BASIN BÜLTENİ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ
Tarih: 14.11.2014 > Kaç kez okundu? 1825

Paylaş


ÖZDİL NAMİ: “RUMLARIN LOBİCİLİĞİNE KARŞI ADIM ATILACAK”

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Rumların, Türk Tarafı aleyhine karar çıkarmak istemesi üzerine Brüksel’e geldiklerini söyledi.

Nami, hidrokarbon kaynakları konusunda yaşanan gerilimin, Avrupa Parlamentosu’nun da gündeminde olduğunu, parlamentoda bugün Türk Tarafı aleyhine önemli bir oylama yapılmasının hedeflendiğini yineledi. Rumların lobiciliğine karşı adım atmaya çalışan Nami Brüksel ziyaretiyle ilgili şöyle konuştu: Avrupa Parlamentosu’ndaki oylamanın arkasında yatan unsur Rum tarafının lobi faaliyetleridir. Rumlar, Avrupa Parlamentosu’nda Türkiye’yi eleştiren ve Kıbrıs Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına saygı duyması çağrısı yapılmasını hayata geçirmek istiyorlar.”

Nami, “Brüksel’e gidip çalışmaları sürdüreceğiz. Başarı şansımız yüksek değil. Belki girişimlerimizle ifadeler yumuşatılır” dedi. Türkiye Avrupa Birliği Bakanı ve Baş müzakereci Volkan Bozkır da Brüksel’de temaslar yapıyor. Bakan Nami ile Bozkır, bugün görüşecek. (Kıbrıs)



ERTUĞ: “RUM YÖNETİMİ GÖRÜŞME MASASINDAN KAÇMASINI ÖRT BAS ETMEK MAKSADIYLA BÖLGE ÜLKELERİYLE TEK YANLI İTTİFAK ARAYIŞLARINA GİRDİ”



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Rum Yönetimi’nin, Yunanistan'la birlikte önceden oluşturdukları bir senaryo uyarınca, görüşme masasından kaçmasını ört bas etmek ve sorumluluğu Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye'ye yüklemek maksadıyla uyguladığı strateji gereği, bazı bölge ülkeleriyle tek yanlı ittifak arayışlarına girdiğini söyledi.

Ertuğ, yazılı açıklamasında, 8 Kasım'da Kahire'de Mısır ve Yunanistan'la bir deklarasyon yayınlayan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin şimdi de benzeri bir üçlü mutabakatı İsrail'le sonuçlandırmayı hedeflediğini açıkladığını kaydetti ve “Rum Yönetimi Sözcüsü bu konuda yaptığı açıklamada bu hususta ‘Türkiye karşısında nispeten avantajlı olduğumuz alanlarda hareket edeceğiz. Yani AB içinde ve komşu ülkeler nezdinde’ demek suretiyle Kıbrıs Rum Yönetimi'nin son günlerde KKTC ve Türkiye'nin etrafında örmeye çalıştığı düşmanca ittifaklar ağının amacını da açıklamış bulunuyor” dedi.

Bu açıklamanın son derece manidar olduğunu dile getiren Ertuğ, Rum Sözcü Hristodulides'in bu itirafının ayrıca, Rum lider Anastasiadis'in Kahire deklarasyonunu imzalayanlar arasındaki diyalog ve işbirliğinin herhangi başka bir ülkeyi hedef almadığı şeklindeki açıklamasının ne derece gayrı ciddi ve samimiyetten uzak olduğunun açık bir göstergesi olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, Yunanistan'la birlikte önceden oluşturdukları bir senaryo uyarınca görüşme masasından kaçmasını ört bas etmek ve sorumluluğu Kıbrıs Türk tarafı ve Türkiye'ye yüklemek maksadıyla uyguladığı strateji gereği, bazı bölge ülkeleriyle tek yanlı ittifak arayışlarına girdiğinin altını çizen Ertuğ açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“Kendilerine, aramızdaki ve ortak sahibi olduğumuz Kıbrıs adası etrafındaki sorunları bu tür tek yanlı ve hegemonyacı yaklaşımlarla değil, Kıbrıs Türk tarafı ile kuracakları diyalog yoluyla çözebileceklerini bir kez daha hatırlatmak isteriz. Kıbrıs Türk tarafı olarak bizleri dışlayan, yok farz eden, gerek bizim gerekse Türkiye'nin bölgedeki hak ve çıkarlarını göz ardı eden söz ve davranışlar bir sonuç getirmez. Olsa olsa aramızdaki güven sorununu daha da derinleştirir, sorunların çözümlenmesini daha da karmaşık hale getirir ve zorlaştırır”.

Fırsatçı bir yaklaşımla hareket eden Kıbrıs Rum Yönetimi'yle bu tür bir işbirliği ve dayanışma içine giren veya girmek isteyen ülkeleri de bu konuda uyaran Ertuğ, bu yapılanın Kıbrıs'ta müzakereye dayalı adil ve kalıcı bir uzlaşı bulmaya yönelik görüşmeleri yeniden başlatma çabalarına ters düştüğünü, bu konudaki ümitleri baltaladığını kaydetti.

Bunu göz ardı edenlerin bunun tarihi sorumluluğunu da taşıyacağını kaydeden Ertuğ, "Egemenlik hakkı" gibi soyut kavramlar arkasına saklanan Kıbrıs Rum Yönetimi’nin, bu egemenlikte Kıbrıs Türk tarafının eşit hakkı olduğunu, Kıbrıs'taki iki lider arasında imzalanan 11 Şubat 2014 tarihli Ortak Açıklama'da egemenliğin eşit şekilde Kıbrıslı Türkler ve Kıbrıslı Rumlardan kaynaklandığının, taraflardan hiç birinin diğeri üzerinde otorite ve yetki kullanamayacağının açıkça yazıldığını bu ülkelere unutturmak istediğini ifade etti. Ertuğ açıklamasında şöyle dedi:

“Uluslararası deniz hukukunun yerleşmiş içtihat ve prensipleri ülkelerin MEB’deki egemenlik haklarını ancak tüm diğer ilgili taraf devletlerle uzlaşma yoluyla tesis edebileceğini ortaya koymaktadır. Böyle bir uzlaşının bulunmadığı mevcut koşullarda, Kıbrıs Rum tarafının MEB'de herhangi bir egemenlik hakkından bahsetmesi hukuken mümkün değildir. Bu bağlamda, BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Sayın Espen Barth Eide'nin, Münhasır Ekonomik Bölge’nin karasularının bir parçası olmadığı ve savaş gemileri dahil herkesin buralara girebileceği şeklindeki açıklamasına dikkat çekmek istiyoruz.

Kıbrıs Rum tarafına, hidrokarbon çalışmalarını başlattıkları 2011 yılından bu yana bu konuda ortak hareket etmeyi amaçlayan yapıcı önerilerde bulunduk ve bu öneriler hala masadadır. Ama onlar tek yanlı hareketlerini sürdürmekte ve konuyu masadan kaçmak için bir bahane olarak kullanmaya devam etmektedir. Hedeflediğimiz ortaklığın ruhu, birlikte hareket etmeyi, sorunlarımızı diyalog yoluyla görüşme masasında ele alarak çözmeye çalışmayı gerektirir. Biz masadayız ve Kıbrıs Rum muhataplarımızın da dışta ittifaklar aramak yerine ön şartsız masaya dönmesini bekliyoruz.”





ATCA, BM YETKİLİLERİNE BAN’A İLETİLMEK ÜZERE MEKTUP VERDİ



Yurt Dışında Yaşayan Kıbrıslı Türkler Birliği (ATCA), BM yetkililerine BM Genel Sekreteri Ban Ki-Moon’a iletilmek üzere, Kıbrıslı Rumların müzakere sürecinden çekilmelerini protesto eden ve uluslararası topluma sürecin başarılı olmaması durumunda alternatif çözüm olarak iki devlet modelini gündeme getirmesini talep eden mektup verdi.

ATCA KKTC Temsilcisi Kerem Hasan ve beraberindeki heyet, mektubu Ledra Palas Sınır Kapısı’nda yetkililere teslim etti.

Kerem Hasan’a Birlik koordinatörü Hatice Salih Kerimgil, Eski İngiltere Milletvekili ve İngiliz Topluluğu Derneği Başkan Yardımcısı Stephen Duy, İngiliz Topluluğu Derneği Başkanı David Brown ve Lord Ken Maginnis eşlik etti.

Mektubun BM yetkililerine teslim edilmesinin ardından ATCA KKTC Temsilcisi Kerem Hasan basına yaptığı açıklamada mektubun içeriği ve faaliyetleri hakkında bilgi verdi.

Mektupta, yeni atanmış Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’ye Kıbrıs çözüm müzakerelerinde iki tarafla sabırlı çalışmalarından dolayı teşekkür edildi.

Mektubun, yeni gelişmeler ışığında, siyasi ve iki halkın arasında yeni gerginliklerin yaşanmasına neden olan ve son olarak Kıbrıs Rum tarafının BM İyi Ofis Misyonu altında devam eden müzakere sürecinden “çekilmesiyle” ilgili olarak duydukları infial ve üzüntüyü vurgulamak için gönderilmek istendiği kaydedildi.

Mektupta, Kıbrıslı Türklerin Rum tarafının ikide bir müzakere sürecini ısrarla boykot, askıya alma, çekilme, geri durması ile Kıbrıs Türk halkı üzerinde uluslararası alanda insan haklarına aykırı bir şekilde tecridin devam ettiği koşullarda, masaya geri dönmek için sürekli olarak şartlar koymasını Kıbrıs Türk halkının kabul etmediğine işaret edildi.

Kıbrıs Rum tarafının iddia ettiği gibi hidrokarbon meselesindeki “gerginliğin” kesinlikle Kıbrıs Türk tarafından kaynaklanmadığının da vurgulandığı mektupta, Kıbrıs Türk halkının Kıbrıs adasının iki ortağından biri olduğuna dikkat çekildi.

Mektupta, Kıbrıs Türk halkının eşit egemen taraf olarak Kıbrıs adasındaki denizlerde, doğal kaynaklar hakkında söz hakkına sahip olduğu kaydedildi.

ATCA’nın Kıbrıs Türk müzakerecilerin bu konuyla ilgili duruşuna destek verdiğini belirtilen mektupta, “Ancak, maalesef, Kıbrıs Rum tarafı tek taraflı ve provokatif hareketleriyle bir kez daha Kıbrıs Türklerinin bu adadaki haklarını gasp etme girişiminde bulunmakta – bu kez hidrokarbon konusunda. Bu hareketlerin, Kıbrıs adasında Kıbrıslı Türkler ile ortaklık temeline dayanan bir ülke yaratma niyetinden yoksun olduğunu üzülerek görmekteyiz. Bunu yaparken de sadece gerginlik değil, bütün müzakere sürecine darbe indirmektedirler. Zira uluslararası toplumun, Kıbrıs etrafındaki denizlerdeki doğal kaynaklarının Kıbrıslı Türklerin hakkı olduğunu da teyit etmektedirler” ifadelerine yer verildi.

Kıbrıs Türklerinin 2004 yılında çözüm için Annan Planı’na “evet” demesine karşın, Kıbrıs Rum Yönetimi’nin hidrokarbondan nasıl tek taraflı faydalanacağının hesabını yaptığına işaret edilen mektupta, “Nitekim 2010 yılında gereken sismik araştırmalara başlamış oldular. Ayrıca, Rum tarafı her alanda, yaşama hakkımızı, temel insan hak ve özgürlüklerimize karşı çıkmakta, ticaret, seyahat ve spor müsabakalara katılmamıza sistematik bir şekilde engellemektedir” denildi.

Mektupta şu ifadelere yer verildi: “Kıbrıs Türkü hiç bir zaman Rum tarafının yaptığı art niyetli provokasyonlara ve insan haklarından mahrum edecek hareketlerine rağmen liderlerine “bunlar değişmeden müzakerelere gitmeyin” demedi.”

Kıbrıs konusunun 50 yıldır devam ettiğine dikkat çekilen mektupta, Kıbrıs Türk halkının1963 yılında silah zoruyla devlet organlarından atılarak, yıllarca zülüm gördüğünü vurgulandı.

Tüm yanlışlarına ve 2004 yılında Annan Planı’na “hayır” demesine rağmen Kıbrıs Rumlarının, statükodan her fırsatta avantaj elde etmeye, Kıbrıs Türklerinin her alanda haklarını gasp etme girişiminde bulunmaya devam ettiği belirtilen mektupta, Rumların bütün felsefelerini bunun üzerine kurdukları kaydedildi.

Müzakere sürecinin artık ucu açık olmaması gerektiği vurgulanan mektupta, şu ifadelere de yer verildi:

“Sayın Ekselans, Kıbrıslı Türkler olarak yine üzüntüyle görüyoruz ki Kıbrıs Rum tarafının müzakerelerde aşırı, maksimalist isteklerde bulunmaktadır. Bunları kabul etmiyoruz. Kapsamlı çözüm dışında Maraş’ı istemektedirler. Bunu kabul etmiyoruz. Ayrıca aşırı toprak tavizi istemektedirler. Kıbrıs Türk halkı bu kadar aşırı taleplere karşı durmakla birlikte, bu isteklerin, uluslararası alanda kabullenmiş hukuk prensiplerine ve Avrupa İnsan Hakları Mahkeme kararlarını da hiçe saymaktadır. Bu kadar toprak tavizi verilirse Kıbrıs’ta kaos olur ve savaş ortamının doğabileceğinin tedirginliğini duymaktayız.”

Mektupta ayrıca, Kıbrıs Rum tarafındaki ırkçı Rum haberleri, bir Rum futbolcunun Kıbrıs Türk takımında oynamasından dolayı yaşanan olaylar ve Rum Yönetimi’nin konuyla ilgili hiç bir harekette bulunmamasını eleştirildi.

Mektupta ayrıca, süreç bir yere gitmeyecekse ve çökecekse, Kıbrıs konusunda değişik senaryoların tartışılması, Kıbrıslı Türklerinin yine “soğukta bırakılmasının” istenmediği vurgulandı.



TUNCAY: “APOSTOLOS ANDREAS MANASTIRI SADECE KIBRISLI RUMLAR DEĞİL AYNI ZAMANDA KIBRISLI TÜRKLER VE İNSANLIK İÇİN DE ÖNEMLİ BİR KÜLTÜREL MİRASTIR”



Dipkarpaz’da bulunan Apostolos Andreas Manastırı’nın restorasyonu çalışmaları devem ediyor.

Projeyi yürüten Kültürel Miras Teknik Komite ve Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Gelecek için Ortaklık ekipleri, çalışmaların başlamasının ardından ilk kez Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk basını için tanıtım ziyareti düzenlendi.

Beş Milyon Euro’ya mal olacak restorasyon çalışmaları kapsamında 1867’de inşa edilen Manastır ve 1914’de Manastır’a ek olarak inşa edilen odaların tadilatı yapılacak. Çalışmalar kapsamında, bazı çatıların ve duvarların yenilenmesi de bulunuyor.

Kıbrıslı Rum ve Kıbrıslı Türk liderlerin kararıyla, iki toplum arasında güvenin artırılması amacıyla çalışan Kültürel Miras Teknik Komitesi, ada genlinde pek çok kültürel miras projesi üzerinde çalışıyor.





UFTAA’NIN 47. GENEL KURUL VE KONGRESİ İLE B2B TOPLANTISINA KITSAB’I TEMSİLEN ÖZKAN VE YÖNETİM KURULU ÜYESİ DEDEKORKUT KATILIYOR



Kıbrıs Türk Turizm ve Seyahat Acenteleri Birliği’nin (KITSAB) 1974’den beri gözlemci olarak katıldığı ve 4 Kasım 2011 tarihinden itibaren resmen üye olduğu uluslararası turizm kuruluşu “Dünya Seyahat Acenteleri Dernekleri Birleşik Federasyonu’nun (UFTAA) 13 - 19 Kasım tarihlerinde Bali’de yapılacak olan 47. Genel Kurul ve Kongresi ile B2B Toplantısı’na KITSAB’ı temsilen Onursal Başkan Ahmet Necati Özkan ve Yönetim Kurulu Üyesi Özbek Dedekorkut’un katılacağı bildirildi.

KITSAB Onursal Başkanı Ahmet Necati Özkan yaptığı yazılı açıklamada, KITSAB olarak gelecek yılki UFTAA Kongresi ve Genel Kurulu’nun KKTC’de yapılmasında ısrarlı olduklarını belirtti.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 40
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1215
Toplam Tekil 4075996
IP 18.227.48.131






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu