BASIN BÜLTENİ: CUMHURBAŞKANI EROĞLU BAN’LA GÖRÜŞECEK, MÜZAKERECİLER GÜNEY AFRİKA’DA TOPLANTILARA KATILACAK - TURAN-SAM : TURAN Stratejik Ara?t?rmalar Merkezi - http://www.turansam.org









BASIN BÜLTENİ: CUMHURBAŞKANI EROĞLU BAN’LA GÖRÜŞECEK, MÜZAKERECİLER GÜNEY AFRİKA’DA TOPLANTILARA KATILACAK
Tarih: 17.04.2014 > Kaç kez okundu? 1984

Paylaş


Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu, 21 Nisan’da BM Genel Sekreteri Ban ile görüşmek için New York’a gidecek.

Kıbrıslı Türk Müzakereci Kudret Özersay ile Rum Müzakereci Mavroyiannis ise, 25 Nisan’da Güney Afrika’da düzenlenen toplantılara katılacak.

BRT’nin sorularını yanıtlayan Özersay, “ Müzakere süreci, BM’nin taraflara eşit muamele yaptığı bir süreçtir. Bu yüzden Sayın Genel Sekreter, iki liderle de konuları ele alır. Bir süre önce Genel Sekreter ile Rum Lider Anastasiadis Brüksel’de görüşmüştü” dedi.

Özersay, “ Kıbrıs Türk tarafı olarak muhatabımızı şikayet etmeye gitmiyoruz. Sürecin sonuç alıcı olması için düşüncelerimizi paylaşacağız” diye konuştu

Basında müzakerecilerin Güney Afrika’da toplantılara katılacağı şeklindeki haberlerin sorulması üzerine Özersay, söz konusu toplantıları ABD’nin organize ettiğini söyledi.

25-29 Nisan tarihleri arasında Güney Afrika’nın çeşitli şehirlerinde yapılacak toplantılarda, uzmanlardan, uyuşmazlık konuları ve yöntemlerle ilgili deneyimler dinleyeceklerini belirten Özersay, “Biz sürece katkı koyacağını düşündüğümüz her şeyde varız Halklarımızı gözeten görüşmelerden kaçınmayız” dedi.

Toplantılarda, Mandela’ya yakınlığı ile bilinen Güney Afrikalı eski müzakereci ve Bakan Roelof Meyer’in önemli görev üstlendiğini kaydeden Özersay, Meyer’in daha önce Kıbrıs’a geldiğini ve Cumhurbaşkanı Eroğlu ile görüştüğünü belirtti.

“Neden Güney Afrika? Oradaki uyuşmazlık mı örnek alınacak?” sorusu üzerine Özersay, “Aslında Güney Afrika ile Kıbrıs uyuşmazlığının çok fazla benzerliği yok. Birbirinden farklı. Kıbrıs sorunu nevi şahsına münhasır bir sorundur. Güney Afrika’daki toplantılarda daha çok yöntem ve müzakere teknikleri ile ilgili deneyimlerini bizimle paylaşacaklar. Dünyadaki diğer uyuşmazlıklarla ilgili konularda tecrübeleri dinleyeceğiz” yanıtı verdi.

Özersay, toplantıların, Kıbrıs’taki iki müzakereci arasında daha sağlıklı diyaloğa yarar sağlayacak bir ortam yaratabileceğini kaydetti. İki müzakerecinin Brüksel’de de sosyal ortamda bir araya geldiklerini hatırlatan Özersay, Güney Afrika’daki toplantıları da bu kapsamda değerlendirmek gerektiğini sözlerine ekledi.



DIŞİŞLERİ BAKANI NAMİ, ÜLKEDE YAŞAYAN İNGİLİZ VATANDAŞLARLA BİRARAYA GELDİ



Dışişleri Bakanı Özdil Nami, ülkede yaşayan İngiliz vatandaşların Dome Otel’de düzenlediği etkinliğe katılarak, Kıbrıs müzakere süreci hakkında bilgi verdi.

Enformasyon Dairesi’nden yapılan açıklamaya göre, Nami konuşmasında ayrıca hükümetin adada yaşayan İngilizlerin karşı karşıya kaldıkları zorlukların aşılmasıyla ilgili yaptığı çalışmaları anlattı.

Nami, Kıbrıs’ta yaşayan yabancıların günlük yaşamlarında karşılaştıkları sorunları aşmalarında yardımcı olacak ve bürokrasiyi azaltacak olan bir komitenin İçişleri Bakanlığı bünyesinde kurulmasının öngörüldüğünü söyledi.





ÇAVUŞOĞLU: “KAPALI MARAŞ MÜZAKERELERİN ANA UNSURLARINDAN BİRİ… BU YÜZDEN MÜZAKERELERDE TEK BAŞINA GÖRÜŞÜLMESİ DOĞRU OLMAZ”



Türkiye Avrupa Birliği (AB) Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye’nin Kapalı Maraş konusundaki görüşünün; “Kapalı Maraş’ın Kıbrıs müzakerelerinin ana unsurlarından biri olduğu, bu yüzden tek başına görüşülmesinin doğru ve inandırıcı bulunmadığı” şeklinde olduğunu söyledi.

Çavuşoğlu, mülkiyet, toprak ve Maraş gibi tüm konuların müzakerelerde aynı anda “kazan-kazan” şeklinde görüşülmesi gerektiğini, güven yaratıcı adımlara karşı olmadıklarını söyledi. Çavuşoğlu, ancak, Maraş’ın öncelikli ele alınması, ancak çözüm olmaması durumunda ne olacağını sordu ve bu yüzden müzakerelerde tüm konuların birlikte hareket etmesi gerektiğini kaydetti.

Çavuşoğlu, AB’nin de Kıbrıs’ta çözüme destek vermesini istediklerini, fakat Kıbrıs’ta barış sürecinin BM çatısı altında ve himayesinde olmasını arzu ettiklerini belirterek, “AB destek verebilir ama artık Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB’ye üye olduğu için AB’nin masada olması doğru değildir, çünkü taraf olur. Ama AB’nin şimdi danışmanlık yapması lazım” dedi.

Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, Akademi Kıbrıs Gelişim Platformu’nun düzenlediği “Çözüme Doğru Kıbrıs” isimli panele konuşmacı olarak katıldı.

Panele, Dışişleri Bakanı Özdil Nami ile diğer yetkililer ve konuklar katılırken, Türkiye’nin Lefkoşa Büyükelçisi Halil İbrahim Akça da hazır bulundu.

NAMİ

Dışişleri Bakanı Özdil Nami panelde yaptığı konuşmada, Kıbrıs sorununun 50’inci yılını doldurduğuna dikkat çekerek, “50 yıl fazlasıyla yeter” dedi.

Nami, yarım yüzyıldır devam eden Kıbrıs sorununda, Kıbrıs Türk halkının birçok acıya ve kayba maruz kaldığını, her türlü zorluğa direndiğini ifade ederek, “Kıbrıs sorununa kapsamlı bir çözüm bulma çabalarının hız kazandığı ve gerek içte gerekse de dışta daha görünür olduğu bir dönemin içerisindeyiz. Tüm gayemiz ve samimi uğraşımız; bu maküs kaderi değiştirerek, bu çabaların sonuç vermesine ve adanın ortakları olan Kıbrıslı Türklerle, Kıbrıslı Rumların birlikte barış içerisinde yaşayabilecekleri birleşik bir Kıbrıs’ın yaratılmasına odaklanmış durumdadır” diye konuştu.

Sorunun çözümlenmesi yönünde ortaya çıkan fırsatın değerlendirilmesi gerektiğini kaydeden Nami, “Artık fırsatları kaçırma lüksümüz yoktur, çünkü bırakın bir 50 yıl daha, Kıbrıs sorunun artık bir gün bile hayatlarımızı olumsuz bir şekilde etkilemesine tahammülümüz kalmamıştır” dedi.

Kıbrıs’ın jeopolitik önemine de değinen Nami, ada etrafında cereyan eden olayların, 2004 Annan Planı döneminde olduğu gibi yeniden ivme kazanmasını ve çözüme katkı koymasını temenni etti.

Güney Kıbrıs’ın tek yanlı olarak Doğu Akdeniz’de petrol ve doğal gaz aramasını, müzakere sürecine olumsuz yansıdığını söyleyen Nami, “Kıbrıslı Türklerin ada üzerindeki eşit haklarının görmezden gelinmesi çözüm çabalarının ruhuna aykırıdır, biz bu durumun ihtilafa yol açmasını değil, barışa hizmet etmesi gerektiğini düşünüyoruz” dedi.

Nami, Kıbrıs sorununun çözümlenmediği sürece, hem Türkiye AB ilişkilerini, hem de NATO ve AB stratejik işbirliğini olumsuz etkilemeye devam edeceğine de vurgu yaptı.

Nami, 2008 yılında başlayan müzakere süreci hakkında da bilgi vererek, elde edilen bu fırsatın en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini belirtti.

Kıbrıslı Türklerin AB’ye uyum sürecine yönelik olarak Türkiye’nin desteğinin önemine vurgu yapan Nami, Kıbrıs Türklerine AKPA’da sağlanan temsiliyetin benzerinin gerçekleşmesi için çalışmaların yoğunlaştığını kaydetti.

Nami, tüm çabaların Kıbrıslı Türklerle Rumların çözüm vasıtasıyla birlikte dünyaya bütünleşmesine yönelik olduğunu belirterek, “yaşanmış olan toplumsal travmalar ve halen ilişkileri tazelemekte olan korkular, savaşla çalkalanmış olan toplumların kaderinin parçasıdır ancak biz bunu değiştirmekle yükümlüyüz. Yeni nesillere geleceklerine güvenle bakabilecekleri, sorunla değil barışla özdeşleşen bir Kıbrıs bırakmak en meşru görevimiz olmalıdır” dedi.

Güney Kıbrıs’ın aynı zamanda Türkiye’nin AB ile yürüttüğü üyelik müzakerelerini de bazı başlıkların açılmasını engellemek suretiyle kesintiye uğrattığına dikkat çeken Nami, bu durumun kabul edilebilir olmadığını, ancak Kıbrıs sorunu çözülmeden, bu sorunların ortadan kalkmasını da beklemenin gerçekçi olmayacağını söyledi.

Nami, bu çerçevede çözümün rolünün kilit olduğunun yadsınamaz bir gerçek olduğunu kaydetti. Çözüm fırsatının en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan Nami, AB ile yapılan uyum çalışmalarına da önem verdiklerini ve bu yönde çalışmalar yaptıklarını ifade ederek, uyum konusunda yapılan çalışmaları anlattı.

Nami sözlerini şöyle tamamladı:

“Attığımız tüm bu adımlar ve gösterdiğimiz çabalar Kıbrıs sorununun on yıllardır süregelmesiyle oluşan mağduriyetin ortadan kalkmasına ve Kıbrıslı Türklerle Rumların çözüm vasıtasıyla birlikte dünya ile bütünleşmesine yöneliktir.”

ÇAVUŞOĞLU

Türkiye AB Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu da konuşmaların ardından panel konuşmasını yaptı. Çavuşoğlu, öğrencilerle sohbetinin ardından soruları yanıtladı.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin KKTC’ye her alanda destek verdiğini, özellikle eğitim ve turizm alanında yatırımların olduğunu, öğrenci sayısının, otel yatırımlarının artırıldığını, maddi destek verdiklerini, su ve enerji konusunda da yatırımların olduğunu işaret ederek, özellikle asrın projesi olan su projesinin 20 Temmuz tarihine yetiştirilmesi için çalışıldığını vurguladı.

Türkiye’nin Kıbrıs’ta çözümü desteklemesinin “Kıbrıs satılıyor” anlamına çekildiğini, fakat Türkiye’nin Kıbrıs’ta çözüm sürecine her zaman destek olduğunu belirten Çavuşoğlu, Kıbrıs’ta barış için desteğin süreceğini, 2004 yılında alınan referandum desteğinin Türkiye ve KKTC’deki “Kıbrıs satılacak” imajını değiştirdiğini kaydetti.

Çavuşoğlu, ada ve Türkiye’de barış istemeyen olabileceğini, ancak referandumda halk desteğinin önemli olduğunu, ayrıca bu referandumda Kıbrıs’ta kimin barış istemediğini gösterdiğine dikkat çekti.

Kıbrıs’ta şimdi kalıcı, adil, sürdürülebilir ve iki halkın da çıkarlarını koruyan bir barış istediklerini ifade eden Çavuşoğlu, bunun dışında bir barışın referandumda kabul görmeyeceğine vurgu yaptı.

Çavuşoğlu, liderlerin üzerinde anlaştığı ortak metnin de barış ve müzakereler için bir temel olduğunu belirterek, bu ortak metinde tüm kesimlerin katkıları olduğunu vurguladı. Kıbrıs konusunun her zaman Türkiye’nin AB üyeliği önüne çıkarıldığını, ancak başka ülkelere bunun yapılmadığını ifade eden Çavuşoğlu, Rum kesiminin AB’ye alınmasının uluslararası hukuka aykırı olduğunu, siyasi hata olduğunu ancak AB’nin bunu, Rum tarafını çözüm olmadan AB’ye aldıktan 3-4 yıl sonra anladığını, ancak iş işten geçtiğini kaydetti.

Kıbrıs’ın, her zaman Türkiye’nin önünde olmasına rağmen adada kalıcı barışı desteklediklerini ifade eden Çavuşoğlu, AB’nin olumsuz yansımalarını, Türkiye’nin AB müzakere sürecinde, KKTC’nin de burada hissettiğini, ambargolarla hissettiğini belirtti.

Çavuşoğlu, Türkiye’nin AB ile Kıbrıs konusunda yaşadığı krizleri ve açılamayan durdurulan fasılları hatırlatarak, AB’den beklentilerinin bu çözüm sürecinde KKTC’ye verdiği sözleri yerine getirmesi, katkı sağlaması olduğunu söyledi.

KKTC’de her kesimin barış istediğini, bu yüzden kendilerinin de her kesimden beklentisinin Kıbrıs’ta barışı desteklemesi olduğunu belirten Çavuşoğlu, birlikteliğin devam etmesi halinde çözüme ulaşılacağını, Türkiye’de de 2004’teki havanın yumuşadığını, AB’nin de artık destek vermesi gerektiğini vurguladı.

Çavuşoğlu, güven yaratıcı adımlar kapsamında, AB’nin 2004’te aldığı, “ambargoları kaldırma kararını” uygulayabileceğini, Mali Yardım Tüzüğünü tam uygulayabileceğini, Türkiye’nin de KKTC’ye her türlü desteği vereceğini kaydetti.

AB’nin desteğini artırması gerektiğini, Doğruda Ticaret Tüzüğü’nün artık kabul edilmesi gerektiğini, AB’nin adımlar atabileceğini ifade eden Çavuşoğlu, şöyle devam etti:

“Biz Kıbrıs’ta barış sürecinin BM çatısı altında ve himayesinde olmasını arzu ediyoruz. Yunanistan’da destek verir, Türkiye’de destek verir, AB’de destek verebilir ama artık Güney Kıbrıs Rum Yönetimi AB’ye üye olduğu için masada olması doğru değildir, çünkü taraf olur. Eğer iki taraf da üye olsaydı veya olmasaydı pekala AB’de objektif bir şekilde üçüncü bir kurum olarak destek verebilirdi. Ama AB’nin şimdi danışmanlık yapması lazım çünkü özellikle biz bu anlaşma sağlandıktan sonra bu anlaşmanın, çözümün, AB’nin birincil hukukuna dahil olmasını istiyoruz. 2004 yılındaki kabul edilen derogasyonların, özellikle mülkiyet konuları, gayrı menkul alımları, oturum izinleri ile ilgili kısıtlamaların garanti altına alınmasını istiyoruz.”

Çavuşoğlu, Avrupa Parlamentosu’nun 2 sandalyeyi KKTC milletvekillerine vermesi gerektiğini de vurguladı. KKTC milletvekillerinin son derece demokratik bir şekilde seçildiğini ifade eden Çavuşoğlu, barış konusunda herkesin samimi olması durumunda bu kez barışın adaya geleceğine inandığını, herkesin umutlu olduğunu vurguladı.

Atina’da bulunduğu temaslar sırasında herkesi umutlu gördüğünü, herkesin “bu kez bu fırsatı kaçırmayalım” dediğini, Türkiye’nin zaten kararını verdiğini, AB’nin siyasi desteğini verdiğini, BM’nin ciddi destek verdiğini, Amerika gibi güçlü ülkelerin de desteği olduğunu işaret eden Çavuşoğlu, “Bu sefer biz umutluyuz. Rum tarafının da artık barışa daha sıcak baktığını söyleyebiliriz” dedi.

Rum lider Anastasiades’in de daha önceki Rum liderlere göre bir adım önde olduğunu ifade eden Çavuşoğlu, liderlerin ve müzakerecilerin daha sık görüşmesini, müzakerelerin bir takvime bağlanmasını istediklerini kaydetti.

Sürece AKEL ile DİSİ’nin destek vermesinin önemine vurgu yapan Çavuşoğlu, bulunacak bir anlaşmanın referandumda destek göreceğine inanç belirtti.

Türkiye AB Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, konuşmasında Türkiye’nin AB müzakere süreci konusunda da değindi ve öğrencilere bilgiler verdi. Süreç ile ilgili yapılan çalışmalar, imzalanan anlaşmalar, Türk vatandaşlarının AB ülkelerine vizesiz girmesi için yapılan çalışmalar, Türkiye Cumhurbaşkanı, Başbakanı ve bakanlarının dış temasları ve yapılan ziyaretleri anlattı.

Türkiye’nin beklentisinin daha fazla fasıl açılması olduğunu söyleyen Çavuşoğlu, önlerinde Rum Yönetimi’nin engellemelerinin bulunduğunu, Türkiye ile enerji fasıllarını açılması gerektiğini, AB’den olumlu adımlar beklediklerini, Türkiye’nin de üzerine düşenleri yapmak için çalıştığını, reformlar yaptığını anlattı.



II. HRİSOSTOMOS: “KIBRISLI TÜRKLER YÜZDE 25’İN ÜZERİNDE TOPRAK ALMAMALI”



Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos siyasete karışmaya devam ederek, Kıbrıs sorununun çözüme ulaşacağına inanmadığını belirtti. Hrisostomos, “Kıbrıs sorununun çözümünde, toprakta yüzde 25’in üzerinde herhangi bir şey Kilise için kırmızıçizgidir” dedi.

II. Hrisostomos Fileleftheros’a röportaj verdi. Yarım yüzyıldır Kıbrıs sorununda “dirilişe” eremediklerini, Rum halkının yorulduğunu belirterek “hiç de iyi gitmiyoruz” diyen II. Hrisostomos “Bunda hepimizin büyük sorumluluğu var çünkü mücadele cephelerinde olması için halkımızı milli açıdan yükseltmedik” ifadesini kullandı.





Yorumlar









Aktif Ziyaretçi 45
Dün Tekil 1349
Bugün Tekil 402
Toplam Tekil 4073678
IP 18.119.131.72






TURAN-SAM PRINTED ISSN: 1308-8041
TURAN-SAM ONLINE ISSN: 1309-4033
Journal is indexed by:





























15 Sevval 1445
Nisan 2024
P
S
P
C
Ct
P
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30


Asil yetimler anadan babadan de il, ilim ve ahlaktan yoksun olanlard r. (HZ. AL )


Ekle kar









Anasayfa - Amaç - Hedefimiz - Mefkuremiz - Faaliyetler - Yönetim - Yasal Uyarı - İletişim

Her Hakkı Saklıdır © 2007 - 2023 TURAN-SAM : TURAN Stratejik Araştırmalar Merkezi
Sayfa 1.406 saniyede oluşturulmuştur.

TURAN-SAM rssTURAN-SAM rss
Google Sitemap

"Bu site en iyi mozilla firefox'ta 1280x960 çözünürlükte görüntülenir."

Turan Portal v1.3 | Tasarım TURAN-SAM , Kodlama Serkan Aygün

Turan Nedir?, Bilimsel Dergiler, En popüler Bilimsel Dergi, Endeksli Bilimsel Dergiler, Saygın Bilimsel Dergi, Türk Dünyasının en popüler ve en saygın Bilimsel Hakemli Dergisi, SSCI, SCI, citation index, Turan, Türk Devletleri, Türk Birligi, Türk Dünyası, Türk Cumhuriyetleri, Türki Cumhuriyetler, Özerk Türkler, Öztürkler, Milliyetçi, Türkçü, Turancı, Turan Askerleri, ALLAH'ın askerleri, Turan Birliği, Panturan, Pantürk, Panturkist, Türk, Dünyası, Stratejik, CSR, SAM, Center for Strategical Researches, Araştırma, Merkezi, Türkiye, Ankara, İstanbul, Azer, Azeri, Azerbaycan, Bakü, Kazakistan, Alma-Ata, Astana, Kırgız, Bişkek, Kırgızistan, Özbekistan, Özbek, Taşkent, Türkmen, Türkmenistan, Turkmenistan, Aşxabad, Aşkabat, Ozbekistan, Kazakhstan, Uzbekistan, North, Cyprus, Kıbrıs, MHP, AKP, CHP, TURKEY, Turancılık, KKTC, Vatan, Ülke, Millet, Bayrak, Milliyet, Cumhuriyet, Respublika, Alparslan Türkeş, Atatürk, Elçibey, Bahçeli, Aytmatov, Bahtiyar Vahabzade, Yusuf Akçura, Zeki Velidi Togan, İsmail Gaspıralı, Gaspırinski, Nihal Atsız, Alptekin, Kürşad, Tarih, Kardeş, Xalq, Halk, Milletçi, Milliyetçi, Yürek, Ürek, Türklük, Beynelxalq, Arbitrli, Elmi, Jurnal, Nüfuzlu