BASIN BÜLTENİ CUMHURBAŞKANI EROĞLU: “RUM YÖNETİMİ’NİN TOPRAK KONUSUNDAKİ İSTEKLERİ OLDUKÇA AŞIRI” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ CUMHURBAŞKANI EROĞLU: “RUM YÖNETİMİ’NİN TOPRAK KONUSUNDAKİ İSTEKLERİ OLDUKÇA AŞIRI”
Tarih: 08.11.2014 > Kaç kez okundu? 1887

Paylaş


Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Rum Yönetimi’nin müzakere masasında toprak konusundaki isteklerinin oldukça aşırı ve kabul edilemez olduğunu belirtti.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan yapılan açıklamaya göre Cumhurbaşkanı Eroğlu, katıldığı bir televizyon programında; dış politika, doğalgaz krizi, müzakerelerin kesilmesi ve Türk donanma gemilerinin sismik araştırma yapması ile iç politika konularındaki soruları yanıtladı.

Eroğlu, Rumların masadan çekilmesi konusunda bir soruyu yanıtlarken şunları ifade etti:

“Müzakerelerde pazarlıkların başlayacağı bir zamanda Türk gemilerini bahane ederek müzakereleri askıya alması doğrusu Rum tarafının uzlaşmazlığının bir başka tezahürüdür. Türk gemileri uzun zamandan beridir Akdeniz’dedir. Biz Hristofyas ile zirve toplantılarını yaparken Nobel kazıya başladığı zaman Piri Reis sismik araştırma gemisi Türk Deniz Kuvvetleri’nin gemileri nezaretinde sismik araştırmalar yapıyorlardı ve o zaman Hristofyas’ın aklına masadan kaçmak gelmemişti. Aynı tablo tekrarlamış, bu defa geminin ismi değişmiş. Niye müzakereleri askıya almıştır? Çünkü al-vere geçmek, süreci devam ettirmek niyetinde değiller. ‘Biz de kazanalım Türkler de kazansın’ anlayışında değiller”

“VATANDAŞLAR ARASINDA AYRIM YAPMAYIZ”

“Anastasiadis’e Türkiye’den gelen ve KKTC vatandaşı olanların adada kalmaları konusundaki tutumu dile getirdiniz mi?” sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu, bunu daha önceden Hristofyas’a da söylediklerini belirtti ve bütün KKTC hükümetlerinin vermiş oldukları bütün vatandaşlıkların bir ortak anlaşma metni ortaya çıktığı zaman da yeni ortaklık devletinin de vatandaşı olacaklarını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Biz vatandaşlarımız arasında ayrım yapamayız şartını ortaya koyduk” diye konuştu.

“Toprak konusunda uzlaşı sağlanabilir mi?” sorusunu yanıtlarken Eroğlu, “Şu anda masaya getirdikleri köy isimlerine baktığınız zaman, toprak konusunda isteklerinin çok aşırı olduğunu ve bunları kabul etmemizin mümkün olmadığını söyleyebilirim” ifadesini kullandı.

Rum tarafının toprak konusunda şu anda Annan Planı’nda belirtilenden daha fazlasını istediğini belirten Eroğlu, Rumların masaya harita koymadıklarını ancak köy isimleri içeren bir liste getirdiklerini vurguladı.

“Kıbrıslı Rumlar 1974 öncesine dönmeyi mi istiyorlar?” sorusu sorulduğunda Eroğlu, 1974’ten bu yana 40 yılın geçtiğini ve bu süre zarfında Kuzey’de olan değişimleri göz ardı etmenin mümkün olmadığını kaydetti.

Uzlaşma olmuyorsa ayrılığı pekiştirme konusunu değerlendirmesi istenen Eroğlu, üçüncü safhada pazarlıkların yapılacağını ve Rumların isteklerini yüksekten tutup aşağıya indirip indirmeyeceklerini göreceklerini kaydetti.

Kıbrıs Türk halkının sabrının kalmadığını belirten Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Müzakereler bir 50 yıl daha devam edemez” dedi.

Cumhurbaşkanı şöyle devam etti:

“Müzakereler 1-2 yıl içerisinde nihayetlenmezse, tabii ki başka alternatifler düşünülecektir. Hiçbir pazarlık alternatifsiz yapılmaz. Hiçbir müzakere alternatifsiz olmaz. Ama biz alternatifimizi ortaya koymadık. Biz bu müzakerelerden bir anlaşma ile kalkmak istiyoruz… Eğer şu ana kadar talep ettiklerinde ısrar etmeye devam ederlerse böyle bir tavra Kıbrıs Türk halkının olumlu yanıt vermesi mümkün değildir. Kıbrıs’ta anlaşma isteyen uluslararası güçlerin de değerlendirmesi lazım.”

Avrupa Birliği’ne üye olması nedeniyle Rum tarafını ‘tuzu kuru’ olarak nitelendiren Eroğlu, hem Rum tarafının müzakere masasında oturduğunu, hem de herhangi bir anlaşmaya imza atma niyetinde olmadığını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, “Bizi Kıbrıs Cumhuriyeti altına sokarsa ve istediklerini de alırsa, o zaman anlaşmaya varabileceğini düşünecek” ifadesini kullandı.

Rum tarafının taleplerinin Annan Planı çizgisine geri dönecek nitelikte olması durumunda Türk tarafının tutumunu değerlendirmesi istenen Eroğlu, Anastasiadis’in Annan Planı’na evet dediğini hatırlatarak Rum tarafının hayır diyeceğinin farkında olarak dünyanın kendini anlaşma yanlısı görmesini sağlamak için bunu yaptığını belirtti.

Rum tarafının Mısır ve Yunanistan ile üçlü ittifak anlaşması için önümüzdeki günlerde toplanmalarına Türk tarafının tepkisinin sorulması üzerine Cumhurbaşkanı Eroğlu bu işbirliğinin Kıbrıs’ta bir anlaşmaya varılmasını daha da zor hale getireceğini belirtti.

Eroğlu, Rum tarafının bu ittifaklarla elini güçlendirdiğini ve müzakere masasına oturmalarını zorlaştıracağını düşündüğünü kaydetti.

Rum tarafının ‘Sadece Türkiye’nin gemilerini çekmesi yetmez, bir kere daha o bölgeye girmeyeceğini taahhüt etmesi gerekir ki, biz müzakere masasına oturalım’ dediklerine işaret eden Eroğlu, bugünkü koşullarda Rum tarafının istediklerini ortaya koymanın mümkün olmadığını belirtti.

“Rum tarafının, müzakereleri durdurmasının, KKTC’deki cumhurbaşkanlığı seçimi öncesi size güç kazandırdığı iddiası var. Bu konuda ne dersiniz?” şeklinde soruya Eroğlu şu şekilde yanıt verdi:

“Ben müzakere masasında, seçimlere kadar oturmayı hedeflemiş ve bunu zaten Eide’ye de gelen büyükelçilere de bildirmiştim. Rum tarafının beni istemediği gibi yorumlar da var, bu yorum da var. Ben baştan beridir Kıbrıs’ta var olan gerçeklere dayalı bir antlaşmaya hazır olduğumu söylüyorum ve bunu en kısa zamanda yapmamız gerektiğini vurguluyorum. Hala aynı görüşteyim”



NAMİ, AP DIŞ İLİŞKİLER KOMİTESİ TÜRKİYE RAPORTÖRÜ PİRİ, AVRUPA MUHAFAZAKARLAR VE REFORMCULAR GRUBU ÜYESİ TANNOCK VE AVRUPA HALKLARI PARTİSİ ÜYESİ OTHMAR KARAS İLE GÖRÜŞTÜ



Dışişleri Bakanı Özdil Nami, Brüksel temasları çerçevesinde dün Avrupa Parlamentosu Sosyalist Demokratlar Grubu üyesi ve Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komitesi (AFET) Türkiye Raportörü Kati Piri, Avrupa Muhafazakarlar ve Reformcular Grubu üyesi AFET Koordinatörü Charles Tannock ve Avrupa Halkları Partisi üyesi Othmar Karas ile görüştü.

Nami, Brüksel’deki temaslarında, Avrupa Parlamentosu’nda gelecek hafta yapılacak “Kıbrıs” konulu oturumda dengeli bir politika izlenmesi ve Kıbrıs müzakerelerinde masadan kalkan tarafın ödüllendirilmemesi için dikkatli davranılması gerektiği üzerinde durdu. Nami, bu bağlamda alacağı kararlar ve atacağı adımların Rum tarafını çözüm ve uzlaşı yönünde cesaretlendirmesinin önemine dikkat çekti.

Dışişleri Bakanı Özdil Nami, kapsamlı çözüm müzakerelerinin yeniden başlatılması için Rum liderin en kısa zamanda müzakere masasına dönmesi gerektiğini ve hidrokarbon kaynaklarının yönetimi dahil olmak üzere tüm konuların çözülmesi için diyaloğun şart olduğunu ifade etti.

Nami, ayrıca, Kıbrıslı Türklerin Avrupa Birliği ile yaptığı çalışmalarında yaşanan sıkıntıları da dile getirerek, sorunların nasıl aşılabileceği konusunda muhataplarıyla fikir alışverişinde bulundu.

Dışişleri Bakanı Nami ve beraberindeki heyet, Brüksel temaslarını tamamlayarak dün akşam adaya döndü.



EIDE: “SOMUT FİKİRLERLE GELDİM”



BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, Kıbrıs’a somut fikirlerle geldiğini ve taraflarla bunları geliştirmeyi umut ettiğini belirtti.

Kıbrıs konusunda “gerçekçi iyimserlik” içinde olduğunu çünkü statüko karşıtı görüşlerin her geçen gün güçlendiğini söyleyen Eide, statükonun, bölgesel koşullardan dolayı eskiden olduğu gibi istikrarlı olmayacağı düşüncesinde olduğunu söyledi. Eide, “Çözümsüzlük için kötü bir zaman” dedi.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un kendisine inandığını ve desteklediğini kaydeden Eide, Ban’ın gerekmesi halinde sürece dahil olmaya hazır olduğunu söyledi.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin görüşmesi saat 16.00 sıralarında sona erdi.

Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleşen görüşme yaklaşık 1 saat sürdü. Eide, görüşmeden çıkışta gazetecilerin sorularını yanıtladı.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, Eroğlu’na, Ankara ve Atina’ya gerçekleştirdiği çok başarılı ziyaretler hakkında bilgi verdiğini söyledi.

Eide, çözüme katkı koymaya ve ivme kazandırma konusunda üstlerine düşeni yapmaya hazır olan her iki ülkenin de çözüme hızlı şekilde ulaşılmasını umut ettiğini ve şahsı ile BM’nin bu yöndeki girişimlerine destek verdiğini belirtti.

Espen Barth Eide, görüşmeyle ayrıca müzakerelerin yeniden başlamasını ve her iki tarafın da masada olmasını sağlayacak koşulların nasıl yaratabileceğini bulmayı amaçladığını söyledi.

Eide, “Biliyorsunuz Eroğlu, müzakerelere başlamaya hazır ancak Anastasiadis değil. Her iki tarafın da masaya dönebileceği ve müzakerelerin hızlanacağı koşulları nasıl yaratabiliriz konuşmamız lazım” dedi.

Anastasiadis’in masayı, Barbaros Hayrettin Paşa gemisinin bölgeye gelip, çalışmalarda bulunmaya başlamasıyla terk ettiğine işaret eden Eide, Kıbrıslı Rumların bu faaliyetleri, “münhasır ekonomik bölgeleri”nin ihlali olarak görürken, Kıbrıs Türk tarafının da ada etrafından doğal gaz ve petrol gibi doğal kaynakların ortak kaynak olduğu ve eşit şekilde faydalanılması görüşünde olduğunu belirtti.

Espen Barth Eide, hidrokarbonun ortak kaynak olduğu yönündeki mevcut görüşü ileri götürmeyi amaçladığını, kaydederek, oldukça somut fikirlerle geldiğini ancak Rum liderle bunları konuşmadan basınla paylaşmayacağını söyledi.

Eide, bir soru üzerine, kendisiyle oldukça iyi bir ilişkisi bulunan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’nun fikirlerine oldukça yapıcı yaklaştığını belirtti. Adada bulunduğu süre içinde Eroğlu ile temasların süreceğini kaydeden Eide, fikirlerinin, her iki tarafın da masaya dönmesi sağlayacak şekilde geliştirilmesi konusunu ele alacaklarını ifade etti.

BM diplomatı, liderlerin ne zaman bir araya geleceği yönündeki soruyu yanıtında, “Bu soruyu yanıtlamayı çok isterim ancak her iki tarafla görüşmeden bir şey söyleyemem” dedi.

Eide, bir soru üzerine, hidrokarbon kaynakları konusunda önerilerle geldiğini ve oldukça spesifik olduklarını söyledi.

BM Genel Sekreteri Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, bir başka soruyu yanıtında, hidro karbon konusunda nasıl çalışma yapılırsa yapılsın kısa zamanda bir gelir elde edilemeyeceğinin bilinmesi gerektiğini söyledi.

Eide, şöyle devam etti:

“Önce oldukça fazla masraf olacak. Bir sürü de hayal kırıklığı olacak. Sonra yeni denemeler olacak. Araştırma şirketlerine ödemeler yapılacak ve bir 10-15 sene sonra ilk para gelecek. Bu sürede çok fazla konu düşünmeniz gerekecek. Doğal gaz nasıl işlenecek, özel mi olacak devlet mi olacak, çevre konularını nasıl gözeteceksiniz. Ülkede turizm çok önemli. Sahillerinizde petrol istemeyeceksiniz. Güvenlik standartlarını nasıl sağlayacaksınız. Kıbrıslı Türk ya da Rum olduğunun fark etmeyeceği oldukça fazla ortak konu ve sorun olacak. Çevrenin Kıbrıslı Türk ya da Rum kimliği diye bir şey yoktur. Bu nedenle her iki taraf da bu büyük konuları birlikte düşünüp, birlikte çalışması gerekir”

Doğal gaz ve petrolün fazla para kazandırdığını ancak platformlarda çok fazla iş imkanı yaratmadığına işaret eden Eide, karada iş imkanı yaratma konusunda birlikte çalışmak ve çözümler üretmek gerektiğini söyledi.

Eide, “Tüm bunlar ortak konulardır. Ben de onları ‘benim geleceğim’den ‘bizim ortak geleceğimize’ yönlendirmeye çalışıyorum. Gelecekte hayal edemeyecekleri kadar çok anlaşmaları olacak. Burada sorun şu an bir anlaşma olmamasıdır” dedi.

Eide, Ankara’da, 30 Aralık öncesinde araştırma gemilerinin geri çekileceği yönünde bir izlenim edinip, edinmediğine ilişkin soruyu yanıtında, Ankara’nın yapıcı fikirleri desteklemeye hazır olduğunu söyledi.

Gemilerin varlığının sadece bir unsur olduğunu kaydeden kaydeden Eide, kendisinin ancak izlenimlerini aktarabileceğini, tarafların kendi görüşlerini ifade edebileceğini belirtti.

Espen Barth Eide, bir soru üzerine, Kıbrıs konusunda “gerçekçi iyimserlik içinde” olduğunu söyledi.

Eide, “10 yıllık kariyerimin yarısında savunma, diğer yarısında da dış ilişkilerde çalıştım. Gerçekçi yanım savunma geçmişimden, iyimser yanımı ise dış ilişkiler geçmişimden gelmekte. İkisiyle birlikte oraya varacağımıza inanıyorum” dedi.

Espen Barth Eide, mevcut duruma karşı ciddi tartışmalar bulunduğuna işaret ederek, statükonun, bölgesel koşullardan dolayı eskiden olduğu gibi istikrarlı olmayacağı düşüncesinde olduğunu söyledi.

Eide, “Çözümsüzlük için kötü bir zaman. Diğer yandan, olası çözümle ilgili oldukça güzel ekonomik fikirler var. Eğer ekonominiz turizm ya da banka üzerine inşa edilirse,bölünmüş olup olmadığı önemli değildir ekonomik açıdan ancak hidrokarbon kaynaklarına dayalı bir ekonomide, siyasi sorunu çözmek çok önemli olacak” dedi.

Hidrokarbon kaynaklarının eskiden beri “nimet ya da lanet” olabileceğini, bazı ülkeler için ise kesinlikle lanet olduğuna işaret eden Eide, istatistiklere bakıldığında, petrol bulunan ülkelerde her zaman sorun yaşandığını, bazı ülkelerin bunu iyi idare ettiğini çünkü politik olarak da olayı doğru yönlendirdiğini söyledi.

Statüko karşıtı görüşlerin her geçen gün güçlendiğini kaydeden Eide, iyimserliğinin de bundan kaynaklandığını söyledi.

Eide, diğer çatışma olan ve çözüm aranan ülkelerin aksine Kıbrıs’ta, yıllardır savaş olmadığını ve bir problemleri olduğu ve masada çözmeleri gerektiği konusunda hem fikir olan iki taraf bulunmasının iyi değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

BM Genel Sekreteri Ban Ki Moon’un kendisine inandığını ve desteklediğini kaydeden Eide, Ban’ın gerekmesi halinde sürece dahil olmaya hazır olduğunu söyledi.



ERTUĞ: “RUM TARAFI KÖY, YERLEŞİM YERİ VE BÖLGE İSİMLERİ ZİKREDEREK NİYETİNİ VE HEDEFİNİ ORTAYA KOYDU”



Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafının masaya somut bir harita getirmediğini ancak köy, yerleşim yeri ve bölge isimleri zikrederek niyetini ve hedefini ortaya koyduğunu kaydetti.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri’nin “harita ve rakamlar en son konuşulacak” ilkesini anımsatan Ertuğ, “Biz buna bağlıyız. Bunun üzerine haritayı getirmekten kaçınan Rum tarafı, bu kez ona benzer, o değerde, başka bir yönteme başvurarak köy, yerleşim yeri ve bölge isimleri zikretti. Bir anlamda Kıbrıs Rum tarafı sözlü bir haritayı masaya koymuş oluyor. Ama bu, Kıbrıs Türk tarafı bunu benimsedi veya almayı kabul etti anlamına gelmiyor” diye konuştu.

Cumhurbaşkanlığı Basın Bürosu’ndan verilen bilgiye göre, Ertuğ TRT Avaz’ın canlı yayınına katılarak Kıbrıs sorunu ve BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin adaya gerçekleştireceği ziyaret konusundaki soruları yanıtladı.

Eide’nin liderlerle yapacağı görüşmelere işaret edilmesi üzerine Ertuğ, Kıbrıs Türk tarafı olarak, Rum liderliğinin suni bahanelerle kalktığı masaya geri dönmesini beklediklerini ifade etti

Osman Ertuğ, “Eide’den beklentimiz, Kıbrıs Rum tarafının masadan kalkmak için yarattığı suni bahaneleri ortadan kaldırmak için yardımcı olmasıdır ve Rumların masaya dönmesidir” diyerek bunun da ön koşulsuz olması gerektiğini vurguladı.

Ertuğ, “Eide sizce ne kadar başarılı olacaktır” şeklindeki soruyu, Kıbrıs Türk tarafının elinden gelen yardım ve işbirliği ruhunu göstermeye devam edeceğini belirterek yanıtladı.

Rum tarafının masaya oturmamakta kararlı olması halinde yapacak bir şeyin olamayacağını söyleyen Ertuğ, “Kendileri ayrıldı, kendilerinin dönmesi gerekir. Yalnız ortaya konan bahaneler sudan bahanelerdir” dedi

Akdeniz’in sularının daha fazla ısınmaya ihtiyacı olmadığına işaret eden Ertuğ, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bölgede Türk gemileri varmış. Kimin gemileri yok ki? Türk gemileri uluslararası sulardadır. Araştırma gemisi Barbaros, onların faaliyet alanıyla örtüşmemektir. Bu konuda yayınlanan Navtex diye anılan seyrüsefer bildirimi onlarınkiyle örtüşmüyor.

Biz bu tek taraflı girişimlerinden vazgeçmelerini önerdik ve bu önerimiz hala geçerlidir. Rumların bu davranışı kurmaya çalıştığımız ortaklık ruhuna aykırıdır. Biz ortak bir gelecek adına bu işi gelin birlikte yapalım diyoruz.”

Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’in iç politikada yaşadığı sıkıntıları aşmak için suni gerginliği kullanıyor olabileceğinin altını çizen Sözcü Osman Ertuğ, uluslararası alanda da başlatılan kampanyanın, masadan çekilmelerini örtbas etmek için olduğunu söyledi.

Rumların tanınmış bir ülke olmanın avantajlarını kullanarak Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı aleyhine propaganda yapmaya çalıştıklarını anlatan Ertuğ, “Ama bekledikleri tepkiyi de dünyadan göremediler” dedi.

“BM’nin bu sefer farklı bir tavır takınıp takınmadığını söylemek mümkün mü?” şeklindeki soruya ise Ertuğ şu yanıtı verdi:

“BM’ye, iki tarafı masaya çağırmak yerine, Kıbrıs Rum tarafını çağırması gerektiğini söylüyoruz, çünkü Kıbrıs Türk tarafı zaten masadadır. İngiltere’nin Başbakan düzeyinde yaptığı açıklama bizce son derece anlamlıdır. Kıbrıs sorunu çözümlenmeden tüm Kıbrıs’ın münhasır ekonomik bölgesinden bahsetmek mümkün mü? Bizce dünyadan böyle tepkiler geldiği sürece Rumları daha yapıcı ve ılımlı davranmaya sevk edebilir. Ama diğer taraftan maalesef bazı ülkeler tek tarafı olarak Rumlarla anlaşmalar imzalıyor, tatbikatlar yapıyor. Ne büyük çelişkidir ki, Türk gemilerinden şikayet eden Kıbrıs Rum tarafı, örneğin İsrail ile denizde ve havada tatbikat yapmaktan çekinmiyor. Sayın Anastasaiadis’in tutumu sürdürülebilir bir tutum değildir. Eğer bir sorun varsa bunu çözmenin yolu diyalogdur.”

Son günlerde kamuoyunda tartışılan harita konusunun sorulması üzerine Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Osman Ertuğ, Kıbrıs Rum tarafının baştan beri, “biz 100 bin insanımızın verilecek topraklara geri dönmesini öneriyoruz, 60 bin kişinin de Kıbrıs Türk tarafına kalacak toprağa dönmesini istiyoruz” dediğini belirtti.

Kıbrıs Rum tarafının elinde harita bulunduğunu ve bunu masaya getirme çabasında olduklarından emin olduğunu söyleyen Osman Ertuğ şöyle devam etti:

“Ne oldu? Sayın Cumhurbaşkanımızın dirayetli duruşuyla bunu masaya getiremediler. Genel Sekreterin ilgili raporlarında harita ve rakamların en son konuşulacak konular olduğu kayıt altındadır. Biz buna bağlıyız. Bunun üzerine haritayı getirmekten kaçınan Rum tarafı, bu kez ona benzer, o değerde, başka bir yönteme başvurarak köy, yerleşim yeri ve bölge isimleri zikretti. Bir anlamda Kıbrıs Rum tarafı sözlü bir haritayı masaya koymuş oluyor. Ama bu, Kıbrıs Türk tarafı bunu benimsedi veya almayı kabul etti anlamına gelmiyor.”





EİDE: "KIBRIS'TA HİDROKARBON MESELESİ ADA'NIN TÜMÜNÜ İLGİLENDİRİR"



BM Genel Sekreteri Ban Ki-moon'un Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide ise, Kıbrıs'ta hidrokarbon meselesinin, Ada'nın sadece bir bölümünü değil, tümünü ilgilendirdiğini söyledi.

Eide, Yunanistan Başbakan Yardımcısı ve Dışişleri Bakanı Evangelos Venizelos ile görüşmesinin ardından gazetecilere açıklamalarda bulundu.

Eide, Kıbrıs'taki krizin aşılması için çaba gösterdiğini belirterek, "Türkiye, Yunanistan ve Kıbrıs'ta her iki tarafla aktif olarak çalışıyorum. Hedef, gerginliğin giderilerek, devam edilmesi herkesin yararına olan müzakerelere yeniden dönülmesi" dedi.

Kıbrıs'ta enerji konusunun, çözümden önce Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında konuşulabileceğini belirten Eide, müzakerelerin yeniden başlatılması için uygun koşulların oluşturulması gerektiğini, ancak bunun bazı faktörlere bağlı olduğunu kaydetti.

Araştırma gemisi Barbaros Hayreddin Paşa'nın varlığının bunlardan biri olduğunu belirten Eide, "Ancak, Kıbrıs'ta da herkes hidrokarbon meselesinin Ada'nın sadece belirli bir bölümünü değil, tümünü ilgilendiren bir mesele olduğuna güvenilir şekilde inanmalı. Tarafların hidrokarbonlardan elde edilecek gelir de dahil olmak üzere, ortak geleceğini birlikte düşünebileceği bir çerçeve oluşturabilmemiz için yapıcı bir yöntem olmalı" diye konuştu.



RMMO YUNANİSTAN VE İSRAİL’İN DE KATILDIĞI GİZLİ BİR TATBİKAT YAPTI



Rum Milli Muhafız Ordusu’nun (RMMO), 3 gündür, Yunanistan ve İsrail’in de katılımıyla gizli bir tatbikat yaptığı bildirildi.

Politis gazetesi, edindiği bilgilere dayanarak, tatbikata RMMO’nun tüm araçları ile Yunan Ordusu’nun hava, kara ve deniz kuvvetlerinin katıldığını; dün de İsrail’e ait savaş uçaklarının tatbikata katıldığını yazdı.





Haberde, bu tatbikatın, yıllardır Kıbrıs sorunundaki çalışmalar nedeniyle yapılmayan çok yönlü “Nikiforos-Toksotis” tatbikatının benzeri olduğu belirtildi.



GÜNEY KIBRIS’TAKİ FAKİRLİK SINIRI



Güney Kıbrıs’ta, 2013 yılında nüfusun yüzde 27.8’i fakirlik tehlikesiyle karşı karşıya kaldığı belirtildi.

Simerini gazetesi Avrupa İstatistik Birimi’nin verilerine dayanarak 2013 yılında Güney Kıbrıs’ta, nüfusun yüzde 27.8’ine denk gelen 240 bin kişinin fakirlik sınırında olduğunu yazdı.

Her dört kişiden birinin fakirlik sınırında olduğunu yazan gazete, bu rakamın 2008 yılında yüzde 23.3 oranıyla 180 bin kişi olduğunu belirtti.



AİHM, RUMLARIN “TRAŞLAMANIN GERİ ALINMASI” BAŞVURUSUNU REDDETTİ



Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM), bazı Rumların, Euro Grubu’nun 25 Mart 2013’te almış olduğu, Rum bankalarındaki mevduatların “traşlanması” kararının geri alınması için yaptığı başvuruyu reddettiği bildirildi.

Alithia gazetesi, Rumların, geçen yıl Ekim ayında AİHM’e, "Euro Grubu’nun Rum ekonomisinin kurtarılması için aldığı mevduatların traşlanması kararının, AB Tüzüğü’nün kendisine verdiği yetkileri aştığı ve bu nedenle geri alınması gerektiği" gerekçesiyle başvurduğunu anımsattı.Haberde, AİHM’nin dünkü oturumunda, bu talebin reddedildiği kaydedildi.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 52
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1073
Toplam Tekil 4075854
IP 3.21.248.47






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu