Türkiye, stratejik olarak dünyada önemli bir yere sahiptir. Bu özelliğinden dolayı ister istemez değişen dünyaya karşı ilgisiz kalamaz. Fakat bunları takip ederken bir taraftan da kendi değerlerimizi, milli birlik ve bütünlüğümüzü kaybetmeden yapmak en önemlisi olması gerekir. Bugün 21.yy da küreselleşme adı altında bir çağ yaşıyoruz. Bazılarının dediği gibi Türkiye çağ mı atlıyor yoksa çağın gereklerini mi uyguluyor onu tartışmak lazım fakat bilinen bir gerçek var ki uluslar arası ilişkilerde taviz ve iyi niyet, dış politika da ahlaklı olmak bazen işe yaramaya biliyor. Onun için romantizm”den vazgeçerek realist yani gerçekçi bakış tarzıyla olaylara bakmamız lazım.

Ortadoğu hakkında çok yazı yazdık ve fikirlerimizi beyan ettik. Onun için biliyoruz ki artık dünya ne kadar değişse de Ortadoğu bu değişmeden etkilenen bölgelerin başında gelmektedir.Bu bölgede bütün devletlerin politikaları,en önemlisi çıkarları bulunmaktadır.Türkiye,ABD,Japonya,İngiltere,Rusya gibi büyük çıkar gruplarına sahip devletlerin hiçbir zaman bu bölge üzerindeki emellerinden vazgeçmesi beklenemez.Bizim için ise önemli olan husus ülkemizin bu bölge ile ilgili politikaları.Türkiye”nin dış politika stratejilerini izlediğimiz ve analiz ettiğimiz zaman Atatürk zamanından bu yana “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” hesabı bölge üzerinde fazla bir politika üretmiş değiliz.Onun için bölgede çıkan tartışmalarda fazla söz sahibi olmayışımız veya bir sorunda beyan belirtirken bazı çıkar gruplarının eylem ve söylemleri ile aynı doğrultuda politika izlememiz bizim dış politikadan ne kadar anladığımızı göstermektedir.Bugün,Türk Dış Politikasında yetişen çok değerli akademisyenler,diplomatlar olmasına rağmen neden onların hiçbiri bizim dış işleri bakanlığında söz sahibi olamıyorlar tartışma konusu.

Soğuk savaş sonrasında değişen dünya düzeni,1.dünya savaşından sonra ortaya çıkan bazı düşünceler,kurulan uluslar arası örgütler bizlerin artık dünyada söz sahibi olmamızı yasaklar bir zihniyet olmaktan öte,bağımsız bir dış politika yapamamamız anlamına gelmektedir.Uluslararası ilişkilerin kurucu tartışmalarından olan idealizm-realizm tartışması kapsamında Türkiye”nin hangi düşünceyi seçtiğini merak edenler,tarihimize bakmakla yetinmektedirler.Bugün ülkemizin uyguladığı politika,komşularıyla sıfır,yani sorunsuz bir dış politika anlayışı çerçevesinde şekillenmektedir.Ancak bilinen bir gerçek var ki o da ülkelerin çıkarları ve güç odaklarında belirli sözlere hakim olmak istemeleri sorunsuz dış politika strateji tezini çürütmektedir.Bizler gerçekçi olup sorunların üzerine rasyonel bakış tarzıyla gitmeliyiz.Aksi takdirde olan ülkemize olur.

Bu yazımda ana hatlarıyla ülkemizin genel politikası üzerinde durarak diğer yazılarıma temel oluşturma kanaati taşıdım. Ortadoğu ülkemiz ve bütün küresel güçler için vazgeçilmez kaynaktır. Bizler de bu kaynaktan mahrum kalmamalı, payımıza düşen ne varsa almalıyız. Onun içinde bölge üzerinde hâkim yapımızı kullanmalı biz ülkemiz olarak uluslar arası anarşi düzeninde kurtların olduğu bir küresel düzende yerimizi almalıyız.