BASIN BÜLTENİ

14 Kasım 2014







AVRUPA PARLAMENTOSU’NDAN TÜRKİYE'YE “AKDENİZ'DE TEENNİ” ÇAĞRISI

Avrupa Parlamentosu (AP) Türkiye'ye Akdeniz'de “teenni göstermesi ve uluslararası hukuka uygun davranması” çağrısında bulundu.

Türkiye'nin Kıbrıs Rum Yönetimi’nin tek taraflı ilan ettiği “münhasır ekonomik bölgesine” sismik araştırma gemisi göndermesiyle ilgili karar tasarısı, tüm siyasi grupların desteğiyle AP genel kurulunda kabul edildi.

Bağlayıcı olmayan, sadece parlamentonun pozisyonunu yansıtan kararda, Türkiye'nin Akdeniz'de devam eden sismik çalışmalarının "yasadışı ve provokatif" olarak görüldüğü belirtilerek, Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği "münhasır ekonomik bölgesi içi ve çevresindeki gemilerin derhal geri çekilmesi" talep edildi.

Kararda, Türkiye'ye Rum Yönetimi’nin “sözde egemenlik” haklarına saygı göstermesi ve Barbaros Hayrettin Paşa sismik araştırma gemisinin çalışmalarıyla ilgili yayımlanan Navtex'i iptal etmesi çağrısı yapıldı.

AP kararında, Türkiye'nin tüm AB üyeleriyle ilişkilerini normalleştirmesinin önemine vurgu yapılarak, "bu tür eylemlerin devamının ve tekrarının katılım süreci dahil Türkiye'nin AB ile ilişkilerini olumsuz etkileyebileceği" belirtildi.

Kararda, Türkiye'nin bu tür eylemleri ve tehditlerinin Kıbrıs sorununun kapsamlı çözümü için yapılan müzakerelerin devamını tehlikeye düşürdüğü ileri sürüldü.

Kararda, AB Komisyonu ve Avrupa Dış Eylem Servisi'nden Türkiye'nin, Kıbrıs Rum kesiminin sözde münhasır ekonomik bölgesinde eylemlerini yakından izleyerek parlamentoya rapor etmeleri istendi.

AB Komisyonu'nun Genişleme Müzakereleri ve Komşuluk Politikasından Sorumlu üyesi Johannes Hahn, AP genel kurulunda karar tasarısıyla ilgili dünkü oturumda yaptığı konuşmada, Ada'da kapsamlı çözüm halinde hidrokarbon kaynaklarının tüm Kıbrıslıların faydalanabileceği şekilde ve en ekonomik yöntemle kullanılabileceğini belirterek Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumu liderlerine "müzakere masasına dönme yolunu bulmaları ve mümkün olan en kısa sürede kapsamlı müzakereleri başlatmaları" çağrısında bulunmuştu.

Kıbrıs Rum Yönetimi Lider Nikos Anastasiadis, Türkiye'nin doğalgaz araması yapılan bölgeye savaş gemilerini göndermesini bahane ederek geçen ay müzakere masasından kalkmış ve meseleyi AB gündemine taşımıştı.









DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI AP KARARIYLA İLGİLİ AÇIKLAMA YAPTI: “TEK YANLI VE KABUL EDİLEMEZ”

Dışişleri Bakanlığı, Avrupa Parlamentosu’nun Kıbrıs’la ilgili Türkiye hakkında bugün aldığı kararın tek yanlı ve kabul edilemez olduğunu vurguladı.

Dışişleri Bakanlığı’ndan yapılan yazılı açıklamada, kararın detaylı şekilde incelendiği belirtildi ve “Kıbrıs konusunu ilgilendiren bir meselede Kıbrıs Türk tarafının söz hakkının olmadığı bir platformda Avrupa Parlamentosu’nun aldığı bu karar tek yanlı ve kabul edilemez olup herhangi bir bağlayıcılığı yoktur” denildi.

Açıklamada şunlar kaydedildi:

“Kıbrıs Rum tarafının Avrupa Birliği’ne üye olduğu 2004 yılından bu güne dek Avrupa Parlamentosu’nun Rum tarafının sözde egemenlik haklarını tanımasına yönelik Türkiye Cumhuriyeti’ne yaptığı çağrılar yeni değildir. Bu tür tek yanlı çağrıların müzakerelere bugüne dek olumlu etkisi olmamıştır.

Karar taslağında bulunan tek yanlı ifadelerin ve maddi hataların düzeltilmesi hedefiyle bakanlığımız çeşitli seviyelerde girişimlerde bulunmuştur. Bu çalışmalar sonucunda, doğal kaynakların Ada’daki iki tarafın ortak istifadesi için kullanılması yönünde yapılan çağrı ile Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin görüşmelerin tekrar başlamasına yönelik çabalarının desteklenmesine ilişkin ifadeler nihai karar metninde yer almıştır. Ayrıca, Avrupa Birliği Komşuluk Politikası ve Genişleme Müzakerelerinden Sorumlu Komiseri Johannes Hahn’ın, Avrupa Parlamentosu’ndaki açılış ve kapanış konuşmalarında Kıbrıs’ta kapsamlı bir çözüme her zamankinden daha fazla ihtiyaç olduğunu ifade etmesi dikkate değerdir.

Kıbrıs Türk tarafı, Kıbrıs sorununun kapsamlı çözüm çabalarının desteklenmesi için karşılıklı suçlama girişimleri yerine Rum Lider Anastasiadis’in müzakere masasına geri dönmesi, bu güne kadar sağlanan ilerlemelere saygı duyulması ve 11 Şubat 2014 Ortak Açıklama metninde ifade edildiği şekilde yapılandırılmış müzakerelerin hayata geçirilmesi gerektiğine inanmaktadır.”







AB BAKANI VE BAŞMÜZAKERECİ BOZKIR: “AP KARARININ BİZİM AÇIMIZDAN GEÇERLİLİĞİ YOKTUR”

Türkiye Cumhuriyeti AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Kıbrıs kararının Türkiye açısından geçerliliğinin olmadığını söyledi.

Bozkır, AP’ın, Türkiye'nin sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa'nın Kıbrıs'taki faaliyetleriyle ilgili konuları da içeren kararın genel kurulda oylaması öncesindeki bir kabulü sırasında değerlendirmelerde bulundu.

AB Dışişleri Yüksek Temsilcisi Federica Mogherini, Komşuluk ve Genişleme Müzakerelerinden sorumlu AB Komisyonu Üyesi Johannes Hahn ile Brüksel'de yaptığı görüşmelerde karar tasarının yanlışlığını dile getirdiğini belirten Bozkır, "Tabiatıyla Türkiye bakımından AP'ye saygı duymakla ve önemini idrak etmekle birlikte bu karar, bundan önce çıkmış benzer nitelikteki çok sayıda tasarıyla aynı akıbete uğrayacaktır. Bizim açımızdan hiçbir geçerliliği yoktur. Bu tasarı kabul edildikten sonra Brüksel'deki daimi temsilcimize usuller uyarınca tevdi edildiğinde geri gönderilecektir. Bundan başka da önemi şu aşamada yoktur."







AVRUPA MUHAFAZAKARLAR VE REFORMCULAR İTTİFAKI, AP'NİN TÜRKİYE KARARINI TEPKİYLE KARŞILADI

AK Parti'nin de üyesi olduğu Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular İttifakı (AECR), Avrupa Parlamentosu'nun (AP) Akdeniz'deki doğalgaz gerginliğiyle ilgili aldığı karara tepki gösterdi.

Avrupalı muhafazakar ve reformcu partileri bir araya getiren AECR'den yapılan açıklamada, AP genel kurulunda kabul edilen Türkiye'nin Kıbrıs Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgedeki eylemleriyle ilgili kararda, sismik çalışmaları nedeniyle ağır eleştiriler yöneltilen Ankara'nın görüşlerine kulak verilmediği ve meselenin detaylı analiz edilmediği belirtildi.

AECR Başkanı Jan Zahredil, "Bugünkü AP kararı nedeniyle son derece üzgünüm. Tek yanlı ve dengesiz olan bu karar Kıbrıs sorununun çözümüne katkı yapmayacaktır. Bu karar tasarısını desteklemedik ve aleyhinde oy kullandım" dedi.

AECR Genel Sekreteri Daniel Hannan, "Türkiye'ninkiler değil AB'nin eylemleri tansiyon yaratıyor. Kıbrıslı Türkler daima AB'nin birleştirme planını destekledi ama cezalandırıldılar. Kıbrıslı Rumlar planı reddetti fakat ödüllendirildiler" ifadesini kullandı.

AP genel kurulunda kabul edilen "Türkiye'nin Kıbrıs Rum yönetiminin münhasır ekonomik bölgesinde tansiyon yaratan eylemleriyle ilgili" karar, bağlayıcı nitelik taşımıyor.

Kararda, Türkiye'nin Akdeniz'de devam eden sismik çalışmalarının "yasa dışı ve provokatif" olarak görüldüğü belirtilerek Rum yönetiminin tek yanlı ilan ettiği "münhasır ekonomik bölgesi içi ve çevresindeki gemilerin derhal geri çekilmesi" talep edildi.

Kararda, Türkiye'ye Rum yönetiminin sözde egemenlik haklarına saygı göstermesi ve Barbaros Hayreddin Paşa sismik araştırma gemisinin çalışmalarıyla ilgili yayımlanan Navtex'i iptal etmesi çağrısı yapıldı.

AB Bakanı ve Başmüzakereci Volkan Bozkır, AP'deki oylama öncesinde yaptığı açıklamada, "Bizim açımızdan hiçbir geçerliliği yoktur. Bu tasarı kabul edildikten sonra Brüksel'deki daimi temsilcimize usuller uyarınca tevdi edildiğinde geri gönderilecektir. Bundan başka da önemi şu aşamada yoktur" demişti.













JOHN KOENIG: “TÜRKİYE NE YAPTI? HİÇBİR ŞEY”

ABD’nin Güney Kıbrıs’taki Büyükelçisi John Koenig, “Türkiye Birleşik Devletler’in bölgedeki stratejik müttefikidir, bunu anlayın. Türkiye ne yaptı? Hiçbir şey yapmadı” dedi.

Rum gazetesi Simerini, “Amerikan Büyükelçi: Türkiye ABD’nin Bölgedeki Stratejik Müttefikidir... ‘Şimdi Çözmezseniz Durum Daha Da Kötüleşecek’” başlıklı haberinde Koenig’in yukarıdakileri, adını belirtmediği bir Rum muhatabıyla (muhtemelen Rum) diyaloğunda söylediğini yazdı.

Koenig’in “Müzakerelerin yeniden başlaması için Türkiye’ye Doğu Akdeniz’deki planlarını iptal etmesi yönünde baskı yapılması” konusunu ileten bir Rum muhatabına “Türkiye Birleşik Devletler’in bölgedeki stratejik müttefikidir” dediğini yazdı, şöyle devam etti:

“Amerikalı diplomat, muhatabının, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarını ihlal ettiğini söylemesi üzerine ‘Türkiye ne yaptı? Hiçbir şey yapmadı’ cevabını verdi.

‘Bir Rus araştırma gemisi, savaş gemileri eşliğinde ABD’nin Münhasır Ekonomik Bölgesi’ni ihlal etse hükümetiniz onu batırmayacak mı?’ sorusuna ‘hayır’ cevabını veren Koenig, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’yle tamamen aynı çizgiyi takip ederek Kıbrıs tarafını, krizi tırmandırmaya çalışır ve şimdi çözüm bulmazsa ‘durumun kötüleşecek’ diyerek uyardı.

Hatırlatalım, Eide aynı görüşü belirmiş ve daha da ileri giderek, Kıbrıs Rum tarafını ‘Güvenlik Konseyi’nde Kıbrıs sorunuyla ilgili görüşler değişmeden’, şimdi çözüme rıza göstermeye çağırmıştı.

Koenig’le görüşmeden, ABD’nin Türkiye’ye baskı yapmaya ne niyetli ne de Kıbrıs Cumhuriyeti’ne destek vermeye hazır olduğu anlaşılıyor. Doğal gaz meselesinin müzakere masasına konulması ve Kıbrıs sorununu iki tarafın çözmesi için yöntem bulunması gerektiğini ısrarla söylüyor. Aksi halde, ‘durum kötüleşecek’ diyerek üstü örtülü tehditte bulunuyor.”





JOHANNES HAHN, KIBRIS'TA HER İKİ TOPLUMUN LİDERLERİNE MÜZAKERE MASASINA DÖNMELERİ ÇAĞRISI YAPTI

Türkiye'nin sismik araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa'yı Kıbrıs Rum yönetiminin Akdeniz'de tek yanlı ilan ettiği münhasır ekonomik bölgesine göndermesiyle yükselen "tansiyon" Avrupa Parlamentosu Genel Kurulu'nda tartışıldı.

Oturumda konuşan AB Komisyonu'nun Genişleme Müzakereleri ve Komşuluk Politikasından Sorumlu üyesi Johannes Hahn, Kıbrıs'ta her iki toplumun liderlerine müzakere masasına dönmeleri çağrısı yaptı.

Ada'da kapsamlı çözüm halinde hidrokarbon kaynaklarının tüm Kıbrıslıların faydalanabileceği şekilde ve en ekonomik yöntemle kullanılabileceğini belirten Hahn, her iki lidere "müzakere masasına dönme yolunu bulmaları ve mümkün olan en kısa sürede kapsamlı müzakereleri başlatmaları" çağrısında bulundu.

Birleşmiş Milletler'in de aynı görüşte olduğunu belirten Hahn, "güçlü bir siyasi figür" olan BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide'ye AB'nin tam destek verdiğini vurguladı.

Johannes Hahn, Türkiye'den Kıbrıs Rum kesiminin egemenlik haklarına saygılı olmasını beklediklerini dile getirdi. Hahn, "Bu tartışma büyük ölçüde Kıbrıs Rum ve Kıbrıs Türk toplumları arasında hızlı kapsamlı çözüm gereğini gösteriyor. Bence çözüm hiç bu kadar aciliyet arz etmemişti" dedi.

Oturumda AP'nin önde gelen siyasi grupları adına yapılan konuşmalarda da Kıbrıs müzakerelerinin tekrar başlaması ve muhtemel petrol ve doğalgaz gelirlerinin her iki topluma ait olması gerektiği belirtilirken Türkiye'ye Rum yönetiminin sözde egemenlik haklarına saygı göstermesi çağrısı yapıldı.

AP Genel Kurulu'nda söz alan Rum ve Yunan milletvekilleri ise AB'den Türkiye'ye ekonomik ve siyasi yaptırımlar talep etti.

Soruları cevaplayan Hahn, kapsamlı çözüm yolunda ilerlemeye her zamankinden daha fazla ihtiyaç duyulduğunu belirterek, Kıbrıs'taki her iki toplumu bu yolda desteklemelerinin önemini vurguladı.







EROĞLU: “ANASTASİADİS, MÜZAKERELERİN ÇOK CİDDİ BİR SAFHASINDA, PAZARLIK AŞAMASINDA MASADAN KALKTI...

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, dün bir kabulü sırasında yaptığı açıklamada, Rumların uzlaşmaz tutumu, aşırı talepkar duruşu ve retçi tavrından dolayı Kıbrıs Türk halkının anlaşma olacağına inancının zayıfladığına işaret ederek, “Müzakerelere başladığımızdan bu yana büyük sabır gösterdik. Takdir edersiniz ki, halkı bir 46 yıl daha, anlaşma olacak diye masada tutmaya hakkımız yok” dedi.

Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis’in, müzakerelerin çok ciddi bir safhasında, pazarlık aşamasında masadan kalktığına işaret eden Eroğlu, müzakere masasına dönmek için öne sürdüğü ön koşulların kabul edilmesinin mümkün olmadığını söyledi. Eroğlu, “Giden o olduğuna göre, dönmesi gereken de odur” dedi.







EROĞLU: “AZERBAYCAN İLE DİREKT UÇUŞ OLMAMASI EKSİKLİK”

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılmak amacıyla KKTC’de bulunan Azerbaycan Milletvekili Khanhüseyin Kazımlı, Uganda Milletvekili Katoto Hatbiw ve Kırgızistan Milletvekili Anarbek Kalmatov’u kabul etti.

Azerbaycan Milletvekili Khanhüseyin Kazımlı ziyarette, KKTC ve Azerbaycan arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması önerisinde bulundu ve KKTC ile Azerbaycan halkının dertlerinin, kederlerinin, sevinçlerinin bir olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu da, Azerbaycan’ın kardeş ülke olduğunu, iki halkın bir birine benzediğini söyledi.

Azerbaycan’ın geliştiğini görmenin kendisini mutlu ettiğini söyleyen Eroğlu, Rusya idaresinden sonra şimdi Azerbaycan’da yaşamın daha iyi noktada olduğunu belirtti.

Karabağ meselesinin Azerbaycan’ın kanayan yarası olduğunu kaydeden Eroğlu, bu sorunun çözümüyle KKTC ile Azerbaycan arasındaki ilişkilerin daha iyi bir noktaya gelebileceğini dile getirdi.

KKTC ile Azerbaycan arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasından en çok kendilerinin memnuniyet duyacağını söyleyen Eroğlu, KKTC ile Azerbaycan arasında direkt uçuş olmamasının da bir eksiklik olduğunu belirtti. Eroğlu, direkt uçuşlar için engelin Karabağ meselesi olabileceğini da ifade etti.







KKTC’NİN KURULUŞ YILDÖNÜMÜ TÖREN VE ETKİNLİKLERLE KUTLANACAK

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) 31’inci kuruluş yıldönümü tören ve etkinliklerle kutlanacak.

Her yıl olduğu gibi bu yıl da Türkiye’den gelecek heyetler, Kıbrıs Türk halkının Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına ortak olacak.

Kıbrıs Türk halkının Varoluş Mücadelesi Lideri Dr. Fazıl Küçük ile Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ın anıt mezarlarında da törenler düzenlenecek.

Cumhuriyet Bayramı kutlamalarına, Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun Bayrak Radyo Televizyon Kurumu (BRTK), radyo ve televizyonundan yarın saat 12.00’de yapacağı konuşmayla başlanacak. Aynı saatte 21 pare top atışı yapılacak.





TBMM BAŞKANI ÇİÇEK İLE BAŞBAKAN YARDIMCISI ARINÇ KKTC’YE GELECEK

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Cemil Çiçek ile Türkiye Cumhuriyeti Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, KKTC’nin kuruluş yıldönümü kutlamalarına katılmak amacıyla bu sabah adaya gelecekler.

Çiçek ile Arınç saat 09.40’da adaya varışlarının ardından 10.30’da Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 11.00’de Cumhuriyet Meclisi Başkanı Sibel Siber ile biraraya gelecekler.







MISIR’IN ARDINDAN İSRAİL’LE ÜÇLÜ ZİRVE İLERLİYOR

Güney Kıbrıs, İsrail ve Yunanistan arasında üçlü zirve gerçekleştirilmesine yönelik girişimlerde ilerleme kaydedildi.

Fileleftheros ve diğer gazeteler, Güney Kıbrıs, Yunanistan ve İsrail Dışişleri Bakanlıkları Genel Müdürleri Aleksandros Zinon ve Anastasios Mitsialis ve Nissim Ben Shitrit’in dün Atina’da gerçekleştirdikleri toplantıda, üç ülkenin bölgedeki işbirliği konusunu ele aldıklarını, bu çerçevede de üç ülkenin dışişleri bakanlarına, Aralık ayında Atina’da toplantı gerçekleştirmeleri çağrısında bulunulması kararının çıktığını yazdılar.





ROTA DEĞİŞİKLİĞİ RUM ULUSAL KONSEYİ’Nİ İKİ CEPHEYE BÖLDÜ

Rum tarafında şu anda, Türk tepkilerinin yatıştırılması ve Kıbrıslı Türklerin doğal gaz konusundaki kaygılarına cevap verilmesi yöntemi aranmakta olduğu haber verildi.

Simerini haberi “Ulusal Konsey’de İki Kamp... Türkiye’ye Karşı Önlemlerin Tırmandırılıp Tırmandırılmaması Konusunda Anlaşmazlık... DİSİ ve AKEL Yatıştırma Formülü Aranması Görüşünde Birleşiyor” başlık ve spotlarıyla manşete çektiği haberinde, Rum Ulusal Konseyi’nin Doğu Akdeniz’deki faaliyetleri nedeniyle Türkiye aleyhine önlemlerin tırmandırılıp tırmandırılmaması ve Rum Yönetimi’nin rota değişikliğine gitmesi konusunda iki kampa ayrıldığını yazdı.







GÜNEY’DE İŞSİZ SAYISI YETMİŞ BİNE DAYANDI

Güney Kıbrıs’ta Ekim sonuna kadarki dönemde mevcut işsiz sayısının yetmiş bine dayandığı, bunlardan yüzde 81’inin Kıbrıslı Rum olduğu bildirildi.

Rum Alithia gazetesi haberinde, Rum Sağcı İşçi Sendikaları (SEK) tarafından yapılan açıklamada, Ekim 2014 tarihi itibarıyla Güney Kıbrıs’taki işsizlerin sayısının 70 bine ulaştığı bildirildi.

Sendikanın açıklamasında, işsizlerin yüzde 81’lik bölümünü Kıbrıslı Rumların oluşturduğu belirtilerek Kıbrıslı Rumlara iş alanları yaratılabilmesi için üçüncü ülke vatandaşlarına iş sağlama politikasında değişiklik yapılması gerektiği savunuldu.