BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com

IŞİD’i kimler silahlandırdı?



Irak’ta Musul kentini ele geçiren, daha sonra hedef büyüten Irak Şam

İslam Devleti (IŞİD)’ın elindeki silahlar bugüne kadar neden gündeme

getirilmedi? Bu eli kanlı örgüt, bu silahları hangi yoldan kimlerden

sağladı? Dış güçlerin desteği olmadan bu örgütün bu kadar ileri

gitmesi, güçlenmesi, terör estirmesi mümkün mü? Birer ölüm makinesi

haline getirilen bu teröristler nerede ve kimler tarafından

eğitiliyor? İşin hiç bu yönü ile ilgilenen var mı?



IŞID, Irak’ta kuruldu, ama adını Suriye’de duyurdu. Esad’a karşı

mücadele eden El Kaide’nin uzantısı olarak biliniyor. Esad’ın

devrilmesi için Türkiye’nin, özellikle de Başbakan Erdoğan ile

Dışişleri Bakanı Davutoğlu’nun büyük çaba gösterdiği biliniyor. Bu

ikilinin, bu nedenle Esad karşıtlarına her türlü desteği sağladığı da

iddia ediliyor. Bu iddialar arasında yüzlerce TIR dolusu silah ve

mühimmatın Suriye’ye gönderilmesi de yer alıyor. Çünkü IŞİD, Sünni bir

grup olarak sivrilmiş, Alevilere karşı silahlandırılmış ve bölgede

denge sağlanmaya çalışılmıştır. Kısacası örgüt çeşitli çevrelerce

kullanılmış ve halen de kullanılmaktadır.



Suriye’deki Esad karşıtı çatışmalara destek veren Suudi Arabistan ve

Katar gibi Körfez ülkeleri, Türkiye üzerinden her türlü silah ve

mühimmatın Esad muhaliflerine ulaştırılmasında rol oynadıkları ve

bunun için de Türkiye’ye milyarlarca dolar aktardıkları da söyleniyor.

“Arap Baharı” ile iskambil kâğıdı gibi devrilmeleri beklenen Körfez

ülkeleri Suriye üzerindeki oyunları ile şimdilik bu tehlikeden

kurtulmuş durumdalar. Yoksa bugün ortada ne Suudi Arabistan, ne Katar,

ne de diğer Körfez ülkeleri kalırdı, hepsi karışır, yönetimler de

değişirdi.



İşte bu noktada ortada Suriye muhaliflerine gönderilen silahların

kimlerden, nereden ve hangi yollardan temin edildiği konusu

tartışılıyor. Suriye’ye gönderilen bu silahların çok önemli bölümü

IŞİD’in eline geçmiş durumda. Yoksa bu örgüt, bu kadar silahı nasıl

bulabilirdi? Burada da Türkiye suçlanıyor. “TIR’lar dolusu silahlar

Türkiye öncülüğünde ve bilgisi dahilinde Suriye’deki muhaliflere

ulaştırıldı” deniliyor. Suriye’deki Türkmenlere gönderildiği iddia

edilen silahların ise ortada olmadığı da söyleniyor.



Ana muhalefet Partisi Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun iddiası da böyle.

Kılıçdaroğlu, Musul’daki olaylardan sonra yaptığı açıklamada

“I¬Şİ¬D’¬in elin¬de¬ki si-lah¬lar, Re¬cep Tay¬yip Er¬do¬ğa¬n’¬ın

gön¬der¬di¬ği silahlardır. TI¬R’¬lar¬la gön¬de¬ri¬len o si¬lah¬lar,

va¬tan¬daş¬la¬rı¬mı¬za çev¬ril¬miş du¬rum¬da. ‘Yap¬ma¬yın, et¬me¬yi¬n’

de¬dik ama din¬le¬te¬mi¬yo¬ruz. Di¬le¬riz, son olay¬dan ders

al¬mış¬lar¬dır” diyor. Aynı şekilde bazı çevrelerce de bu iddialar

yineleniyor.



Suriye’deki muhaliflere gönderilen bu silahların hangi yollardan

gönderildiği kadar, silahların menşeileri de önemlidir. Silah

fabrikaları, tüccarlarının da bu işin içinde olması teröre ve

teröristlere verilen bir destek olarak algılanmalıdır. Bu konuda

Amerika’nın, Rusya’nın, Çin ve bazı Avrupa ülkelerinin silah

üreticilerinin önemli rol oynadıkları da göz ardı edilmemelidir.



İddialara göre, tehlikenin kendilerine gelmemesi için Suudi Arabistan,

Katar gibi körfez ülkeleri bu silahları çeşitli yollardan temin ederek

Türkiye’nin de aracılığı ile Suriye’deki muhaliflere ulaştırılmış.

Suriye’ye bu yollarla tonlarca silah sokulmuş. Suriye’deki muhalifler

öylesine dağınık öylesine birbirinden kopuk ki, giden silahların

kimlerin eline geçtiği, kimler tarafından, kimlere karşı nasıl

kullanıldığı bile tam tespit edilemiyor. Ancak, bu ağır silahların

önemli bir bölümünün IŞİD teröristlerinin eline geçmiş olabileceğine

de dikkat çekiliyor.



IŞİD, böylesine silahlandırılırken, ağır silahlarla donatılırken,

bundan Amerika’nın habersiz olması düşünülebilir mi? Her adımı

titizlikle izleyen Amerika’nın tüm bu olup bitenlerden mutlaka haberi

vardır. Ama Amerikalı silah baronlarının baskısı ile Obama yönetiminin

bunları görmezden geldiği de artık bir bilmece değildir. Amerika, bir

yandan IŞİD’ı terörist listesine alırken, öte yandan

silahlandırılmasında da bir sakınca görmemiş olduğu da ortadadır.



Dikkat edilecek olursa burada en sıkıntılı durumda olan Türkiye’dir.

Körfez ülkeleri “Arap Baharı” fırtınasından şu an için kendilerini

korumayı başardı. Esad, bütün çabalara rağmen hala ayakta ve

çatışmalarda da üstünlüğü eline geçirmiş durumda. Aşırı İslami terör

grupları Hatay ve çevre illerde tehlikeli olmayı sürdürüyor. Daha düne

kadar destek verdiğimiz terörist grupları şimdi bizi bile tehdit eder

durumdalar. Suriye ve Irak’ta olup bitenlerin Türkiye’nin Ortadoğu

politikalarında nasıl yanlışlar yaptığını da açık biçimde ortaya

koymaktadır. Bundan sonraki gelişmeler, temenni ediyoruz bizi içine

çekmez ve bölgemizdeki dengeleri bozmaz.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com