çözümüne veya en azından gevşek bir konfederasyona doğru gideceksek biz AKEL olarak itiraz ediyoruz. Biz kurtulmayı ve yeniden birleşmeyi savunuyoruz.”

Rum tarafında, üniter devlete dönülmesini savunanlar da olduğu hatırlatıldığında Kiprianu kediden kurtulmak isteyen farelerin toplantısını anlatan bir şarkıyı özetle şöyle hatırlattı:

“Genç bir fare kedinin kuyruğuna zil takılmasını önerdi, hepsi bu fikri çok beğenerek kutladı. Kutlama yapmayan tek fare akıllı olandı. Nedenini sorduklarında, kedinin kuyruğuna zili kimin takacağını bulduğunuzda ben de sizinle birlikte kutlayacağım dedi.

Dolayısıyla, iki bölgeli iki toplumlu federasyonu başaramıyorken üniter devlete nasıl gideceğimizi söylediklerinde ben de onlarla birlikte sevineceğim. Yeter ki beni bu hedefe nasıl gideceğimiz konusunda ikna etsinler.”

Kiprianu’ya Kıbrıslı Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis’in garantilerle ilgili “Kıbrıs’ın AB’ye ve Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası’na katılımı Kıbrıs sorununun, kutsal ineklerinden biri olan askersizleştirmeyi revizyona sürükledi” sözü hatırlatılarak Rum tarafının bugünkü tezinin bu mu olduğu soruldu.

Rum Yönetimi Başkanı Anastasiadis’in tutumunun bu olup olmadığını bilmediğini ancak Anastasiadis’in, AKEL’in böyle bir yaklaşıma karşı çıkacağını çok iyi bildiğini söyleyen Kiprianu “AKEL’in vardıkları anlaşmayı desteklemesini istiyorlarsa bu tür yaklaşımları terk etmeleri şart” dedi, özetle şunları ekledi:

“Bunu Başkan Anastasiadis’e birkaç kez söyledim. Kendisi de bana, endişelenme dedi, dolayısıyla Mavroyannis’in ne dediğini bilmiyorum. Söylemek istediklerimden birincisi bu. İkincisi ise bizim tutumumuz nettir. Kıbrıs sorununun, daha çok dayatma 1960 Anayasası’nın içerdiği sorunlardan ve o zamanlar, kimi Enosis’e gitmemiz gerektiğini kimi de taksime gitmemiz gerektiğini düşünenlerin faaliyetlerinden ve iki toplum arasında oluşan güven eksikliğinden kaynaklanan iç yönü vardır. Bunları çözmeyi başarırsak, Güvenlik Konseyi daimi üyelerinin, garantör güçlerin, Kıbrıs Cumhuriyeti ve iki toplumun katılacağı bir uluslararası konferansa gitmemiz gerektiği görüşündeyiz. Bu konferansta sorunun; askersizleştirme, garantiler, toprak gibi uluslararası yönler ve böyle bir toplantıyla ilgili başka başlıklar tartışılacak.”

Kıbrıs sorununun çözülmemesinin, kalkınma olanaklarını kısıtlayacağını; çok büyük tehlikelere gebe olacağını vurgulayan Kiprianu 1996’da Rum motosikletlilerin sınır delme eyleminde yaşananları buna örnek gösterdi. Kiprianu AKEL’in Kıbrıs sorununu çözmek istediğini, bu istikamette elinden geleni yapacağını belirterek “yeter ki bazı meselelerdeki hassasiyetleri ve bazı ana tezleri dikkate alınsın” dedi, şöyle devam etti:

“Kıbrıs sorununu çözmek istiyoruz. Herhangi bir çözüm temelinde değil. BM’nin ilgili kararları, Doruk Anlaşmaları, uluslararası ve Avrupa hukuku ve ezelden beridir Ulusal Konsey’de açıkça ortaya koyduğumuz tezlere dayalı bir çözüm. AKEL, bu çerçeve içerisinde çözüm çabalarına destek verecek. Kıbrıs Cumhuriyeti başkanlığında kimin olacağı umurumuzda değil. Kıbrıs sorununun nasıl yönetildiğiyle ilgileniyoruz. Çözümün ana ilkelerine dayanırsa, tutarlı ve ciddiyetle çalışırsa ve kolektif çalışırsa. Bu çerçeve içerisinde çalışırsa, prosedürü destekleyeceğiz. AKEL vatansever bir partidir. Ne muhalefet uğruna ne de rövanş almak için Kıbrıs sorununu ikinci plana itmesi söz konusu değildir. Hristofyas hükümeti zamanında bize etik dışı davrandılar. Biz bunun için Kıbrıs sorununu feda etmeyeceğiz. Doğru, adil, işleyebilir ve sürdürülebilir çözümü her şeyin üzerinde tutacağız.”



Türkiye ile Mısır arasında Kıbrıs kavgası



Kuveyt’te düzenlenen İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) Dışişleri Bakanları toplantısında, sonuç bildirgesinin Kıbrıs sorunuyla ilgili bölümü görüşülürken Türkiye ile Mısır arasında sert tartışma yaşandığı iddia edildi.

Kuveyt’e KKTC üzerinden giden TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun, Kıbrıs sorunu gündeme geldiğinde, Kıbrıslı Türklerle ilgili ifadelerin sonuç bildirgesine Kıbrıs Türk Devleti olarak yazılmasında ısrar ettiğini yazan Rum Fileleftheros gazetesi diğer devletlerin de desteğini alan Mısır’ın buna sert tepki gösterdiğini, Türkiye’yi ise sadece Azarbeydan’ın ve biraz da Pakistan’ın desteklediğini yazdı.

Haberde, İİT sonuç bildirgesi yayımlanmaması tehlikesi doğduğunu, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuveyt Emiri nezdinde devreye girmesi sonucunda, Rum tezleri açısından önceki metinlere nazaran daha iyi, Türkiye’yi çok da memnun etmeyen yeni bir uzlaşı metni benimsendiği belirtildi.



Theoharus:“İyi veya kötü çözüm olursa siyaseti bırakacağım”



DİSİ Avrupa Milletvekili Eleni Theoharus, Kıbrıs sorunu iyi veya kötü şekilde çözülürse siyaseti bırakacağım” dedi. Theoharus, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’i seçim öncesinde verdiği Kıbrıs sorunuyla ilgili vaatleri tutmamakla, seçmeni aldatmakla suçladı ve 2018’de Rum Yönetimi Başkanlığı’na aday olacağını açıkladı.

Rum Alithia gazetesi, Theoharus’un katıldığı bir radyo programında “2018’de Kıbrıs Cumhuriyeti varsa, başkanlığa aday olmayı planlıyorum. Kıbrıs sorunu iyi veya kötü şekilde çözülürse siyaseti bırakacağım” dediğine dikkat çekti.

Habere göre Anastasiadis’in uygulamakta olduğu politikanın kendisini hayal kırıklığına uğrattığını belirten Theoharus “Seçim öncesinde A’yı kabul etmeyeceğini, B’yi kabul etmeyeceğini söyledi. Bildiğim ve gördüğüm kadarıyla seçim vaatlerini yerine getirmedi” diyerek Anastasiadis’in seçmeni aldattığı imasında bulundu.

Theoharus “Nikos Anastasiadis beni çok hayal kırıklığına uğrattı ve zannederim çaba, önümüzdeki günlerde çözüm olacağı tezine götürülmemiz, çok önceden yoluna konulmuş olguları partide resmi ağızlardan işitmemiz ve bunun ortak hedef olması ve bir anda bir referandumun onaylanmasını beklememiz çabasıdır” şeklinde konuştu.



Kiprianu: “Anastasiadis, Kıbrıs sorunundaki önerilerimize kulak versin”



AKEL Genel Sekreteri Andros Kiprianu, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in “şimdi seçim vaatlerini bırakmasını ve mantıklı önerilerimize kulak verip, paylaşmasını ümit ediyoruz” dedi.

Rum Fileleftheros gazetesine göre Kiprianu “Başlayan sürecin bizi hedefimize biraz daha yaklaştırmasını, Kıbrıs sorununun gerçek çözüm perspektiflerini konuşmamıza olanak tanımasını umuyoruz” dedi.

Çözümün vazgeçilmez hedefleri olduğunu da söyleyen Kiprianu “Anastasiadis’le aramızdaki büyük anlaşmazlıklara rağmen müzakere prosedürünü destekliyoruz. Başkanın Ulusal Konsey’in politikasını tutarlılıkla ve yalpalamadan izleyeceği şartıyla destekliyoruz” ifadesini kullandı.



TMK “Tamamen meşru”



KKTC’de kurulan ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 22 Aralık 2005 Kseni-Aresti ve 1 Mart 2010 tarihli Dimopulos davası kararları temelinde çalışan Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK) faaliyetlerinin Rumlar için siyasi açıdan “zararlı” olsa da hukuki açıdan tamamen meşru olduğu teslim edildi.

Rum Fileleftherosgazetesi, Türkiye’nin TMK’nın faaliyete geçmesinden bugüne kadar Ada’nın her iki tarafındaki mülklerle ilgili “tuhaf ama çok ciddi ve başa çıkılması zor bir oyun oynadığını” iddia etti.

Türkiye’nin, KKTC’nin çeşitli mevzuatlarını kullanarak hem KKTC’deki hem de Rum tarafındaki taşınmazları ele geçirmeyi başardığını yazan gazete, Ankara’nın meşruiyet “kisvesi altında” mülkiyette egemen hale geldiğini vurguladı, özetle şunları yazdı:

“Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin telkinleri üzerine kurduğu sözde Taşınmaz Mal Komisyonu aracılığıyla çok iyi organize olmuş bir mekanizma oluşturdu. Bu mekanizma aracılığıyla barikatın her iki tarafından taşınmaz malları sahipleniyor. İşgal bölgelerinde Kıbrıslı Rumların mallarını satın alıyor, uyguladığı takas yöntemiyle özgür bölgelerde de Kıbrıs Türk mülklerinde yetki sahibi oluyor.

Türkler bu oyunu, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin Aresti ve Dimopulos davalarındaki kararları tahtında ‘tanınmış ve hukuki açıdan tescillenmiş’ bir organ aracılığıyla oynuyor.”

Gazete, TMK’nın faaliyete geçtiği 2006’dan bugüne kadar Rumların, KKTC’deki 13 milyon 952 bin 234 metrekarelik eski mallarını sattığını yazdı. 2007 yılında uygulamaya konulan takas ve tazminat usulü ile de 1 milyon196 bin 739 metrekarelik arazinin el değiştirdiğini belirten gazete “Türkiye toprakta meşru kontrol sahibi olma planını bu şekilde ileri götürüyor” ifadesine yer verdi.



“Çözümün faturasını kim ödeyecek”



Rum Politis gazetesi, çözümü uygulamak ve yeni Kıbrıs’ı inşa etmek için kaynak bulma sorunu olacağı yorumunda bulundu. Kıbrıs konusunda olası çözüm sonrası yeni Kıbrıs’ın inşasının 10 yıl süreceği ve maliyetinin de 25 milyar Euro’yu aşacağı iddia edildi.

Haberde, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in “yıl sonuna kadar iki halk, Kıbrıs Türk ve Rum halkı tarafından referandumda kabul edilecek bir anlaşmaya varmak hedefiyle işe başladığını” ama bununla birlikte oluşacak olan federal devletin inşası için ortaya çıkacak faturanın nasıl ödeneceği konusundaki belirsizlik olduğu vurgulandı.

Öte yandan, DİKO Başkanı Nikolas Papadopulos’un “Mücadele ekonomik nedenlerle verilmiyor. Bir çözüm iflasa sürükleyecek olsa da, işgal altındaki topraklarımızı kurtaracak ve sürdürülebilir olacaksa destekleyeceğiz. Kıbrıs sorununun çözümündeki ana mesele çözümün içeriğidir, ekonomi değil” dediğini hatırlatan gazete, bugüne kadar çözümsüzlüğün bedeli olmuşsa, çözümün uygulanmasının Rumlara maliyetinin ne olacağını sordu.

Gazete, iki bölgeli iki toplumlu federasyon çözümünün, finans kaynakları belli olmayan çok büyük bir maliyeti olacağına işaret ederek, maliyetin büyük kısmını da insanların yer değiştirmesi ve yeniden iskân edilmesiyle mülkiyet (tazminatlar) sorununun çözülmesinin oluşturacağını yazdı.

Haberde, özetle şunlar yazıldı:

“Çözümün ertesi günü ortaya çıkacak ekonomik sorunlara göz atalım. İnsanların yer değiştirmesi ve yeniden iskan edilmesi anlaşmasının uygulanmasıyla Kıbrıslı Türklerin Rum mallarından çıkması ve yeni evlerine yerleşmeleri için yeni siteler inşa edilmesi gerekecek. Rumların, Kıbrıs Rum idaresine iade edilecek mülklerine geri dönüp yerleşmeleri için evlerin tamir edilmesi gerekecek. O zaman da yollar, kanalizasyon sistemleri, su ve elektrik şebekeleri gibi altyapılar gerekecek. Yeni okul ve kiliseler inşa edilmesi gerekecek. Elbette bütün bu çalışmaların, Kıbrıs Rum idaresi altında Güney Kıbrıs’a dönmeyi tercih edecek Kıbrıslı Türkler için de yapılması gerekecek. Onları kabul etmeye hazır mıyız?

Kapalı Maraş’ın yasal sakinlerine iadesi elbette çözümün kopmaz parçası olacak. Bunun pratikte hemen olması mümkün değildir. Kent son 41 yılda hayalet kent haline geldi ve tek gerçekçi çözüm; birkaç tarihi kilise haricinde tamamen yıkılması ve yeniden çağdaş bir şehir kurulmasıdır. Kıbrıs makamları iç savaşın ardından Beyrut’taki yeniden imar ve mülkiyet rejiminin, Solitaire gibi şirketler kurularak, sahip oldukları taşınmazın değerine göre mal sahiplerine hisse verecek çözme örneklerini inceliyor. Yeni Maraş kentinin inşa maliyeti 6-7 milyar Euro’ya ulaşabilir ve kent 8-10 yılda iskana uygun olabilir. İster Mustafa olsun ister Nikos, yeni federal cumhurbaşkanının ilk gün yaşayacağı sorun, çözümü uygulamak ve yeni Kıbrıs’ı inşa etmek için kaynak bulma sorunu olacak. Yeni Kıbrıs’ın inşasının 10 yıl olması, maliyetinin de 25 milyar Euro’yu aşması bekleniyor.

Yeni devletin uygulayacağı bütçe politikasının yeni federal devletin Kıbrıslı Rum vatandaşlarına yapacağı ekonomik etkiler öngörülemiyor. Bilindiği gibi müzakerelerde, federal devletin ilk uygulama yıllarında Kıbrıslı Türklerin Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın, Rumların Gayri Safi Yurtiçi Hasılası’nın yüzde 80’ine ulaşana kadar federal bütçeden, nüfusuna oranla hak ettiğinden çok daha fazla pay alacağı konusunda anlaşmaya varıldı.

Oluşturucu devletçiğe dönüşerek meşruiyet kazanacak olan bugünkü sahte devletin yıllık bütçe açığı yaklaşık bir milyar Euro’ya ulaşıyor. Bu açık bugün Türk hükümeti tarafından karşılanıyor. Türkiye çözümden sonra bu açığı kapatmaya devam edecek mi? Elbette hayır. O zaman Kıbrıslı Türklerin bütçe açığı ne olacak? Silinecek mi?

Vatanımızın birleşmesiyle federal devletin, iki toplumun yaşam düzeyinin eşitlenmesi kaygısıyla uygulaması muhtemel bazı politikalar, bugün özgür bölgelerdeki devlet memurlarının almakta olduğu maaş ve emeklilikleri karmakarışık edecek. Bugün yeşil hattın iki tarafındaki maaş ve emekli maaşları arasında büyük bir uçurum var. Kıbrıslı Türk devlet memurları Rum meslektaşlarının maaşının yarısının da altında maaş alarak ikinci sınıf vatandaş olmayı kabul edecek mi?

Devletin bugün göçmenlere ve onlardan olanlara (çocuklarına) verdiği imtiyazları çözümle birlikte kaybedecek olan göçmenler ne diyecek? Cevaplanması en zor olan da; referandum sandığına gidecek Kıbrıslı Rum elini kalbine mi yoksa cebine mi koyacak?”



Başbakan Yardımcılığı’na Gündüz atandı



Serdar Denktaş’ın istifasıyla boşalan Başbakan Yardımcılığı, Ekonomi, Turizm, Kültür ve Spor Bakanlığı’na, DP-UG Güzelyurt Milletvekili Menteş Gündüz atandı.

Gündüz’ün ataması, Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı tarafından onaylandı. Denktaş’ın istifasının ardından bu görevi vekaleten Bayındırlık ve Ulaştırma Bakanı Hasan Taçoy sürdürmüştü.

Gündüz’ün ataması, bugün Cumhuriyet Meclisi Genel Kurulu’nda okunacak.

Gündüz’ün özgeçmişi:

Menteş Gündüz, 1961 yılında Limasol’da doğdu. Orta eğitimini Güzelyurt Kurtuluş Lisesi’nde tamamladı. 1985 yılında İstanbul Yüksek Denizcilik Okulu’ndan mezun oldu. Uzun yıllar Uzak Yol Gemi Kaptanı olarak görev yaptı.

Girne, Gem-Yat, Delta Marina’ da müdür olarak, 1998 yılında Girne Liman Başkanlığı’nda Kılavuz Kaptan olarak görev aldı. 1998-2013 yılları arasında yurtdışında yapılan uluslararası sivil toplum örgütleri, denizcilik organizasyonları, Avrasya, Ortadoğu ve Kuzey Afrika üyeleri, devlet taşra temsilcileri, yerel yönetimler, kamu-sivil toplum ilişkileri ile ilgili panel, seminer, kongre ve konferanslara katıldı.

Ülkü Yurdu ve Binatlı Yılmaz Spor Kulüplerinde Yönetim Kurulu Üyeliği, Güzelyurt Sanat Derneği Yönetim Kurulu Üyeliği ve Eşbaşkanlığı yaptı. KKTC Mülki İdareciler Derneği ve Uluslararası Devlet-Taşra Temsilciler Birliği Kurucu Üyesidir.

2009- 2013 yılları arasında Güzelyurt Kaymakamı olarak görev yapan Menteş Gündüz, 28 Temmuz 2013 Erken Genel Seçimlerinde, Demokrat Parti Ulusal Güçler’den Güzelyurt Milletvekili seçildi.

İngilizce ve Rumca bilen Gündüz, evli ve iki çocuk babası.



Harmancı ve Yorgacis’ten liderlere mektup



Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı ve Lefkoşa Rum Belediyesi Başkanı Konstantinos Yorgacis’in Lefkoşa’da yeni sınır kapıları açılmasına ilişkin liderlere mektup gönderdi.

Rum Fileleftheros ve diğer gazeteler, Harmancı ve Yorgacis’in konuya ilişkin ortak gündem belirlediklerini ve Harmancı’nın Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Yorgacis’in ise Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e konuya ilişkin mektup gönderdiklerini yazdılar.

Habere göre Yorgacis mektubunda, “Lefkoşa’da bulunan tüm “barikatların yayalara açılması, kentin doğusunda da araç geçişleri için bir noktanın açılması” talebini mektubunda dile getirdi.

Yorgacis mektubunda, özellikle “Baf Kapısı’nın açılmasının önemine dikkat çekerek, bölgede Kıbrıs’taki beş dini toplumun birlikte var olduğunun” altını çizdi.

Öte yandan gazete haberinin devamında, GYÖ’ler çerçevesinde “Athienu” (Kiracıköy) ve “Piroi” (Gaziler) bölgesinde sınır kapısı açılmamasının bölge Rumlarını kızdırdığını, kararı eleştiren “Athienu” ve “Piroi” belediye başkan ve muhtarının protesto eylemi yapacaklarını duyurduklarını aktardı.



Pilidis: “Çözüm yeni devasa piyasalar açacak”



Rum Ticaret ve Sanayi Odası (KEVE) Başkanı Fidias Pilidis, Kıbrıs’ta çözümün olmasıyla devasa boyutta yeni piyasalar açılacağını belirtti.

Rum Fileleftheros gazetesine konuşan Fidias, Kıbrıs’ta çözümün olmasıyla her şeyin değişeceğini söyledi.

İşbirlikleri ve konsorsiyumlar dışında “Kıbrıs ürün ve hizmetleri” için Türkiye ve eski Sovyetler Birliği’nin Türkçe konuşan ülkeleri gibi devasa yeni piyasalar açılacağına dikkat çeken Pilidis, buna ilaveten, siyasi sorun sona erdiğinde yabancı yatırımcıların buraya yatırım yapmakta daha kolay kararlar alabileceğini belirtti. Pilidis, bugün siyasi sorunun onları tereddüde düşürdüğünü ve heveslerini kırdığını belirtti.

Çözüm olmasıyla Kıbrıs’ın bölgede siyasi istikrarın olduğu tek ülke ya da az sayıdaki ülkeden biri olacağına vurgu yapan Pilidis, doğrudan uçuşların da artacağını ifade etti.

Pilidis, yeni siyasi ortamın iş dünyasını cesaretlendirdiğini, bu nedenle daha elle tutulur sonuçlar elde etmek için çabalarını yoğunlaştırdığını söyledi.



“Kıbrıs enerji kavşağı olabilir”



Güney Kıbrıs’ta faaliyet gösteren en önemli denizcilik şirketlerinden Lavar Shipping CEO’su Riginos Çanos, Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de enerji kavşağı olabileceğini belirtti.

Rum Alithia gazetesine konuşan Çanos, adanın, coğrafi konumu itibariyle elde ettiği avantajdan ötürü parlak bir geleceğinin olduğundan söz etti.

Güney Kıbrıs’ın Doğu Akdeniz’de denizcilik merkezinden enerji kavşağına dönüşmesi için her türlü unsura sahip olduğunu belirten Çanos, Güney Kıbrıs’ın sözde “Münhasır Ekonomik Bölgesi” içerisinde hidrokarbon yataklarının saptanmasının çok önemli bir gelişme olduğuna dikkat çekerek, bu şekilde ekonomik kalkınmanın sağlanması ve geniş bölgeyle bağlantı kurulması için devasa fırsat pencereleri açtığına değindi.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 38
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1160
Toplam Tekil 4075941
IP 3.146.221.52






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.478 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu