BASIN BÜLTENİ CUMHURBAŞKANI EROĞLU: “BENİM VE HALKIMIN ARZUSU BU YIL REFERANDUMA GİTMEK” - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ CUMHURBAŞKANI EROĞLU: “BENİM VE HALKIMIN ARZUSU BU YIL REFERANDUMA GİTMEK”
Tarih: 18.07.2014 > Kaç kez okundu? 1770

Paylaş


Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Kıbrıs sorununun çözümü çerçevesinde bu yıl referanduma gitmeyi arzuladığını ancak Rum liderliği ve Ulusal Konseyi’nin böyle bir arzu içerisinde olmadığını ifade etti.

Cumhurbaşkanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, NTV’ye açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, Türk tarafının sunduğu 5 adımdan oluşan yol haritasıyla ilgili olarak, “Buradaki esas amacımız müzakerelere bir yol haritası, bir hedef koymaktı. Belirlenecek tarihte de anlaşmayı referanduma sunmaktır. Bunun için de yol haritası gerekiyor” dedi.

Cumhurbaşkanı Eroğlu, müzakerelerin ucu açık bir şekilde devam etmesinin; 40 yıl daha masada oturulacağı anlamına geldiğini belirtti.

Sürecin başarısız olması halinde bir sonraki aşamanın ne olacağının sorulması üzerine ise; “Bu 5 adımlık yol haritasını ortaya koyarken başka bir alternatifimiz vardır şeklinde bir tavrımız olmadı” diyen Eroğlu, Rum Başkanlık Sözcüsü’nün “B planımızı devreye koyacağız” sözünü hatırlattı.

“Ancak biz B planımız vardır desek, bazı çevreler Eroğlu çözüm istemez diyecek” şeklinde konuşmasını sürdüren Cumhurbaşkanı, dolayısıyla Türk tarafının şu an ana hedefe yani kapsamlı çözüme odaklandığına dikkat çekti.

Rumların “Konular birbirine bağlantılı ama Türkler harita konusunu kabul etmiyor” dediğini anımsatan Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Niye kabul etmiyoruz? Çünkü biz toprakla ilgili bütün kriterleri ortaya koyduk. Son Cenevre’de yapılan toplantıda, toprakla ilgili kriterlerimizi ortaya koyduğumuz zaman Ban Ki Moon ‘bu bizi tatmin eder’ demişti. Harita noktasında ise, ancak diğer konularda anlaşırsak referanduma gidilecek noktaya doğru gidiyorsak garantilerle ilgili 5’li ya da 4’lü toplantı yapalım. Bu toplantının 1 hafta öncesinde de harita konusunu masaya koyalım dedik. Ama Rumlar zaten çoklu zirveyi kabul etmedi.

Şu anda haritanın masaya konulması doğru değildir. Düşünün şu an bir harita konulsa, o bölgelerde yaşayan insanları düşünün. Bölgelerdeki bütün ekonomik faaliyet duracak. Yine göçmen olma kaygısı yer alacak. Bizim için önemli olan bu konuda, referandum olacağını garanti ettiğimiz ve çoklu zirve olacağını garanti ettiğimiz bir durumda harita konusunu da görüşebiliriz.”

Cumhurbaşkanı Eroğlu, Maraş’la ilgili olarak da, Rum tarafının; Kıbrıs Türkü’nün elini zayıflatmak için Maraş’ı gündeme getirdiğini söyledi.

Güvenin ancak karşılıklı artacağını belirten Eroğlu, Anastasiadis’in Maraş’la ilgili planı hakkında şunları söyledi:

“Üç basamaklı bir yol düşünüyor. Önce uzmanlar girip rapor hazırlayacak. İkinci aşama olarak bu rapor BM’ye sunulacak. Üçüncü aşama olarak ise BM, mal sahiplerine devredecek. Güven Yaratıcı Önlem her iki tarafın da faydasına olacaksa fayda eder. Maraş’ın Rumlara bu şekilde verilmesi bizi zayıflatır. Çünkü Maraş topraktır. Hem de kıymetli bir topraktır.Toprak konusunun bir parçasıdır.

Şu anda Rum’un iki düşüncesi var. Bizzat Sayın Anastasiadis’in bana ifadesidir. O da; ‘Sayın Erdoğan güçlü bir liderdir. Yarın Cumhurbaşkanı seçilince istediklerimizi almamıza yardımcı olacak. ikincisi; 2015 Nisan’ında Cumhurbaşkanlığı seçimi vardır. Eroğlu ile anlaşamazsak daha sonra gelecek kişiyle anlaşırız’. Bazı isimler var ve Anastasiades onların daha cömert olacağı düşüncesindedir herhalde. Böyle düşünceler içerisinde olan kişilerle anlaşmak kolay değildir...

Benim imzalayacağım bir anlaşmayı KKTC halkının içine sindirerek geniş bir katılımla onaylayacağından eminim. Bu bana göre müzakereler için bir şanstır.”

Türkiye ve Kıbrıs Tük halkının Akdeniz’deki doğal gazda hakkı olduğunu ifade eden Eroğlu, “ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden, Kıbrıs’a niye gelsin? Şimdi Dışişleri Bakanı John Kerry’nin de geleceğinden bahsediliyor. Akdeniz’deki doğalgazda Rusya’nın da gözü var” dedi.

ABD’nin kendi ağırlığının hissedileceği bir “ülkeler birlikteliği” sağlamak amacında olduğunu ve Güney Kıbrıs’ı da ikna ettiğini anlatan Eroğlu, bu noktada Türkiye’nin dışarıda tutulamayacağını kaydetti.

Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, dün bir derneği kabulünde yaptığı konuşmasında da, müzakerelerin KKTC’de yaşayan herkesi ilgilendirdiğini ifade ederek, hiçbir vatandaşın mağdur olmayacağı bir anlaşma için çalıştıklarını söyledi.

“KKTC vatandaşı, nereden gelirse gelsin KKTC vatandaşıdır” diyen Eroğlu, KKTC vatandaşları hakkında başkalarının fikir üretmesinin kabul edilebilir olmadığını söyledi.

Bu konuda müzakere masasında tavırlarını açık ve net biçimde ortaya koyduklarını söyleyen Eroğlu, “Bir anlaşma oluncaya kadar KKTC vatandaşı olan herkes, anlaşmaya varılır ve bir ortaklık devleti kurulursa, onun da vatandaşı olacaktır” dedi.







BAKAN NAMİ GENÇ TV’YE DEĞERLENDİRMELERDE BULUNDU





Dışişleri Bakanı Özdil Nami, bugün Kıbrıs Genç TV’nin canlı yayın konuğu oldu.

Müzakere sürecinde son durumu değerlendiren Bakan Nami, süreç ile ilgili olarak şunları söyledi: “4 ay önce, Dışişleri Bakanlığı’nın çok önemli katkıları ile olumlu bir ortak açıklamayla başlayan bir süreç, maalesef gelinen noktada ileriye değil geriye gitti. Özellikle 2008-2010 döneminde kazanılan birçok zemin şuan ortada yok. Geçmiş yakınlaşmalara sadakat diye bir şey kalmadığı gibi, gündem değişti. Sürekli olarak güven artırıcı önlemler, yol haritaları vs. gibi esas sorunun kendisi değil de tali unsurlar gündeme geliyor. Kapsamlı çözümün önündeki engeller nedir? Bunu tartışmak yerine suni gündemler tartışılıyor. Geçmiş yakınlaşmalara hiç sadık kalmayan Rum önerileri mutebermiş gibi kabul edilip değerlendirmeye alınıyor. Disiplini kalmamış, hedefe ulaşmaktan uzak bir yapıyla yürütülen bir müzakere süreci var şu anda.”

Müzakere sürecinde sıklıkla gündeme gelen Maraş konusu ile ilgili hatırlatmalar yapan Dışişleri Bakanı, Rum tarafının sunduğu paket içindeki ana unsurun Maraş olduğuna değindi. Rum tarafının önerdiği tüm unsurların Maraş’ın iadesine bağlı olduğunu ifade eden Nami, Türk tarafının Maraş’ı kapsamlı çözümün parçası saydığını dile getirdi. ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden geldiğinde, Maraş ve Mağusa limanı ile ilgili ön araştırma çalışmasını tamamlamanın mümkün olmadığını hatırlatan Bakan Nami, Amerikalıların konu ile ilgili dengeli çalışmalarına Rum tarafının tepki gösterdiğini ifade etti.

Maraş’ın iadesi ile ilgili bir soru üzerine Bakan Nami, bugüne kadar yapılan tüm anlaşmalara sadık kalarak gerçek anlamda arta kalan konulara odaklanılması gerektiğini kaydetti. Bakan, istekler arasında denge olması gerektiğini savundu. “Maraş’ın kapalı olmasının sebebi, Rumların 2004’te verdiği hayır oyudur” diyen Nami, Türk tarafı üzerinde uluslararası baskı kurulmasından duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.



Bakan Nami, kapsamlı çözümü destekler mahiyette olması gereken projelerin çok çeşitlendirilebileceğini, bunların da günlük hayatı hemen olumluya çevirecek projeler olması gerektiğini ifade ederek ticaret odalarının ve futbol federasyonunun projelerine dikkat çekti. Sporda yapılması gerekenler olduğunu savunan Bakan Nami, Kıbrıs’ın tek uluslararası kimliğine saygı çerçevesinde ve eşitlik ilkesini de göz önünde bulundurarak spor hususunda yapılabileceklerin formülünün hükümet tarafından sunulduğunu hatırlattı.

Çocuklara Türkçe ve Rumca öğretilmesinin güven artırıcı önlem olarak sunulduğunu ifade eden Bakan Nami, ticari araçların geçişi ile ilgili önerilerini dile getirdi. Sadece bunlara odaklanarak kapsamlı çözümü unutmanın doğru olmadığını, ifade eden Nami, müzakere sürecindeki belirsizliklerle ilgili kaygılarını dile getirdi.

Türkiye’nin 2003 Annan Planı ve 2004 referandumu stratejilerini devam ettiren bir politika izlediğini ve müzakere sürecini desteklediğini ifade eden Dışişleri Bakanı, bu durumun Türkiye’nin de çıkarına olduğunu ifade etti.

Bakan Nami, müzakere sürecinde liderlerin önemine de değindiği programda, “Anastasiadis zamana oynamak istiyor. O da kendi açısından kuzeye baktığında çeşitli faktörler görüyor ve biz de neticesini net bir şekilde görüyoruz. Acelesi olmayan bir hareket tarzı içerisinde,” değerlendirmesinde bulundu.

“Bugüne kadarki yakınlaşmaları benim toplumum beğenmedi. Hristofyas çok taviz verdi.” diyen Anastasiadis’in sıfırdan müzakere etmek istediğini ve Rumların müzakere masasında pazarlık yaptığını dile getiren Dışişleri Bakanı, Rumların, gündemi dağıtan önerilerini almanın hata olduğunu savundu. Dışişleri Bakanı, “Gelin işbirliği içinde Rumların oyununu bozalım,” çağrısında bulundu.

Doğalgaz ve su ile ilgili olarak, “2 tane medeni toplumun bunları kapsamlı çözüme yönelik olarak, halklarını motive etmek için kullanma becerisini göstermesi lazım,” ifadelerini kullanan Dışişleri Bakanı, bu konuda Türkiye’nin önemine değindi.

Bürüksel temasları ile ilgili de bilgi veren Bakan Nami, başlanılan nokta ile bugün arasında çok önemli farklar olduğunu savundu. Bakan Nami şöyle devam etti: “Bir başarı vardır orada, ama istediğimizin çok gerisindedir. Adanın birleşmesine evet demiş bir Kıbrıs Türk toplumu çok daha fazlasını hak ediyor.”

Avrupa Birliği’nde Rum tarafının engellemelerine karşılık yurt dışı bağlantılarında iyi ilişkiler kurulduğundan bahseden Bakan Nami, AB Parlamentosu’nda temsiliyet hakkının ertelenmesiyle ilgili olarak AB’nin yaklaşımını yanlış olarak değerlendirdi ve AKPA’daki formülü hatırlattı.

20 Temmuz Barış Harekâtı yıldönümünün her yıl olduğu gibi, bu yıl da coşkuyla kutlanacağını söyleyen Bakan Nami, Rum tarafının da önemli günleri olduğuna dikkat çekerek saygı duyulması gerektiğini ifade etti.

Güven artırıcı önlemler açısından, Türk ve Rum tarafında tarih kitaplarının da gözden geçirilmesi önerisinin kabul edilmesine rağmen, Rum tarafının bu durumu askıya aldığını belirten Bakan Nami, “Çocuklarımıza dost olmayı öğretmek lazım,” dedi.

Bir çözüm olacak mı sorusu üzerine liderlerin önemine değinen Bakan “Rum ve Türk tarafı tek başına yapamaz” diyerek dış güçlerin istekleri doğrultusunda farklı liderliklerin oluşabileceği konusunda kaygılarını ifade etti. Müzakere masasında birbirini teğet geçen konuşmaların olduğunu ifade eden Bakan, iki tarafın halkının mevcut durumdan memnun olmadığını söyledi.



Futbol federasyonu sorusu üzerine Bakan Nami, “Bu tip modellerle dünyaya açılmamız Rumların korkulu rüyası. Erteleyebilirler ama engelleyemezler” dedi. Spora siyaset karıştırılmadan ne yapılabileceğinin düşünülmesi gerektiğini savunan Bakan Nami, “İki tarafın kabul edebileceği çatılar oluşsun” diye konuştu.

Kapsamlı çözüm sürecini hızlandırmak için kabul edilmez görüşlerle vakit harcamak yerine işin başından çok sağlam durup zeminin kaymasına izin vermeden çaba serfedilmesi gerektiğini savunan Bakan Nami, dünyaya açılmakla ilgili olarak doğu ve batı ile temaslar kurulduğundan bahsetti. Özdil Nami, “Rumlar bunlardan rahatsız oluyorlarsa, kapsamlı çözüm için çaba göstersinler ve ada birleşsin” dedi.



MEHMET ALİ TALAT: “ANAHTAR BİZDE, TÜRKİYE’DE DEĞİL”



2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden’ın Kıbrıs sorunu ile ilgili “Anahtar Türkiye’de, Erdoğan ile bu işi bitireceğiz” şeklindeki söyleminin bugüne kadar duyulmadığını ifade ederek, Türkiye’nin Kıbrıs sorununda destekleyici olduğunu belirtti ve “Anahtar bizdedir, Türkiye’de değil” dedi.

Talat, Kıbrıs sorununun çözümünün şart olduğunu, Kıbrıs Türkü’nün kimliğini ve varlığını devam ettirmesinin, ekonomisini geliştirmesinin ve çağdaş bir toplum olmasının buna bağlı olduğunu belirterek, aksi halde uluslararası hukukun dışında kalmaya devam edeceğini ve geleceğinin belirsiz olacağını ifade etti.

Talat’ın ofisinden verilen bilgiye göre, 2. Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat, katıldığı bir TV programında çeşitli konuları değerlendirdi.

Müzakerelerin tıkanma noktasına geldiği iddialarının sorulması üzerine Talat, müzakerelerin gerçekten tıkandığını, aslında bunun uzun zamandan beri böyle olduğunu savundu.

Talat, önerilerin Rum basınına sızmasının sorulması üzerine de, Rum tarafının bu işi alışkanlık haline getirdiğini, belki liderin değil ama çevresinden birilerinin görüşme belgelerini basına sızdırdığını kaydetti.

Bazı gazetecilerin Rum Başkanlık Sarayı’nda fiilen görevli olduğuna dikkat çeken Talat, kanalın buradan geçebileceğini, Türk tarafının ise gizlilik kararına ve kurallara uyduğunu belirtti.

Bu çerçevede Türk basınının haklı olarak şikayetçi olduğunu kaydeden Talat, Rum tarafında gazetecilerin uzmanlaşmasının ve bilgiye ulaşma kanalları yaratmasının da rolünün bulunduğunu, ancak bazı bilgilerin asılsız olduğunun unutulmaması gerektiğini, masa başında birçok haber yapıldığını ifade etti.

Bugünkü koşullarda görüşmelerin iyi gitmesini beklemenin yanlış olduğunu belirten Talat, çözüm isteyen tarafın büyük bir çaba içerisinde olması gerektiğini, ancak böylesi bir durumun görülmediğini anlattı.

“Liderler görüşmesi” denen görüşmelerin aslında güven yaratıcı önemler görüşmelerine dönüştüğünü ifade eden ve sorunun özüyle ilgilenilmediğini savunan Talat, görüşmelerin gerçekten tıkandığını ifade etti. Talat, teknik komitelerin görüşmesi gereken konuları liderlerin görüştüğüne de dikkat çekti.

Biden’ın “Anahtar Türkiye’de, Erdoğan ile bu işi bitireceğiz” şeklindeki açıklamasının sorulması üzerine Talat, bunun doğru olması halinde, bu söylenenlerin bilgisizlikten kaynaklandığını, ancak üslubun tipik Rum tarafı üslubu olduğunu, dolayısıyla da büyük ihtimalle Rum basınının bu haberi yeniden yarattığını ifade etti.

Bu tür Rum basını kaynaklı haberlerin ülkede yeniden üretilmesinin çözüm sürecine bir katkısı olmadığını söyleyen Talat, “Rum gazeteciler, çoğu zaman resmi makamların yönlendirmesiyle haber üretiyorlar, bunu unutmamalıyız” dedi.

Bugüne kadar bu şekilde bir söylemin Amerikan yetkililerinin ağzından duyulmadığını kaydeden Talat, Türkiye’nin başında birçok başka sorun bulunduğunu, Kıbrıs sorununda ancak destekleyici olduğunu söyledi ve “Anahtar bizdedir, Türkiye’de değil” dedi.

Maraş konusunda ise Talat, ancak Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde Maraş’ın da çözüleceğini düşündüğünü ifade etti. Maraş’ın geçmişte güven yaratıcı önlemler arasında gündeme getirildiğinin doğru olduğunu, fakat son olarak BM’nin bu konuyu bütünlüklü çözüme dahil ettiğini belirten Talat, AB’nin de Maraş konusunu böyle gördüğünü ve en yetkili ağızlardan ifade ettiğini anlattı.

Kıbrıs sorununun çözümünün şart olduğunu kaydeden Talat, Kıbrıs Türkü’nün kimliğini ve varlığını devam ettirmesinin, ekonomisini geliştirmesinin, çağdaş bir toplum olmasının buna bağlı olduğunu, uluslararası hukukun dışında kalmaya devam edecek Kıbrıslı Türklerin geleceğinin belirsiz olacağını ifade etti.

Yaşanan bugünlerde yeniden göçlerin başladığını ve ekonominin vatandaş düzeyinde iyi olmadığını kaydeden Talat, yeni açılan iş yerlerinin, esnafın iş kapattığına dikkat çekti ve iyi noktada olmadıklarını söyledi.





BUGÜN FAŞİST YUNAN DARBESİNİN 40. YILDÖNÜMÜ



Bugün, Kıbrıs’ın Yunanistan’a bağlanması yani Enosis idealinin yaşama geçirilmesini amaçlayan faşist Yunan darbesinin 40’ıncı yıldönümü.

Darbe, Ada’yı Yunanistan’a bağlamak amacıyla Yunan generaller öncülüğünde Başpiskopos Makarios’a karşı girişilmiş ve katliama dönüşmüş, ancak Türkiye’nin 1960 Garanti Antlaşması’ndan kaynaklanan haklarını kullanarak 20 Temmuz’da Ada’ya çıkmasıyla başarısızlıkla sonuçlanmıştı.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 21
Dün Tekil 1238
Bugün Tekil 1569
Toplam Tekil 4065776
IP 3.147.140.103






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























9 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Saraylarda s remem da larda s rd m , Bin cihana de i mem u ks z T rkl m .
(H seyin Nihal ATSIZ)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.287 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu