BASIN BÜLTENİ “DÜNYA RUM TARAFININ UZLAŞMAZ TAVRINI ANLADI” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ “DÜNYA RUM TARAFININ UZLAŞMAZ TAVRINI ANLADI”
Tarih: 30.03.2015 > Kaç kez okundu? 1720

Paylaş


Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Diyalog gazetesine yaptığı açıklamada, dünyanın, Kıbrıs sorunu çözülmeden Doğu Akdeniz’de hidrokarbonların kullanılamayacağını ve Kıbrıs sorununun çözümünde Rum tarafının uzlaşmaz tavrını anladığını söyledi. Bakan Nami, bu nedenle Kıbrıslı Türklere yönelik izolasyonların kaldırılma sürecinin başlatıldığını ifade etti. Nami şöyle dedi: “Yani müzakere masasında Kıbrıslı Türkleri net bir şekilde muhatap alıp, karşılıklı çıkarlar üzerine müzakere sürecini sonuçlandırmak yerine Rum Liderin taktiksel oyunlara sürekli girmesi bir taraftan Rusya’ya, İsrail’e göz kırpması öte yandan Mısır ile anlaşma yapmaya çalışması hidrokarbon konusunda dışlayıcı bir tavır sergilemesi, bu oyunun kazan-kazan formülünden çıkarılıp, kazan-kaybet formülüne dönüştürülmesidir. Bunu kabul etmemiz mümkün değildir.”

Brüksel’deki temaslarında Kıbrıslı Türklere verilen sözleri hatırlattıklarını belirten Dışişleri Bakanı Nami, Genişlemeden Sorumlu Komiserliğin Kıbrıslı Türklerle ilgilenmeye devam etmesini istediklerini belirtti. Nami, Hellim konusunda ise olumlu yanıtlar aldıklarını kaydetti.

İslam İşbirliği Teşkilatı’na üye ülkeler ile gerçekleştirilen ziyaretlerde büyük ilgiyle karşılandıklarını belirten Bakan Nami, bu ülkelerde Rumların İsrail ile olan yakınlaşmasının rahatsızlık yaratmaya başladığını ifade etti. Nami şunları kaydetti: “Rum tarafı bizim o bölgelere yapacağımız ziyaretleri haber alır almaz engelleyici, engellenemiyorsa dengeleyici temaslar gerçekleştirmek için girişimler yapmış. Beklediğimizden daha büyük bir ilgiyle karşılaştık. İİT büyük ilgisi üst düzey kabul, Umman ve Katar’daki resmi görüşmeler ikili ilişkiler açısından son derece olumluydu. Bu ülkelerden gelebilecek yatırımların önünü açmak için çalışmalara başladık. Rum tarafının özellikle İsrail ile gelişen ikili ilişkileri bu ülkelerde rahatsızlık yarattı. Bu ilişkileri bir nevi sanki Türkiye’ye karşı cepheleşme gibi ortaya koymaları rahatsızlık yarattı. Bunun dengelenmesi gerektiğini düşünüyorlar. Hidrokarbon konusunda bu ülkelerin son derece büyük deneyimleri var. Bunları Kıbrıs Türk tarafıyla da paylaşmaya hazırlar. İlerde oluşacak işbirlikleri içerisinde olmak istiyorlar. Bizi de doğal bir müttefik olarak görüyorlar.”

Nami, Anastasiadis’in Türk tarafını suçlayıcı söylemlerinin itibar görmediğini belirterek şöyle dedi: “Anastasiadis sabah akşam istediği kadar ‘Türk tarafı yüzünden görüşmeler akamete uğradı’ desin. Dünyada kendisine inanan tek bir güç dahi yok. Herkes Türk tarafının Müzakerelerde, Navtex ve Hidrokarbon konusunda da son derece ölçülü olduğunu görüyor. Bunun aksini iddia eden tek bir büyükelçi ile daha muhatap olmadım.”

Hellimin coğrafi tescili konusunda Türk tarafının yürüttüğü diplomasinin sonuç verdiğini ifade eden Bakan Nami, konunun kritik bir aşamaya geldiğine dikkat çekti.

Rum tarafının ‘meşru hükümet benim sadece benim atayacağım kurumlar yetkili olabilir’ tavrında ısrarcı olması halinde konunun tıkanık kalmaya devam edeceğini belirtti.

Nami, Rum liderin ‘Navtex yetmez, egemenliğim de tanınmalı’ bakış açısında ısrar etmesi durumunda krizin süreceğini belirterek şöyle dedi: “Biz bu kozu kendilerine teslim edemeyiz. Kendilerini adanın tek hakimi gibi gören biri ile eşitlik temelinde uzlaşıya varmanız mümkün değil. Bu beklentilerini bozmamız gerekir. Bizim doğalgaz ile ilgili pozisyonumuzun ana temelinde yatan olgu budur. Biz bu filmi 10 yıl önce gördük. AB üyeliği sonrası çözüm motivasyonunu kaybettiler. Şimdi doğalgaz oyuncağı buldular. Bu oyuncağı veremez Türk tarafı. Bu doğalgaz değil kapsamlı çözüm meselesidir.”



EİDE: “MÜZAKERELER KALDIĞI YERDEN BAŞLAYACAK”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs sorununun çözümü müzakerelerinin kaldığı yerden başlayacağını, müzakerelerde en hızlı şekilde ilerlenebilecek yöntemin hangisi olduğuna ise liderlerin karar vereceğini açıkladı.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Kathimerini gazetesine verdiği demeçte, Kıbrıs sorununun çözümü amacıyla başlayacak müzakerelere değinerek Kıbrıs’taki liderlerden, en kısa sürede çözüme ulaşılabilmesi için hız ve sonuç getirici çalışma beklediğini söyledi

Eide söyleşisinde, müzakerelerin hangi konularla ve al-ver süreciyle mi başlayacağı şeklindeki soruya, müzakerelerin kaldığı yerden başlayacağı ve gecikme olmadan ilerleme sağlanabilecek en iyi yöntemin hangisi olduğuna liderlerin karar verecekleri yanıtını verdi.

Eide, taraflarla görüştüğünü ve müzakerelere dönme arzularının olduğuna inandığını belirterek, müzakerelerde yaşanan çıkmazın taraflara düşünme ve durumu değerlendirme imkanı verdiğinin söylenebileceğini ve tarafların artık zor konularda da ilerleme sağlanabilecek, ciddi, yapılandırılmış müzakerelere kendilerini adayabileceklerini vurguladı.

Eide, “henüz bu noktada bulunulmadığını, ancak müzakerelerin yeniden başlayacağını yakın zamanda güven içerisinde ilan edecek konumda olacaklarına inandığını” belirtti.

Kendilerinden istendiği zaman ve uzlaşıya varılmasına yardımcı olacağı durumlarda fikirler ve önerilerde bulunmaya hazır olduklarını, ancak asıl işi yapması gerekenlerin Kıbrıslılar olduğunu ifade eden Eide, güvenlik konusu da dahil tüm konularda ana hedefin uzlaşı noktalarına ulaşmak olması gerektiğini vurguladı.

Doğal gaz konusunun müzakere masasına gelip gelmeyeceği ve bunun ne zaman olacağının liderleri ilgilendiren bir konu olduğunu ve bu soruların liderlere sorulması gerektiğini beliren Eide, Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in müzakerelerin başlamasını kolaylaştırmak amacıyla Ocak ayında yapıcı bir öneride bulunduğunu öne sürdü.



HAMMOND ZİYARETİ RUM YÖNETİMİ İÇİN “BÜYÜK BAŞ AĞRISI”



İngiltere Dışişleri Bakanı Philip Hammond’un Ada’ya gelişi Rum Yönetimi için büyük baş ağrısı yarattı. Hammond’un gelişinin, EOKA’nın silahlı tedhişe başlama yıldönümüne denk gelmemesi ve Ağrotur üssünden değil Larnaka Havaalanı üzerinden gelmesi için yoğun girişimlerde bulunduğu haber verildi.

Philip Hammond’un Ada’ya 1 Nisan’da yapacağı ziyaretin ve KKTC’ye gelerek Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile görüşmesinin Rum yönetiminin “büyük baş ağrısı” olduğuna işaret edildi. Rum yönetiminin İngilizler nezdinde yoğun diplomatik çaba harcayarak, Hammond’un Ada’ya geliş tarihini 1 Nisan değil, 31 Mart olarak değiştirmeye çalıştığını yazdı.

Rum yönetimi çabaları çerçevesinde Hammond’un Ada’ya Ağrotur üssünden değil Larnaka Havaalanı üzerinden gelmesini sağlamaya çalışıyor ancak İngiliz tarafı, güvenlik sebeplerine işaret ederek Ağrotur üssünde ısrar ediyor.

Hammond’un ziyaret tarihi ve programına Rum iç cephesinden tepki yağıyor. EDEK, Ekologlar ve Çevreciler Hareketi ile Vatandaşlar İttifakı’ndan sonra DİKO ve EURO.KO’nun da tepki gösterip Rum yönetimini, Hammond’un, EOKA’nın silahlı tedhişe başlama yıldönümünde KKTC’ye gelerek Cumhurbaşkanı Eroğlu ile görüşmesini engellemek çabasında.

DİKO, Hammond’un Cumhurbaşkanı Eroğlu ile Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda görüşeceği bilgileri doğrulanırsa bunun, İngiltere’nin KKTC’yi yükseltme ve sözde “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin değerini düşürmeyi hedefleyen “ezeli rolünü” bir kez daha teyit etmiş olacağını savundu.



BAŞBAKAN YARDIMCISI DENKTAŞ KOP'A ÜYELİK BAŞVURUSU İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİNİ PAYLAŞTI



Başbakan Yardımcısı, Ekonomi Turizm Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) Genel Kurul üyesi kulüplere bir yazı göndererek, Rum Futbol Federasyonu’na (KOP) üyelik başvurusu ile ilgili görüşlerini paylaştı.

Gönderdiği yazıda, KOP’a üyelik başvurusu ile ilgili karar alınmadan önce her kulübün konuyu ayrı ayrı kendi genel kurullarına sunarak yetki alınması gereğinin altını çizen Başbakan Yardımcısı Denktaş, kulüplerin vereceği karara kendisi dâhil herkesin saygı duyması gerektiği gibi, alınacak kararın doğuracağı sonuçlara da yine her kesimin saygı duyması gerektiğini söyledi.

Başbakan Yardımcısı Serdar Denktaş, kulüplere gönderdiği yazının dağıtımını Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber, Başbakan Özkan Yorgancıoğlu ve KTFF Başkanı Hasan Sertoğlu’na da yaptı.

Başbakan Yardımcısı, Ekonomi Turizm Kültür ve Spor Bakanı Serdar Denktaş’ın gönderdiği yazı şöyle:

“Sayın Başkan, KTFF Başkanı Hasan Sertoğlu'nun basınımıza da yansıyan açıklaması yaklaşık on gün önce ortaya koyduğumuz tespiti maalesef doğrular nitelikte bir açıklamadır.

Basına yapılan açıklamada; “Bu iş bitti. Daha önce hükümete taleplerimizi gerçekleştirmesi için verdiğimiz 45 günlük süre 27 Mart Cuma günü doluyor. Ancak bu süre içerisinde bizim sorunlarımızla bir tek kişi bile ilgilenmedi. Bu nedenle biz de önümüzdeki hafta, daha önce de belirttiğimiz gibi, uluslararası standartlara erişebilmek ve haklarımızı koruyabilmek için Güney Kıbrıs Futbol Federasyonu'na katılım başvurusu yapacağız" şeklinde kullanılan ifade maalesef Kıbrıs Türk Futbolunun sonunu getirecek bir girişimin habercisidir. Değerli Başkan, KKTC sporcusunun ve kulüplerinin “hakkını koruyabilmeyi” KOP’ta gören Sertoğlu’nun bu girişiminin arkasında daha başka neler yattığı, eminim önümüzdeki süreçte ortaya çıkacaktır. Ancak bu aşamada ülke sporundan sorumlu Bakan olarak kamuoyunu ve kulüplerimizi doğru bilgilendirmek görevimdir.

Sayın Sertoğlu’nun “45 günlük süre 27 Mart Cuma günü doluyor. Ancak bu süre içerisinde bizim sorunlarımızla bir tek kişi bile ilgilenmedi” savı tamamıyla gerçek dışı, kulüplerimizi ve kamuoyunu yanlış yönlendirmeye yönelik manipülatif bir açıklamadır. Bu süreç içerisinde gerek Bakanlığım, gerekse Türkiye Cumhuriyeti ve Türkiye Futbol Federasyonu yetkilileri en üst düzeyde sorunla ilgilenmişler ve ilgilenmeye de devam etmektedirler, etmekteyiz. Ankara’da TC Gençlik ve Spor Bakanı ile yapmış olduğumuz görüşmeler, bizzat kendisinin de katıldığı TFF Başkanı ile yapılan görüşmeler ve ayni zamanda KTFF Yönetim Kurulu üyesi de olan Bakanlığımda görevli üst düzey bir yöneticimin sorunların çözümüne çare bulmak için Ankara’da birçok kez toplantıya katılmış olması Sayın Sertoğlu’nun bilgisinde olan gelişmelerdir. Kendisinin de birebir katıldığı görüşmeler de ortadayken, “bu süre içerisinde bizim sorunlarımızla bir tek kişi bile ilgilenmedi” şeklinde bir açıklama yapmasının ardında yatan nedenleri açıklamak Sayın Sertoğlu’na düşmektedir. BAL ligine transfer sorununun muhatabı Türkiye, üstüne düşen girişimleri yapmış ancak kendilerinden talep edilen bu girişimler bizzat Sertoğlu tarafından reddedilmiş, yapılan girişimi "değerlendirme" fırsatı dahi KTFF Genel Kuruluna verilmemiştir. Tek kişinin kazdığı kuyuya tüm kulüplerimiz sürüklenmektedir ve ülkede futbolun sonu hazırlanmaktadır. Biz bu filmi daha önce de görmüştük. KKTC halkı verilen sözlerin unutulmasından tutun da, yanlış yönlendirilmeye kadar her manipülasyonu yaşamış ve sonunda kendi gerçekliğini inşa etmiştir. Sporcularımızın en az yarısının futbol dahi oynayamayacağı; vatandaşlarımız ve kulüplerimiz arasında doğrudan ayırımcılığın yaşanacağı; KKTC coğrafyasının “illegal ve işgal bölgesi olarak” tanımlanacağı; futbola mali desteğin tümden kesileceği; BAL ligi sorununun içinden çıkılamayacak boyutlara taşınacağı; liglerimizin ve kulüplerimizin kapanma riskine girecekleri; ülkemizde futbol oynayan gençlerimizin sayılarında büyük azalma olacağı, bu absürt ve siyasi nitelikli girişimi Sayın Sertoğlu hangi düşünceyle “uluslararası standartlara erişebilmek ve haklarımızı koruyabilmek” şeklinde yansıtabildiğinin yanıtını kulüplerimize ve KKTC halkına vermek durumundadır.

Kulüplerimiz elbette bağımsız kuruluşlardır. Her bir kulübümüz kendi üyelerine sorarak kendi kararlarını verebilirler. Ancak kararlarını verirken eminim yukarıdaki hususları da dikkate alacaklardır Futbolumuzun dışa açılması için birçok çare vardır ve olması gereken hükümet ve federasyonun bu çareleri birlikte zorlamasıdır. Ne var ki tüm iyi niyetli yaklaşımlarımıza rağmen tek alternatif üzerinde ve anlaşıldığı kadarı ile kapalı kapılar ardında verilmiş olan söz nedeniyle KOP'a müracaat tek alternatif haline getirilerek camiaya sunulmuştur. Kıbrıs Türk Futbolunun “kurtuluşunu” KOP’ta görmek siyasetin iflası KKTC futbolunun ise intiharıdır. Spordan sorumlu Bakan olarak; gerek ülke siyaseti açısından gerekse ülke sporu açısından genel olarak KKTC kamuoyunu özelde ise değerli kulüplerimizi bilgilendirmek benim görevimdir. Bu gerçeklerden hareket ederek camianızın aydınlatılarak bir karara ulaşmanızı ümit eder, Genel Kurulunuzda alınacak karara saygılı olacağımızı bilginize sunarım.”



LAKKOTRİPİS: “DAHA YOLUN BAŞINDAYIZ”



Rum Enerji Bakanı Yorgos Lakkotripis, doğal gaz konusunda verdiği demeçte, yolun sonunda değil, daha henüz başında olduklarını söyledi.

Lakkotripis, Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Alithia gazetesinde yer alan demecinde, buna örnek olarak da, İsrail’in Münhasır Ekonomik Bölgesi’nde (MEB) yapılan ve yalnızca 20’sinde kullanılabilir miktarlarda doğal gaz keşfedilen 60 sondaj çalışmasına atıfta bulundu.

9 numaralı parseldeki “Amathusa” yatağında doğal gaz bulunamamasına da değinen Lakkotripis, ikinci bir başarısız sondaj gerçekleştirilmesinin sıkıntı verici olduğunu dile getirdi, ancak bunun yolun sonu anlamına gelmediğini, henüz yolun başında olduklarını yineledi.

Komşu ülkeler arasındaki ilişkilerin kendi aralarında uyumlu olduğu kuzey denizinde olmadıklarını da ifade eden Lakkotripis, Doğu Akdeniz’in oldukça zor bir bölge olduğunu ve çok fazla dikkat gerektirdiğini ifade etti.

Yalnızca tekno-ekonomik konularla ilgilendiklerini söylemeyi istediğini, ancak bölgenin yalnızca bu perspektiften bakmalarına müsaade etmediğini ifade eden Lakkotripis, zorluklar bulunduğunu ve her gün Türkiye’nin “kışkırtıcılığıyla” karşılaştıklarını iddia etti.

Enerji konusundaki gelişmelerin, yalnızca enerji konusundaki gelişmelerle tayin edilmekte olduğunu söylemesi gerektiğini de belirten Lakkotripis, şu an yaşanan bu gelişmelerin Kıbrıs müzakerelerinin yeniden başlaması için bir fırsat penceresi sunması durumunda, bunun başka bir mesele olduğunu ifade etti.

İki şirketin de (Total ile ENI/KOGAS) neredeyse aynı zaman çalışmaya başladıklarını (2013 yılının Ocak ayında) ve sonuçları olumlu veya olumsuz olsun, şu an bunun şirketlerin çalışmalarının zirveye ulaştığı bir dönem olduğunu söyleyen Lakkotripis, Total şirketinin daha fazla araştırma yapmak için Rum MEB’inde kaldığını, ENI/KOGAS’ın da verileri yeniden değerlendirmek için kendilerinden süre istediğini anımsattı.

“Onasagora” yatağında başarısız oldukları zaman, sondaj için onaylanmış diğer bütün yapıların başarı olasılığının da azaldığını anlatan Rum bakan, “Amathusa” yatağıyla ilgili beklentilerin de düşük olduğunu söyledi. Lakkotripis, buna rağmen burada doğal gaz bulunması halinde büyük bir olay olacağı için sondaj gerektiğini düşündüklerini anlattı.

Güney Kıbrıs kendi doğal gazını temin edene kadar, ülkenin elektrik üretim ihtiyacı için doğal gaz tedarik edilmesi olarak adlandırılan ara çözüm konusunda ise Lakkotripis, önümüzdeki günlerde RAEK’ten (Rum Enerji Düzenleme Kurumu) konu hakkındaki görüşlerini isteyeceğini belirtti.

Rum MEB’indeki parseller için yeni tur lisans ihalesine çıkmaları konusundaki bir soruya karşılık ise Lakkotripis, bunun akıllarında olduğunu, ancak bu harekette bulunmaları için bazı spesifik nedenlerin de yardımcı olması gerektiğini sözlerine ekledi.



SU KIBRIS'A KAVUŞTU



TC Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Her şey bitti, su, Kıbrıs'a kavuştu. Bundan sonraki dağıtımı ve su yönetimi ayrıca gerçekleştirilmiş olacak” dedi.

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Artık Türkiye'de teknoloji ve müteahhitlik hizmetlerinin dünyadaki ilk üç arasına girdiğinden övünçle bahsedebiliriz. Şüphesiz bu müteahhitlik hizmetlerinin çok daha büyük kapasiteli olanlarını farklı alanlarda gerçekleştiriyoruz. Ama denizcilik alanında da bu örnekler arttıkça fevkalade güçlü bir noktaya geleceğiz. Kıbrıs işlerinden sorumlu bir bakan arkadaşınız olarak da yine bir projeyi takdirle ifade etmek isterim. O da Kuzey Kıbrıs'a Türkiye'den Su Götürme Projesi'dir. Yıllık takribi 75 milyon metreküplük suyun, Türkiye'den Kıbrıs'a götürülmesi, denizin 250 metre altından borularla mümkün olmuştur. Her şey bitti, su, Kıbrıs'a kavuştu. Bundan sonraki dağıtımı ve su yönetimi ayrıca gerçekleştirilmiş olacak.”

Bülent Arınç, Tuzla'daki İstanbul Tersanesi'nde Maden Tetkik Arama (MTA) için üretilen yerli sismik araştırma gemisi "TURKUAZ"ın denize indirilme töreninde yaptığı konuşmada, "Sismik araştırma gemisi" sözlerinin özellikle son yıllarda çok daha fazla duyulduğunu belirterek, "Piri Reis, Barbaros Hayrettin ve yurtdışından satın alınan bu geminin de Doğu Akdeniz'de Kıbrıs çevresinde faaliyet göstereceğini söyledi.

Bugünün, özel girişimciliğin, Savunma Sanayi Müsteşarlığı'nın MTA ile el ele vererek başardığı bir destan olduğunu ifade eden Arınç, dünyadaki bu tür araştırma gemilerindeki teknolojik donanım, çağdaş tüm aygıtların gemide bulunduğunu kaydetti.



“NAVTEX ERDOĞAN’IN ELİNDE”



Türkiye’nin yayımladığı ve 6 Nisan tarihinde sona erecek olan NAVTEX’in, Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın elinde olduğu iddia edildi.

Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Fileleftheros gazetesi haberinde, BM ve arabulucuların, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak Ankara ile iletişimi sürdürdüğünü, aldıkları teyitler temelinde, müzakerelerin yeniden başlamasına ilişkin olarak senaryo oluşturduklarını yazdı.

Gazete elde ettiği bilgilere atıfta bulunarak, gerek uluslararası unsurun, gerekse Anglo-Amerikanların, TC Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile değil ama Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Feridun Sinirlioğlu ile temaslar yürüttüğünü belirtti.

Önemli kararlarda son söze sahip olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, arabulucular tarafından “tahmin edilemez” olarak nitelendirildiğini savunan gazete, Erdoğan’ın “her şeyi havaya uçurma konusunda yetenekli olduğunu” ileri sürdü.

Gazete, Kıbrıs sorununa ilişkin olarak iyimserlik ortamı oluşmasına karşın, son söze, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sahip olduğunun bilindiğini savunan gazete, Ankara ile son dönemlerde yapılan temaslarda, Ankara’nın 6 Nisan’da başka bir karar vereceğine dair küçük bir ihtimale yer bırakıldığını belirtti.

Gazete, yine bazı bilgilere dayanarak NAVTEX’in yenilenmemesi şeklinde bir ihtimalin bulunmasının yanı sıra, Türklerin bölgeye yeni bir araştırma gemisini, “Turkuaz’”ı göndermesi şeklinde bir başka senaryonun da ihtimal dahilinde olduğunu yazdı.

Yine Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Kathimerini gazetesi, “NAVTEX’in sona ermesi diyalog için sinyal” başlığıyla verdiği haberinde, NAVTEX’in, 6 Nisan’da sona erecek olması ışığında, Güney Kıbrıs’ın, BM, ABD ve İngiltere’yle birlikte, bekleme konumunda olduğunu belirtti.

Müzakerelerin yeniden başlamasının, NAVTEX’in yenilenmemesine bağlı olduğunu belirten gazete, yabancı diplomatların, Türk yetkililerle yaptıkları temaslardan ortaya çıkan belirtilerin, olumlu bir görüntüye neden olduğunu, buna bağlı olarak, müzakerelerin nisan sonu veya mayıs başında yeniden başlayacağına dair iyimserliğin hakim olduğunu yazdı.

Gazete bunun, Rum Hükümet Sözcüsü Nikos Hristodulidis’in New York ve Washington’daki temaslarında da teyit edilmesine karşın, hiçbir yetkilinin, Türkiye’nin NAVTEX’i yenilemeyeceğini yüzde 100 garanti etmediğini de savundu.



LİLLİKAS’A GÖRE ATİNA’DA HAYAL KIRIKLIĞI VE ÜZÜNTÜ HAKİM



Vatandaşlar İttifakı Başkanı Yorgos Lillikas, Yunan Hükümeti’nin, Güney Kıbrıs’ın tutum ve davranışları konusunda hayal kırıklığı ve üzüntü içerisinde olduğunu söyledi.

Fileleftheros gazetesine konuşan Lillikas, geçen günlerde gerçekleştirdiği Atina seyahatiyle ilgili değerlendirmelerde bulundu.

Yunanistan’da biraz hayal kırıklığı, biraz da üzüntü olduğunu, hatta Maliye Bakanı ve diğer yetkililerin bazı açıklamalarının neye hizmet ettiği konusunda biraz da soru işaretlerinin yaratıldığını belirten Lillikas, bu sorunun Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in kamuoyu önünde bazı teyitlerde bulunmasıyla aşılmasının zor olduğundan söz etti.

Lillikas, iki ülkenin arzuları karşısında karşılıklı destek ve dayanışmalarının, tüm hükümetlerin politikalarında tartışılmaz bir ilke olduğunu sözlerle değil, icraatlarla ortaya koymaları gerektiği üzerinde durdu.

Bazı partilerin Güney Kıbrıs-Yunanistan ilişkilerini ideolojikleştirdiğinden korktuğunu söyleyen Lillikas, iki ülke arasındaki ilişkilerin “ulusal” ve bunun tartışılmaz olduğunu savundu.

Lillikas, Rum Hükümeti’nin Yunan Hükümeti’ni desteklemekte çok heyecan göstermemesinin bir boyutunun daha olduğuna işaret etti. Anastasiadis Hükümeti’nin memorandumu bir lütuf olarak gördüğünü, ancak Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın girişkenliğinin Anastasiadis’in tavizciliğini ortaya koyduğunu ifade eden Lillikas, buna göre Çipras’ın bir başarısının aynı zamanda Anastasiadis’in büyük bir başarısızlığı anlamına geleceğini söyledi.

Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili yeni bir çabanın başlamasının söz konusu olduğu hatırlatılarak, kendisini en çok neyin korkuttuğu sorusunu da yanıtlayan Lillikas, kendisini korkutan bir şeyin değil, endişelendiren birçok şeyin bulunduğunu söyledi.

Yaptıkları hatalardan ders almadıkları için endişeleri olduğunu, Anastasiadis’in Barbaros’un gideceği konusunda bir büyükelçiden aldığı teyide dayanarak, Türklerin yayımladığı ilk NAVTEX’in bitmesiyle görüşmelerde hidrokarbon konusunun ele alınmasına dair Türk taleplerini karşılayan bir açıklama yaptığını belirten Lillikas, ancak Türkiye’nin yeni bir NAVTEX yayımladığını ve Anastasiadis’in şimdi yine aynı teyitlere güvendiğini iddia etti.

Lillikas, müzakerelerin yeniden başlamasına giden şekille BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin “freeze-freeze” yani sözde “Münhasır Ekonomik Bölge” içerisinde faaliyetlerin karşılıklı dondurulmasıyla ilgili önerisiyle kodlandırdığı ikinci bir Türk talebini karşılamalarından endişe ettiğini söyledi.



GÜNEY KIBRIS’TA 100 KİLO KOKAİN ELE GEÇİRİLDİ



Rum Narkotikle Mücadele Birimi tarafından Limasol’da gerçekleştirilen bir operasyonda, piyasa değeri 30–40 milyon Euro’yu bulan, 100 kilo kokain ele geçirildiği ve konuyla ilgili olarak iki kişinin tutuklandığı haber verildi.

Bunun, bugüne kadar Rum Polisinin eline geçen en büyük miktarda uyuşturucu olduğunu yazan Rum Politis gazetesi, kokainin iki valizin içerisinde rulo yapılmış şekilde ele geçirildiğini kaydetti.

34 yaşındaki bir Rum Milli Muhafız Ordusu (RMMO) çavuşu ile 33 yaşındaki işsiz bir makine mühendisinin, olayla ilgileri bulunduğu gerekçesiyle tutuklandığını ifade eden gazete, çavuşun da olaya müdahil olması yüzünden RMMO’da da araştırma yapılacağını belirtti.

Aldığı bir ihbarı değerlendiren Rum polisinin, bahse konu şahısları 3 gündür izlemekte olduğunu ve bu kişilerin işbirliği içerisinde olduğu kişilerin de polis tarafından aranmakta olduğunu yazan gazete, konu hakkında başka tutuklamalar olmasının ihtimal dahilinde olduğunu ifade etti.

Uyuşturucuların içerisinde bulunduğu, RMMO çavuşunun kullanmakta olduğu van aracın, dün öğleden sonra Limasol-Lefkoşa yolunun “Mutayaka” (Mutluyaka) mevkiinde polis tarafından durdurulduğunu kaydeden gazete, van aracı 33 yaşındaki şahsın kullanmakta olduğu salon aracın takip etmekte olduğunu yazdı.

Rum Polisinin konuyla ilgili olarak Europol ile irtibat halinde bulunduğunu yazan gazete, Rum polisinin, uyuşturucunun geçtiğimiz günlerde deniz yoluyla Güney Kıbrıs’a gittiği ve zanlıların da dün bunu saklamak için teslim aldıkları düşüncesinde olduğunu kaydetti.

Gazete, Rum polisinin uyuşturucu maddenin “Kıbrıs” ihtiyaçları göz önünde bulunduğunda çok fazla olduğunu düşündüğünü, bu yüzden bir kısmının yurt dışına gönderilmesi ihtimali üzerinde durduğunu da ekledi.



TOBB İLE ELEKTRONİK ÜRÜNLERİN GERİ DÖNÜŞÜMÜ PROJESİYLE İGLİLİ GÖRÜŞ BİRLİĞİNE VARILDI



Çevre ve Doğal Kaynaklar Bakanı Hakan Dinçyürek, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ile Elektronik ürünlerin geri dönüşümüyle ilgili projenin KKTC’de de uygulanması konusunda görüş birliğine vardı.

Hakan Dinçyürek, Anakara ziyaretinde TOBB Genel Başkan Rifat Hisarcıklıoğlu ile görüştü.

İki yetkilinin, TOBB’un halen yürüttüğü elektronik ürünlerin geri dönüşümüyle ilgili projenin KKTC’de de uygulanması konusunda görüş birliğine vardığı kaydedilen Bakanlık açıklamasında, Bakanlığın KKTC’de oluşturmaya çalıştığı “Engelsiz Orman ve Engelsiz Spor” projesinin de ele alındığı belirtildi.

Bakan Dinçyürek, ziyaretin çok verimli ve yapıcı bir görüşme olduğunu temaslarının devam edeceğini ifade etti.



YUNANİSTAN’IN YENİ YASASI GÜNEY KIBRIS’I “YAKIYOR”



Yunanistan’da kabul edilen ve Yunan işletmelerin, aralarında Güney Kıbrıs’ın da bulunduğu imtiyazlı vergi düzenine sahip ülkelerden yaptığı ithalatlara geçici olarak yüzde 26 vergi ödemesini gerektiren yasanın Güney Kıbrıs’ı zora soktuğu bildirildi.

Bilgilere göre Rum yetkililerin ilgili yasanın Güney Kıbrıs’ı etkilememesi için gösterdiği çabalar da boşa çıktı.

Yunanistan’da kabul edilen yasaya göre aralarında Güney Kıbrıs’ın bulunduğu imtiyazlı vergi düzenine sahip olduğu kabul edilen ülkelerden ithalatlara fatura değerinde yüzde 26 oranında geçici vergi uygulanacağı belirtildi.

Bu düzenlemeden, ciddi bir likidite sorunuyla karşı karşıya olan Yunan işletmelerin ve otomatik olarak vergi kaçakçılığı ile şüpheli işlemler konusunda damga yiyen Rum şirketlerin etkilendiği kaydedilerek, bunun yanı sıra Rum şirketlerin, düzenlemeden etkilenmeyen ülkelere kıyasla dezavantajı bir duruma düşürüldüğüne de işaret edildi.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 49
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1622
Toplam Tekil 4076403
IP 3.146.221.52






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.001 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu