BASIN BÜLTENİ AKINCI İLK RESMİ ZİYARETİNİ ANKARA’YA YAPIYOR - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ AKINCI İLK RESMİ ZİYARETİNİ ANKARA’YA YAPIYOR
Tarih: 06.05.2015 > Kaç kez okundu? 1647

Paylaş


Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın daveti üzerine ilk resmi yurtdışı ziyaretini kendisine tahsis edilen özel uçakla bugün Türkiye’ye yapıyor. Cumhurbaşkanı Akıncı’ya, Müzakereci Özdil Nami ile Cumhurbaşkanlığı ve Dışişleri Bakanlığı’nın üst düzey yetkilileri eşlik ediyor.

Akıncı, bugün Ankara’ya yapacağı günü birlik ziyaret kapsamında ilk önce Türkiye Cumhuriyeti (TC) Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile görüşecek.

Görüşme sonrasında Anıtkabir’i ziyaret edecek Mustafa Akıncı, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu tarafından onuruna verilecek öğle yemeğine katılacak.

Akıncı, Cumhurbaşkanlığı’ndaki resmi karşılama törenini müteakip TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile baş başa görüşecek. Ardından heyetler arası görüşmeye geçilecek. Görüşme sonrasında ortak basın açıklaması yapılacak.

Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, onuruna verilecek akşam yemeğinden sonra Esenboğa Havalimanı’ndan törenle KKTC’ye uğurlanacak.





AKINCI, ABD BÜYÜKELÇİSİ KOENIG’İ KABUL ETTİ



Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, dün ABD’nin Güney Kıbrıs Büyükelçisi John M. Koenig’i kabul etti.

Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleşen görüşmede Akıncı’ya Kıbrıslı Türk Müzakereci Özdil Nami, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Erhan Erçin ile Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Barış Burcu eşlik etti. Görüşmeyle ilgili açıklama yapılmadı.





EİDE: “İKİ LİDERDEN DUYDUKLARIMDAN CESARETLENDİM”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, iki toplum liderinden duyduklarının kendisini cesaretlendiğini belirtti.

Rum radyosunun haberine göre, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide dün Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis ile gerçekleştirdiği görüşmenin ardından açıklamalarda bulundu.

İki liderin Kıbrıs sorununa çözüm bulunması taahhüdü ile sadakatini tespit ettiğini belirten Eide, Kıbrıs sorununun çözümüne dair yegane bir fırsat bulunduğunu ve bunun da kaybedilmemesi gerektiğini ifade etti. Eide, müzakereler sürecinde zaman takvimi bulunmadığını söyledi.

Rum haber kaynaklarına göre Eide, iki liderin bir araya geleceği 11 Mayıs’taki yemekte, müzakerelerin resmen ne zaman başlayacağına karar verileceğini ifade etti.

“Sadece Kıbrıslılar tarafından Kıbrıs’ta sağlanacak bir anlaşmanın” zamana dayanıklı olabileceğini belirten Eide, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in, gelişmeleri yakından takip eden ve uygun zamanda kendi rolünü oynamaya hazır olan BM Genel Sekreteri ile görüşme fırsatına sahip olacağını da söyledi.

Habere göre Eide ile Anastasiadis arasındaki görüşme yaklaşık 2 saat sürdü.

Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis ise görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, ileriki adımlara ilişkin görüş alış verişinde bulunulan görüşmeyi çok iyi nitelendirdi.



TALAT VE EROĞLU EIDE’Yİ KABUL ETTİ



2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat ve 3. Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu dün ayrı ayrı BM Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yi kabul ettiler.

Talat’ın ve Eroğlu’nun çalışma ofislerinde gerçekleşen görüşmelerden sonra basına herhangi bir açıklama yapılmadı.



YUVARLAK MASA SONUCU: "ÇÖZÜM ÇOK DA YAKIN DEĞİL"



Avrupa Parlamentosu Kıbrıs Ofisi, Kıbrıs Türk Ticaret Odası’nda “Avrupa Birliği ve Türkiye’deki Siyasi Gelişmeler: Kıbrıs’a Etkisi” konulu yuvarlak masa toplantısı düzenledi. Toplantıya konuşmacı olarak NTV Brüksel Muhabiri Güldener Sonumut, Politis Brüksel muhabiri Evangelos Aretos, Siyaset Tarihi Profesörü Niyazi Kızılyürek, Siyaset Bilimi Doçenti Dr. Erol Kaymak ve Siyaset Bilimi Profesörü Dr. Ahmet Sözen katıldı. Katılımcılar Kıbrıs’ta çözümün 3-4 ay gibi yakın bir tarihte çok da mümkün görünmediği konusunda hemfikir oldular.

Toplantıda ilk sözü alan gazeteci Güldener Sonumut, öncelikle Brüksel’de yaşanan gelişmelerden bahsederek, Brüksel’de kurumların ekonomik krize odaklanmış durumda olduklarını ve yine ekonomik krize ilgili birçok çalışma yapıldığını söyledi. Brüksel’in yeni bir dizi reform planı içinde olduğunu belirten Sonumut, göçmenler ve Rusya ile nasıl ilerleneceği konularının da gündemde çok önemli yer tuttuğunu aktardı. “Bunlar AB kurumlarını meşgul eden konular” diyen Sonumut, AB’nin başka bir genişlemeye niyetli görünmediğini de aktardı.

“Seçim sonuçları güzel”

“Türkiye’deki siyasi gelişmeler de Brüksel'in görmeyi umut ettiği gelişmeler değil” diyen Sonumut, İfade özgürlüğü ve azınlıklarla ilgili Türkiye’nin hiçbir şey yapmadığını ve bu konularda geriye gidildiğini ifade etti. Kürt sürecinde de herhangi bir gelişme kaydedilmediğini belirten Sonumut, Türkiye-AB müzakerelerinin donma aşamasına geldiğini ve sadece ihtiyaca göre geliştirilen komiteler şekliden devam edildiğini söyledi. 7 Haziran’da Türkiye’de seçimler gerçekleşeceğini hatırlatan Sonumut “Ben dikkatlice okudum, siyasi partilerin programlarında AB-TC ilişkileri ile ilgili hiçbirinin gerçek bir ajandası yok” dedi. Türkiye’deki siyasi durumun çok da iyi olmadığını belirten Sonumut, “Öte yandan Türkiye ile Kıbrıs Türk toplumu arasında siyasi gelişmeler var. KKTC'deki seçim sonuçlarına bakıldığında güzel gelişmeler olduğunu söylemek mümkün” dedi.

“Kıbrıslı Türklerle seçilmiş liderleri arasında vizyon farkı yok”

“Beklentileri çok fazla yüksek tutmamak gerekir diye düşünüyorum” diyen Sonumut, hayallerle olacak olanlar arasındaki farkların çok büyük olması durumunda çok fazla hayal kırıklığı olacağını ifade etti ve bunun en son 2004'te yaşandığını hatırlattı. Yunanistan’ın Kıbrıs sorununa daha makul yaklaştığını da belirten Sonumut, Kıbrıslı Türklerle seçilmiş liderleri arasında herhangi bir vizyon farkı olmadığını ancak Kıbrıslı Rumlarla başkanlarının beklentileri arasında farklılıklar gözlemlendiğini söyledi. Bu farklılıklardan bahseden Sonumut, “Bir yandan ekonomik sorunlar çözülsün isterken, bir yandan Kıbrıs sorununun çözümünü de istiyorlar ve bunlarda farklılıklar olabiliyor” dedi.

“Mayınların temizlenmesi bana gerçekçi bir GYÖ gibi gelmedi”

Anasatasiadis’in açıkladığı Güven Yaratıcı önlemlere değinen Sonumut, “Bu dört GYÖ’nin arasında Beşparmaklardaki mayınların temizlenmesi konusu vardı ve ben aslında tüm haber ajanslarının arşivlerine girdim gerçekten orada mayından etkilenen olmuş mu diye. Bana göre bu gerçek bir güven yaratıcı önlem değil” dedi.

“100 Milyar euro bütün mal mülk sorununu çözecek”

Kıbrıslı Rumlar’ın artık bir uzlaşının nasıl elde edildiğini bildiklerini iddia eden Sonumut, siyasi adımı atması gereken tarafın onlar olduğunu belirtti. Bununla ilgili de girşimlerin başladığını söyleyen Sonumut, Anastasiadis’in Akıncı’yı telefonla aramasını örnek gösterdi. İşin mali boyutuna odaklanan taraflar olduğunu da söyleyen Sonumut, işin 100 milyar Euro’nun bütün mal mülk sorunlarını çözmeye yeterli olacağını iddia etti. Sonumut şöyle devam etti; “Alman Merkez Bankası sürekli ayda 60 milyar kadar euro basıyor dolayısıyla Ekim-Kasım 2016 sonuna kadar bu parayı bulmak zor olmayacaktır. Diğer bazı ülkeler bu soruna katkıda bulunmaya yardımcı olacaktır.”

“Bir birine en uygun çift şimdi sahip olduğumuz liderliklerdir”

Kıbrıslı Rumların da Kıbrıslı Türklere kucak açabileceklerine hazır olduklarını görebilmenin çok önemli olduğunu söyleyen Sonumut, “Bunu da yapacak olan siyasiler değil sivil toplum ve iş çevreleridir” dedi. “Kişiler çözüm olursa ne elde edebileceğim kaygısına odaklanmamalı” diyen Sonumut şöyle devam etti; “Bana göre bir birine en uygun çift şimdi sahip olduğumuz liderliklerdir. Burada önemli olan nokta kimsenin yardımını beklememesi gerekiyor liderlerin kendi toplumları haricinde. Bulunacak olan çözüm ne olursa olsun bunun uygunlaştırılması için gerekli adımlar atılabilecek, bu yaratıcılık sağlanabilecek.

Gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Sonumut, Erdoğan’ın sıfır sorun politikasından sıfır çözüm politikasını kaydığını da hatırlattı.

Sonumut’un ardından söz alan Politis Brüksel muhabiri Evangelos Aretos, “Avrupa Birliği projesi konusunda giderek daha büyük şüphelere sahip olmaya başladım ki ben eskiden bir AB destekçisiydim” dedi. Bir dönem Türkiye’de yaşadığını söyleyen Aretos, AB-Türkiye dinamiğinin düşüşüne şahit olduğunu anlattı ve ardından Yunanistan’da yaşananları hatırlattı. Türkiye'de son 5-6 yılda AB dinamizminin ciddi düşüş yaşadığını söyleyen Aretos, kamusal alanda da AB politikalarının neredeyse hiç yer almadığını belirtti.

“AB değişimi getirecek lokomotif güç değil”

“Türkiye’de Kürt hareketini temsil eden siyasi parti, demokratik söylemleri yükseltmeye çalışıyor” diyen Aretos, bu seçimde AB’nin olmadığını söyledi. “AB eski gücünü kaybetti, değişimi getirecek lokomotif güç olmaktan çıktı” diyen Aretos, Türkiye’de şu anki hükümetin kutuplaşmayı da kullandığını söyledi.

“AB artık tek referans değil”

Gezi sürecine de değinen gazeteci, bu süreçle klasik anlamda bildik sınırların yavaş yavaş ortadan kalktığını söyledi. Gezinin ardından geçen iki yılda hibrit kimliklerin HDP aracılığıyla temsil edildiğini belirten Arestos, “Daha demokratik bir hükümet için bir talep var ve AB şu anda katalizör değil ve böyle bir ortamda bunlar yaşanıyor” dedi. Evangelos, AB’nin artık tek referans olmadığını da kaydetti.

“2004’ten daha umutluyum”

Kıbrıs’ın kuzeyindeki seçimlerin sonucunun çok önemli olduğunu belirten Aretos, “Kıbrıslı Türkler aktif şekilde AB ile iletişimi halinde. Bunun ilişkileri nereye götüreceğini söylemek için çok erken” dedi. “Kıbrıs için ben 2004'ten daha umutluyum çünkü Türkiye, Kuzey Kıbrıs ve Güney Kıbrıs ciddi değişikliklere gebe” dedi. Eski söylemlerin artık haklı çıkmadığını söyleyen Aretos, “Aşağıdan yukarı bir değişiklik var. Aşağıdan yukarıya doğru bir değişime ihtiyaç var. Yukarıdan empoze edilen bir değişim, değişim değildir” dedi.

İki gazetecinin konuşmasının ardından söz alan Siyaset Bilimi Doçenti Erol Kaymak, “10 yıl öncesinde Kıbrıs’ın AB’ye katılımı konuşulurken hala müzakerelerin bu ilk aşamasında kalacağımız öngörülemezdi herhâlde” dedi. AB'de yaşanan sorunun bir varoluş problemi değil Euro bölgesinde bir sapma olduğunu söyleyen Erol Kaymak, bunun çeşitli nedenleri olduğunu söyledi. “Syriza’nın gelmesi, orada yaşanan gelişmeler ve Brüksel’de görevde olanlar arasındaki farka bakabiliriz” diyen Kaymak, AB'de Kıbrıs’tan daha büyük sorunlar yaşandığını belirtti. “AB'nin ele alması gereken bir çok konu var ve şu anda artık hibrit savaşlardan bahsediliyor” diyen Kaymak, AB’de aslında hem içerde hem de dışarda birçok bilinmeyen yaşandığını vurguladı.

“Türkiye’deki seçimlerde ne AB ne de Kıbrıs var”

AB’nin Kıbrıs’ta olup bitenle ilgilendiğini ancak, AP kararlarına bakıldığında, Erdoğan'ın tutumundan dolayı ilerleme raporunda çok olumlu şeyler okunmadığını söyleyen Kaymak, Türkiye’de yapılacak olan seçimlerde ne AB ne de Kıbrıs’ın bir yere sahip olmadığını belirtti.

“Kendi iç insan kaynaklarımıza güvenmeliyiz”

Kıbrıs sorunun 10 yıl öncesinde en uygun koşullar altında bile çözülemediğini söyleyen Kaymak, “O dönemde çok iyimserdik. Artık aslında ilk kez, çözümü sağlamak için kendi iç insan kaynaklarımıza güvenmeliyiz” dedi. Kaymak şöyle devam etti; “Evet bir çözüme ulaşılacak demek çok iyimser olabilir ama Akıncı'nın vizyonu bir çözüme ulaşılması için önemlidir” dedi. Kaymak, kapsamlı bir çözüme ve bunun referanduma götürüleceğine vurgu yapıldığını ancak bir ara anlaşma veya adım adım çözümün de söz konusu olabileceğini söyledi.

“Akıncı beklentileri yükseltti”

“Akıncı Maraş konusunu gündeme getirip beklentileri yükselterek hata etti diyebiliriz” diyen Kaymak, Eide’nin ‘kapsamlı çözüm’ ifadesini kullanarak beklentileri düşürttüğünü söyledi. “Ben aslında süreci hızlandırmak açısından paralel müzakereler yapılabilir diye düşünüyorum” diyen Kaymak, Anastasiadis’in tek taraflı açıkladığı GYÖ’lere de değindi. Evkaf mallarının geri verilmesinin önemli olduğunu söyleyen Kaymak, karşılık ilkesine ihtiyaç olduğunu da ifade etti.

“Yakın zamanda olacağına inanmıyorum”

“Ben yakın zamanda bir çözüm olacağına inanmıyorum” diyen Kaymak, şöyle devam etti; “Ama bu müzakereler aynı şekilde devam ederse momentumu kaybedeceğiz ve eğer özlü konularda 5-6 içinde bir şey yapılmazsa ivme kaybedeceğiz ve özellikle GYÖ’ler bunun için önemli. Ancak Maraş çok zorlu bir konudur.”

Kaymak’ın ardından söz alan Siyaset Bilimi Profesörü Ahmet Sözen, “Avrupa ekseninden bakacak olursak, Türkiye’de vizyon sahibi bir lider eksikliği var ve bu devam ediyor” dedi. AB’nin sorun çözme konusunda paralize olduğunu ama buna rağmen AB’nin hala önemli bir referans olduğunu söyleyen Sözen, “Ama Kıbrıs sorunu ile ilgili olarak teknik destek dışında AB’den çok fazla şey beklenmemeli” dedi.

“Türkiye sağdan sola kayıyor”

“Eskiden ekonomik elitler AKP'ye destek vermişken şu an durumdan memnun değiller” diyen Sözen, 2012’den bu yana Türkiye’nin sağdan sola kaydığını söyledi. Sözen şöyle devam etti; “Türkiye’de hükümet içinde bazı kişiler AB’nin en önemli unsur olduğunu söylerken diğer taraftan Erdoğan Şangay beşlisine katılacağını ve AB saçmalığına son vereceğini söylüyor.”

“Türkiye’nin herhangi bir çözümü tıkayacak veya reddedecek bir lüksü yok”

AB üyeliği ve Kıbrıs’ın TC’nin dış siyasetinde yeri olmadığını söyleyen Sözen buna rağmen, Türkiye’nin herhangi bir çözümü tıkayacak veya reddedecek bir lüksü olmadığını vurguladı. Navtex’in yenilenmemesi ve gazla ilgili araştırmaların durdurulması kesinlikle rastlantı değildi” diyen Sözen, bunların BM ve AB’nin ortaya koyduğu çabaların sonucu olduğunu bunun nedeninin de dış faktörler olmaksızın müzakerelerin yeniden başlayacağı bir ortam yaratmak istemeleri olduğunu iddia etti.

“Önümüzdeki üç dört ay içinde Kıbrıs sorunu çözülmeyecek”

Müzakere sürecinin başarılı olması için geçmişte yapılanların bu sefer tekrar edilmemesi gerektiğini söyleyen Sözen “Farklı şeyler yapmaya başlamaları lazım. Benim korktuğum şey alışılagelmiş hareketleri tekrar edersek varacağımız nokta aynı olacak” dedi. Yakın zamanda başlayacak sürecin daha dahiliyetçi olması gerektiğini belirten Sözen, “Doğru başlamak için ortak açıklama yetersizdi, 1 sayfalıktı. Kesinlikle resmi veya gayri resmi bir takvimden bahsetmiyor. Bir takvim oluşturulmalı bir takvime bağlanmalı süreç. Her iki tarafta da bir zaman mevhumu yaratılması gerek” dedi. İkinci noktada müzakerelerin temelinin ne olduğunun belli olması gerektiğini söyleyen Sözen şöyle devam etti; “Yakınlaşmalar masada mı değil mi? Bunlar üzerinden mi başlanacak, köprü teklifler ortaya konulacak mı? Bunların hiçbiri belli değil. Liderlerin başlamadan bunları belirlemesi gerekiyor. Bir de müzakerelerle ilgili modalite de belli değil. Liderler kaç defa toplanacak müzakereciler kaç defa toplanacak çalışma grupları ne şekilde toplanacak bunların belirlenmesi gerekiyor. Bunun yanında uluslararası toplum sürece destek verip dahil olmalı ve garantörler de varlığını korumalı. Bence önümüzdeki üç dört ay içinde Kıbrıs sorunu çözülmeyecek. Makul süreler belirlenmeli ve bu süreler çok akıllıca kullanılmalı. Averaj Kıbrıslı Türk günlük yaşamlarında kurulan işbirliğinin hayatlarını olumlu şekilde etkileyeceğini tecrübe etmeli. Daha büyük bir işbirliği kurabilmemiz için ki bu iki bölgeli iki toplumlu federasyon”

Sözen’in ardından son konuşmayı yapan Siyaset Tarihi Profesörü Niyazi Kızılyürek, “Bölgemize ve Kıbrıs’a odaklanmamız gerekiyor” dedi. 2004’ten farklı olarak Kıbrıslı Rumların çok ciddi bir ekonomik kriz yaşadıklarını ve Kıbrıs sorununun çözümünü ekonomik krizin bir çıkışı olarak görebildiklerini söyleyen Kızılyürek, AB üyeliğinin daha fazla baskı oluşturacağı algısının da değiştiğini belirtti.

“2004 gizli beklentiler yarattı”

Kıbrıslı Türk toplumunda yaşanan değişimlere de değinen Kızılyürek 2004’te Kıbrıslı Türklerin evet oyunun, Kıbrıs sorunu çözülmeden de devam edebileceklerine dair gizli beklentiler yarattığını ifade etti. Bunların bir yanılgı olduğunu söyleyen Kızılyürek, Kıbrıslı Türklerin statülerinin değişmesi için tek taraflı bir ‘evet’in yeterli olmadığını anladıklarını söyledi.

“Bu bir kimlik hareketidir”

Türkiye’nin yüzünü AB’ye dönmesinin artık neredeyse mümkün olmadığını söyleyen Kızılyürek, “Süreç donmuş durumda” dedi. Türkiye’de bir toplum mühendisliğinin devam ettiğini ve bunun Kıbrıslı Türk toplumu üzerinde de bir baskısı olduğunu söyleyen Kızılyürek, “2004’te AKP stratejik ortağımızdı çünkü bizim ‘evet’imiz ona destek olacaktı ancak artık bakış değişti, ‘yeterince Müslüman değiller diyerek müslümanlaştırmaya yönelik adımlar atıldı” dedi. AKP'nin tutumunun Kıbrıslı Türklerde bir onur ve kimlik hareketinin gelişmesini sağladığını söyleyen Kızılyürek, “Bence Akıncı’nın bu kadar başarılı olmasının nedeni bu onur ve kimlik hareketidir” dedi. Tüm bunlar dikkate alındığında iç dinamiklerin artık sadece bir çözümü gösterdiğini söyleyen Kızılyürek, Türkiye ile Kıbrıs arasındaki gerginlikten dolayı Akıncı’nın uluslararası toplumun desteğine ihtiyacı olduğunu vurguladı.



OLGUN AÇIKLAMA YAPTI



Cumhurbaşkanlığı Müzakereci görevini Özdil Nami’ye devreden Ergün Olgun, Kıbrıs müzakere sürecinde yeni bir fırsat penceresinden söz edilmekte olduğuna dikkat çekerek, Kıbrıs Türk Müzakere Heyeti olarak geçen iki ayda müzakerelere hazırlık mahiyetinde tüm çalışmaları tamamlayarak Birleşmiş Milletlere indikatif bir yol haritası verdiklerini ifade etti.

Ergün Olgun, “Bu çalışmalarımızı dün Cumhurbaşkanımız ve yeni Müzakerecimize arz ettik” dedi.

Görevini devlet geleneğine uygun şekilde devretmenin huzuru içinde olduğunu da belirten Ergün Olgun, “Yeni Müzakerecimize bu zor görevinde başarılar diliyorum” ifadesini kullandı.

“Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde gösterdiği büyük başarı nedeniyle Sayın Mustafa Akıncı’yı yeniden kutluyor, Cumhurbaşkanımız olarak görev süresinin başarılı olmasını diliyorum” diyen Olgun, Kıbrıs sorunu ve müzakerelerle ilgili görüşlerini de aktardı.

“BM parametreleri çerçevesinde sürdürülen müzakerelerde şu anda masada 2008-2012 dönemi yakınlaşmaları, 11 Şubat 2014 Ortak Açıklaması ve bu açıklamaya bağlı olarak Kıbrıs Türk tarafı ve Kıbrıs Rum tarafının altı müzakere başlığına ilişkin 2014 yılında yaptıkları önerileri var” diyen Ergün Olgun, “Müzakereler yapılandırılmış, sıklaştırılmış, sonuç alıcı ve zaman tahditli bir anlayışla kaldığı yerden devam edecek ve köprü kurucu öneriler ve al-ver’lerle sonuçlandırılmaya çalışılacak. Geçtiğimiz Mart ve Nisan ayları itibarı ile Kıbrıs Türk Müzakere Heyeti olarak müzakerelere hazırlık mahiyetinde tüm çalışmalarımız tamamlanmış ve Birleşmiş Milletlere indikatif bir yol haritası da verilmiştir. Bu çalışmalarımızı dün Sayın Cumhurbaşkanımız ve yeni Müzakerecimize arz ettik. ” dedi.



DİRENİŞÇİLERE AİT TOPLU MEZARDA KEMİK KALINTILARI BULUNDU



Güney Kıbrıs’ta Lefkoşa’da Ay. Konstantinu ve Eleni Mezarlığı’nda 1974 darbe direnişçilerinin kalıntılarının çıkarılması için başlatılan kazı çalışmalarında kemik kalıntılarına rastlanıldığı belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi, ikinci toplu mezardaki kazı çalışmalarında yeni bir aşamaya girildiğini ve Temmuz 1974’te gömülenlere ait kemik kalıntılarının bulunduğunu yazdı.

İkinci toplu mezarda toplam 24 kişiye ait kemik kalıntısının bulunduğunu belirten gazete bu sayının, kazı çalışmalarının tamamlanmasının ardından doğrulanacağını yazdı.

Habere göre, bulunan kemik kalıntılarının, kimlik tespit çalışmaları için hafta sonundan itibaren Antropoloji Laboratuvarı’na gönderilmesi bekleniyor.



YUNANLILARDAN, GÜNEY KIBRIS ALEYHİNDE DAVA



Kıbrıs Bankası ve Laiki Bankası’nda mevduat ve tahvil sahibi Yunanlıların, mevduatlarının tıraşlanması nedeniyle Güney Kıbrıs aleyhine 200 milyon Euro tazminat talebiyle dava açmaya hazırlandığı belirtildi.

Rum Fileleftheros gazetesi ekonomi eki, 500 kadar mevduat sahibi Yunanlının ötesinde, 50 şirket ve Lüksemburg’ta faaliyet gösteren 7 fonun, 200 milyon Euro tazminat talebiyle dava açmaya hazırlandığını yazdı.

Gazete, Yunan basınında, Güney Kıbrıs’taki bankalarda, tahvil ve mevduat sahibi olan kişilerin takip edebilecekleri hukuki sürece ilişkin tam sayfa ilanların da bulunduğunu belirtti.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 40
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 682
Toplam Tekil 4075463
IP 18.117.137.64






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu