BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com



“Çözüm Süreci”nde Top şimdi

kimin sahasında?..



Terör örgütü PKK ile uzlaşma masasına oturan Hükümetin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, aynı zamanda Hükümet sözcüsü olarak da kameralar karşısına çıkıyor. Hükümet adına açıklamaları yapıyor, sorulan sorulara da yanıt veriyor.

Bülent Arınç, “Çözüm Süreci” ile ilgi yaptığı açıklamalarda sürekli olarak “Bizi Hükümet olarak üzerimize düşenleri yerine getiriyoruz. Top şimdi karşı sahada” diyor.

“Karşı saha” diye gösterilen PKK’nın siyasi kanadı HDP’liler ise tam tersini söylüyor ve “Top bizde değil hükümette” yanıtını veriyor.

Tam bir kör dövüşü izliyoruz.

Hükümet kanadı ile HDP temsilcilerinin buluştuğu Topkapı Sarayı’nda yapılan Öcalan’ın “PKK kongresi toplansın, silah bırakmayı gündemine alsın” açıklaması ise kafaları daha da karıştırdı. Hükümet kanadı ile HDP’liler bu açıklamadan sonra yeniden birbirine söz yetiştirmeye çalışıyor.

HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş “Bülent Arınç çözüm sürecinin önündeki en büyük engeldir” diyor, istifa etmesini istiyor. Arınç ise “Çözüm Süreci”nin işlememesinde Demirtaş’ı suçluyor ve “Çözümü ve PKK’nın silah bırakmasını istemiyor” göndermesi yapıyor.

Öyle görünüyor ki, AK Parti Hükümeti “PKK silah bırakacak, bunu biz yaptırıyoruz” algısı ile 7 Haziran seçimlerini kazasız belasız atlatmaya çalışacaktır. HDP’iler ise “Eğer PK silah bırakırsa bunu biz sağlamış olacağız” diyerek karşılık veriyor.

Ortada bir sorun var. Hala bu sorun çözülebilmiş değil. İstekler ve suçlamalar çok farklı görünüyor.

Bir de ortada Hükümetin yerine getirmesi istenilen 10 maddelik bir paket bulunuyor. Bu paketin ana başlıklarını biliyoruz ama içi henüz açılmadı. Hükümet kanadı her nedense bu konuda pek açıklama yapmak istemiyor. Ancak, HDP’liler “Paket bir derstir ve Hükümet bu dersi çalışmak zorundadır” diye diretiyor.

Hemen şunu da ekleyelim:

Gerek HDP, gerekse İmralı, Kandil ve KCK Meclis’ten geçirilmeye çalışılan “İç Güvenlik Yasası”nın çıkmasını istemiyorlar. “Bu yasa çıkarsa süreç tıkanır, bundan sonrasından biz sorumlu olmayız” deniliyor.

Hükümet kanadında bu konuda bir gevşeme var. Başbakan Davutoğlu “İç Güvenlik Yasası bu hali ile Meclis’ten geçecek” diyor, kurmayları “Muhalefetin bir önerisi varsa görüşmeye hazırız” diyor. Bu noktada da çelişkiler birbirini izliyor.

Bir türlü açık olunmuyor. Bir türlü söylenmek istenilen kamuoyu ile paylaşılmıyor. Yapılmak istenilen nedir, hangi adımlar atılacaktır bunlar da bilinmiyor. Konu ile ilgili haber kirliliği de yaşanıyor. Kim, kimin söylediğine inanacak, kim doğruyu söylüyor, kim kamuoyunu yanıltıyor bunlar da bilinmiyor.

Hâlbuki biz Hükümete güvenmek, bu kanattan yapılan açıklamalara inanmak istiyoruz. Her konuda olduğu gibi bu konuda da Devletimizin yanında olmak istiyoruz.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakanlığı döneminde “Bizim terör örgütü ile çözüm süreci konusunda pazarlığımız olmadı. Biz, hiçbir tavizi vermiyoruz” demedi mi? Hükümet kanadından yapılan açıklamalarda da Erdoğan’ın bu açıklamaları sürekli olarak desteklenmedi mi? Peki, bugünkü durumu nasıl izah edebiliriz?

Sözü fazla uzatmayalım:

Ortada görünen PKK’nın silah bırakmaya niyetli olmadığıdır. Silah bırakmanın koşullarının yerine getirilmesi bekleniyor. Hükümetin adım atması isteniliyor. Karşılıklı restleşme ve suçlamalar ise devam ediyor. Zaten KCK’ dan son yapılan açıklamada terör örgütünün hangi noktada olduğu ve bundan sonra nelerin olabileceği ortaya konuldu.

Bu koşullar altında “Çözüm süreci” hedefine ulaşabilir mi?

Görüldüğü gibi ortada bir belirsizlik var. Karşılıklı salvolar ve suçlamalar var. Geçenlerde de konu ile ilgili yazdığımız yazıda kamuoyunun kafasının karışık olduğunu, sürecin sağlıklı işleyemeyeceğini belirtmiştik. Son gelişmelere baktığımızda bu ön görümüzün doğruluğunu da görmekteyiz.

PKK, daha önce de silah bırakma konusunda karar almış ve ancak bunlar uygulanmamıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu, Dolmabahçe’deki AK Parti kurmaylarının yüz ifadelerine hiç dikkat ettiniz mi? Yapılan açıklamalardan memnun olmadıklarını hemen okuyabilirsiniz.

Zaten Erdoğan’ın Suudi Arabistan’a gitmeden önce yaptığı açıklamada “Silah bırakma 30 Mart seçimlerinde olmadı, 30 Ağustos seçimlerinden önce de olmadı. Şimdi uygulamaya bakarız” demişti.

Edoğan’ın bu açıklamaları hem seçimlere vurgu yapması, hem de PKK’nın silah bırakması konusundaki samimiyetsizliğini ortaya koyması açısından önemsenmelidir. Görebildiğimiz kadarı ile Cumhurbaşkanı da PKK’ya güvenmiyor ve inanmıyor.

Şimdi iki taraf da topu birbirine atıyor ama biz topun hangi sahada olduğunu hala göremedik ve çözemedik. Sanki top ortada kalmış görüntüsü veriyor. Bu görüntü de tarafların topsuz sahada maç yapmasına benzemiyor mu?

necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com