BAŞKENT GÜNLÜĞÜ / NECDET SİVASLI

e.mail: necdetes@mynet.com

TURPUN BÜYÜĞÜ

HEYBEDE Mİ?

AKP-Cemaat çatışmasının

başlaması ile birlikte, ortalık toz-duman oldu. Ses kayıtları

ortalarda dolaşıyor. Her iki taraf da birbirlerini ses kayıtları ile

vurmaya çalışıyor. Bu çatışmaya nereye varır, şu anda bunu hiç kimse

kestiremiyor. Son olarak ortaya çıkarılan Başbakan Erdoğan ile oğlu

Bilal Erdoğan arasında geçtiği ifade edilen ses kayıtları bir deprem

havası yarattı. Türkiye,bu ses kayıtları ile çalkalanıyor, daha uzun

süre de çalkalanacak gibi görünüyor.

Biz daha önce bu konuda

yazdığımız yazılarda, bu çatışmanın Türkiye'yi felakete

sürükleyeceğine değinmiş ve "Bu çatışmalardan iki taraf da zarar görür

ama en büyük zararı Türkiye ve halkımız çekecektir" demiştik. Nitekim

bu çatışma ekonomiye yansımış, bu açılan yara da giderek büyümeye

başlamıştır.

YENİ İDDİALAR DA VAR

Başbakan'ın 17

Aralık'ta ortaya çıkarılan "Yolsuzluk ve Rüşvet Operasyonu"

sonrasındaki telaşının, sıkıntısının ve aceleciliğinin de ortaya çıkan

son ses kayıtlarındaki şifrelerde gizli olduğu belirtiliyor.

Hatta bazı iddialarda

"Evden para çıkışının kayıtları da var" deniliyor. Başbakan ile

oğlunun arasındaki görüşmelerin montaj mı, yoksa gerçek mi olduğu da

mutlaka ortaya çıkarılacaktır. Ancak, olaylar öylesine yayılmaya ve

kamuoyunu etkilemeye başladı ki, bugünkü hükümet de artık tartışılmaya

başlanmış bulunuyor. Muhalefetin "Meşruiyetini yitirmiş bugünkü AKP

Hükümeti ve Başbakan Erdoğan ülkeyi yönetemez hale gelmiştir"

söylemlerinde ısrar ediyor.

"TURPUN BÜYÜĞÜ HEYBEDE"

Bu satırlar

yazılırken, Taraf muhabiri Mehmet Baransu'nun çok konuşulacak bir

iddiayı ortaya atması da önemsenmelidir. Baransu, iddiasında bakınız

neler diyor:

"Bu daha Turpun büyüğü değil.

Benden AKP'ye, hükümete tavsiye. Grup konuşmasını ona göre

hazırlasınlar. Sonra insan icine çıkamayabilirler. Ak Partililer

üzgünüm ama o ses kaydı mahkeme kararıyla dinlenen telefofondan elde

edilmiş. Aylarrrr önce attığım twit. Haklı cıktım "Fethullah Gülen

cemaatinin başını hiç yere eğdirmedi. Sevenleri de onun başını yere

eğdirmemeli." 9 bin polis, bin savcının görev yerinin neden

değiştirildiğini şimdi anladınîz mı?' "

Baransu, bazı önemli

iddiaların da yakında kamuoyuna açıklanacağının altını çiziyor.

Konu ile ilgili

olarak Cemaate yakın bazı kesimlerden de "Turpun büyüğü heybede"

şeklinde açıklamalar gelmişti. Hatta bu açıklamaları Başbakan bir

"tehdit" olarak değerlendirmiş, tehditlere, santajlara boyun

eğmeyeceklerini söylemişti. Ancak, görülüyor ki, olayın ve konuların

boyutları hiç de tahmin edilemeyecek şekilde büyüyor.

Başbakan, bu ülkeyi

yöneten kişidir. Olayların üzerine giderken, tehdit, korkutma, sınır

tanımayan bazı konuşmalarını mutlaka dizginlemesi gerekiyor. Bizlerin

de, kamuoyunun da beklentileri bunlardır. Başbakan'ın uzlaşmaz tutumu

Türkiye'yi hem ekonomik, hem siyasi bakımdan büyük bir çıkmaza doğru

sürüklüyor. Son yaptığı konuşmalarda "Kimin elinde eteğinde bir taş

varsa döksün. Keser dönecek, sap dönecek, bir gün de bunlardan hesap

döner" diyerek meydan okuması bile bir Başbakan'ın profiline

yakışmıyor. Böylesine saldırgan ve tahdit kokan konuşmalarla bir

noktaya varılabilir mi?

Ardından Başbakan'ın

oğlu ile yaptığı iddia edilen ses kayıtları ortalara döküldü. İyi mi

oldu? Kaldı ki, bazı çevreler hala "Turpun büyüğü heybede" diyor.

Demek ki, daha ortalara dökülecek çok şeylerin var olduğunun mesajları

veriliyor. Böylesine bir kaos ve tarafların çatışmasının hızlandığı

ortamda ülke yönetilebilir mi? Artık Türkiye'ye daha fazla zarar

vermemek için tarafların "frene" basması gerekmiyor mu?

DOĞRU ADRES SANDIK OLMALI

Biz, bu çatışmanın

dışında kalalım ve daha önce yazdıklarımızı bir kez daha sizlerle

paylaşalım:

Bugünkü AKP iktidarını

ve Başbakan'ı düşürmenin tek bir yolu var, o da sandıktır. Bunun

dışında başka yollar aranmasın. Beğenmiyorsanız, Hükümetin, hali ile

Başbakan'ın gitmesini istiyorsanız önünüze konulacak sandığa

yöneleceksiniz. Bu ses kayıtlar, daha önce ortaya çıkarılan yolsuzluk

ve rüşvet iddiaları görüldüğü gibi hükümet olanları sarsmıyor, ancak

yaralıyor, sarsıyor. Bu da AK Parti'nin oylarının düşmeye başlaması

demektir. Sandığa mutlaka gidilecek, oy kullanılacak, hür irade

sandığa yansıtılacaktır. Demokrasinin kuralı da, demokrasiye

inananların yapacağı da bu olmalıdır.

Bu nedenle biz 30

Mart'ta yapılacak olan Yerel yönetimler seçimini önemsiyoruz. Hiçbir

zaman bu seçim bir genel seçim olmasa da, ortaya çıkacak sonuçlar

Hükümetin geleceği konusunda da bir bilgi verecektir. Biz, siyasi ve

ekonomik alanda çıkış yolunu sandıkta bulacağımız inancındayız.

e.mail: necdetbuluz@gmail.com

necdetes@mynet.com