Türk Milleti mi? Kavm-i Necip mi? - Emrah BEKÇİ - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









Türk Milleti mi? Kavm-i Necip mi? - Emrah BEKÇİ
Tarih: 28.04.2014 > Kaç kez okundu? 3664

Paylaş


N.Machiavelli'ye göre devlet gücünü bir milletten almalıdır, üzerinde kilise bulunmamalı. Hukukta dinden değil, devletin özünden türetilmelidir. Çünkü devlet tabii bir müessesedir. Bu dünya için kurulmuştur, öbür dünya ile bir ilgisi yoktur.

N.Machiavelli'nin yukarıdaki tanımlamasının, Türk Milletine uyan en bariz hali, ''Devlet gücünü ''BİR'' milletten almalıdır'' bölümüdür. Devleti, farklı azınlık milletler bütünü oluşturabilir. Lakin kurucu ve kuvvetli bir millet kesinlikle ''Tek Millet'' olmalıdır.

Günümüzde devleti idare eden makam sahipleri tarafından dillendirilen ''Türkiyeli'' modeli filizlenmeye başladı. Hatta topraktan ayrık otu gibi sürgü veriyor. Ülkemiz ve kurucu-koruyucu ''Türk Milleti'' zırhı deliniyor. Kısacası Türkiye ''TÜRKİYELİ'' söylemi ile Osmanlı çöküş dönemi ve Anadolu Selçuklu Devletinin yaptığı hataya rücu ediyor.

Ulus-Devlet yapısı, Ümmet-Devlet yapısına hatta Ümmet-Dikta-Devlet yapısına gidiyor. Ülkemizdeki milli aydınlarımız konuyu bilimsel ve düşünsel yönü ile her seferinde sözsel-yazımsal gündeme taşıyorlar. Lakin kurucu unsurun ''Türk'' olduğu Millet-Devlet yapısı içerisinde, güçsüz çoğunluk halinde azınlık halde bulunuyoruz. Ve böylelikle etki tepki az derecede oluyor.

XII'inci asırda ulus-devlet yapısını kadim taşlara yazan ecdadımızı bir kenara bırakıp, Anadolu Selçuklu ''GULAM'', Osmanlı ''ENDERUN'' Aydın sistemi ve sisteme sunulmuş hizmet eden medya guruplarının servisleriyle ''Türkiyeli Sosyal Hayatı'' şekilleniyor.

Oysa hakikat ve birliktelik-gerçekler, Türk Milletini milli yönetimler idaresinde huzuru ve uygarlığı yakaladığının defalarca doğruluğunu onaylıyor. Milli bir fikir işçisi yazar olarak, bu hususu tarih satırlarına sosyolojik gözlemlerimle şerh düşmek istiyorum.

Yakın dünya tarihinde Amerikalı Bilim Adamı Z.Brzezinski tarihe şöyle bir not düşmüştür: ''Amerikan toplumunu biçimleyen Beyaz Anglosakson Protestan Kültürüdür'', ''Ortak bir dil ve paylaşılmış anayasal değerler toplumsal uzlaşmanın dayandığı kaynakları oluştururlar ve bu değerlerin yokluğu halinde ise, kültürel farklılıkların toplumsal hoşgörüden yararlanması mümkün olamaz. İşte böyle bir durumda Amerikan toplumunun parçalanma süreci başlar…''

Yukarıdaki tesbitte Z.Brzezinski aslında, millet olmayan bir devletin nasıl zerrelere bölüneceği, nasıl millet olacağının tarifini yapmıştır. Ayrıca Amerikan toplumunun zayıf tarafını belirtmiştir. Kısacası ''Dil ve Anayasa'' yı etnik guruplara bölün Amerika'yı Sümerler gibi tarihe gömün demek istemiştir.

Günümüzde, etnik anayasal düzenlemeler ile kurucu ''Türk Milleti'' yerine ''TÜRKİYELİ'' olgusu yani Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı çatısı altında, idarecisinden Aydınına, bürokratına kadar, geçmiş zamanlardaki ''GULAM''ve ''ENDERUN'' kısacası ''ÜMMET-DİKTA-DEVLET'' yapısını Ulus-Devlet kalıbına entegre etmeye gayret ediyorlar. Bu süreç tehlikeli bir süreç olduğunu belirtmek istiyorum.

Kurucu milletin adının bir koruyucu şemsiye, kültürel ve milli değerler için devletin kalkınmasına vasıta olacak bir anayasa, ''Türkçe''nin daimi anadil olarak devam etmesi, ülke içerisinde acıtasyon yapan Türkiye dışı beslemeli siyaset zümresi için de sağlıklı yaşam tarzı demektir.

Aksi bir durum. Z.Brzezinski'nin de belirttiği gibi, topluca yok olup başka bir kurucu millet ve anayasası altında, başka yabancı kültür ideası uğruna hayatı sarf etmek olacaktır. Türkiye'de kurucu millet adı (Üst Kimlik) ''TÜRK''tür. Bu zırhı delen, kendi damarlarını keserek kan kaybından intihar edeceği bariz bir gerçektir. ''Türkiyeli'' söylemi barışçıl değil kışkırtıcı bir söylemdir''.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Mustafa Kemal ATATÜRK'ten bir hatırasını aktararak yazıma okuyucumun müsaadesi ile son vermek istiyorum.

''Tarih 5 Şubat 1905 Kurmaylık stajı için verildiğim süvari alayı Hayfa'da bulunuyordu. Kışla ile deniz arasında geniş bir talim alanı vardı ve piyade acemi eğitim devri yeni başlamıştı. Erleri, bölgeden toplanmış Arap gençlerinden, öğretici kadro da tecrübeli ve Anadolu kıta çavuşları olan Türk delikanlılarından kurulu idi. Katıldığım bölükte, alaydan yetişmiş, Makedonya Türklerinden, ileri yaşlı bir yüzbaşı vardı. Yüzbaşı subaylara bölükte karşı sert davranıyor, yeni erlere ise şefkatli görünüyordu (…) Bir gün yüzbaşı, bu yolda hareketten kendini alıkoyamayan bir çavuşunu mimlemiş ve talimden döndükten sonra birlikte oturduğumuz bölük komutanlığı odasına çağırmıştı. Takım komutanı ile birlikte gelerek yüzbaşısını saygıyla ve askerce selamlayan çavuş, 25 yaşlarında dinç ve yakışıklı, ince bıyıklı, elmacık kemikleri fazla kabarık, uyanık bir Türk çocuğu idi.

Yüzbaşı onu şu sözleri ile azalamaya başlamıştı: '' Sen nasıl olurda kavm-i necib-i Arab'a hakaret edersin!'' Diye milli haysiyetini hançerleyen sözlerle ''Kaba Türk'' diyerek azarlamaya başlamıştı (…) Ben, dikkatle çavuşun yüz ifadesini takip ediyordum. Başlangıçta, üstünde bir babaya duyulan saygının samimiyeti okunan çizgiler sertleşmeğe, içten gelen haklı bir isyanın ateşleri gözlerinde okunmaya başlamıştı. Fakat, gerçek itaatin sembolü olan her Türk askeri gibi bu da, iç duygularını gemlemesini bildi. Sessizce göz pınarlarından dökülmeye başlayan yaş damlaları, yanaklarında birbirini kovalayarak ve kendini böylece yatıştırmaya çalışıyordu.

Ben, bir taraftan üzgün ve sinirli, bu sahneyi seyrediyor ve söylenenleri dinlerken, bir yandan da içinde bir isyan duygusu şahlanıyor ve şöyle düşünüyordum: O erin bağlı bulunduğu kavim (Araplar) birçok bakımdan necip olabilirdi. Fakat çavuşun, yüzbaşının ve benim bağlı olduğumuz kavim de, tarihleri şerefle dolduran büyük ve asil bir millet olduğu da şüphe götürmez bir gerçektir.'' Mustafa Kemal ATATÜRK / 5 Şubat 1905 Hayfa.

Ve ardından bu olay Atatürk'ün aklından hiçbir zaman silinmez ve hep hatırlar. 1921 senesinde Mustafa Kemal, Osmanlı salt hanedanlığına dayalı zihniyeti eleştirirken aynen şöyle diyecekti: '' Memleketin sahibi, devletin kurucusu biz Türkler, kavm-i necip adı altında Araplara ve sarayın sadık hadimi Arnavutlara feda edildik.''



Kurucu Millet Olgusu ''TÜRK'' adını kaybeden Türkiye, Türkiyeli, söylemi ile parçalanacaktır…

Saygılarımla



Emrah BEKÇİ

Araştırmacı-Yazar





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 32
Dün Tekil 1238
Bugün Tekil 1734
Toplam Tekil 4065942
IP 3.145.108.9






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























9 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Saraylarda s remem da larda s rd m , Bin cihana de i mem u ks z T rkl m .
(H seyin Nihal ATSIZ)


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.311 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu