Çağımızın en çok konuşulan kavramlarından biri olan Demokrasi; Devletlerin ve çeşitli organizasyonların politikalarının şekillendirilmesinde yine aynı devlet yahut organizasyona tabi olanların söz hakkına sahip olmalarıdır diye tanımlanabilir. Kavram üzerinde birçok filozof, bilim adamı, sosyal bilimci, asker ve siyasi görüş beyan etmiştir. Kitaplar, makaleler yazılmış, doktoralar, tezler hazırlanmıştır. Demokrasi kavramı; Bütün yönleriyle incelenip üzerinde farklı görüşler ortaya çıksa da, Farklı bakış açıları ve yorumlar ‘’Millet İradesi’’, ‘’Millet Egemenliği’’ ve ‘’Millet Üstünlüğü’’ gibi ortak kanılar etrafında toplanmışlardır.

Fakat özellikle 21.yy’ la beraber Demokrasi; Küresel Emperyalizmin hedef ülkelere dıştan müdahalenin veya yerli İşbirlikçiler vasıtasıyla içten kuşatmanın materyali haline getirilmiştir. İçerisinde Hak, Hukuk, Adalet, Hürriyet gibi mukaddes kavramları barındıran Demokrasi; Küresel Emperyalizmin ülkeleri İşgal etmesinin, kadın, çocuk, yaşlı, hasta demeden milyonlarca kişinin öldürülmesinin, mabedlerin yakılmasının, yeraltı ve yerüstü kaynakların sömürülmesinin, İnsanların onur ve gururunun yok sayılarak kırılmasının sebebi ve Bahanesi haline getirilmiştir. Söylemesi çok acı fakat Demokrasi; Hedef ülkelerin senin ülkene demokrasi getiririm denilmek suretiyle Küresel Emperyalizm tarafından tehdit edilmesinin aracı haline sokulmuştur.

Dünya üzerinde bu tip hadiseler cereyan ederken; Ülkemiz üzerinde bitmeyen emelleri olan Küresel Emperyalizm ve Yerli İşbirlikçileri boş durmamıştır. Bir anda Aziz Türk Milletine bitmemiş kini olan Demokrasi abideleri türemiştir. Demokrasi, Özgürlük ve İnsan Hakları gibi süslü ve sihirli kelimeleri ağızlarından düşürmeyen sahte Demokratlar; Türk Milletine karşı besledikleri asırlık kini bu süslü ve sihirli kelimelerle ambalajlayarak dile getirmeye başlamışlardır.

Ekranlardan zehir saçan satılmış kalemler ve kendilerini aydın sanan zavallılar Türk Devletinin bölünmez bütünlüğünü ve Türk Milletinin Birliğini tehdit edecek hastalıklı fikirlerini Demokrasi ve Demokratikleşme adı altına saklayarak beyan etmektedirler.

Kendi söylediklerinden başka Demokrasi, Kendilerinden başka da Demokrat tanımayan bu zatlar; Vatan, Millet, Din, Devlet diyenleri demokrasi düşmanı olarak, Vatanı bölme, Devleti yıkma, Milleti ayrıştırma heveslilerini Demokrasi kahramanı olarak görmüş ve göstermişlerdir. Terörizmi Demokrasiye dayandırarak Türk devletinin temeline dinamit koyma çabasında olmuşlar, Kuvayi Milliye ruhuna savaş başlatmışlardır.

Bütün bu gelişmeler ışığında ‘’Devlet ve Millet Bekasını’’ Millet egemenliğine dayandırarak koruması, huzur dolu Büyük Türkiye inşasının teminatı olması gereken Türk Demokrasisi; Küresel Emperyalizmin yerli İşbirlikçileri tarafından çarpıtılmış, Ruhban Okulu tartışmasıyla Büyük Bizans Ütopistlerinin, Akdamar ayiniyle Doğu Anadolu topraklarını da kapsayacak Büyük Ermenistan Devleti Hayalperestlerinin, Sümela Ayiniyle Pontus ruhunu yaşatmak isteyenlerin ve Demokratik Açılım safsatası ile de Suriye, İran, Irak ve Türkiye topraklarını kapsayan geniş bir Kürdistan Devleti kurmak isteyen çapulcuların iştahını kabartan bir meta haline getirilmiştir.

Yüce Milletimizin kendisine yöneltilen yıkıcı, bölücü ve yağmacı saldırılara boyun eğmediğini ve heveslilerine nasıl cevap verdiğini unutan sahte demokratlar ve sahte aydınlar İyi Bilmelidir ki;

Aziz Milletimiz

- Demokrasiyi yeni tanımış ya da demokrasiyle sizin aracılığınızla tanışmamıştır.

-Demokrasinin nimetlerinin neler olduğunu bilmektedir.

-Terörizmin, demokrasinin yanında veya yakınında olamayacağının farkındadır.Bu ihanetin hesabını soracaktır.

-Hiçbir Demokrasi anlayışının terörü ve teröristi içine alamayacağını sizle birlikte tüm millet düşmanlarına öğretecektir.

Ve Yüce Milletimiz bir gün anlattığınız hikayelerin İleri Demokrasi olmayıp Bölünmenin felsefesi olduğunun farkına varacak gök kubbeyi başınıza yıkacaktır. Ağa babalarınıza dahi kaçacak delik arattıracaktır.