BASIN BÜLTENİ NAMİ: “MÜZAKERELERİN MAYIS’IN İKİNCİ HAFTASI BAŞLAMASINI BEKLİYORUM” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ NAMİ: “MÜZAKERELERİN MAYIS’IN İKİNCİ HAFTASI BAŞLAMASINI BEKLİYORUM”
Tarih: 10.04.2015 > Kaç kez okundu? 1726

Paylaş


Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Kıbrıs müzakerelerinin mayıs ayının ikinci haftasında başlamasını beklediğini belirterek, müzakerelerin kaldığı yerden devam etmesi gerektiğini söyledi.

Dışişleri Bakanı Nami, Kıbrıs müzakere sürecini AA muhabirine değerlendirdi. Kıbrıs sorununun 50'inci yılını doldurup 51'inci yılına girdiğine işaret eden Nami, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) gündeminde "artık yeter" diye bir hissiyat geliştiğini vurguladı.

BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon ile New York'ta yaptığı son görüşmede, Ban'ın kendisine BM'nin artık Kıbrıs ile ilgili nihai bir çaba içerisinde olduğunu ilettiğini belirten Özdil Nami, Kıbrıs Türk halkı ile bunu paylaştıklarını, müzakere sürecine çok önem verdiklerini kaydetti.

Nami, BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin son açıklamalarında bütün dünyanın, özellikle BM'nin adanın her iki tarafına da bu konunun sürekli beklemede bırakılmasının büyük riskleri bünyesinde barındırdığını söylediğine dikkati çekti. Nami, BM'nin daha yoğun bir şekilde sürecin devam etmesini ve bir nihayete varmasını istediğini dile getirdi.

Bakan Nami, Eide'nin yaptığı açıklamaları son derece önemli bulduğunu belirterek, "Eide, kendisinin son özel danışman olacağından bahsediyor. Umarız öyle olur. KKTC'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinden sonra başlayacak olan müzakereler Sayın Eide'nin de ifade ettiği gibi 2015 yılı içerisinde başarılı bir şekilde tamamlanır" diye konuştu.

Müzakerelerin 19 Nisan'daki KKTC cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra mayıs ayının ikinci haftasında başlamasını beklediğine işaret eden Nami, "İlk toplantı büyük bir ihtimalle bundan sonra müzakerelerin nasıl bir kurgu ile yapılacağına dair bir toplantı olur. Daha sonraki toplantılar ise mutlaka içeriğe yönelik olacaktır. Açıkta kalan konular bellidir. Bunlar üzerine belli çalışma planı çerçevesinde gidilecektir ve bütün bu egzersizlerin sonucunda bir uluslararası konferans toplanacaktır. O şekilde son nokta konacaktır. Bunun hayata geçmesi için umarız Rum tarafı gereken siyasi iradeyi gösterir" ifadelerini kullandı.

"DEVLET ADAMI GİBİ DAVRANMADI"

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Kıbrıs Türk tarafının hidrokarbon konusunun kapsamlı çözüm müzakerelerini etkilemesini arzu etmediğini belirterek, bu konuyu dönemin liderlerinin müzakerelerin kesilmesi yönünde bir mazeret olarak kullanmadığını söyledi. "Hidrokarbon sorununu Rum lider Nikos Anastasiadis ile yaşadık" diyen Nami, şöyle devam etti:

"Maalesef Sayın Anastasiadis izlediği politikalarla önemli bir zaman kaybına ve çok gereksiz bir gerginliğe neden oldu. Anastasiadis stratejik düşünmek yerine, kapsamlı çözümle hareket eden devlet adamı gibi davranmak yerine taktiksel manevralar içerisine giren bir kişilik olarak geldi. Umarız, bu hatasından ders alan bir Anastasiadis ile müzakereler devam eder."

Özdil Nami, Kıbrıs Türk tarafının müzakere sürecinin başından sonuna kadar son derece tutarlı bir tavır sergilediğini dile getirerek, şunları kaydetti:

"Bölgede ne olursa olsun Türk tarafı kapsamlı çözüm müzakerelerinden kalkmadı. Şu anda da zaten uygulamada olan aynen bunun hayata geçmesidir. Biz geleceğe doğru mayıs sonrası döneme baktığımızda 11 Şubat 2014 anlaşmasında ifade edildiği gibi iyi kurgulanmış, açıkta kalan konular üzerinde odaklanmış bir yeni süreç bekliyoruz.

Müzakereler kaldığı yerden devam etmesi gerekir, aksi düşünülemez. Anastasiadis ve Espen Barth Eide de 'müzakereler kaldığı yerden devam edecek' şeklinde açıklamalar yaptılar. Kaldığı yer pek de olumlu nokta değil. Kaldığı noktada Anastasiadis'in geçmiş anlaşmaları reddeden bir tutum içerisinde olduğunu biliyoruz. Sanırım o sıkıntı da artık BM'nin müdahalesiyle çözülecektir. Biz BM'nin aktif müdahalelerine soğuk bakmıyoruz. Yeter ki artık bu sürecin ilanihaye devam edemeyecek bir süreç olduğu benimsensin ve her iki tarafın halkına da yeni bir kapsamlı çözüm planı sunulabilsin. Türk tarafı tüm bunlara siyaseten hazırdır. Ama Rum tarafında büyük bir karmaşa görülüyor. Umarız bu kargaşaları da bir tarafa bırakarak karşı tarafta ciddi muhataplar buluruz. Bizimle bu cesareti gösterebilirler."

"CİDDİ ENDİŞELERİM VAR"

Sürecin 2015 yılında beklenen hızda gelişebileceğine dair ciddi endişeleri olduğuna dikkati çeken Bakan Nami, "Acaba beklenen hızda bu süreç gidebilecek mi? Bu endişelerin en önemli kaynağı Rum tarafının bu tanınmışlık perdesinin arkasına saklanarak üzerimizdeki izolasyonları, ambargoları devam ettirerek, Türkiye'nin AB süreci ile ilgili sorunlar çıkararak, doğalgaz konusunu bir çözümü kolaylaştırıcı değil de aleyhimize koz olarak kullanmaya çalışarak taktiksel manevralar gütmeye devam etmesidir" dedi.

Dışişleri Bakanı Nami, BM'nin gerçekten bu sorunun çözümünde samimiyse Kıbrıslı Türklere karşı verdiği sözleri tutması gerektiğini belirtti. Nami, "Kıbrıslı Türkler üzerindeki izolasyonların kaldırılmasının kapsamlı çözüme hizmet edeceğini BM Genel Sekreteri zaten kendisi raporunda ifade etmiştir. Dünyanın bu tavsiyeye kulak asması ve gereğini yerine getirmesi bence son derece faydalı olur, eğer gerçekten 2015 yılının çözüm yolu olmasını istiyorsak" diye konuştu.

MÜZAKERELER EKİMDE DURMUŞTU

Rum Yönetimi, 7 Ekim'de Türkiye'nin “sismik araştırma çalışmalarını ve doğalgaz aranan bölgeye savaş gemilerini gönderdiğini” ileri sürerek, müzakere masasından kalkmıştı.

Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, 20 Kasım 2014 tarihinden sonra yayımladığı duyurularla Akdeniz'de arama yaptığı sondaj sahasının süresini uzatmış; 19 Mart 2015 tarihine kadar yeni bir sondaj sahası eklemiş; 30 Aralık'ta yayımladığı duyuruyla sondaj çalışması yapılacak sahayı genişleterek çalışmanın 29 Mart tarihine kadar süreceğini duyurmuştu.

Rum tarafının ada çevresindeki hidrokarbon kaynaklarında yürüttüğü sondajlara katılan SAIPEM 10000 adlı geminin 30 Mart'ta bölgeden ayrılması üzerine Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisi de çalışmalarına ara vermiş, böylece Kıbrıs'ta müzakerelerin yeniden başlaması için gerekli zeminin oluştuğu belirtilmişti.

BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide de Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlatılabilmesi için iki gün önce Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile bir araya gelmişti. Eide, görüşmenin ardından, müzakere sürecinin birkaç hafta içinde başlayacağını duyurmuştu.



OLGUN: “YIL SONUNA KADAR NASIL YOL İZLENECEĞİNE DAİR YOL HARİTASI HAZIRLANDI”



Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Kıbrıs konusundaki müzakerecisi Ergün M. Olgun, Cumhurbaşkanı’nın kendilerine verdiği talimatla yıl sonuna kadar nasıl yol izleneceğine dair yol haritasının hazırlandığını belirtti.

Olgun, “ Cumhurbaşkanı’nın onayı ile Birleşmiş Milletler’e de sunulan yol haritasına göre Temmuz sonuna kadar tüm konuların görüşülmesinin bitirileceğini, Ağustos’taki tatilden sonra Eylül ayı başlarında çok taraflı toplantıya gidileceğini, yılsonuna kadar ise referandum sürecinin tamamlanacağını” açıkladı.

Ergün M. Olgun, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Kıbrıs’a gelişiyle yaşanan gelişmelerle ilgili olarak dün ADA TV’ye yaptığı açıklamada şunları belirtti.

“Müzakere sürecinin bırakıldığı yerden, Rum tarafının tekrar sürece katılmasıyla ilgili koşulların oluşturulmasıyla ilgili uzun zamandan beridir çalıştığımız kurgulamayı gerçekleştirdik” diyen Olgun, Rum tarafının tek yanlı hareketlerinin, kendilerine göre teknik nedenlerle sonra ermesi ve Kıbrıs Türk tarafının kendi faaliyetlerini yenilemeyeceğine dair almış olduğu bir siyasi kararla bir fırsat penceresinin ortaya çıktığını belirtti.

Eide ile dün gerçekleştirdikleri toplantıda da müzakerelerin ne zaman başlayabileceği ve nasıl bir yol haritasıyla bu sürecin sonlandırılabileceğinin konuşulduğuna dikkat çeken Ergün M. Olgun, “Bütün bu konular detaylı bir şekilde ele alındı” dedi.

Olgun açıklamalarına şöyle devam etti:

“EİDE TARAFLARA MESAJ VERDİ”

“Eide yaptığı açıklamalarda ve verdiği mülakatlarda, hidrokarbon konusunun bölgesel bir etkisi olabileceğini, uluslararası camianın da Kıbrıs meselesinden bir yerde usanma noktasına geldiğini AB içerisinde bir çok ülkenin bölünmüş bir adanın birlik içerisinde olmasının bir yüz karası olduğu, kendisinin son danışman olabileceğini söyledi. Buna benzer söylemlerle her iki tarafa da, bu işin artık bitmesi gerektiği konusunda mesajlar verdi. Buna karşı, Rum tarafından Eide’ye çok ciddi tepkiler geldi. Özellikle Rum sözcü, Sayın Eide’nin Kıbrıs Türk tarafını kollayan bir tavır içerisine girdiğini söylüyor. Halbuki kendisi federal bir ortaklık kurulması yönünde alınmış kararı gerçekleştirmek için bir denge bulmaya çalışıyor. Bunun, taraflardan birinin pozisyonu üzerine inşa edilemeyeceği ancak Kıbrıs’ta her iki tarafın siyasi eşitler olarak haklarına saygı gösterilmesi halinde ortak bir geleceğin sağlanabileceği mesajını verdi.”

“YOL HARİTAMIZ HAZIR”

Eide’nin, Kıbrıs’taki statükonun değişmesi gerektiğini ve bu yönde de adım atılması gerektiğini söylediğine dikkat çeken Müzakereci Olgun, statükoyu koruyacak söylem ve eylemlerle bir yere varılamayacağını da ifade ettiğini vurguladı.

“Sayın Cumhurbaşkanımızın bize vermiş olduğu talimat çerçevesinde, hazırlamış olduğumuz bir yol haritası var. Bu yol haritası Sayın Cumhurbaşkanı ile istişare edilmiş ve ondan alınan yetki çerçevesinde, bu yıl içerisinde bu sürecin tamamlanması öngörülüyor” diye konuşan Ergün M. Olgun, seçimlerin hemen sonrasında seçilecek cumhurbaşkanı ile müzakerelerin başlama tarihinin belirleneceğini ifade etti.

“BİZ HAZIRIZ. BİZİM AÇIMIZDAN SIKINTI YOK”

En son garantör ülkelerin de katılacağı çoklu bir toplantı yapılacağını belirten Olgun, “Temmuz’a kadar bütün konuların ele alınmasını ön görüyoruz. Ağustos’ta bir ara var. BM o dönemde tatil yapıyor. Eylül’den itibaren de yıl sonuna kadar hem garantörlerle çoklu toplantı yapılması hem de referanduma gidecek gerekli hukuki dokümanların hazırlanmasıyla ilgili bir takvim öngörüyoruz. Bu cumhurbaşkanımız tarafından onaylandı ve Sayın Eide’ye bu teklifi yaptık” dedi.

Olgun şu şekilde devam etti:

“SÜREÇ BİR KEZ DAHA BAŞARISIZ OLURSA…”

“Birçok insan da eğer önümüzdeki dönemde Rumlarla uzlaşma mümkün olamayacaksa, ne yapacağımızı artık kararlaştırmamız gerektiğini söylüyor. Sayın Cumhurbaşkanının tabii ki buna yönelik görüş ve düşünceleri vardır ve bu konular elbette değerlendiriliyor. İnsanlarımızın isteklerini, beklentilerini dikkate almak durumundayız.”

“BİZE YAPILAN BİR SAYGISIZLIKTIR”

Müzakerelerin başlama sürecinin hazır olduğunu ve bütün detayların da hazırlandığını ifade eden Olgun, “Biz hazırız. Bizim açımızdan bir sıkıntı yok. Ancak Rum tarafı ayak sürümeye devam ediyor” diye konuştu.

Olgun şöyle devam etti:

“Mesela sözde Ermeni soykırımının inkarının bile yasak olduğuna dair mecliste aldıkları ve geçirdikleri karar gerçekten Kıbrıs Türk tarafına karşı, hem de müzakerelerin tekrar başlayacağı bir dönemde saygısızlıktır. Bu konuda Kıbrıs Türk tarafının farklı bir görüşü olduğunu bildikleri halde farklı bir karar alma ve bu kararla da bütün adayı bağlama eğilimi siyasi eşit bir tarafa karşı saygısızlıktır. Aynı şekilde hellim konusunda da bunu yapıyorlar.”

“TEKRAR TOPARLAMAK ÇOK ZOR OLUR”

Bütün bunlara rağmen Kıbrıs Türk tarafının, Kıbrıs sorununu bütün siyasi yelpaze içerisinde kararlılıkla sonlandırma çabalarına devam edeceğini belirten Müzakereci, “Bunun son ve kaçırılmaması gereken bir fırsat olduğunu düşünüyoruz. Bu çabayı ortaya koyacağız. Bu sürecin, yeniden Rumlar tarafından çalışmayacak bir duruma getirilmesi halinde tekrar toparlamak çok zor olacak” dedi.



ÇİÇEK: "DOĞU AKDENİZ'DE KAYNAKLARIN TEK YANLI KULLANIM ADIMLARI YENİ BİR GÜVENLİK PROBLEMİ YARATIYOR”



Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek, Doğu Akdeniz'de kaynakların tek yanlı kullanımı için atılan adımların yeni bir güvenlik problemi ortaya çıkardığını belirtti.

Çiçek, Avrupa Parlamentosu Başkanı Martin Schulz’a, “Sizlerden beklentimiz öncelikle izolasyonların kalkması, Rumlar'ı müzakereye teşvik edici gayretin içinde olunmasıdır. Daha adil ve objektif bir yaklaşım bekliyoruz" dedi.

Ankara'da resmi temaslarda bulunan Schulz ile bir araya gelen Çiçek Kıbrıs sorununun da 50 yılı aşkın geçmişi olmasına rağmen çözülemediğini belirten Çiçek, bu durumun Türkiye-AB ilişkilerini de olumsuz etkilediğini söyledi.

Sorunun çözülememesinin sorumlusunun ne Türkiye ne KKTC olduğunu vurgulayan Çiçek, "Türkiye ve KKTC 2004 referandumunu destekledi, Rum tarafı desteklemedi. Buna rağmen AB'ye alınınca sorun çözülemez hale geldi. Ümit ederiz tekrar müzakere masasına dönecekler" diye konuştu.

Cemil Çiçek, AB'nin 2004 yılında söz vermesine rağmen izolasyonların kalkmadığını anımsatarak, "Tecrit politikaları nedeniyle kuzey Kıbrıs yarı açık hapishaneye döndü. Barışa 'hayır' diyenler mükafatlandırılıyor, 'evet' diyenler cezalandırılıyor. Bu çarpık durumun bir an evvel giderilmesi gerekiyor" diye konuştu.



AGİT’TEN RUMLARA SERT TEPKİ



Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT), 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısının Güney Kıbrıs Rum yönetimi parlamentosunda kabul edilmesinden endişe duyduğunu açıkladı.

AGİT Basın Özgürlüğü Temsilcisi Dunya Miyatoviç yaptığı açıklamada, “İnsanı amaçları anlamakla birlikte, yasanın, ifade özgürlüğünün uluslararası standartlarına uygunluğu konusunda ciddi endişeler olduğuna inanıyorum. Yetkililer, hoşgörülü, çoğulcu ve demokratik bir toplumu, baskıcı bir rejimden farklı kılan ifade özgürlüğünün en temel yanlarından biri olarak hassas ve tartışmalı konuları açıkça tartışma hakkını dikkate almalıdır” ifadelerini kullandı.

Yanlış ya da suçlayıcı bile olsa tarihle ilgili tartışmaları suç kapsamına almanın AGİT’e üye ülkelerin hakları ve yetkilileri arasında anlayışın sağlanmasına yardımcı olmayacağına dikkati çeken Mijatoviç, “Farklı halklar ve bölgelerin kültürüyle tarihi hakkında belirli açıklamaların yasaklanması, uluslararası ifade özgürlüğü standartlarını, konuşma ve ifadeleri düzenlemek için yapılan ulusal stratejilerin altına indirecek ve uzlaşıp kurbanlar için adaletin sağlanması girişimlerini zora sokacaktır. İfade özgürlüğü ve basın özgürlüğü, bu süreçte büyük önem taşımaktadır” dedi.

Güney Kıbrıs Rum yönetimi parlamentosu, 2 Nisan’da 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını inkar edenlerin cezalandırılmasını öngören yasa tasarısını kabul etmişti. Parlamentoda temsil edilen tüm siyasi partilerin ortaklaşa sunduğu tasarıya göre, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını inkar edenlere 5 yıl hapis ve 10 bin avro para cezası uygulanabilecek.



ÇİPRAS İLE PUTİN GÖRÜŞMESİNDE KIBRIS SORUNU DA ELE ALINDI



Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras'ın dün Moskova’da yaptıkları görüşmede Kıbrıs sorunu da ele alındı.

Putin, Çipras’ın mali yardım talebinde bulunmadığını söyledi.

Putin, Moskova'daki Kremlin Sarayı'nda, Yunanistan Başbakanı Çipras'la görüşmesinin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında, ikili ilişkiler, ticaret, turizm, bölgesel gelişmeler, Kıbrıs sorunu ve "Türk Akımı" başta olmak üzere enerji alanındaki işbirliğini değerlendirdiklerini belirtti.

Putin, Yunanistan'ın Rusya'dan mali yardım talebinde bulunmadığını bildirerek, "Yunanistan'ın mali yardım talebi olmadı. Ancak çok yönlü ekonomik projeler üzerinde durduk. Yunanistan, kendi ülkesinde özelleştirme faaliyetleriyle ekonomisini dış yatırımcılara açarsa Rus şirketleri ve işadamları bu ihalelere katılır" dedi.

Rusya ile Yunanistan arasındaki ticaretin 2014'te 5 milyar doları aşmasına rağmen, yaptırımlar nedeniyle bir önceki yıla göre yüzde 40 oranında azaldığını kaydeden Putin, görüşmede bu durumu aşmanın yollarını üzerinde durduklarını belirtti.

Putin, karşılıklı kısıtlamalardan kaynaklı sorunları çözmenin en iyi yolunun ise "yaptırım savaşına son vermek" olduğunu söyledi.

Yunanistan'ın, Rusya'ya ihracatının yüzde 50'sini yaptırım kapsamına giren tarım ürünlerinin oluşturduğunu bildiren Putin, "Ancak AB'ye üye bir ülkeyi istisna tutamayız" ifadesini kullandı.

"ORTAK ÇALIŞMALARA AÇIĞIZ"-

Putin, Yunanistan'la ilişkilerini AB ile sorunlarını çözmek amacıyla kullanmayacaklarını belirterek, "AB ile tümüyle ilişkilerimizi geliştirmek için AB'nin iç sorunlarını kullanma niyetinde değiliz. Biz hiç kimseyi ikna etmeye ya da bir yerlere çekmeye çalışmıyoruz. Yunanistan, Rusya ile ilişkilerini geliştirmek istiyorsa bundan memnun oluruz. Ülkemizin çıkarına hizmet edecek ortak çalışmalara açığız" değerlendirmesinde bulundu.

Öte yandan Putin, Çipras'la görüşmesinde Kıbrıs konusunun da gündeme geldiğini ifade ederek, Kıbrıs sorununa, adil ve kapsamlı bir çözümün BM Güvenlik Konseyi'nde alınacak ve adada yaşayan tüm tarafların çıkarlarını gözeten bir kararla mümkün olacağını savundu.

YUNANİSTAN, TÜRK AKIMINA İLGİ GÖSTERİYOR-

Putin, Yunanistan'ın Türk Akımı Doğalgaz Boru Hattı Projesi'ne ilgi gösterdiğini belirterek, bu durumun Atina'yı Avrupa'nın doğalgaz üssü durumuna getireceğini aktardı.

"Türk akımıyla ilgili detaylı değerlendirmelerde bulunduk" diyen Putin, Yunanistan'ın projede yer almasıyla ilgili somut adımlardan bahsetmek için uzmanların yapacağı değerlendirmeleri beklemek gerektiğine işaret etti.

Putin, Çipras'a Ukrayna'daki durumla ilgili bilgi verdiğini sözlerine ekledi.

"YUNANİSTAN EKONOMİK SORUNLARINI BM ÇERÇEVESİNDE ÇÖZECEK"

Yunanistan Başbakanı Çipras ise Moskova ziyaretinin başka taraflara çekilmemesi gerektiğini dile getirerek, "Ekonomik sorunlarımızı BM çerçevesinde çözeceğiz" dedi.

Çipras, Rusya ile Yunanistan'ın ortak tarihi değerlere sahip olduğunu ancak son yıllarda ilişkilerin AB-Rusya ilişkileri kapsamında Moskova-Atina ilişkilerinin de durağanlaştığını ifade etti.

Putin'le görüşmesinde Yunanistan'ın Rusya'ya ihracatını ve Rusya'nın Yunan ekonomisindeki yatırımlarını artırmanın yollarını aradıklarını kaydeden Çipras, "AB'ye üye her ülke, üçüncü ülkelerle anlaşma imzalama konusunda özgür. Rusya'nın tarım ürünlerine uyguladığı yaptırımlardan Yunanistan da zarar gördü. Yaptırım politikasına muhalefetimizi her zaman dile getirerek, biz diyaloğu ön plana alan ilişki tavsiyesinde bulunuyoruz" dedi.

Rusya ve AB arasında arabuluculuk yapmaya hazır olduklarını anlatan Çipras, bu soğuk dönemin ardından baharın gelmesini umut ettiğini söyledi.

Çipras, Yunanistan'ın enerji güvenliğini garanti altına almak için "Türk Akımı" projesiyle ülkesinin sınırlarına gelecek gazı almak istediklerine vurgu yaptı.

Yunan Başbakan Çipras, Türkiye ile Yunanistan arasında uzun zamandır masada olan Kıbrıs sorununun uluslararası çerçevede çözülmesi konusunda Putin'le hemfikir olduğunu bildirdi.

Çipras, Ukrayna konusunda Minsk mutabakatına sadık kalınması gerektiğini sözlerine ekledi.

Putin-Çipras görüşmesinin ardından Rusya ve Yunanistan arasında 2015-16 yıllarını kapsayan ortak hareket planı imzalandı. Ayrıca iki ülke dışişleri bakanlarınca 2016 yılında karşılıklı Rusya ve Yunanistan yılları ilan edilmesine dair anlaşmaya imza atıldı.

Yunanistan Başbakanı Çipras'ın Moskova ziyareti yarın da devam edecek. Mevkidaşı Dimitriy Medvedev'le görüşecek Çipras, bir üniversitedeki panele katılacak.



RUMLARA GÖRE EIDE, DOWNER’DEN DE KÖTÜ



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Rum Haber Ajansı ve Associated Press’e verdiği röportajlarda söyledikleri, Rum yönetiminin sert tepkisini çekmeye devam ediyor.Rum Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ve Sözcü Nikos Hristodulidis’in Eide ile sert üslup kullandıkları telefon görüşmeleri yaptıkları ve siyasi partilerden de Eide’nin, selefi “Aleksander Downer’ı da geçtiği” yorumları geldi.

Güney’de tepki seline neden olan Eide’nin, önceki gün geç saatlerde yazılı açıklama yaparak “sözlerinin çarpıtıldığını” (misrepresented) belirtmesine rağmen, gazetelerin; bu ifadeyi yanlış anlama olarak yayınladıkları, düzeltmeye rağmen “cam kırıldı, artık güven sorunu var” ifadelerini kullandıkları dikkat çekti.

Rum Fileleftheros gazetesi haberinde Eide’nin, müzakerelerin yeniden başlama ilanını yapmasından 24 saat sonra “ortamı havaya uçurduğunu, müzakereler daha başlamadan prosedürde kargaşa yarattığını” yazdı.

Gazete, Eide’nin röportajlarında özellikle “çoğu ülke, sondaj yapılmadığı sürece, sismik araştırmaları ihlal görmüyor” demesi ve Türkiye üzerinden nakledilmesine göndermede bulunarak doğalgazın değerlendirilmesi yöntemine “müdahale etmesi” nedeniyle Rum yönetimi ile ilişkilerini bozduğunu yazdı, özetle şunları aktardı:

“Müdahaleleri Ankara tarafından haklı olarak, gemilerini sismik araştırma için yeniden Kıbrıs MEB’ine gönderme sinyali olarak algılanabilir. Hele ki bunu ihlal olarak görmüyorken... Aynı zamanda en resmi şekilde Türkiye’yi Kıbrıs hidrokarbonlarının paylaşılması oyununun içine sokuyor.

Dışişleri Bakanı Yoannis Kasulidis ve Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis kendisiyle, sert üslup kullandıkları telefon görüşmeleri yaptı. Kıbrıslı Rum Müzakereci Andreas Mavroyannis de dünkü görüşmeleri sırasında Rum tarafının hoşnutsuzluğunu aktardı.

Her üçü de Eide’ye, BM kararlarıyla doğrudan çatışan açıklamalarından Lefkoşa’nın duyduğu rahatsızlığı iletti. Türk tarafının hoş karşılanan açıklamalarının tesadüf veya bilgisizlik olarak görülemeyeceği açıktır.

Hükümet Sözcüsü, “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin” halen Özel Danışman nezdinde çok sert girişimde bulunulduğunu ve KİPE’ye söylediklerini kabul edilemez bulduğunu ilettiğini açıkladı. Hristodulidis ‘Eide’nin, bazı devletler bir ülkenin MEB’indeki sismik araştırmaları BM sözleşmesinin ihlali olarak görmüyor sözü ve genel olarak Kıbrıs sorunu ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hukuki statüsüyle ilgili yorumlar yaptığı diğer açıklamaları nedeniyle hükümetimiz hayal kırıklığını belirtmek istiyor’ dedi. Hristodulidis ‘Bu tür açıklama ve yorumlar Kıbrıs sorununa çözüm bulma çabalarına hizmet etmiyor. Sayın Eide de Genel Sekreter’in temsilcisi olarak, uluslararası meşruiyete, BM kararlarına ve sözleşmelerine saygı göstermek zorundadır’ vurgusunu yaptı.”

RUM YÖNETİMİNİ RAHATSIZ EDEN “KRİTİK NOKTALAR”

Gazete, Eide’nin Associated Press ve KİPE’ye röportajlarında, Rum yönetiminin sert tepkisini çeken noktaları da “Açıklamalarının Kritik Noktaları” başlığı altında şu şekilde sıraladı:

“1- Kıbrıs MEB’inin Türkiye tarafından ihlalini ‘hidrokarbon krizi’ olarak görüyor, Kıbrıs sorununun yapısıyla ilgili farklı ‘algılara’ göndermede bulunuyor. Türk meydan okumalarının karşısında duracağına, krizi ve müzakerelerin kesilmesini ‘çözüm olmamasına’ bağlıyor.

2-Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ihlallerle eşitliyor. ‘Mesele, ihlalin gerçekte ne derecede olduğudur çünkü çoğu ülke, sondaj yapılmadığı sürece, sismik araştırmaları ihlal olarak görmüyor. Çünkü münhasır ekonomik bölge egemen bölge değildir’ diyor. Bunun yanında ‘Kıbrıs’ın hidrokarbonları bütün Kıbrıslılara aittir ve Kıbrıs’taki bir taraf, bir şekilde tamamını etkileyecek bütün kararları öteki tarafla istişare etmeden alamaz’ da dedi.

3-Yetkileri içerisinde olmayan, doğalgazın değerlendirilme yöntemine de müdahale ediyor. Kıbrıs sorununda varılacak bir anlaşmanın Türkiye’ye bölgesel enerji piyasasına erişim yolunu açacağını söyledi. Çok masraflı bir ihraç yoluyla ilgili siyasi bir karara varıldıysa, politika Kıbrıs’ın gelecek nesillerinden para çalacak’ ifadelerini kullandı. Kıbrıs’ı yeniden birleştirecek bir çözüm olmaması, enerji olanaklarının altını oyacağını söyleyen Eide ekonomik analiz de yaparak ‘potansiyel yatırımcıların cesareti kırılacak, ihracat seçenekleri ile doğalgazdan edinilmesi muhtemel gelir kısıtlanacak’ dedi.

4- karşılıklı tezleri de yorumlayarak, aslında Kıbrıs sorununun ne olduğuna -‘kaçırılmış bir devlet mi yoksa ülkenin bir kısmının işgal altında mı’- olduğuna dair bir ihtilaf bulunduğunu söyledi.”

Espen Barth Eide’ye Yunanistan’dan da tepki geldiğine işaret eden gazete Yunanistan Dışişleri Bakanlığı’nın, sözde “Kıbrıs’ın egemenlik haklarını şaibe altına sokmakla” suçladığını yazdı.

Habere göre Yunan Dışişleri Eide’yi “Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarıyla ilgili konuşmadan önce Uluslararası Deniz Hukuku’nun uygulama pratiğini incelemeye” çağırdı.





KUTRAS: "EİDE, KIBRIS SORUNUYLA İLGİLİ AÇIKLAMA YAPMADAN ÖNCE ULUSLARARASI DENİZ HUKUKU'NU İNCELESİN"



Yunanistan Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Konstantinos Kutras, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'nin Kıbrıs'ta "hidrokarbon kriziyle" ilgili açıklamalarına tepki göstererek Eide'nin Kıbrıs sorunuyla ilgili açıklama yapmadan önce Deniz Hukuku'nu incelemesi tavsiyesinde bulundu. Kutras, "BM Genel Sekreteri'nin Özel Temsilcisi'ne, Kıbrıs sorunuyla ilgili olarak, önce Norveç MEB'indeki hidrokarbonların değerlendirilmesinde Uluslararası Deniz Hukuku'nun fiili uygulamasını incelemesini ve daha sonra Kıbrıs Cumhuriyeti'nin egemenlik hakları konusunda açıklama yapmasını öneririz" dedi.



ERTUĞ : “EİDE’YE YAPILAN SALDIRILARI, KINIYORUZ”



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum ve Yunanistan resmi çevreleri ve Rum basınının BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Rum Haber Ajansı’na verdiği mülakatta söylediklerini konu ederek saldırı ve eleştirilerde bulunduğuna dikkat çekerek, “Bu konuda yapılan saldırı ve eleştirileri görüşmeler sürecini bırakıldığı yerden yeniden başlatma çabalarına ve nihai tahlilde sürecin kendisine karşı yapılmış saldırılar olarak kabul ediyor ve kınıyoruz” dedi.

Ertuğ yazılı açıklamasında, “Kıbrıs Rum tarafının masadan çekilmesiyle 6 ayı aşkın bir süredir durmuş bulunan görüşmeler sürecini yeniden başlatma çabalarının olumlu bir aşamaya ulaştığı şu dönemde, Kıbrıs Rum ve Yunanistan resmi çevreleri ve Rum basınının BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin Kıbrıs Rum Haber Ajansı’na verdiği mülakatta söylediklerini konu ederek büyük bir gürültü kopardığını görüyoruz” şeklinde konuştu.

Ertuğ, Kıbrıs’ta bir iyi niyet görevi üstlenmiş bulunan BM yetkililerinin bu tür saldırılara hedef olmasının yeni olmadığını ve yakın tarihin bunun örnekleriyle dolu olduğu kaydetti.

“Bir önceki Özel Danışman Downer’in de Kıbrıs Rum resmi yetkilileri ve basını tarafından benzer bir muameleye tabi tutulduğu hafızalardadır” diyen Ertuğ, “Bütün bu hareketleri Kıbrıs Rum tarafının iyi niyet görevlilerini baskı altına alma stratejisinin bir parçası olduğu açıktır ve kabul edilmezdir. BM yetkililerinin bu tür baskı altına alma ve sindirme taktikleri karşısında dirayetli davranıp geri adım atmamaları gerekir” ifadelerini kullandı.

Kıbrıs Türk tarafının da eski ve mevcut BM yetkililerinin Kıbrıs konusunda yaptığı açıklamalarla ilgili ciddi çekinceleri bulunduğunu ve bunun doğal olduğunu kaydeden Ertuğ, şöyle devam etti:

“Ancak biz bunları kamuoyu önünde onlara karşı bir saldırı vesilesi yapmadık. Çünkü biz bunu gerek onların temsil ettiği makam olan BM Genel Sekreteri gerekse onun Kıbrıs konusunda üstlenmiş olduğu iyi niyet misyonuna saygı ve desteğimizin bir gereği saydık ve anlaşmazlık noktalarını onlarla diplomatik diyalog yoluyla ele almayı tercih ettik. Bu konudaki soğukkanlı ve sabırlı tutumuzun yanlış algılanmayacağını umuyoruz.

Belirleyici bir döneme girmekte olan Kıbrıs görüşmeler sürecinin bu tür eskimiş taktikler, çığırtkanlıklar ve bunun yaratacağı baskı ve tehditlerle olumlu bir sonuca götürülemeyeceği açıktır. Taraflardan beklenen, görüşmelerin atmosferini bozacak söz ve davranışlardan kaçınmaları ve çabalarını görüşmelerin olumlu bir ortamda başlatılıp süratle bir sonuca götürülmesi üzerine yoğunlaştırmalarıdır. Sayın Cumhurbaşkanımızın yapıcı ve dirayetli tutumu sayesinde olumlu bir noktaya ulaşmış bulunan süreci yeniden başlatma çabalarına, bu tür güven sarsıcı yöntem ve oyunbozanlıklarla gölge düşürülmesine müsaade edilmemelidir.”



ÖZYİĞİT: “EİDE’NİN AÇIKLAMASI OLUMLU, DESTEKLİYORUZ”



Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Başkanı Cemal Özyiğit, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin, Kıbrıs müzakerelerinin 19 Nisan’daki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin hemen ardından yeniden başlayacağını açıklamasını olumlu bularak desteklediklerini belirtti.

Özyiğit, sondaj çalışmalarına paralel olarak, Navtex yayınlanması ve savaş gemilerinin bölgeye gönderilmesi nedeniyle 6 ay kaybedildiğini, ancak günün sonunda TDP’nin en başından beri savunduğu ‘karşılıklı adımlarla’ (Navtex’in yenilenmemesi, savaş gemilerin bölgeden çekilmesi ve sondaj faaliyetlerine ara verilmesi), sürecin normalleşmeye başlamasını selamladıklarını belirtti.





ÖNERİ: “DEMOKRASİYE YAKIŞAN BİR SEÇİM İÇİN ÇALIŞIYORUZ, FIRSAT EŞİTLİĞİNE BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ”



Yüksek Seçim Kurulu (YSK) Başkanı Şafak Öneri, demokrasiye yakışan bir cumhurbaşkanlığı seçimi yaşanması için çalıştıklarını belirterek, seçim sürecinde adayların fırsat eşitliğine büyük önem verdiklerini söyledi.

Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) muhabirine konuşan Öneri, 1976’da yürürlüğe giren Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda yasaklar, propaganda ve süreler konusunda ciddi sıkıntılar bulunduğunu, yasanın güncel olmadığını ve özellikle propagandaya ilişkin son derece yetersiz kaldığını belirterek, kesinlikle değişmesi gerektiğini ifade etti.

Öneri'nin verdiği bilgiye göre YSK, 19 Nisan’da yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve yerel ara seçim için hazırlıklarını sürdürüyor ve Cumhurbaşkanlığı seçiminde olası ikinci turu da dikkate alarak, çalışma yapıyor.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 43
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1660
Toplam Tekil 4076441
IP 3.144.113.30






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu