Gül’ün dönüşü, partideki tüm Hesapları altüst etti… - Necdet SİVASLI - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Gül’ün dönüşü, partideki tüm Hesapları altüst etti… - Necdet SİVASLI
Tarih: 15.08.2014 > Kaç kez okundu? 1765

Paylaş


BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com

Gül’ün dönüşü, partideki tüm

Hesapları altüst etti…



Bundan 4 ay önce Cumhurbaşkanı Abdullah Gül” Bugünkü şartlar içinde

siyasete dönmem” demişti. Şimdi, Erdoğan’ın Cumhurbaşkanı

seçilmesinden sonra “Partime döneceğim” diyor. AK Parti içinde Erdoğan

sonrası hesaplar da Gül olmaksızın yapılıyordu.

Öncelikle şunu bir kez daha vurgulayalım:

AK Parti, eskisi gibi olmayacak. Her ne kadar Erdoğan, partiyi

dışarıdan yönetmeye çalışsa da, parti içi dengeleri sağlaması güç

olacak.

Gül’ün “Partime döneceğim” kararının arkasında mutlaka güç veya güç

odakları bulunuyor. Bu da partide bir ayrışmanın söz konusu

olabileceğini gösteriyor. AK Parti’deki “Yenilikçi ve genç” kanadın

karşısında hala Bülent Arınç ve ekibi “Partinin sahibi biziz” görüşü

ile hareket ediyor. AK Parti’yi yenilere kaptırmama mücadelesi olacak

gibi gözüküyor.

Bunun başarılabilmesi, Gül’ün Parti Genel Başkanı, ardından Başbakan

olarak göreve başlaması ile mümkün olabilecek. “Milli Görüş” gömleğini

üzerlerinde taşıyan Gül, Arınç, Babacan dışarıdan Melih Gökçek ve

parti içindeki taraftarları ile şimdi Erdoğan’ın desteklediği

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, Yalçın Akdoğan ve ekibi parti içi

mücadelesine girebilirler.

Her ne kadar Gül’ün partiye dönme kararını Erdoğan ve kurmayları

“Memnuniyetle karşılıyoruz” demelerine rağmen, bundan hiç de memnun

olduklarını söyleyemeyiz.

Birincisi, Erdoğan Cumhurbaşkanlığı ile partiyi birlikte yönetmeye

çalışacak. Gül, Parti Genel Başkanı ve ardından Başbakanlık koltuğuna

oturduğunda bu fırsatı elde edebileceğini sanmıyoruz. Bu nedenle

“Gül’ün partiye dönmesini memnuniyetle karşılıyoruz” demelerine

rağmen, Gül ve ekibini tasfiye etmenin yollarını da arayacaklardır.

Bizim görüşümüz böyle.

Gül ve ekibi, Arınç’ın Kongrede Genel Başkanlığa getirilmesi ve

Başbakan olarak görev yapmasını destekliyor. Daha sonraki aşamada Gül,

seçim öncesi yapılacak kongrede Genel Başkanlığa, ardından

Başbakanlığa gelmeyi hedefliyor. Tüzük değişikliği ile de bazı

engeller aşılarak 3 dönem kuralı da rafa kalkabilir. Herhalde Gül

“Partime döneceğim” derken, sade bir üye olarak gelmeyecek.

2015 yılında yapılacak genel seçimlere kadar partinin başında Bülent

Arınç’ın kalması, seçim sonra Gül’ün görevi devralması bir ihtimal

olarak görülebilir. “Milli Görüşçüler” in istediği budur. Yenilikçi

ekip ise Davutoğlu etrafında toplanmaya çalışacak. Bu mücadele hiç

kuşkusuz partiye büyük ölçüde zarar verecektir.

Çıkış yolu, bir üçüncü isim olabilir mi? Olabilir. Erdoğan sürpriz bir

ismi ortaya çıkarabilir. Ancak çıkacak bu isim partiyi sürükleyebilir

mi? Bütünlük sağlayabilir mi? Taraflar memnun kalabilir mi bu da

ayrıca tartışılması gereken bir başka konu olarak ortaya çıkacaktır.

Nereden bakılacak olursa olsun, Erdoğan sonrası AK Parti’de eski

havanın esmeyeceğini göreceğiz. Bu da, hiç kuşkusuz parti tabanında da

büyük depremlerin yaşanmasına neden olabilir.

Taraflar, Olağanüstü kongreden sonra bazı ile ve ilçe başkanlarının

değişmesi, kendi taraftarlarının görev almasını da isteyecekler, bu

konuda da tartışmalar ve istifalar yaşanacaktır. Teşkilatlardaki

değişiklikler, parti Genel Merkezi’ndeki değişiklikleri de beraberinde

getirecektir. Yazımızın başında da değindiğimiz gibi, AK Parti,

Erdoğan’ın başında bulunduğu eski AK Parti konumundan adım adım

uzaklaşabilir.

Her zaman söylediğimiz ve ortada bulunan bir gerçek de, Erdoğan’ın

parti içindeki konumu olmuştur. Cumhurbaşkanlığına seçilen Erdoğan’ın

AK Parti de tek başına % 15 oyu vardı. Şimdi, kendisi partide

olmayacak ve bu oy aynen yerinde kalacak mı? Sanmıyoruz. Bunun yanında

parti içinde yaşanabilecek çatlakları, muhtemelen istifaları,

küskünlükleri topladığımızda ortaya çıkacak tablo hiç de beklendiği ve

temenni edildiği gibi olmayabilir.

Partide çok büyük bir sıkıntı yaşanırsa Erdoğan ne yapabilir? Bunun

sonucu ne olabilir? Nasıl bir karar verir, bunu önümüzdeki günlerde

birlikte göreceğiz. Alınacak kararlar,Türkiye’nin geleceğinde önemli

olacaktır.

Erdoğan’ın gözü karadır ve ani kararlar da alabilir. Bunun içinde Gül

ve ekibinin tasfiyesi gündeme gelebilir. Bu durumda Erdoğan, Genel

Başkan belirlemeden Genel Başkanvekili ile erken seçim kararı

alabilir. Gül ve ekibi ile üç dönemlikleri genel seçimi beklemeden

tasfiye eder.

Bu durum ne getirir, ona da kısaca bakalım:

Gül ve ekibinin tasfiyesi, üç dönemliklerin kapının önüne konması,

2015 seçimlerinde AK Parti’yi yeniden iktidara taşıyabilir mi, buna

şüphe ile bakıyoruz. Parti çok büyük yara alabilir. İşte bu noktada

muhalefetin göstereceği ve ortaya koyabileceği performans önemlidir.

Bunun yanında Gül ve ekibinin yeni bir parti oluşumu için harekete

edebileceği ihtimalini de uzak görmüyoruz. Bu konuda uzun zamandır

çalışma ve söylentiler dolaşıyor. Bugüne kadar bunlar yalanlandı. Ama

tasfiye halinde bu olasılıklar gündeme oturur. Bu da AK Parti’nin

tıpkı geçmişteki ANAP gibi eriyerek sona ermesine neden olabilir.

Bunlar ihtimaller. Bu noktada Erdoğan’ın alacağı ve vereceği kararlar

önemli olacak. Artısı ile eksisi ile alınacak kararlar, AK Parti’nin

olduğu kadar Türkiye’nin geleceğini de tayine edecektir.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com





***

BAŞKENT GÜNLÜĞÜ/ NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com

AK Parti de sular durulmuyor…



AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik, Abdullah Gül’ün

partiye yeniden dönüşü ile ilgili bakınız neler diyor:

“Abdullah Gül, partimizin kurucusudur. Yeniden partiye dönme kararı

vermiş olması yadırganmamalıdır. Cumhurbaşkanımız Erdoğan ile Abdullah

Gül’ü birbirine karşı gösteren ve çatışmalarını bekleyen odaklar

yanıldıklarını anlayacaklardır. Gül’ün AK Parti’ye dönmesini bütün

partili arkadaşlarımız memnuniyetle karşılamaktadırlar.”

Açıklamalarda bunlar söyleniyor ama görünen ve gelişen olaylar hiç de

Hüseyin Çelik’in söylediği gibi değil. Çünkü Erdoğan ile Gül’ün

arasının göründüğü gibi iyi olmadığı açık biçimde görülüyor.

Her ne kadar Erdoğan Gül için bir şey söylemiyor ama kurmaylarına

söylettiğini sanıyoruz. Ankara Milletvekili ve Baş Danışmanı Yalçın

Akdoğan’ın Gül ve ekibini hedef alan “Kimseye diyet borcumuz yoktur”

sözleri sanıyoruz çok şey ifade etmektedir. Akdoğan, Erdoğan’ın onayı

olmadan Gül gibi birine bu sözleri söyleyebilir mi?

AK Parti’de açıkça görünen şu:

Erdoğan 3 dönem kuralını işleterek eskileri budayacak. Bu eskiler

içinde Gül taraftarlarının ağır bastığını söyleyebiliriz.

Görebildiğimiz kadarı ile de partiyi gençlerden oluşacak ekip

götürecek. Bu ekip içinde Gül’e yer olmadığını da görüyoruz. Özetle,

Gül ve ekibi tasfiye edilecek.

Gül’ün birçok alanda çok güçlü bağlantıları var. Özellikle dış

politikada Erdoğan’ı gölgede bırakabilecek kapasiteye de sahip

bulunuyor. Herkesle, her çevreyle iyi geçiniyor. Üslubu yumuşak ve

kırıcı olmaktan da uzak duruyor. Erdoğan ile kıyaslanacak olursa

artıları ağır basıyor.

Bugüne kadar Erdoğan’ın gölgesinde kalan Gül, eğer beklenen çıkışı

yapabilirse Erdoğan’ın önüne geçebilir ve Erdoğan’ın rahat hareket

etmesinin önünde engel olur. Bu bilindiği için, şu anda Gül ve ekibi

Erdoğan için önemli bir tehlike olarak görülüyor. Durumu bu açıdan

değerlendirdiğimizde Erdoğan’ın önünün açılması, AK Parti’de istediği

isimlerin ön plana çıkması ancak Gül ve ekibin tasfiyesi ile mümkün

olabilecek. Bugünkü kavganın ana nedenin buradan kaynaklandığını

söyleyebiliriz.

Şu noktaya da dikkatleriniz çekelim:

28 Ağustos tarihinde Gül’ün görevi sona erecek. “Partime döneceğim”

derken Genel Başkanlı ve Başbakanlık beklentisi içinde olduğunu

vurgulamaya çalıştı. Ancak, Erdoğan’ın “Kardeşim” dediği Gül’ün önünü

kestiğini görüyoruz. Çünkü 27 Ağustos’ta AK Parti kongresi yapılacak.

Gül’ün de bu kongreye katılmasının böylece önüne engel konulmuş

oluyor.

Bu noktada karşımıza iki olasılık çıkıyor:

Bunlardan biri Gül’ün sabırla bekleyip, kendisine ihtiyaç duyulacağı

anı beklemesi olabilir. Gül,belki de bundan sonra olabilecekleri

tahmin ederek beklemeyi daha uygun görecektir.

İkincisi de yeni bir oluşumla sahneye çıkabileceğidir. Zaten böyle bir

oluşum için hazırlıkların yapıldığı, kadroların hazırlandığı, bazı

yerlerden de önemli desteklerin geldiği söyleniyor.

Bunların hangisinin gerçekleşeceğini zaman içinde görebileceğiz. Bizim

görüşümüz, eğer kesin olarak tasfiye edileceğini anladığı an, Gül’ün

yeni bir oluşumla sahneye çıkması beklenebilir. Bu konuda taraftarları

da teşvik edenleri de olacaktır.

AK Parti’nin kurucularından Abdullatif Şener, Erdoğan’ı da Gül’ü de

çok yakından tanıyor. Parti içinde bundan sonra yaşanabilecekleri ve

Gül’ün durumunu şu şekilde açıklıyor:

“Birileri Abdullah Gül’ün kongre günü salona gidip aday olacağını

bekliyor. Böyle bir şey asla olmaz. Gül, şu anda aktif bir şeye

girmez, risk de almaz. Kısa sürede bir şey yapmasını da beklemiyorum.

27 Ağustos’ta yapılacak kongrede Erdoğan’ın belirleyeceği aydın Genel

Başkan olarak seçilmesi ve Başbakanlık görevini de aynı kişiye

verilmesi bekleniyor. Erdoğan’ın belirleyeceği isme karşı, parti

içinden birilerinin çıkıp “Ben de varım” diyebileceğini sanmıyorum.

Belki 10 yıl önce Cemil Çiçek, Melih Gökçek böyle bir hareketin içinde

olabilirlerdi. Mehmet Ali Şahin’den de böyle bir çıkış beklenmez.

Recep Tayyip Erdoğan kongrenin başında olmasaydı biraz gürültü

çıkabilirdi. İşte onu engellemek ve böyle bir şey yaşanmaması için

Erdoğan kongrede olacaktır. Kongre mücadelesinde “Erdoğan bizi çizer”

kaygısı yaşanabileceği için hiç kimse rahat hareket edemez ve onun

isteklerine karşı gelemez.”

Bütün bu gelişmelere baktığımızda Gül ve ekibinin tasfiye edileceği,

güçsüz bırakılacağı görülüyor. Sanıyoruz, 28 Ağustos’ta yapılacak

kongre sonrası Gül’ün ve ekibinin durumu ve ne yapabilecekleri daha

net biçimde ortaya çıkmış olacaktır. Ancak, görünen o ki, AK Parti

yönetimi yine eskiden olduğu gibi Erdoğan’ın istediği isimlerden

oluşacak gibi görünüyor.

Bütün bunlara rağmen, AK Parti’de suların durulmayacağı da görülüyor.

Parti eskisi kadar rahat olamayacak. Sarsıntı ve istifaların

olabileceği de gündeme gelebilir. Belki de hiç beklenilmeyen

sınıktılar da olacak ve konu Erdoğan’ı da aşabilecek noktalara

varacaktır. Bekleyip, göreceğiz.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com







***

BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com

“Gül gelirse tasfiye” endişesi…



Artık şu tablo açıkça ortaya çıktı:

Cumhurbaşkanlığına seçilen Erdoğan, partiden elini çekmeyecek. Yaptığı

açıklamalarda ve Gül ve ekibini tasfiye etmede gösterdiği girişimlerle

bunu belli ediyor. Bunu yadırgamıyoruz. Çünkü Erdoğan Cumhurbaşkanı

seçilmeden önce yaptığı açıklamalarda da “Partili Cumhurbaşkanı

olacağım. Tarafsız olmayacağım” demişti.

Her ne kadar bundan sonra “Başbakan kim olsun?” nabız yoklamaları

yapılıyorsa da Erdoğan’ın kafasındaki Başbakan bellidir. Gül’ün

kongrede aday olması beklenmiyor. Erdoğan’ın gösterdiği aday Genel

Başkan ve Başbakan olacak. 2015 seçimlerine de bu isimle gidilecek.

Bunun anlamı Gül’ün partiye dönmesi halinde sade bir üye olarak

kalması demektir. Gül, bunu kabul eder mi, içine sindirir mi, bekler

mi bilemiyoruz? Görünen o ki, eğer parti içinde böyle bir tasfiye

girişimi olursa Gül ve ekibinin sessiz kalmayacağıdır.

AK Parti içinde “Yenilikçi grup” ile “Ak saçlılar” grubu arasında bir

mücadele sürüyor. Bu mücadelenin su yüzüne çıkmaması için yoğun bir

çabanın var olduğunu da görmekteyiz. Erdoğan’ın yanında yer alan

“Yenilikçi Grup” yaptıkları açıklamalarda “Bizde kopma, ayrışma ve

istifa olmaz” diyor. Bugüne kadar partiden ayrışma ve kopmaların da AK

Parti’ye hiçbir zararının olmadığını vurguluyorlar. Özetle, bundan

sonra da kopacak, aykırı hareket edeceklerin bundan önce olduğu gibi

bundan sonra da parti çatısına zarar veremeyeceklerini söylüyorlar.

Gül ve kendisini destekleyen gruptan ise şu ana kadar böylesine

açıklamalar gelmedi. Bir sessizlik ve suskunluk var. Sanıyoruz kongre

sonrası ortaya çıkacak tablo değerlendirilecek ve ondan sonra da ne

yapılacağı konusunda bir karar verilecektir.

Gül’ün bir özelliği, sessiz ve derinden gitmeyi tercih etmesidir. Gül,

renk vermiyor, ne yapacağı konusuna açıklık getirmiyor. Ama kafasının

içinde mutlaka ne yapacağı konusunda bir takım görüş ve düşüncelerin

olduğunu da unutmamak gerekiyor.

Gelelim şimdi asıl konuya:

Gül’ün AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan olması demek, şimdiki

kadroların tasfiye edilmesi demek olacak. “Yenilikçi grup” bundan

endişeli. Bu endişeyi Erdoğan’ın da taşıdığını düşünüyoruz. Aynı

zamanda Erdoğan, Çankaya’da yalnız kalacağı endişesi içinde de

olabilir.

Gül, partiyi kendi çalışma arkadaşları ile yönetmeye çalışacaktır.

Erdoğan’ın parti üzerindeki etkinliğini de ağır ağır yok edecek ve

kendi kadrosu ile “iyi bir yönetici” tablosu çizme yarışı içine

girecektir.

Gül, gerek iç ve gerekse dış siyasette “Yumuşak ve herkesi, her kesimi

kucaklayabilen” biri olarak görülüyor. Üslubu yumuşak, sert

söylemlerden uzak, paralel yapı dahil her kesimle barışık biri olarak

da kısa zamanda Erdoğan’ın önüne geçebilir. AK Parti içinde bunun

endişesi yaşanıyor olabilir. Bu endişeyi Erdoğan’ın da yaşadığını

sanıyoruz.

AK Parti kurmaylarının Gül için söylediklerini inandırıcı bulmuyoruz.

Hem Gül’ü kucaklıyor, hem de Gül’ün partiye dönmesinden endişe

duyuyorlar. Bir yerde “Dönmek istiyorsa bir üye olarak aramızda yeri

var “demeye getiriyorlar.

Cumhurbaşkanlığı yapmış bir isimin, bundan sonra partiye dönerek sade

bir üye olarak kalması düşünülebilir mi?

Gül’ün Parti Genel Başkanı ve Başbakan olarak partinin başına geçmesi,

bundan önce yapılan bazı yolsuzluk ve vurgun iddialarını yeniden

gündeme getirebilir. Gül, bunların üzerine de giderse Erdoğan ve adı

yolsuzluğa karıştığı iddia edilenlerden “hesap sorulur” endişesi de

yaşanıyor. Bütün bunları alt alta koyduğumuzda Gül ve ekibinin tasfiye

edilmesi en doğru hareket olarak öne çıkıyor.

Konu ile ilgili daha önce yazdığımız yazılarda böyle bir durumda Gül

ve ekibinin ne yapacağıdır. “Yeni bir oluşum” söz konusu olabilir mi?

Olabilir. Şu ana kadar Gül, bu konuda konuşmadı ve renk vermesi ama

hiç kuşkusuz boş durmayacaktır. Yoğun bir taraftar kitlesi ile hareket

edebilecek bir konumda olduğunu da sanıyoruz.

Kim ne derse desin, kim ne düşünürse düşünsün, AK Parti artık eskisi

gibi olmayacak. Eğer, muhalefet cephesi kendisine çeki düzen verir,

yenilenirse bu kargaşadan gerektiği gibi istifade edebilir konuma da

gelir.

Çünkü AK Parti içinde çatlamalar, istifalar, bölünmeler kaçınılmaz

hale gelecektir. Bu durum, tabanı da etkileyecek. Özellikle Erdoğan’ın

yerine geçecek olanın aynı performansı sergilemesi, Erdoğan gibi

kitleleri arkasından sürüklemesini de beklemiyoruz. Bu da partideki

tabanı etkiler ve AK Parti de düşüş yaşanabilir.

Parti tabanında Gül yanlılarının var olduğunu da göz önüne

getirdiğimizde bu kesimin artık AK Parti’ye oy vermeyeceğini de

düşünebiliriz. Eğer, böyle bir tasfiye ve ayrışma yaşanırsa parti

tabanı da çatırdayacak,partiyi kontrol etmek zorlaşacaktır.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com





***







Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 32
Dün Tekil 1927
Bugün Tekil 1421
Toplam Tekil 4067555
IP 18.218.127.141






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























10 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


T rk hakanlar ve T rkmen Padi ahlar devlet i lerinde hatunun fikirlerini st n tutar.
(N ZAM L-M LK)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 2.288 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu