İntiharların Ne Kadarı Önlenebilir - Prof. Dr. Ata ATUN - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









İntiharların Ne Kadarı Önlenebilir - Prof. Dr. Ata ATUN
Tarih: 13.09.2014 > Kaç kez okundu? 1805

Paylaş


Geçen gün Girne'de yaşanan intihar olayı beni gerçekten çok üzdü. Beni üzdüğü gibi eminim bir çok vatandaşımızı da üzdü. Ben şahsen çok etkilendim gencecik bir adamın, bir telefon konuşmasından sonra intihara karar vermesine ve bu düşüncesini de hemen anında uygulamaya koymasına.



Psikolog değilim. Benim kafa yapım matematiksel ağırlıklı, düşünme tarzım da analitik. İntiharlar önlenebilir mi, önlenemez mi konusunda hiç bir akademik bilgim yok. İnsanoğlu bu, beynindeki yargı merkezi ne yapmasına karar verdiyse onu yapar diye düz bir mantıkla düşünüyorum.



Eminim insan beyninin intiharla ilgili bölümü, diğer bölümlere nazaran daha derinlerde, daha uzaklarda ve daha kısıtlı çalışıyor. Herhalde yolu da, çıkış uçları hayatta kalmaya açılan bir çok süslü ve çekici kapılar ile içinde kaybolunan labirentlerle doludur.



İntihar etmek düşüncesini önlemenin, kafadan silip atmanın mümkün olmadığı varsayımıyla konuya baktığımızda, alınabilecek tedbirlerden bir tanesinin intihara giden yolu uzatmak ve intihara yol açacak malzemeleri ortadan kaldırmak olabilir diye düşünüyorum.



Ben Mücahitlik hizmetime 1970 yılının Eylül ayında Mağusa Sancağına bağlı Merkez Taburunda başladım. Bittiğinde 1974 Mutlu Barış Harekatı tamamlanmış ve üzerinden de 4 ay geçmişti. Uzun, yorucu, stresli ve içinde savaş deneyimi de olan müthiş bir hayat dersi almıştım Mücahitlik hizmetimden.



Sağ belime asılı tabanca ile hafif sola kaykılmış vaziyette yürümek ve tabancanın varlığının verdiği "kimse bana dokunamaz" duygusu bambaşkaydı. Beşparmak dağları olmasa bile Mağusa'dan görülebilen daha ufak dağları ben yarattım duygusu hakimdi, tabanca belimde olduğu zamanlar. Bu nedenle de terhis olduktan sonra bir müddet yürüme zorluğu ve güven eksikliği çekmiştim.



Sormak isterim; geçen gün intihar eden gencecik arkadaşımızın belinde tabancası olmasaydı, o telefon konuşmasından hemen sonra belinden tabancasını çıkarıp, şakağına dayayıp intihar eder miydi? Görevi bitince tabancasını iş yerine bırakarak dışarı çıkmak emri ve uygulaması olsaydı, iş yerine gidene kadar fikrini değişip, her kimse telefondaki, içinden "canı cehenneme" deyip intihar fikrinden vazgeçmez miydi?



Bence iş yerine gidene kadarki harcadığı zaman süreci içinde, ilk başta intihar etmek düşüncesinin yüzde 100'e çıkmış oranı, belki de iş yerine vardığı zaman artık yüzde 40'lara düşmüş olacaktı ve sinir geçtiğinden veya da azaldığından intihardan vazgeçme olasılığı da yükselecekti.



Zaten bu amaçla olsa gerek, KKTC'de avcıların, av sahasına gidene kadar otomobillerinde tüfeği nasıl taşıyacakları sıkı bir kurala bağlıdır. Tüfek, içine fişek sürülü olmadan, kırık ve bagajda olmak kaydı ile avcı beraberinde taşınabilir anacak. Kuraldaki amaç, yolda giderken bir av hayvanı görünce, arabasını durdurmadan pencereden ateş etmesini ve etrafta bulunan ama o anda gözle görülemeyen insanları vurmasını önlemek içindir. İkinci amacı da, bir kaza veya olay anında hemen silahına el atıp, içinde bulunduğu sinirli ortamdan dolayı karşısındakini vurmasına mani olmak içindir.



Ülkemizde silahla işlenen suç oranı dünya ortalamalarının çok altındadır. Genelde polise ve yasalara saygı da çok üst düzeydedir. Bugüne değin yapılan gösteri ve nümayişlerde protestocular hiç silah kullanılmamışlardır. Silah taşıyarak görev yapmak zorunda olan devlet personelinin, görevi bitince silahını görevini yaptığı yerde bırakarak dışarı çıkması, belki de intihar olasılıklarının biraz daha aşağıya çekilmesine yol açacaktır.



Zaten ada ülkesiyiz. Suç işleyen kişi, görevli personelin belinde silah olsa da yakalanacaktır, silah olmasa da.

Bence denemeliyiz....



Ata ATUN

e-mail: ata.atun@atun.com veya ata@kk.tc

http://www.twitter.com/ataatun

http://www.ataatun.org

Facebook: Ata Atun

11 Eylül 2014





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 58
Dün Tekil 1505
Bugün Tekil 1574
Toplam Tekil 4076355
IP 3.15.211.107






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























16 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk milletindenim diyen insanlar her eyden nce ve mutlaka T rk e konu mal d r.
(Mustafa Kemal ATAT RK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.192 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu