Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Kıbrıs sorununda Türk tarafından, "Rum tarafının tek yanlı adımlarını oturup uzaktan seyretmesinin beklenemeyeceğini" söyledi.

Nami, Almanya'nın başkenti Berlin'deki temasları kapsamında Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası (TD-IHK) ofisinde iş adamlarıyla bir araya geldi.

Doğalgazla ilgili Türkiye'nin veya Kıbrıs Türk tarafının herhangi bir tahrik edici girişimi olmadığını vurgulayan Nami, "Maalesef Rum tarafı sürekli olarak tanınmış bir devlet perdesinin arkasına sığınarak tek yanlı adımlar atmaktadır,” dedi.

Rum tarafının bu adımları atamaması durumunda Türk tarafının da bunlara karşı adımlar atmayacağını ifade eden Nami, "Burada şunu hatırlamakta fayda var: Türkiye'nin orada kendi hak ve çıkarları için attığı bir adımdan söz etmek yanlış olur. Orada Kıbrıslı Türklerin hak ve çıkarlarını korumak için ve KKTC ile imzaladığı anlaşmalar kapsamında gönderdiği bilimsel araştırma gemisi mevcuttur'' dedi.

Berlin ziyareti kapsamında Alman hükümetinin üst düzey yetkilileriyle bir araya geldiğini ve Almanya'nın AB konularından sorumlu Devlet Bakan Michael Roth ile görüştüğünü aktaran Nami, Alman hükümetinin Kıbrıs'ta kapsamlı çözümün ne kadar gerekli olduğunun bilincinde olduğunu yerinde tespit ettiğini, bunun gerçeğe dönüşmesi için daha kararlı adımlar beklediklerini kaydetti.

Özellikle Rum liderinin masadan kalkmasına "dünyadan yeterince tepki gelmemesini", müzakere masasının yeniden kurulamamasına sebep gösteren Nami, ''Almanya gibi AB'nin önde gelen ülkelerinden daha net sesler çıksaydı belki o zaman müzakereler tekrar Rum liderinin masaya dönmesiyle başlayabilirdi. Diğer taraftan Kıbrıslı Türklere verilmiş sözler var. 2004 yılında Kıbrıslı Türklerin adanın birleşmesine ve tamamının AB üyesi olmasına evet demişlerdi. Bunu engelleyen Rum tarafı oldu" dedi.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Berlin’deki temasları çerçevesinde dün Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı ve yönetim kurulu üyeleri ile MÜSİAD merkezinde kahvaltılı çalışma toplantısında bir araya geldi.

Nami toplantıda MÜSİAD yönetim kurulu üyelerine Kıbrıs sorunu ve müzakere sürecindeki son durum hakkında bilgi verdi.





TC DIŞİŞLERİ BAKANI ÇAVUŞOĞLU, RUMLARIN GÖRÜŞMELER DEVAM EDERKEN PETROL ARAMASININ İYİ NİYET GÖSTERGESİ OLMADIĞINI BELİRTTİ



Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Rumların görüşmeler devam ederken, petrol araştırmasının iyi niyet göstergesi olmadığını belirtti.

Çavuşoğlu, bir televizyon programına katılarak, gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Doğu Akdeniz'deki sondaj ve arama çalışmalarının hiçbir geçerliliği olmadığını ve söz konusu ülkelerin mevcut konjonktürden dolayı böyle bir girişimde bulunduklarını belirten Çavuşoğlu, "Eğer münhasır ekonomik bölge ilan ederlerse buraya gemilerimizi göndereceğimizi söyledik. Attıkları adımın çözüme bir faydası yok" dedi.



MEVCUT FIRSAT DEĞERLENDİRİLMELİ

ABD merkezli düşünce kuruluşu Atlantic Council’in başkan yardımcısı Damon Wilson, Kıbrıs sorununun çözümü için özel bir fırsat penceresi olduğunu ve bu fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini söyledi.

Adanın güney ve kuzeyinden bir gurup gazeteci ile ara bölgedeki Kıbrıs Toplum Medya Merkezi’nde (CCMC) bir araya gelen Wilson, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Kıbrıs konusunu çok iyi bildiğini ve yakından takip ettiğini, ABD Başkanı Barak Obama’nın da konuyla ilgilendiğini belirterek, “Kıbrıs konusu her zaman ABD yönetiminin gündeminin üst sıralarında olmayacak,” dedi.

ABD’nin önümüzdeki 10 yılı Kıbrıs sorununu tartışarak geçirmek istemediğini anlatan Wilson, Orta Doğu’da Irak Şam İslam Devleti’nin (İŞİD) estirdiği terör gibi ilgilenilmesi gereken daha önemli konular olduğunu kaydetti. (KIBRIS)



HOCHSTEİN: “DOĞAL GAZ İŞBİRLİĞİ BÖLGEDEKİ TÜM ÜLKELERİN YARARINA”



ABD Enerji Kaynakları Bürosu’nun da başında bulunan ABD Dışişleri Bakanlığı Uluslararası Enerji Koordinatörü ve Özel Temsilci Vekili Amos J. Hochestein Doğu Akdeniz ülkeleri için bölgenin doğal kaynaklarını değerlendirmenin en iyi yolunun işbirliği olduğunu açıkladı.

Habere göre Hochestein, 2006 ve 2009 yıllarında Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan anlaşmazlıklar sebebiyle Batı Avrupa’nın doğal gazsız kaldığını hatırlatarak Doğu Akdeniz ülkelerinin yeni doğal kaynakları iyi değerlendirmeleri ve bölgedeki işbirliğinin dünya çapında olduğunu anlamaları gerektiğini belirtti.

Hochestein, bu doğal gazın Avrupa’ya taşınmasındaki en kazançlı yolun ne olduğu sorusu üzerine ise, konuya tüm ülkelerin, İsrail’in, Kıbrıs’ın, Mısır’ın, Türkiye’nin, Yunanistan’ın ve büyük olasılıkla gelecekte Lübnan’ın çıkarları çerçevesinde bakılması gerektiğini belirterek, şu anda bu ülkelerin çıkarlarının aynı doğrultuda olduğunu söyledi.